KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan
15 Ağustos Atılımı’nın 21. yıldönümü kutlamalarımızın arifesini yaşadığımız bugünlerde başta Reber APO'yu saygıyla selamlıyor, hareketimizin gelişip güçlenmesinde, yaratılan değerlerin geliştirilip korunmasında yaşamlarını ortaya koyan tüm devrim şehitlerimizi büyük komutan Agit yoldaş şahsında şükranla anıyoruz.
Her şeyden önce Kürtler açısından önemli bir gün olan silahlı mücadelemizin başlangıç günü 15 Ağustos Atılımı’nı ortaya çıkaran o günkü Kürdistan ve dünya koşullarını anlamak ve bu atılımın neden ve sonuçlarını bilince çıkarmak, geleceğe dair daha güçlü adımlar atmada bizler için kılavuz olacak, daha kararlı ve inançlı olmamızı sağlayacaktır. Nitekim geçmişini bilmeyenin, geleceği de tehlike altındadır. Bu çerçevede yaklaşıldığında görülecektir ki, 15 Ağustos Atılımı macera olsun diye yapılmış ya da kendiliğinden ortaya çıkmış bir şey değildir. 15 Ağustos’u ortaya çıkaran ve tarihin derinliklerinde saklı tutulmak istenen nedenler vardır. 15 Ağustos, haksızlığa uğramış, kimliği ve kişiliği yok sayılmış, aşağılanmış, hakarete uğramış milyonların ilk diriliş çığlığıdır. Elbette ki bu, Kürdistan’daki aklı başında hiç kimsenin kabul etmeyeceği bir durumdur. Egemenler tarafından Kürde reva görülen ve kadermiş gibi kabul ettirilmek istenen bu adaletsizliği kabul etmek, insanlıktan çıkmak anlamına gelmektedir. Bu anlamıyla Apocu harekete katılan Türk ve Kürt çekirdek kadrolar, bu gidişata dur demenin ve kendi insanlığına sahip çıkmanın adı olmuştur.
1970’li yıllar, ulusal kurtuluş mücadelelerinin geliştiği, özgürlük, demokrasi, ulusların kendi kaderini tayin hakkı gibi insanlık değerlerinin revaçta olduğu yıllardı. Fakat büyük mücadele ve direnişlerle yaratılmış bu insanlık değerleri, Kürdistan söz konusu olduğunda geçerliliğini yitiriyor, Kürt halkına baskı, işkence, zulüm ve katliam layık görülüyordu. Çağdaşlık ve insanlık değerlerini ağızlarından düşürmeyen hem kapitalist, hem de sosyalist ülkeler, Kürdün yaşadığı bu durum karşısında üç maymunu oynuyor, çıkarları için Kürt halkı yokmuş gibi yaklaşıyorlardı. Böylesi bir ortamda Kürtlük adına ortaya çıkmak, hele hele Kürdistan ve Kürt halkı için mücadele yürütmek büyük cesaret ve fedakarlık gerektiriyordu. Fakat hiçbir halk için layık olmayan bu durum Mezopotamya’nın en eski halklarından biri olan Kürt halkı açısından da kabul edilebilecek bir durum değildi ve buna dur denilmesi gerekiyordu. Bu kadar adaletsizliğe, bilim ve tarihle alay edilmesine, bütün gerçeklerin tersyüz edilmesine, insanlık değerlerinin, hakkın ve hukukun göz ardı edilmesine sessiz kalınamazdı. İşte 15 Ağustos Atılımı, Kürt halkında dirilişi gerçekleştirerek başaşağı gidişin önüne set çekmiştir. 15 Ağustos Atılımı Kürdistan ve Kürt halkı şahsında, insanlığa sahip çıkma coşkusu, insanlık suçu işleyenlere anladıkları dilden cevap verme kararlılığı, azim ve ciddiyetidir. 15 Ağustos Atılımı aynı zamanda özgürlük ve demokrasi atılımıdır.
15 Ağustos Atılımı’nın yarattığı ruh Kürdistan’da köklü bir değişim ve yenilenmeyi gerçekleştirmiş ve bu anlamda üzerine düşen görevi yerine getirmiştir. 15 Ağustos Atılımı Kürt halkını ölümün eşiğinden alarak çözüm gücü olma düzeyine taşımıştır. Bugün halkımız, demokratik kurtuluş mücadelesinde kendisine ve davasına sahip çıkabilecek dili, anlayışı ve gücü yakalamıştır.
15 Ağustos eyleminin komutanı Agit yoldaşın bütün bunların gerçekleştirilmesinde üstlenmiş olduğu misyon ve rol oldukça önemlidir. Agit arkadaşın mücadeleci yanını örnek almak, onun zorluklar karşısındaki sınır tanımazlığını benimsemek, kısacası Agit yoldaşı tüm yönleriyle tanımak oldukça önemlidir. Bizim her zaman için komutanımız olan, sürekli ve fiili olarak bize yol gösteren, öncülük eden Agit arkadaşın tarzını, yaşamını, eylem şeklini anlarsak gerçek komuta ve devrimci vuruş tarzını yakalayabiliriz.
Ankara’da çerçevesi netleştirilen ideoloji ve teori, daha sonra çekirdek kadrolar tarafından Kürdistan’a taşırılmış ve yerel kadrolarca pratiğe geçirilmeye başlanmıştır. Yerel kadroların katılım ve coşkuları Kürdistan’da bu ideolojinin başarılı olacağına dair ilk önemli işaret olması itibariyle bütün kadrolarda bir güven yaratmıştır. Bu temelde, bir kısım kadro 75-78 yıllarında Apocu ideolojiyle Kürdistan’da tanışıp katılım sağlamış ve bunların birçoğu sonradan mücadelede çok büyük roller üstlenmişlerdir. Özellikle o süreçte, Kürdistanda ideolojimizin en rahat girebildiği, hareketimizin üslenebildiği, sadece öğrencilerin değil, halkın da desteklediği yer Batman olmuştur. Agit yoldaş da bu süreçlerde Batman merkezdeki öncü militanlarımızdan biri olarak görev yürütmüştür.
Agit arkadaş, daha sonraları yurt dışına çıkış sürecinde de eğitim amacıyla Filistin sahasına gelen ilk grupta yer almış ve eğitim sürecinden sonra Kemal Pir yoldaşla birlikte ülkeye dönmüştür. Bu süreçte başlarına gelen bir olay sonucu Kemal Pir yoldaş düşman tarafından yakalanırken, Agit yoldaş arabadan atlayarak kurtulmuştur. Askeri eğitim görmüş olan Agit arkadaş, 1981 yılında o zor koşullarda Seyfettin Zoğurlu arkadaşla birlikte Garzan’da arazide kalmıştır. Daha sonra birlikte Lübnan sahasına giderek I. Konferansa katılmışlardır. Türkçe ve Kürtçe’yi çok iyi bilen Agit arkadaş, her iki dilde de çok net ve düzgün konuşup sözcükleri tam yerli yerinde kullandığından, o dönemde Önderlik genelde diyalogları Agit arkadaşla yapmıştır.
Konferans ve sonrasında sürecin ardından 1982 yılında, yirmi iki kişilik ilk ülke grubunda Mehmet Karasungur, Şahin Kılavuz, Gözlüklü Ali gibi arkadaşların arasında Agit yoldaş da yerini almıştır. Yoğun eğitimlerden sonra Botan ve Garzan alanını tanıyan Agit arkadaş da öncülük anlamında gruba katılmış ve Botan’a geçerek 15 Ağustos Atılımı’na öncülük yapmıştır. Eylemin esas olarak Çatak, Şemdinli ve Eruh olmak üzere üç yerde yapılması planlanmış fakat sonuçta Şemdinli ve Eruh’ta eylem gerçekleştirilirken, Çatak’ta ise Terzi Cemal, yaşadığı korku ve kararsızlıktan dolayı eylemi yapmamıştır. İdeal ölçülerde planlama, tarz, saldırı ruhu, hakimiyet sağlama, kesin başarıyı hedefleme ise Eruh eyleminde gerçekleşmiştir. Eylemde kol komutanı olan Erdal (Mustafa Yöndem) arkadaş, o kadar yüksek bir tarz ve tempo sergilemiştir ki, karakolu bir dakikada ele geçirmiştir.
15 Ağustos Atılımı’ndan kısa bir süre sonra Agit arkadaş tekrar Lübnan sahasına gelmiştir. 15 Ağustos ardından 1985 yılının Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında gerillanın çok ciddi darbeler yemesi söz konusu olmuş, bu yıl içerisinde 85 arkadaş şehit düşmüştür. 15 Ağustos saldırı ruhundan uzaklaşma ve sağ savunmacı yaklaşım ciddi kayıplara yol açmıştır. Basit eylemlerle yetinme mantığı gerilla pratiğini tehlikeye düşürmüştür. İşte Agit arkadaş, bütün pratiği boyunca bu tür yaklaşımların panzehiri olmuş ve Önder Apo’nun gerçek bir militanı ve askeri olma özelliğini hiçbir zaman yitirmemiş ve tamamen bu doğrultuda çalışma yürütmüştür. Gerillanın Kürdistan’da gelişip gelişmeyeceği konusunda zerre kadar dahi kuşku taşımayan Agit yoldaşın bütün çabası gerillayı Kürdistan’a yerleştirmek ve konumlandırmak olmuştur. Büyük bir cesaretle ve her yönüyle pratiğe katılan Agit yoldaşın gittiği her yerde tüm arkadaşlar büyük bir moral ve coşkuyla çalışmalara katılmışlardır. Bu anlamda Agit arkadaş, Kürdistan’da gerillanın geliştirilmesinde en fazla rolü olan, bu noktada emek ve çaba harcayan militan bir kişiliktir.
Agit arkadaş, 1985 yılının darbe yenen aylarından sonra, 1986 yılında yeni bir bahar hamlesi başlatmak amacıyla hazırlıklara başlamış, Gabar’dan Çukurca’ya kadar eylemler geliştirerek adeta 15 Ağustos hamlesi niteliğinde bir hamleyi amaçlamıştır. Bu amaç doğrultusunda bulunduğu Gabar’da hareket ettikleri esnada grup düşman tarafından pusuya düşürülmüş ve 15 Ağustos’un yaratıcısı komutanımız Agit yoldaş şehit düşmüştür.
Agit arkadaş Kürdistan özgürlük mücadelesi için amansız bir çabanın sahibiydi, gerçek bir militandı ve hiçbir zaman durmazdı. Mücadelenin ruhu, çalışmanın coşkusu olan Agit arkadaş, sistemli, düzenli, disiplinli bir kişiliğe sahipti ve sadece cesaret ve fedakarlığı ile değil bütün yönleriyle öncüydü ve gerçek bir askeri sistemi temsil ediyordu. Bundan dolayı Agit yoldaş, devrimci mücadelemizde, özellikle de askeri mücadelemizde günümüzde de büyük bir rol oynamakta ve bizi yürüten güç olmaktadır. Herkes, Agit yoldaşı daha bilimsel ele almalı, sonuç çıkarmalı ve onun ardılı olma gücünü gösterebilmelidir. Çünkü Agit komutanlaşmanın, ordulaşmanın çizgisidir. Agit son nefesine kadar gerillanın Kürdistan’a yerleşebilmesi için her şeyini feda etmiş bir kişiliktir. Bundan dolayı Agit arkadaşın gerçekliğini doğru kavramalı ve bu çerçevede günümüzdeki komuta tarzını doğru tahlil etmeliyiz. Agit yoldaşın gerçekliği ve komutanlığı nedir ve biz bu gerçekliğin neresinde duruyoruz? Herkesin bu soruları kendisine sorması ve bu temelde kendine yaklaşması gerekmektedir. O koşullarda Agit arkadaş büyük bir coşku ve azimle mücadele vermişse, bizim bunlardan büyük sonuç çıkarmamız gerekmektedir. Parti Önderliği bu nedenle şöyle bir belirlemeyi yapmaktadır; “Komutanlaşmada, komutan Agit, ruhta ve fedaileşmede komutan Zilan” Aslında Agit yoldaşın tarzı, fedai ruhun temsilidir. Fedai ruhun, en zor koşullarda pratikleştirildiği Amed zindanlarında gerçekleşen direniş, 15 Ağustos Atılımı’yla Kürdistan dağlarında en üst düzeyde temsil edilmiştir. Bu fedai ruhun devamını Zilan arkadaş getirmiş ve bunu formüle etmiştir. Zilan arkadaş, Başkan Apo’nun çizgisi için insanın kendisini nasıl parça parça yapabildiğini ve bunu yaparken de nasıl bir bilinç ve planlamayla yaptığını çok açık ortaya koymuştur. İşte bundan dolayı Zilan yoldaş, ruhta fedaileşmede Agit yoldaşın tamamlayıcısıdır. Bu nedenle komutan Agit ve komutan Zilan bizim sembollerimizdirler.
Şehitlerin bize bıraktıkları bayrağı yükselterek, silahlarını omuzlayarak onların mücadelesini başarıya götürebilir ve bu şekilde onlara olan borcumuzu ödeyebiliriz. Agit yoldaş gibi büyük emek sahibi olan ve özellikle de büyük şehitler kervanına öncülük eden bu yoldaşlar, kendi yaşamlarıyla bizim için büyük mesajlar vermişlerdir. Tabii ki bu mesajlar bizim için birer talimattır ve bizim bu mesajları doğru kavrayarak dönemin görevlerinin önem ve aciliyetini kavrayarak omuzlamamız gerekmektedir. Ancak bu şekilde şehitlere olan borcumuzu ödeyebiliriz. Şehit Agit'in çizgisini yaşamımızda pratikleştirmeli ve adeta yaşamımızda Agit'i yaşamalıyız. Onlara olan borcumuzu ödemek için onların çizgisinde derinleşmeli ve bu şekilde şehitleri yaşatmalıyız.
15 Ağustos Atılımı’nın başarılı olmasının temel nedenlerinden biri, Agit arkadaşın ideolojideki netliği, başarma azmi, inancı ve kararlılığıdır. Bunun yanında yoldaşa olan güven de çok önemlidir. Eylem planının titizlikle hazırlanması ve kararlılıkla pratiğe geçirilmesi başarının yarısıdır ve bu özellik Agit arkadaşta mevcuttur. Mücadelemizin önemli bir dönemini yaşadığı bugün dahi, 15 Ağustos saldırı ruhunun, başarma azim ve kararlılığının yaşatılması, esas alınması ve pratikte takip edilmesi hayati önemdedir. Apocu fedai ruhun şimdiye kadar yaratılan bütün gelişmelerin ana kaynağı olduğu gerçeği, geçmiş pratiklerimizde ortaya çıkmıştır. İşte 15 Ağustos eylemini başarıya götüren en temel etmenlerden biri de Apocu fedai ruhla donanmış yoldaşların kararlılığı ve eylemin Kürt halkında yaratacağı derin sarsıntı sonrasında halkın kendine geleceğine dair olan inançlarıdır. Nitekim gerçekleşen de bu olmuştur. 15 Ağustos Atılımı, Kürt halkında dirilişi ortaya çıkarmış, halkın kendisini toparlamasına ön ayak olmuştur.
15 Ağustos diriliş ruhu; bir cesaret, kararlılık ve mücadele ruhudur. Büyük fedakarlık, inanç ve coşku ruhudur. Bu ruhu yaratan yüce insan Başkan APO’nun ideolojisinde netleşme, hiçbir tereddüde yer vermemedir.
15 Ağustos Atılımı’nın yirminci yıldönümü kutlamalarının yaklaştığı içinde bulunduğumuz süreçte Kürdistan özgürlük mücadelesi tarihin en önemli bir dönemine girmiştir. Önderliğimizin “Artık tek taraflı ateşkes olmaz. Devlet 1 Eylül’e kadar bazı adımlar atmalıdır.” açıklaması, içinde bulunduğumuz sürecin kader belirleyiciliğini tüm yakıcılığıyla gözler önüne sermektedir. Bu nedenle günümüzde 15 Ağustos ruhuna, onun atılımcı, çözümleyici ve sonuç alıcı tarzına her zamankinden daha fazla ihtiyacımız vardır. Bu sürecin dayattığı devrimci görevleri layıkıyla yerine getirmek, sorunların üstesinden gelmek, çözümleyici olabilmek ve meşru savunma stratejimiz temelinde 15 Ağustos ruhunu doğru pratikleştirmek sonuca gitmeyi imkan dahiline sokacaktır.
Böylesi tarihi bir sürecin ruhuna ve temposuna denk düşmeyen, olanla yetinen, kendinden katmayan, üretmeyen, yaratıcılığı geliştirmeyen bir duruşla sürece yanıt olunması mümkün değildir. Genelde var olan yeterlilik anlayışıyla sürecin karşılanamayacağı açıktır. Bu tür yetersizlikler ciddi bir engeldir, yanılgıdır ve derhal aşılması gerekmektedir. Bunun yerine mücadele azmi ve kararlılığı her zamankinden daha ileri düzeyde canlı tutulmalıdır. Güçlerimizin sürece daha derli toplu bir şekilde hazırlanması, 15 Ağustos ruhuyla donatılması, mücadeleye hazır hale gelmesi en temel görevlerimizden biridir. 15 Ağustos’un keskinliği, kararlılığı, atılganlığı, sonuç alıcılığı, bir bütün olarak Apocu militan tarzın hakim kılınması dönemin aciliyet arzeden temel çalışması durumundadır. 15 Ağustos Atılımı dirilişi yaratmıştır ve şimdi de sıra demokratik kurtuluştadır. Demokratik kurtuluşun gerçekleşmesi de Apocu militan tarzın tüm çalışma sahalarına egemen kılınmasından geçmektedir. Böylesine tarihi ve hassas bir süreçte tüm çalışma alanlarımızda 15 Ağustos ruhunu yaşatmak, bu temelde faaliyetlere militanca yönelmek, başarıyı beraberinde getirecek ve bizleri demokratik kurtuluşa götürecektir.
Sürecin hassasiyeti dikkate alındığında, HPG güçlerinin meşru savunma çizgimiz temelinde savaş sanatında yetkinleşmesi, tekniği taktiğin hizmetinde ustaca kullanma noktasında yeterliliğe kavuşması, profesyonel gerilla ölçülerine ulaşması gerekmektedir. Şu unutulmamalıdır ki, 1 Eylül; Önderliğimizin açıklamaları temelinde önemli bir dönüm noktası olacaktır. Yaşanan süreç itibariyle ortaya çıkan gerçeklikler, dört yıldan bu yana tek taraflı olarak sürdürülen ateşkesin artık bu şekilde devam ettirilemeyeceğini ortaya koymaktadır. Önümüzdeki süreçte ya devlet demokratikleşme yönünde gereken adımları atmalı ya da her iki taraf da ateşkese uymalıdır. Sürecin bu şekilde gelişmemesi durumunda HPG güçleri sürece en iyi bir şekilde cevap olabilecek hazırlıklarını tamamlamış ve hazır hale gelmiş bir konumda olacaktır.
Bu gerçekler temelinde, gelişen operasyonlar karşısında gerillanın meşru savunma çizgisi doğrultusunda kendini koruyacağı açıktır. Operasyonların devam ettirilmesi, güçlerimiz üzerine imha amaçlı saldırı operasyonlarının düzenlenmesi halinde, gerillanın da buna yanıtsız kalmayacağı herkes tarafından bilinmelidir. Böyle bir durum da beraberinde savunma savaşını getirecektir. Bundan dolayı HPG güçleri, her türlü olasılığı dikkate alarak sürecin hassasiyetinin bilincinde olmalı ve hazırlıklarını bu temelde hızlandırmalıdır.
Gerilla geçmiş dört yıllık süreçte üstüne düşenleri fazlasıyla yapmıştır. Demokrasi ve barışın teminatı olarak gereken fedakarlığı göstermiş, süreci sabote edici yaklaşımlardan uzak durmuştur. Bundan sonraki süreçte ise, gerillanın caydırıcı rolü öne çıkacaktır. HPG bir savunma gücüdür ve gerillanın öncelikli görevi de, kazanılan mevzileri ve yaratılan değerleri korumaktır. Bu yüzden HPG güçlerinin caydırıcı bir düzeyi yakalaması şarttır. İdeolojide derinleşmiş, siyasallaşmış, örgütlenme ve sistemde bir performans kazanmış militan bir gerilla gücü karşısında hiçbir gücün tutunamayacağı bir gerçekliktir. HPG güçleri, dört yıllık yoğun eğitim ve hazırlık temelinde ve geçmiş tecrübeler ışığında, olası her türlü saldırıyı meşru savunma çizgisi temelinde cevaplayabilecek kapasite, yetenek ve güce sahiptir. Bu temelde çizgiyle bütünleşen, yaşamda ve eylemde Apocu fedai ruhu yaşayan bir düzeye ulaşmak gerekmektedir.
15 Ağustos’un yirmibirinci yıldönümünü her türlü karşı saldırıyı göğüsleyen, atik, canlı, tempolu, yüksek moralli bir düzeyle karşılayalım. Döneme denk düşmeyen ve bizi geriye çeken her türlü yetersizliği aşan, ideolojide netleşmiş, askeri çizgide uzmanlaşmış, hiçbir engel karşısında yılgınlığa düşmeyen, Apocu militan tarzı uygulayan bir düzeye ulaşmak için her şeyimizle kendimizi çalışmalara katalım. Başarılı, önüne konulan görevi mutlaka yerine getiren, her türlü askeri manevra güç ve kabiliyetine sahip olan, taktik zenginliği yakalayan, bu anlamda askeri sanat ve örgütlenmede en ileri düzeyi temsil eden bir düzeye ulaşarak 15 Ağustos atılım ruhunu temsil edebilir ve ancak bu ruhla mücadelemizi zafere taşıyabiliriz.
Bu temelde 15 Ağustos atılım ruhunu yaratan Başkan Apo’yu saygıyla selamlıyor, 15 Ağustos bayramını kutluyor, büyük komutan Agit yoldaş şahsında bizleri bugünlere ulaştıran devrim şehitlerimizi tekrar hürmetle anıyor, her koşul altında kararlı takipçileri olacağımızı belirtiyoruz.