Söz vermek öyle kolay kolay olmaması gerek!

Şehit Reşit MeşkanKürdistan coğrafyası ölü sessizliğini bozalı, henüz birkaç yılını doldurmuştu. Tüm kuzey Kürdistan’ın kasabaları, şehirleri, köyleri büyük bir ismi duyup etrafında toplanıp, kenetlenip, coşup halay çekiyorlardı. Sevgiden, umuttan büyük bir heyecanla Mardin’den, Nusaybin’e; Cizre’den Şırnak’a; Amed’ten Batman’a; Van’dan Hakkari Yüksekova’ya; oradan Dêrik, Kamışlo ve Afrin’e kadar tüm Kürdistan tek sesle, tek yürekle “Özgür Kürdistan ve Bijî Serok Apo” diye haykırıyorlardı.

Kürtler bu dönemde, özellikle Kürt gençleri daha sıcak, yürekleri kat kat özgürlük ateşiyle ve ülke sevgisiyle yanıyordu. On binlercesi akım akım Özgürlük adresleri olan yüce dağlara yürüyorlardı. İşte bu on binlerce gençten sadece birisi olan Reşit yoldaş, bu yıllarda PKK’ye katılır. Reşit yoldaşın sadeliği, dürüstlüğü, canlılığı gösteriyordu ki Kürt toplumunun insanlığında ne kadar sade kaldığı ve ülkesine ne derece bağlı olduğunu açıkça gösteriyordu. Reşit yoldaşın çocukluğunu, evdeki bir bütün bir yaşantısını bilmiyorum, ama bu yoldaş ile kalındığında yoldaşın eskiden eski yaşamında ne derece sade ve mütevazi bir yaşantı sürdüğü, insan rahatlıkla anlayabiliyordu.

Yüksekova’nın bir köyü olan Meşkan’da doğan Reşit yoldaş, öyle bir ısınıp-soğuyan, bir coşup-sönen biri değildi. Bu yoldaş bir iş veya bir değerlendirme, kısacası yapabileceği bir şeyi, uzun uzun ölçüp biçmeden yapma kararını vermiyordu. Bu özellik veya ölçü diyelim, partiye katılmadan önce amcasının ona verdiği nasihattan kalmış olacak ki, bu özellik ölçü ve ilke halini almıştı. Bu yıllar gerilla ve halkın birleştiği zirve yılları olan, 90-93 yıllarında gençlerin akım akım dağlara çıktığı dönemdi. Bu yıllarda her tür insan, yani zayıf-güçlü, duygusal-bilinçli katılım, küçük-büyük başını kaldırdığı gibi gerilla saflarına katılıyorlardı. Hareketin ve gerilla savaşının en zorlu yılları olan bu yıllar, herkesin kaldırabileceği koşullar olmadığı için katılanlar ve bu zor koşulları kaldıramayanlar çok yönlü zorlamalar yaşıyor ve yaşatıyorlardı. Bu özgürlük uğrunda kanının son damlasına kadar, mücadele edeceğinin sözünü verenler, sözlerinden vazgeçip sağa-sola savrulup, mücadele ve halk karşıtı haline geldiler. Kürdistan’ın her yerinde, çağdaş Bekolar, İdris-i Bitlisiler, Harbakuslar ve Enkidoları tekerrür ettiler. Artık onlar için ihanet gömleğini giymek, doğallaşmıştı. Bundan alınacak tecrübe ve utançtan olacak ki, Reşit yoldaşın yiğit ihtiyar amcası, parti saflarına katılımından önce birkaç söz söyler. Amca, Reşit yoldaşa; “Bak yeğen, PKK’ye katılacağın konusunda bazı duyumlar aldım, doğru mu değil mi bilmiyorum. Ama şayet doğru ise, kendini bizden saklayıp gitme. Şayet saklayıp gidersen de, sana bir iki şey söyleyeceğim. Bu söylediklerimi asla ve asla unutma. Bak yüce dağlar önündedir. Gidersen git, ben sana mani olamam. Bak bu yapacağın şey, çocuk oyuncağı değil. Ciddiyet, kan, can, baş, onur ve haysiyet var bu işin içinde. Ona göre yaklaşmalısın. Saflara ne zaman katılıyorsan, hemen karar ve söz verme. Yaşamlarında her tür işi yap, ama hemen gider gitmez söz verdin mi ve ondan sonra yapmayıp dönüp gelirsen, bu onlara ve bize ihanettir. Bu bizim aile kültürümüzde yoktur. Onlara her konuda açık ve dürüst davran. Gidiyorsan git, eğer sen mücadelenin sonuna dek onlarla kalıp devam edersen ve bu gücü kendinde gördüğün zaman, sözünü o zaman ver. Yok eğer bu gücü kendinde görmediğin de, o zaman onlara açık söyle, ben yapamıyorum.” diyor.

Reşit yoldaş, bu sade ve temiz sözlerin etkisi altında, 1993 yazında Esendere ve Şehidan üzeri gerillaya katılır. Şehidan dağında kısa bir süre kaldıktan sonra, Xakurk, Geliyê Azadiyê bölgesine temel eğitime gönderilir ve temel eğitimini söz vermeden tamamlar. Söz vermemenin nedenini partiye izah ettikten sonra, örgüt yaklaşımını kabul eder. Reşit yoldaş böylece, başından beri partinin birçok ölçü ve ilkelerini anlamadan-kavramadan duygusal bir yaklaşımdan uzak bir karar düzeyine ulaşmak istiyordu.

Reşit yoldaş 15 yaşında partiye katıldı. Bu yaşına rağmen, üstün bir olgunluğa sahiplik ediyordu. Eğitim ortamında yaşama karşı duruşu, öğrenmeye, anlamaya, tanımaya değerdir. Yeni olmasına rağmen, arkadaşlarına verdiği değer, onlara karşı beslediği sevgi ve bağlılığı, emekçi, mütevazi, ciddi, disiplinli ve özlü duruşu tüm yoldaşlar tarafından takdir edilip örnek alınıyordu. Reşit yoldaş temel eğitimini bitirdikten sonra, Xakurkê çevresinde bulunan, Lolan taburuna gönderilir. Burada da kısa bir süre tüm taburun gözdesi ve örnek alınan birisi olur.

İlk yılını bu taburda tamamlayan Reşit yoldaş, 1994 baharında bir bölük arkadaşla beraber, Gerdiya alanına geçti. Gerdiya bölgesi Zagros eyaletinin en sıcak ve en azılı korucuların olduğu bölge idi. Burada birçok eyleme katıldı. Onlarca çatışmaya girdi, birçok operasyon yaşadı. Savaşta gösterdiği üstün cesaret ve başarıları gerillalar içinde efsaneleşti. 94 yılı parti tarihinin en sıcak savaş yılı özelliğini taşıyordu. Bu en acımasız savaşta, Reşit yoldaş söz vermemesine rağmen, en önde kaygısızca savaştı ve yiğit Kürt gençliğinin kahramanlık sembolü oldu. 94 yılını dolu dolu geçirdikten sonra, kış üslenmelerini Avaşin’de yaparlar. Reşit yoldaş, yaşamında artık hiçbir şeyin bir önceki yıllara benzemediğinin bilincindeydi. Birçok şey biliyor, birçok şey görüp yaşamıştı. Yüzlerce hatta binlerce insanla alıp vermişti. Birçok konuda eğitim almıştı. 94-95 kışında yoğun bir pratikten sonra, girdiği kış kampı ve gördüğü eğitimle, ona birçok şey anlamlı gelip ve daha kolay anlam veriyordu. Kış kampı bittikten sonra yeni bir pratiğin başlangıcına giriliyordu. Bu pratik sürecine girmeden, eğitim sonunda tüm yoldaşlar karar düzeylerini belirlemek için yapı karşısına çıkıp söz veriyorlardı. Söz verme sırasında, tüm kadro yapısı söz verdikten sonra, sıra Reşit yoldaşa gelmişti. Reşit yoldaş burada da bir daha söz vermez. Kamp yönetimi arkadaşın bu durumundan haberdar değildir. Zaten duruşunda bunu belirtecek, herhangi bir duruşa da sahip değildir. Reşit yoldaş söz vermemenin nedenini bir daha izah edince, tüm yoldaşları buna şaşırır. İçimizde iki yıla yakın söz vermeden kalan birisi, nasıl böyle özlü-kararlı bir duruşa sahip olabilirdi. Buna rağmen arkadaşlar söz vermesi noktasında ısrar ederler, ancak o tam kendini ikna edemediği için, söz vermez, söz verebilmesi içinde, kendine belli bir süre tanır.

95 baharındaki Çelik operasyonunda, kendisi de operasyonda aktif rol oynamış ve artık kendisine güveni kat be kat artmış ve söz vermeye gücünün yeteceğine inanıyordu. Artık ne kendisini ne de amcasını utandıracaktı. Reşit yoldaşın bu durumunu yönetimdeki arkadaşlardan öğrenen Abbas arkadaş onu yanına alır ve belli bir süre orada kalır. Bu zaman zarfında tartışmalar olur. Sonrasında Abbas arkadaş bir telefon konuşmasında Önderliğe Reşit arkadaştan bahseder. Önderlik Reşit arkadaşla telefonla görüşür ve yaklaşımını değerli ve önemli bulur. Önderlik, iki yıldan sonra kararını ve sözünü vermesini ister. Bunun üzerine Reşit yoldaş iki yıl boyunca yaşanan pratiklerde, yaşamın hiçbir alanında kendini bırakmayıp ve özlü bir pratik sonunda sözünü verir. Sözünü verdikten sonra, daha büyük kararlılık ve iddiayla mücadelesini devam eder. Pratikte kaldığı Xakurkê, Gerdıya, Ertûş, Cilo, Çarçela ve Herki alanlarında yüzlerce eylem ve çatışmalara katılır. Bu dönemde birçok sefer yaralanan Reşit yoldaş, manga komutanlığı görevini yürütüp, birçok eylemdeki başarılarından dolayı ödüllendirilir. Bu başarılı savaşçı pratiklerinden sonra takım komutanlığı görevini üstlenir. En son pratik yürüttüğü Herki bölgesinde, 7. Kongre delegesi seçilir. Kongreye katılmak için, Kandil alanına geçer. Kongreden sonra, kadro eğitimini alır ve Behdinan alanı için öneri yapar. Önerisi kabul edilen Reşit yoldaş, Garê alanında takım komutanlığı yapar ve 2000-2004 yıllarında bu alanda kalır. Kuzey alanına gitme önerisi geliştiren Reşit yoldaş, öncesinde Mahsum Korkmaz Akademisinde eğitim alır ve burada bilinen olgun duruşu tüm arkadaş yapısı tarafından örnek alınır. Devrenin bitiminden sonra, kuzey alanına önerisini yenileyip, hep hayal ettiği kuzey yolculuğuna 2004 yılında hava şartlarından dolayı gidemez, ancak 2005 yazının başında bu yolculuğa başlar. Bu grupta olan arkadaşların her biri bir bölgeye gidip, belli bir yerden birbirinden ayrılacaklardı. Reşit arkadaş Erzurum eyaletine gider ve bir ay kadar süren bir yolculuk yapar. Yolculuk esnasında faşist Türk ordusunun birçok pusu ve operasyonlarına takılırlar. Yolculukta günlerce az, susuz ve uykusuz, büyük bir irade ve inanç ile yollarına devam ederler ve sonunda görev alacağı bölgeye ulaşır.

2005-2007 yılları arasında Reşit yoldaş, meşru savunma çizgisinde büyük direniş gösterir. Bu yolda şehit düşen binlerce yoldaşı gibi, 2007’nin eylülünde Bingöl Yedisu alanında gerçekleştirdikleri eylemde faşist Türk ordusuna yılların verdiği tecrübe, şehitlere ve davaya bağlılığı ile, düşmana büyük darbeler vurur. Reşit yoldaş ve arkadaşları gerçekleştirdikleri başarılı eylemden sonra, geri çekilme esnasında, düşmanın aldığı ağır darbeden sonra, düşman operasyon başlatır. Bu operasyonda, Reşit arkadaş yoldaşlarıyla günlerce kahramanca düşmanla çatışır ve bu çatışmanın sonunda, Reşit yoldaş; en başta önderliğe, şehitlere, halka, yoldaşlarına ve amcasına verdiği sözü şehitler kervanına katılarak yerine getirir.

Evet Reşit yoldaş; yoldan ayrılanlara, sırtını dönüp gidenlere, sözlerine bir değil binlerce kez ihanet edenlere, korkaklara, iddiasızlara, umutsuzlara, tarih ve ideolojik moralden yoksun olanlara inat, seve seve bu özgürlük yürüyüşünde bir an bile tereddüt etmeksizin, kanının son damlasına kadar, en önde savaşıp sözün anlamını yerine getirdi.

Fırat Şemzînan