Bir ideoloji, düşünce ve hareket kendisine ölümüne bağlanmış kişilikler yaratabilmişse, bu o ideolojinin ve hareketin tarihte silinmez izler bıraktığının göstergesidir. Özgürlük mücadelemizde ismi belli olan, olmayan birçok özgürlük savaşçısı köleliğe, onursuzluğa ve tahakkümcü yaklaşımlara boyun eğmeyerek ve dayatılan anlamsızlığı kabul etmeyerek isyan etmiş ve mücadelemizin asıl kalıcı değerlerini oluşturmuştur. Tarihin hakkını vermek mücadeleyle birlikte özgürleşen ve güzelleşen şehitler gerçeğinde derinleşmekle ve anlam yükünü her yönüyle algılayabilmekle ve kendimizde bir kimlik ve bellek yaratmakla mümkündür. Özgürlük hareketimiz içerisinde şahadet gerçekliği, gerçekten hiçbir biçimde zulme boyun eğmeyen ve özgür yaşamdan başka bir yaşam tarzına asla geçit vermeyen kahramanların yaratımıdır. Şehitlerimiz, mücadelenin zorlu yollarında en önde gidenler, maratonun en hızlı koşucusu olanlar, beyniyle ve yüreğiyle yolumuzu aydınlatan birer kahramanlık örneğidir. Kişilerin en son soluklarında söyledikleri sözler en yalın gerçeklerdir. Ve şehit arkadaşlarımız son sözlerini söylerken gözleri arkada kalmamıştır. Şehit arkadaşlarımız birgün mutlaka bu sözlerini ardıllarının yaşamsallaştıracağına inanarak şahadete gittiler.
Her toprağa gömülen yoldaşımızla bir olmaya çalışmak, arkadaşlarımızın amaçları, hayalleri, kişilik özellikleri ve özgürlük tutkuları ile daha da bütünleşmek ve bunu mutlaka başarıya dönüştürmek, davranışlarımıza onların davranışlarını, insana yaklaşımlarını örnek alarak biçim vermek yaşamımızın en temel özgürlük denklemidir. Bu yaklaşım salt duygusal bir yaklaşım olarak ele alınamaz. Yoldaşına bağlılığın, düşmana olan öfkenin açığa çıkardığı aktiviteyi, özgür ve anlamlı olanın savaşımına yönelten bilimsel bir yaklaşımdır. Özgürlük hareketimizde başarıyı anlamlı ve değerleri kalıcı kılan bu temel özelliktir. Bu şahadetlere yaklaşım üzerinden şehit gerçeğine yaklaşım acımızı daha anlamlı kılar ve mücadele azmimizi güçlendirir. Yoksa her şehit düşen arkadaşla bir parçamızı daha kaybettiğimizden bu şahadetlere dayanabilecek gücü kendimizde yaratamayız. En son bu acılarımıza bir yenisi daha eklendi. Gülbahar arkadaş ve beraberinde şehit düşen, ömrünün baharında olan, pırıl pırıl genç arkadaşlarımız yüreğimizi derinden yaraladılar. Gülbahar arkadaşı uzun süredir tanıdığımdan Onu anlatmaya gücümün yetmeyeceğini bilerek Onu anlatmayı bir yoldaşlık gereği olarak görüyorum.
Gülbahar arkadaş ailesinin yurtsever olmasından dolayı çocuk yaşlarda mücadeleyle tanışır. Babası yurtsever olan Gülbahar arkadaş çocuk yaşlarından itibaren devrimci olmanın onuruyla yaşar. Ve onurlu bir devrimci olmanın nasıl gerçekleşeceğini babasından öğrenir. Babası Gülbahar arkadaş’ın ilk öğretmenidir. Sürekli olarak devrimci öykülerle, direniş hikâyeleriyle büyüyen Gülbahar arkadaş babasının şahadetinden oldukça etkilenir. Babası hem onun ilk yaşam öğretmeni hem de ilk yol arkadaşıdır. Gülbahar arkadaş 1991 yılının sonlarında mücadeleye katılır. Dağa gelir gelmez uyum sağlamada zorlanmaması ve zorluklar karşısında zorlukları aşabilecek gücü ve cesareti göstermesi doğal devrimciliğinden kaynağını almaktadır. Gülbahar arkadaş dağlara gelir gelmez girişkenliği, pratik yetkinliği, doğaya uyumu ve morali ile arkadaşların ilgisini çeker. Bir de arkadaşların ilgisini çeken bir diğer yön Gülbahar arkadaşın yanık sesi olur. Gülbahar arkadaş acı çeken ve derin duygulara sahip olan insanların, dağlı kadınların sesine sahiptir. Bu güzel sesiyle gerillanın ateş başında gerçekleştirdiği sohbetlere yanık sesiyle anlam katar. 91 yılında Zele’de kalır ve daha sonra 93 yılında Serhat eyaletine geçer. Gerilla olarak savaşta aktifleşmeyi, komutanlıkta öncüleşmeyi Serhat eyaletinde yaşar. Savaşın en kızgın olduğu koşullarda düşmanın yoğun yönelimleri karşısında en iradeli duruşu sergileyen, eylemlerde sürekli olarak saldırılarda yer alan bir arkadaştır. Serhat’ın arazisi ve koşulları oldukça zorlayıcı olmasına rağmen bir kadın olarak en aktif katılımı sağlayan komuta düzeyinde yetkinleşen savaştıkça güzelleşen Gülbahar arkadaş yoldaşlık ilişkilerinde de en derin bağılıkları yakalamayı başarmıştır.
Asi bir Kürt kızı olan Gülbahar arkadaş inatçı, gururlu yaklaşımları ve dik başlılığıyla kendisini tanıyan tanımayan herkesin ilgisini çekmeyi başarır. Duruşuyla etrafındaki arkadaşlarda güven yaratan Gülbahar arkadaş, eylemlerin aranan ismi olur. Eyleme giden arkadaşlar yanlarında Gülbahar arkadaş olduğunda daha bir gönül rahatlığıyla eylemlere katılır ve eylemlerinin kesin sonuç alacağına inanırlar. 1996 yılında kadın arkadaşlar Önderliğin talimatıyla Serhat eyaletinden çekilir. Önderlik Serhat eyaletinin kadın arkadaşlar için zorlayıcı ve yıpratıcı olduğunu düşünerek, düşman yönelimlerinin yoğunlaşmasından kaynaklı arkadaşları eğitim amaçlı Akademiye çeker. 1996 yılında Önderlik sahasına geçen Gülbahar arkadaş, pratikte güçlendirdiği yanlarını ideolojik olarak aldığı eğitimle tamamlamaya ve komple bir militan gerçekliğini kendinde yaratmaya çalışır. Önderlik sahasında kadın militanlar kendileriyle, kişilikleriyle, yaşamla ve tarihle canlı ve doğru bir etkileşim içerisine girerler. Gülbahar arkadaş Akademide Önderlikten aldığı ideolojik güçle mücadele içerisinde öncü düzeyde rol oynayabilecek bir yetkinlik düzeyine ulaşır.
Akademide gördüğü eğitimden sonra Xakurke’ye gelen Gülbahar arkadaş burada KDP’ye karşı yürütülen savaşta aktif rol oynar. Hem kadın hem de erkek arkadaşlar tarafından çok sevilen Gülbahar arkadaş duruşuyla kısa sürede güven yaratmaya ve arkadaşlar içerisinde doğal olarak etkinlik sağlamaya başlar. Herkes kendini Gülbahar arkadaşın yanında rahat hisseder. Hem örgütsel, hem yaşamsal, hem de eylemsel düzeyde arkadaşlarda duruşuyla güven yaratmıştır. Bu dönemde gelişen hemen her eylemde saldırı grubunda yerini alan Gülbahar arkadaş hangi eyleme giderse gitsin başarılı olmuştur. Geri çekilme sürecine kadar bu alanda kalan Gülbahar arkadaş pratikte yetkinleşen, Önderlik sahasındaki eğitimle komutanlaşan, yaşamıyla öncüleşen bir kişiliğe ulaşmıştır. Daha sonra Mahsum Korkmaz Akademisinin birinci devresinde eğitim görür. Gülbahar arkadaş, bu devrede askerileşme ve komutanlaşmadaki ısrarıyla dikkatleri bir kez daha üzerine çekmeyi başaran bir duruşun sahibi olur. Komutanlığa yatkın kişilik özelliklerinden dolayı akademinin ilk devresinde komutanlığa yatkınlık ödülünü alır. Gülbahar arkadaş akademi eğitimini başarıyla tamamladıktan sonra uzun süre bölük ve tabur komutanlığı görevlerini üstlenir. YJA STAR meclisinde yer alan Gülbahar arkadaş Metina’da karma tabur komutanlığı görevini yerine getirir. Bu alanda bulunan kadın ve erkek arkadaşların hemen hemen hepsi Onun taburunda yer almak ister. Bu tabur düzeni, disiplini, askeri duruşu ve tüm pratik koşullarının zorlayıcılığına rağmen gördüğü ideolojik eğitimlerle diğer taburlardan oldukça farklıdır. Uzun bir süre bu taburda komutanlık yapan Gülbahar arkadaş, en son 2007 yılında Şehit Beritan Özgür Kadın Akademisinde kış eğitim devresinde koordine düzeyinde görev yürütür. Ve bu dönemde gerçekleştirilen 4. HPG konferansından sonra askeri konsey düzeyinde görev yürütmeye başlar. Bütün yoğunlaşması kuzey alanlarına geçmeye yönelik olan Gülbahar arkadaş, süreci sıradan bir biçimde karşılamamanın kararlılığına ulaşmıştır. Bu süreçte sürekli olarak tüm yoğunlaşmalarını paylaştığı defterinde fedai eylemine kendini hazırlamakta ve Önderliğe, arkadaşlara mektuplar yazmaktadır. En son bahar düzenlemesiyle Gabar’a gidişi netleşen Gülbahar arkadaş Agitlerin, Erdalların ve ancak yiğit yaşayanların mekânı olan Gabar’a gitmenin sevincini yüreğinin derinliklerinde hisseder. Ve Gabar alanına geçerken taktiği zenginleştirme, etkili ve caydırıcı eylemsellikler geliştirme amacıyla gidişine anlam katmak ister. Yılların yarattığı tecrübe düzeyi ve birikimle bu kez kuzeye yönelimi Gülbahar arkadaş kadar genel örgüt açısından da farklı anlamları içermektedir. Gülbahar arkadaş edindiği tecrübeyi, birikimi profesyonelleştirme ve diğer yoldaşlarına aktarma fırsatını bulmanın ve Önderliğe layık olabileceği alanlara yönelmenin sevincini yaşarken, örgütümüz açısından Gülbahar arkadaşın kuzeye yönelimi gideceği alanda eylemselliklerin gelişeceği ve örgütsel anlamda sorunların yaşanmayacağı konularında güven ve umut verir.
Ancak ne yazık ki her ölüm erken olduğu gibi Gülbahar arkadaş’ın şahadeti de çok erkendi. Daha yapacak çok işi, üstlenecek çok sorumlulukları vardı. Gabar’a geçişi kısa bir süre olmasına karşın oradaki arkadaşların yüreğinde yer edinmeyi başarmıştı. Ve en son hepsi birbirinden değerli Xwinda, Rozerin, Beritan, Harun ve Serdem arkadaşla kanının son damlasına kadar çatışarak şahadete ulaştı. Gülbahar arkadaş kendine yaraşır bir biçimde kavganın ortasında şahadete gitti. Gülbahar arkadaş ve onunla birlikte olan arkadaşların direnişi yaşam manifestomuz oldular. Gülbahar arkadaş yaşamı, eylemi, kişiliği ve direnişiyle YJA STAR’ın yeni dönem kimliği olmayı başardı. O hepimizin komutanıydı ve bundan sonra da öyle kalacak.
Tam bir Ortadoğulu ve tam bir Kürt kızı olan Gülbahar arkadaş bu toprakların ürünüydü. Bu dağların bir parçasıydı. O dağların gülü Gülbahardı. Fiziği, saçları, sesi, dış görünüşünden tutalım asiliğine, inatçılığına, dik başlılığına, cesaretine kadar tam bir Kürt kızıydı.
Zağroslarda çok kısa bir süre kalmasına rağmen Glidağ’da bir ceylan gibi yaşayan Gülbahar arkadaş buranın zorlu, çetin coğrafyasıyla uyum sağlamakta zorlanmamıştı. Glidağla Zağroslar arasında uzanan bir köprü olmuştu. Pratik zekâsındaki gelişkinliği ve örgütleyiciliğiyle yaşama düzen veren, disipline eden Gülbahar arkadaşın yaşamı örgütlemede sistem kurmada üstüne yoktu. En son komutanlaşmanın ve militanlaşmanın mekânı olan Gabar’da özgürlük mücadelesinin zirvesel ifadesi oldu. Botan soylu kadın kahramanlıklarımızın yaşandığı direniş kalesidir ve Kürdistan’ın kalbidir. Cihan, Agıri, Zelal, Sorxwin, Yıldızların mekânını katılımıyla boş bırakmaz. Ve şahadetiyle, görkemli direnişiyle Onların ardılı olmayı başarır. Gülbahar arkadaş Gabar topraklarına layık bir komutan olduğunu direnişiyle kanıtlamıştır.
İnsanlık değerlerinin yaratıldığı bu kutsal topraklarda nasıl yaşamalı sorusuna verilmesi gereken yanıtın kendisi oldu. Dağlarda nasıl güzel yaşanılırın, dağları yüreğine sığdıran gerilla olmanın sırrının çözdü. Gülbahar arkadaş dağlarda kendini yeniden yarattı. Kendi doğumuna kendisi tanıklık etti. Kendisiyle birlikte yaşamı da yarattı. Ve tanrıçalar diyarında tanrıçalarla arkadaşlık kurarak özgürlük tanrıçalarımızdan olmayı başardı. Kolay kolay yenilgiyi kabul etmeyen Gülbahar arkadaş, kendini özgürlüğe adayarak mücadelenin öncüleşen kadın komutanlarından oldu. Çabuk pes etmeyen Gülbahar arkadaş başaramam, güç getiremem, yapamam edemem yaklaşımlarına karşı son derece öfkeliydi. Hangi konuda olursa olsun başaracağına inanır, kendine güvenirdi. Kendine olan bu güveni Onu her konuda daha cesaretli ve başı dik kılardı. İnisiyatifli ve yaratıcıydı. Denetimindeki savaşçıların her yönüyle eğitimiyle ilgilenirdi. Eğer bu özgürlük dağlarında yaşıyorsam özgürce yaşamalıyım derdi. Özgürce de yaşadı…
Yoldaşlığa bağlılığı en önemli özellilerindendi. Mücadele yaşamında yoldaşlık ilişkileri Onun için stratejik değerde anlama sahipti. Sevdiği ve bağlı olduğu insanlar için gözünü kırpmadan canını bile verebilecek kadar yüreğini büyütmüş, zihnini temiz tutmuştu. Paylaşımlarında güvendiği arkadaşlara her şeyini anlatabilirdi. Kendisine sakladığı, gizli saklı bıraktığı hiçbir şey olmazdı. Tüm duygularını, yalansız, hesapsız ve kaygısızca paylaşırdı. Erkek arkadaşlarla ilişkilerinde iradeli ve ilkeli ilişkiler dışında gelişen hiçbir yaklaşımı kabul etmez bu tür geri ve egemenlikli yaklaşımlara karşı mücadele yürütürdü. Çağımızın yarattığı gerçeklik içerisinde yetişen kişiliklerle özgür ilişkiler geliştirilebileceğine inanmazdı. Erkekle kadının ancak Önderliğin belirlediği özgürlük ilkeleri çerçevesinde ilişkilenebileceğine inanıyordu. İlişkilerinde ne kadın ne de erkek arkadaşlara taviz verirdi. Aslında Gülbahar arkadaşı ikinci Şehit Mizgin arkadaş olarak değerlendirebiliriz. Gülbahar arkadaşın kadın komutanlaşmasındaki ısrarı, ilkeli duruşu, dağlara olan bağlılığı, güzelliği ve yanık sesi Onunla Mizgin arkadaş arasında benzerlikler kurmama neden oluyor.
Gülbahar arkadaş, 99 yılında Önderliğimizin fiziki olarak esaret altına alınışından sonra gelişen süreci kadın özgürlük militanı olarak hiçbir zaman içine sığdıramadı. Her yıl 15 Şubatın kendisinde yarattığı acıyı içeren yazılar yazdı. Özellikle Viyan arkadaşın eylemi yoğunlaşmalarında derin etkiler oluşturdu. Önderlikten sonra yaşamanın anlamı kalmadığını ve olacaksa bir yaşamın bunun özgürlükle ve Önderlikle bir yaşam olduğunu her yazısında, konuşmasında, şarkısında dile getiriyordu. Viyan arkadaşın eylemi ve bıraktığı mektuplar yoğunlaşmalarını derinleştirmiş ve Viyan arkadaşla yeni bir yaşama başlama kararlılığına ulaşmıştı. Kendi kuzeye geçişini de Viyan arkadaşın kuzeye geçme hayalini gerçekleştirme olarak ele alıyordu. En son Gabar’a geçmeden önce Cudi’de kısa bir süre kalmış ve Cudi’ye hayran olmuştu. Yazdığı ve gönderdiği son notta şunları belirtmişti “ Cudi tek kelimeyle bir harika. Önderliğin bahsettiği Cudi’ye Lavqe Garib’e ve Safine’ye çıktım. Sanki Önderlikle yaşıyormuş gibi hissettim kendimi. Yüreğim büyük bir hüzünle doldu. Önderliğimizi ve siz yoldaşlarımı düşündüm hepimizi yüreğimin derinliklerinde yaşayarak buralara taşımak istedim. Cudi’den sonra Gabar’a geldim. Şu an Gabar’dayım. Kısa bir süre oldu galiba ben buraları çok seveceğim. Arkadaşların katılımları ve moralleri beni çok etkiledi. Yaşadıkları zorlanmalar olsa da bunları aşacak irade ve moralleri var ve bu arkadaşların katılımını güçlendiriyor. Burası emek alanıdır. Emeğin değerini biliyorsun.”
Şehit arkadaşların üzerine yazı yazarken, onlar hakkında konuşurken hep bir şeyler eksik kalır. Ve kişi onları anlatamamanın acısı, burukluğu ve hüznü altında ezilir. Ancak bu durum salt kelimelerin kifayetsizliğinden değil şehitlerimizin yüceliklerinden kaynaklanır. Şimdi Gülbahar arkadaşı uzun süredir tanıyanlardan biri olarak Onu yeterince anlatamamanın acısını yaşıyorum. Ama çok fazla söze gerek olmadığını da biliyorum. Çünkü Gülbahar en fazla kendisi kendini anlattı. Kendisi mücadelesiyle, yaşamıyla, şahadetiyle kendini herkese sevdirmeyi başardı. Gülbahar hepimizin doğal komutanı oldu. Anın önünde saygıyla eğiliyorum KOMUTANIM…
Nalin Dilpak