Zozanların Kaplanı

Piling (Abdullah Malgaz) Yoldaşın Anısına

Piling - Abdullah MalgazKürdistanlı olupta bu topraklarda uzak yaşamak olur mu? Tarihin derinliklerinden süzülerek gelen bu toprakların insanları hep biraz da buralara bağlı yaşamasını bilmiştir. Hani var ya “kuş uçmaz, kervan geçmez” diye memleketler, öyledir Kürdistan diye tabir edilen toprakların birçoğu.

Botan ülkesi genelde böyle olmakla birlikte Besta Botan’da bir daha fazla böyledir. Adeta dağların rahmine çekilerek, bu olup biten her şeyden uzaklarda yaşamak, medeniyet denen dişi dökülmüş canavarın kirinden pasından ırak kalmakta demektir. Öyle ki hep biraz da kendi kendine yetinen bir kültürleşmeyle ayakta kalma direnişinin de ötesinde bir yaşam geleneği yaratarak, biraz da tarihin özgün yerleşikleri olarak yer almak, bura insanının özelliğidir.

Tarihin en eski aşiretçi yapıya sahip halkların başında gelenlerden bir tanesi de Kürtlerdir. Kürtler tarihin en eski halklarından biri olarak bu coğrafyada neolitizmin doludizgin yaşamışlardır. Yıllarca hatta binlerce yıl Kürtler neolitizmi derinleştirerek yaşamalarında kaynaklı halen bugün dahi bu halkın evlatlarında bu toplumsal modellenin karakterine rastlamak mümkündür. Öyle ki Kürtler bir arkadaşımızın deyimiyle neolitizmden takılı kalan bir halktır. Onlar neolitizmi aşmamışlardır.

Tarihin ileri aşamalarında ana yanlı sistemden baba yanlı sisteme geçiş ve giderek gelişen sınıfçı baskıcı tahakkümcü devletçi yapının oluşmasıyla bu topraklarda yaşayan insanların karakterlerinde derin yaralara yol açmıştır. Özelde baba yanlı toplum modeline geçişle pro devlet yapıları oluşturacak olan Medler esasta aşiret yapıları temelinde yaşamlarını sürdüre gelmişlerdir. Pro-devlet yapısından önce daha çok aşiretsel bağları temelinde örgütlenmiş buralı dağ halkı giderek kendisini daha güçlü örgütleme ihtiyacı duyacaktır.

Tarihe aşiret konfederasyonları olarak geçecek bu yeni yapıda birçok aşiret kendisini dışarıdan gelebilecek olası saldırılara karşı birleşecek ve birleştikçe de güçlenecektir.

Medler esasta bir aşiretler konfederasyonudur. Kimine göre bir türlü aşiret konfederasyonunu aşamadığı için devletleşemeyecek ve bugünlere kadar Kürtlerin yaşadıkları bu negatif gelişmenin gerekçesi yapılacaktır.

Belki doğru yanları vardır. Ancak şunu biz iyi biliyoruz ki devletleşmiş yapılar kirlenmiş yapılardır. Devletleşmek sömürmektir. İkiyüzlülüktür. Rant için birbirini satmaktır. İktidar için yalan dolanın meşrulaşmasıdır. İktidar başkalarına karşı hüküm etmek anlamına geldiği için esasta devletleşmek tutsaklaşmaktır. İnsanlığın güzel yönü olan ortaklaşmanın yerine bir kesim insanın, zümrenin öne çıkarak insanlıktan çıkmasıdır.

İşte tüm devletçi yapının çirkin karakter yapısını aşiret yapısının o ortaklaşıcı, paylaşıcı, boyun eğmezci duruş karşısında sevebilmek ya da savunmak olsa olsa bir insanlık ayıbı olabilir.

Aşiretçi yapıların elbette çok olumsuz iktidar kavgalarına bulaşmasını görmüşüzdür. Lakin bu hastalık devletçi yapılarda bu sade ve özlü aşiret yapısına bulaştığı da bir o kadar nettir.

Aşiretsel yaşam daha komünaldır. Daha birleştiricidir. Daha doğalcıdır. Daha kendine yeten tarzdadır. Daha özgürlükçü ve daha bağımsızdır. Daha imcecidir. Bu bağlamda daha insanidir.

İşte Pılıng yoldaşımız oldukça güçlü aşiretsel yapıların hâkim olduğu bir ortama doğmuştur. O Kıçi aşiretine mensuptur. Kıçi aşireti göçebedir. Başka bir kavramlaştırmayla konar-göçerdir.

Kıçi aşireti daha üst bir oluşum olan Şılıda Koçer Konfederasyonuna bağlıdır. Bu konfederasyonun diğer üyeleri Tayiler, Xerikiler, Musaraşiler ve Batülerdir. Bu yapının liderliğini yapan Batü aşiretidir.

Diğer büyük bir Koçer konfederasyon ise Çıksor'lardır. Çıksor konfederasyonu içerisinde yer alan aşiretler ise Dideran, Alkan, Garisan, Soran ve küçük güneyde bulunan Miranlardır. Bu yapının başını ise Dideranlar yapmaktadır.

Her iki kol birbirine yakın durarak birbirlerini karşılıklı korumakla görevlidir. Bir nevi Çıksor'larla Şılıda'ların ortaklaşması bir üst konfederasyonlaşmadır.

Koçerlik bir kültür, kültürleşmedir. Bir yaşam kültürüdür. Hayvancılıktır yaptıkları. Yerleşik değildirler. Konargöçerlerdir. Bir yerde kalamazlar. Onlar nerede yayla yâda otlaklık varsa oradalar. Bir nevi bağımlılıkları yoktur. Bağımlılıkları otlaklardır. Belki de bunun için tarihten bugüne hep kendine yeten yaşam tarzını esas almışlardır. Onlar boyun eğmeyi bilmez. Boyun eğmek onursuzluktur. Kelle gitse de onur korunur.

Yukarıda dile getirdiğimiz Koçer yapılanması ağırlıklı olarak kışın Cizre ovası ve etrafında kalırlar. Ve adım adım otların yeşermesiyle önce Dicle suyu kıyıları sonra Gabar etekleri derken Herekol dağları ve etekleri peşinden de baharın son ayı olan mayıs ve hazirana doğruda daha uzun kalacakları yüksek zozan platoları olacaktır. Çıksor'lar Gevaş, Deşta Rava ve Sipane Xelateye kadar uzanırlarken Şılıda'lar Çatak ve Faraşin de otlaklarını bulur.

Kışın Cizre de sonra adım adım yüksek yayla platolara açılma öyle sanıldığı gibi kolay bir yolculuk değildir. Öncelikle Koçerlerin bir toprağı yoktur. Uzun yıllara yayılmış anlaşmalarda yapamazlar. Değişken durumlardan kaynaklı onlar anlaşmaları hep yenilemek zorundadırlar. Bunun için yol güzergâhlarında yaşanacak olası yanlış otlatmalardan ve duyarsızlıklardan kaynaklı onlarca aşiret mensubu birey yaşamını yitirebiliyor. Bir sürünün yanlışlıkla bir meraya girmesi kanın akmasına yeter de artarda. Bir Koçer gencin yerleşik olan aşiretlerin bir kızına hafiften gönül vermesi aynı sonucu doğurmaya müsaittir.

Koçerler geçtikleri alanlarda yerleşik aşiret mensuplarının arazilerine para vermek zorundadırlar. Buna “Koda dıkın ya da kırın” derler. Yani arazide hayvanlarını otlatma karşılığında verilen bir nevi kira parasıdır. Olurda bir miktar üzerinde buluşmazlarsa yine kavga gerekçesidir bu. Yer yer geçiş güzergâhlarında geçitlerine izin verilmez. O zaman yapılacak olan göğüs göğse kavga ederek geçmedir. Bu çoğu zaman ölümlerle sonuçlanmaktadır. Aynı hikâye eylüle doğru geri dönüş süreçlerinde de yaşanır.

Koçerlik bu bağlamda tam bir kavga kültürüyle yetişmenin de adıdır. Buralarda herkes silahşordur. Bu toplumlarda elbette bireysel kahramanlarda olur, ancak yaşamın kendisi herkesi bir kahraman ve dövüşçü olmaya zorlamaktadır. Japon Samuray’ları gibi bir kez bu yaşama adım atmışlarsa, içerisine doğmuşlarsa yaşamlarının sertliği belirlenmiştir.

Bu aşiretlerde erkekler öndedir. Bireysel mertlik kabul görendir. Müslümanlıkları daha esnektir. Daha hoşgörülüdürler. Tekçi zihniyetleri azdır. Örneğin kadın bu toplumlarda ya da topluluklarda kapalı değildir. Daha açıktır. Daha katılımcıdır. Daha direngen ve dirayetlidir. Pısırık ve ölgün değil canlı ve yaratıcıdır. O kardeşinin ya da kocasının yanı başında başı açık rahat oturandır. Bu da esasta neolitik değerlerin bin yıllarca nasıl süzülerek geldiğini bize göstermektedir.

Şılıda koluna bağlı olan Kıçilerin de kendi aralarında bavıkları vardır, yani kabileleri vardır. Bunlardan, Aligiran, Sağlani, Talkan ve daha sayamadığımız birkaç tanesidir.

Pılıng yoldaş, yani Abdullah Malgaz,  Aligiranlıdır. Büyük dedesi Aligiran’ların içerisinde oldukça etkilidir. Anası kabile reisinin kızı olması itibariyle saygınlardır. Babası bu aşiret içerisinde sevilen biridir. Ekonomik durumlarının iyi olmasının yanı sıra çevrede sosyal düzeyleriyle de bilinen bir aile yapısına sahiptirler.

Oturdukları yer Besta’nın Çemekare köyüdür. Bir süredir Hezex-İdil tarafından gelip hem Koçerlik hem de yerleşik hayata geçmişlerdir. Ailesi yurtseverdir. Bu yurtsever duruşlarından dolayı henüz 1990’lara gelmeden düşman köylerini yakıp yıkacaktır. Köyü boşaltacaktır.

Pılıng arkadaş bu köye daha doğrusu bu Koçer aşiret ortamına doğacaktır. Küçük yaştan ailenin bu saygınlığı ve olgunluğunu kendisine ekecek ve çok erkenden küçük boylu, minyon tipli olsa da öne çıkacaktır. O ilkokul beşinci sınıfı da okuyarak ve henüz çok genç yaştayken PKK saflarına gelecektir.

Kürdistan özgürlük hareketi’nin ilk geleceği ve yerleşeceği alanların başında onun alanı gelecektir. Özelde Omyanis bir parti merkezi gibidir. Çemekare ise Omyanis köyüne komşudur.

Katılım tarihi 1984 sonu 1985 başlarıdır.

Sonra da O ilk eğitimini aynı yılın kışında Çiyaye Spi’nin Geli Haruna’sında 60 yoldaşıyla görecektir. O zaman o ilk devrelerde yer alan kimi yoldaşın ismi; Enver Omyanis’i–1991 yılında Herekol’da, Ferhan-Hole–1992 Avyan karakolunda, Welat-Gırek, Cemil-Deşta Lala-komployla, Agit-Omyanis-Çukurca 1989, Emin-Omyanis–1992 Besta da şehit düşeceklerdir. Şahine Gırek'e, Zeydin Omyanis ve başka yoldaşlarda bu eğitimde yer alacaklardır.

Eğitim devresinin sorumlusu sonradan işbirlikçilerce tutsak iken kaybedilerek katledilen Cemal Zedayi yoldaştır. O dönemlerde teorik eğitim olarak; Kürdistan tarihi, yurtseverlik, Parti Tarihi, Sosyalizm ve Parti Tüzüğü verilecektir. Askeri eğitim olarak silah kullanımı ve gerillanın eylem taktikleri öğretilecektir.

O devrede hem teorik hem de askeri derslerde en etkin katılan odur. O evde daha rahat büyüdüğü için rahat kalkıp konuşacak, önceden iyi bir silah kullanıcısı olduğu için öne çıkacaktır. Birde genelde devre de eğitim gören yoldaşlar ağırlıklı olarak yerel kadrolardır. Botan’da okuma yazma oranı çok düşüktür. Ancak o dönemlerde az sayıda okuma yazma bilenler arasında birde o vardır. O devrede minyon olmasına rağmen o Enver yoldaşla birlikte öne çıkacaklardır. O arkadaşlar arasında sadece boy açısından değil yaş olarakta en küçük olan arkadaşlardandı. Siz buna minyonlukla, nezaketi ile fedakârlığını da eklerseniz ortaya çok sevilecek bir genç çıkacaktır.

Bir anı olarak o zaman bulunduğumuz yere KDP Peşmerge kampları da bulunuyordu. Gelip gidiyorlardı. Bir defasında Pılıng arkadaşlara takılacaklardı. Ona “sen çocuksun küçüksün sen nasıl savaşacaksın” diye hem hayretlerini hem de küçümsemelerini dile getiriyorlardı. Ancak Pılıng arkadaş onlarla girdiği siyasi tartışma da öyle olmadığını gösterecek ve ondan sonra en çok saygı duyulan arkadaşlardan olacaktır.

Sonra da pratik ortamlarda göstereceği askeri duyarlık o dönemlerde yaşanan kimi gergin dönemlerde belirgin olarak görülmekteydi.

1985 yıllında IKP-Irak Komünist Partisiyle-çıkan çatışmalardan dolayı Çiya Spi terk edilerek Zap’a gideceklerdir. Ki o zaman IKP Hezil suyunu geçmek isteyen bir grup yoldaşımıza komplo kurarak katledecek ve gergin ve çatışmalı bir ortama zemin hazırlayacaklardır.

Zap alanında-bugün Zeve ya da Lak 1 diye bilinen alana geldiklerinde-onları Abbas arkadaş karşılayacak ve 60 arkadaşa-toplantı yapacaktır. Türkçe konuştuğu için ve yeni savaşçı devresini bitirenlerin ağırlıklı olarak Botan'lı olmalarından dolayı çok az arkadaş ne söylendiğini anlayacaktır. Ancak buna rağmen herkes yapılan konuşmanın IKP, yeni süreç ve düzenlemeye dönük olduğunu anlayacaktır.

Pılıng yoldaşın anlama sorunu yoktur. O Türkçeyi de konuşabilmektedir.

Yıllar sonra onu saflarda gören, onun Botan’lı olduğunu bilmeyenler istisnasız olarak onu hep üniversiteli bilecektir. Çünkü onun yazması, okuması ve güzel nazik Türkçesi herkesi böyle düşünmeye götürüyordu.

Biz Zap’tan Haftanin’e birlikte döneceğiz. O bir cıva gibidir. Meraklıdır. İnceleyicidir. Bu özellikleri ile gelecekte o kendi başına birçok telsizi tamir edecek, silahların tamiratı yasak iken o silah tamir edecek, radyo ve teypleri arkadaşlardan alarak bakımını yapacak, Türkçesini çok iyi geliştirdiği gibi o önderlik talimat ve çözümlemelerini tercüme ederek bu merakının sonuçlarını toplayacaktır.

Bir keresinde onun asıl ismi sorulduğunda o “bu örgütte en büyük ve sevilenin ismini taşıyorum” diyerek ne kadar gururla bu ismine yaklaştığını görecekti arkadaşlar.

O bu kadar öne çıkan özelliklerinden dolayı erkenden komutan olacaktır. Ama şunu hemen söyleyelim; minyon olması, boyu kısa olması bir yandan sevilmesine yol açarken, diğer taraftan pos bıyıklı arkadaşlar tarafından kabul edilmemesine yol açabilecek ve bu da yer yer onun zorlanmasına yola açacaktır.

O ilk pratiğini büyüdüğü alanlarda geçirecektir. O 1985 yılında Botan’a geçecek orada da Zozanlara çıkacaktır. Ve o artık yıllar sonra Zozanların Pılıng’ı olarak anılacaktır.

O Pervari, Mix, Faraşin, Geli Evrax, Çatak ve Gürpınar hattında çalışmalara katılır. Erdalların komutasında Bedranların komutasında ve en önemlisi de komutanların komutanı Mahsum Korkmaz’la kalacaktır. Nede olsa o Koçer’dir. Yaylalıdır. O minyon ve ufak tefek olsa da dağlıdır. Dağlılığında en sert olan Koçerlerindendir.

Yıllar sonra önderlikle görüştüğünde önderlik “Pılıng sen misin” diyerek şaşacaktır. Çünkü önderliğin beklediği ismine denk yapıda bir Pılıng değildir. O fiziği ile küçük bir Pılıng olsa da pratikte yetişmiş bir Pılıng olarak isminden söz ettirecektir.

O dönemin etkili olan eylemlerinde yer alacaktır. O HRK birliğinin de bir elemanıdır.

Agit arkadaş 1984 sonlarında önderliğin yanına giderek kışın tekrar Botan’a dönecektir. O önderlik sahasından geri döndüğünde HRK gerilla birliğini kuracaktır. Bu birlik 24 arkadaştan oluşacaktır.

Bunlar; Agit, Erdal, Bedran, Ahmet Rapo, Mehmet Haşimi, Aforof Mahmut, Kalendar ve Yaşar-Spindarok, bombacı Mahmut, propagandacı Kemal, Şexmus, Celal, Dr. Baran, Emin Omyanis, Salih Karse, Mahsum ve… İsmindeki arkadaş ve kişilerdir.

İlk çatak alanına geçtiklerinde-kimseyi tanımıyorlar-gizlilik için zozanlarda yeri kazarak kendilerini düz ve çıplak arazide yere gömeceklerdir. Sonra adım adım köylülerle ilişkiye geçerek ilçe merkezini keşif etmeye çalışacaklardır. Çünkü öyle bir yerdedir ki ancak en uç-hemen ilçenin üstüne-gitmeniz gerekecek. Bir ara Agit arkadaşın Ebubekir ve Terzi Cemal için “bu adamlar ilçeyi göremedikleri için mi bu eylemi yapmadılar” diye söyleyecek ve kayıp olan ilçeye ilişkin espri yapacaktır. Ancak bir yolunu büyük komutan bulacaktır. Asfalta inecekler-eğer arazide merkez görülmüyorsa-yoldan gidilmelidir. Bir kum yüklü kamyon durdurarak kumunu da boşalttıktan sonra binecekler ve ilçeye girerek karakol ve birçok devlet kurumunu vurarak tekrar araziye çıkacaklardır.

Geri dönüşlerinde ondan önce bir yoldaşımızı katleden Yezidan Aşiretinden olan Haci Şerif ismindeki devlet işbirlikçisini cezalandıracaklardır. Bu hain ondan önce Çatakta çıkan bir çatışmada-ki Şerif isminde bir yoldaş şehit düşecektir-Hamit ismindeki yoldaş gruptan çatışma esnasında kopacaktır. Bu yoldaş araziyi çok tanımasa da yakın köylerden bulunan Şevmaçe’ye inerek büyük su köprüsünden geçerek arkadaşlara ulaşmak istemektedir. Haci Şerif ismindeki hain Hamit arkadaşı alacak ve köprüyü geçerlerken arkasından çok kalleşçe yoldaşımızı tarayarak katledecektir.

İşte Agit arkadaşlar Çatak baskından sonra önce araziye kendilerini gömerek saklayacaklar. Ardından Erdal arkadaş köye asker elbisesiyle girecektir. Önce Haci Şerif gelenlerin gerilla olduğunu düşündüğü için kaçacaktır. Ancak köyde kalanlar gelenlerin asker olduğunu söyledikten sonra “askerlerin” yanına gelecektir. Erdal arkadaş halkın önünde bu haini alıp götürecek ve sonra da cezalandıracaklardır. Bu Çatak eyleminin ertesi günü yapılacaktır.

Şu bir gerçektir ve bir gerçek olarak hep kalacaktır; oda bu harekete, özgürlük için ezilmiş halklar ve halkı için yola çıkan kahramanları-kim olursa olsun-vereceği bir zarar mutlaka ama mutlaka cezasını bulacaktır. Olabilir ki kimi böyle halk evlatlarının ve halkın kanına girmiş birçok kişi halen yaşıyor olsun. Ama mutlaka bir gün-zamanı pek önemli değildir-cezası verilecektir. Devrim kendi elini uzatacak ve yapılması gerekeni yapacaktır. Bu bir ilke. Hem de özgürlük ilkesidir.

Bir küçük anı olarak yıllar sonra-tam 12 yıl sonra, yani 1997 yılında-arkadaşlar aynı durumu yaşayacaklardır. Kazanın bulunması için birçok keşif grubu gidecek ve zor bela kaza bulunabilecektir.

1985 yılının yaz aylarında Van ve Şırnak yolu-gerilla sahası olacak olan Besta’dan-yapılmak istenecektir. Esasta amaç gerillaya her an hızla müdahale etme gerçekliğidir. Ayrıca Xırbeke Besta da Avyan’a doğru da bir yol yapılmak istenmektedir. Amaç yine askeridir. Ki sonrada Avyan da dev gibi bir tabur inşa edilecek ve gerillalar bu karakolu 1991 yılında tümden ele geçirecektir. Özcesi bu yollar halkımızı düşünerek yapılan yollar olmamış, sadece ve sadece Kürdistan topraklarını daha derinliğine işgal etme girişimidir.

İşte böylesine bir yol yapılırken Agit arkadaşın komutasında bir pusu atılır. Bu pusu da yol yapan araçların önünde gelen askeri araçlar vurulacaktır. Bu eylemde 2 adet G–3 kaldırılacak ardından iki yol yapımı aracı yakılarak imha edilecektir. Böylesine dev araçların yanmayacağına inanan köylüler araçların yandığını görünce şaşacaklardır.

O yılların ses getiren başka bir eylemi ise Deşta Lala köyüne Cizre’den askeri konvoy eşliğinde gelen kaymakam, savcı, subay ve birçok askerin vurulmasıdır. Gündüzün ortasında yapılan bu eylemde Pılıng yoldaş yeni bir arkadaş olarak katılacak ve deneyim kazanacaktır.

O dönem–1985 yılının-daha etkili bir eylemi Kaşura diye tabir edilen Uludere-Çukurca arasında bulunan Şkeftreşe karakol baskınıdır. Burada toplam 20 asker bulunuyor. Yapılan keşfe göre her gün 10 asker yol kontrolü için karakol dışındadır.

Eylem çok hızlı başlıyor. Birkaç dakika içinde karakol basılarak ele geçiriliyor. 10 asker tasfiye edilirken diğer yol kontrolündeki askerler yol yol arkalarına bakmadan kaçıyorlar. Bu eylemde 1 adet M G–3 ile 10 adet G–3 silahının yanı sıra, büyük cihaz ve kocaman kocaman çadırlar kaldırılacaktır. Bu eylemde Ahmet arkadaşın elinde bir G–1 vardır ve Agit arkadaşın elinde bulunan silah ise M-16’dıdır.

Hani sonrada sözde

Bizim Amerikalardan aldığımız yalanını uyduran TC’nin bahsettiği M-16’lar. Hâlbuki biz ta bunlar 1985’den beri kullanıyoruz. Her ne hikmetse bu faşist devlet işler nasıl işine geliyorsa öyle yalanlarla dolanlarla kılıfına uydurarak bir şeyler söylemeye çalışıyor. Ama bu kadar da yalan söylenmez ki!

Agit arkadaş yılsonuna doğru Gabara geçecektir. Pılıng arkadaş Bedran yoldaşın yanında Besta da kalacaktır. Kışın hareketli olacaklardır. Besta da kaldıktan sonra Geli Evrax’a gideceklerdir.

Baharın Besta’tadır o yine. 1986 yılında Çemke Talo köyüne 60 asker gelip yerleşecektir. Üç koldan girilecektir, birde tepe kolu vardır. Tepeye Pılıng ve Enver yoldaşlar gidecek ve tepeyi düşürecektir. Köye yerleşen askerleri arkadaşlar vuracak ancak hızla köyün içine kaçarak bir kısmı kendilerini kurtaracaklardır. Bu eylemde Hole-Kaleli Azat ve Xoşnav, Pılıng Kıçi, Sait Serdale, Sert Zeki, Zeydin Omyanis’i, Enver Omyanis’i arkadaşlarda vardır. Sait, Azat ve Xoşnav yoldaşlar Orhan arkadaşla birlikte Uludere’nin en azılı çeteleri tarafından Babat'larca komployla sonraları şehit edileceklerdir.

Aynı süreçlerde odun toplamaya çıkan askerleri vuracaktır. Kol komutanı Pılıng yoldaştır.

Yine Gundik ile Biryan arasında Kron mıntıkasında arkadaşlar düşmana pusu atacak ve beş askeri vuracaklardır. Düşman müdahale ettiğinden dolayı düşmanın üzerine gidemeyeceklerdir.

Bundan sonra Besta’dan tekrar Zozanlara çıkacak ve sonbahara kadar zozanlarda pratik yürütecektir.

86–87 yılı kışını o tekrar Besta da geçirecektir. O artık manga komutanıdır. O, o yıl Dişsiz Mahmut’un yanında Ana birlikte yer alacaktır. Çalışma alanı değişmiştir. O Cudi, Gabar, Garisa ve Besta da hareket etmektedir.

Bişe Reş karakol baskını yapılacaktır. Bir saldırı kol komutanı Pılıng arkadaştır. Aşırı yağmur ve sisten dolayı hedeflenene ulaşılmasa da önemli bir darbe karakola vuruluyor. Burada Rıza isminde bir yoldaş şehit düşüyor.

Bu pratikler yaşanırken sonradan partinin ret edeceği bir kontra eylemi gerçekleştirilecektir. Bu eylemin koordinesini Botan, Şahin Baliç ve Parmaksız Zeki yapacaklardır. Eylem talimatı bu üçlüye aittir.

Kontra eyleminin gerekçesi; 1986 da Uludere de azılı düşman yanlısı Temer ailesi ve çevresi tarafından katledilen Orhan ve dört yoldaşıdır. Deryan köyünde bu aileye mensup köylüler bulunuyor. Sözde şehit edilen yoldaşların “intikamı” alınacak. Çok sayıda suçsuz insan katledilecektir.

Bu eylemi ilk günden başlayarak önderlik kabul etmeyecek ve kontra eylemi olarak nitelendirerek ret edecektir. O zamanın parti belgelerinde de parti bu eylemi kabul etmediğini alenen söyleyecek ve bu eylemi yapanların sahiplerinden yıllar sonra da olsa hesabını soracaktır.

Şu iyi bilinmelidir; her kimin yüreği, beyni bizimle değilse eylemi de bizim olmaz. Yüreği ve düşüncesi bize ait olmayanın yaşamı bizim olamaz. Yaşamı bizim olmayanın ise pratiği bizim olamaz. Böylesine halkı düşmanlığa sevk eden bu tür kontra eylemler sadece alanda bize zarar vermemiştir. Yıllar sonra ve o yıllarda da yurt içi ve yurt dışı arenada bize çok fazla zarar verecektir.

PKK önderliğinin o günlerden başlayarak son yıllara kadar da “bize kaybettiren tarz” dediği pratikler böylesine feodal komplocu çetecilik kokan eylemlerdir.

Pılıng arkadaş bu eyleme henüz yeni bir genç olarak katılacaktır. Ancak yıllar sonra dahi hep halka yakın çalışacak ve bu pratiklerden nefret edecektir.

Ben Pılıng arkadaşı ilk kez kışın Ocak 1988 yılında göreceğim. O da benimle birlikte beş gencin askeri kanunla alınmasına denk gelecek. Bizi askeri kanunla katanlar; Serbeste Kıçi, Fadile Deşta Lala ve Şerif Guyi arkadaşlardı. Bizi Fındıktan Gabar’a oradan da Deşta Lala’nın arkalarına büyük komutan Mahsum Korkmaz arkadaşın şehit düştüğü yere yakın bir noktaya getiriyorlar. Bizi niçin götürdüklerini bilmiyoruz. Sözde biz köyümüzde de arkadaşlara en yakın insanlardık. Hatta her gün ben onlarla karşılaşıyor ve birçok istihbarat bilgisi veriyordum. Arkadaşlar o köylere inerken birçok aile çocuklarını saklarlarken beni ailem hiçbir zaman saklama ihtiyacı duymadı. Çünkü biz zaten partiye yakın duran bir aileydik.

Neyse arkadaşlar bizi aldılar. Yeni noktadan Suradara Berkevere gittik. Ulaştığımızda bizi Ana birliğe getireceklerdi. Orada 35 arkadaşın içerisinde Pılıng yoldaşta bulunuyordu.

İlk eğitimimi, sonradan hep arayacağım ve özleyeceğim ve o olmasaydı belki de saflarda kalmayacağım büyük insan, büyük bilge ve büyük komutan İsmail Derik arkadaştan alacaktım. Tam beş gün bizi eğitecekti. Ve ben o eğitimi bir daha hiç unutmayacaktım. Ve tabii niçin bizi aldıklarını da öğrenmiş olmuştum. Acaba ondan sonra öyle arkadaş görmüş müyüm bilmiyorum.

İkinci dikkatimi çeken arkadaş ise Pılıng arkadaştır. Minyon, ufak tefek, canlı ve yerinde durmayan bu arkadaş birde etrafa talimat vermesi ilgimi çekecekti.

Mart ayına kadar Gabar da kalacağız. 28 Mart günü Zeve’nin arkasında yaşları otuza aşkın biri evli iki kişi getirildi evli olanı Pılıng arkadaş getirmişti. Ancak arkadaşlar köylülerle konuştuktan sonra askerliğe uygun görmedikleri için konuşup göndereceklerdir. Tabii Pılıng arkadaş alacağı eleştiriyi alacaktır. Nedeni ise genç bir harekete gençler alınmalıdır.

Saflara gençleri katma pratiklerimiz devam ediyor. Bu katma işini en çok Pılıng yoldaş yapacaktır. Çıravdan sonra Giver de 5 genci halka toplantı yaparak alıyoruz. Ve saflara katıyoruz.

1988 yılında Besta, Cudi, Garisa ve Gabar güçlerinin katılacağı bir toplantı için Bestaya geleceğiz.

Tarihe not düşmek açısından o zaman burada; Mahire Zer-önderlik sahasında yeni görevli gelmişti-Serbeste Kıçi, Fadıle Deşta Lala, Saidi Guyina, Yaşare Evrake, Yusuf ve Erdale Nıheki-ki Erdale Nıheki önderlik yakalandığında kalp krizi geçirerek şehit düşecektir.

Biz yaklaşık yüz arkadaş bir araya gelmişiz. Epey burada kalıyoruz. Yaklaşık 15 gün. Düşman fark ediyor, bilgi alıyor. Üzerimize geliyor. Biz o zaman Gıre Heliz’deyiz. Gabara geçeceğiz. Ancak Gıre Xane ve civarlarında çıkan çatışmada altı asker, bir astsubay ve birde çavuş öldürülecek. Bizde bir kayıp yok. Basın genişçe bu olayı işleyecektir.

O Ana birlikte artık takım komutanıdır. Erdale Gundik Mele’de takım komutanıdır. Manga komutanı olarak Ali Kıçi, Hazme Mijini arkadaşlar var. Büyük insan İsmail Derik yoldaş siyasi komiserdir. Ben bu ara onlardan ayrılacağım demiştim. Ben Gabar’a geçerken Ana birlik Besta da kalacaktır.

Aynı yıl ben tekrar Besta’ya bir grup arkadaşla geleceğim. Uzun süre arkadaşları bulamayacağız. Ancak bizim Gırek köyünde gizli ve çok değerli “merkezimiz” olan Bave Ramazan amcamızın sayesinde arkadaşları bulacağız. Onunla Mergumar da görüştüğümüzde o kocaman çembilli teyplerden birine Pılıng arkadaş sahipti. Siz buna kollu kocaman teyp deyip geçmeyin. O dönemlerin bu külüstürü bugünlerin aypot mu dersiniz, M P 3 çalar mı dersiniz onu bilemem. Ama o günlerde her birimizin gizliden istediği bir teypti. Bize Pılıng arkadaş bu kocaman teyplen Agit arkadaşlara ilişkin yapılan türküleri dinletecekti. Biz yolumuza devam ederek Herekollara çıkacağız.

Çok güç birikmiştir. Orada Herekol da, Çemekare’nin üstünde-büyük Cuma arkadaşta var, ancak ben onu da henüz görmemişim. O zamanlar ismi Hayri’dir. Cuma arkadaş bana çok farklı gelecektir hem yaşça biraz büyük, hem iri yarı hem de konuştuğunda hemen etkileyen bir konuşma biçiminin yanı sıra, bize komutanlık yapanlar onun yanında suskun ve sessiz. Böyle olunca o biraz daha farklı gelecek bana.

Birde çok ilginçtir, beni sorarak beni bulacak ve benimle konuştuktan sonra henüz üstü kar kaplı bir kayaya beni oturtarak resmimi çekecektir. Buda benim için bir ilk olacaktır.

Yine burada Aforof Mahmut, Pılınge Kıçi, Sinane Sor, Resule Hole-Kale, Musaye Ker ve Aliye Kıçi arkadaşla birçok daha tanınmış arkadaşta birikmiş.

Cuma arkadaş toplantı yapacak ardından önderlik sahasına geçecektir. Bir nevi son düzenleme toplantısıdır. Toplantıya Cuma arkadaş-ülke sorumlusudur-, Şahin Baliç, Botan ve parmaksız Zeki katılacaklardır. Bu toplantıda Cuma arkadaş yapılan parti dışı köy baskınlarını ve yer yer yaşanan gündüz çatışmalarını sert eleştirecektir.

Bundan önce Gıre Xane ve civarlarında çıkan çatışmada altı asker, bir astsubay ve birde çavuş öldürülecek. Bizde bir kayıp yok. Basın genişçe bu olayı işleyecektir. Sonradan gelişen çatışma kültürünün bu olaydan etkilenerek geliştiğini söylemek çokta yanlış olmayacak herhalde. Gündüz süren çatışmada kayıp yok, yaralı yok bu öz güvene yol açacak. Ancak gerilla gündüz çatışan bir güç değildir, gerilla gizli eylem koyup geri çekilen bir güçtür. Ancak insan öyle bir yaratıktır ki gözüyle gördüğüne inanır. Bu gündüz çatışmasındaki başarı kimi arkadaşta gelecekte bir tarz olarak şekillenecek ve bize epey kaybettirecektir. İşte bunun için Cuma arkadaş bunun bir yanılgı olduğu söyleyerek bundan uzak kalınmasını isteyecektir.

Ne var ki sonra da göreceğimiz gibi 1989 yılı asi avare çete pratiklerinden dolayı boydan boya gelişen bir çatışma kültürü olacaktır. Önderlik bu çatışma kültürünü yıllar sonra zor bela düzeltecektir.

Biz yine ayrılacağız. O Ana birliğin bir komutanı olarak Ana birlikle hareket edecektir. Yeni planlamaya göre Uludere ve Haftanin hattı üzerinde çalışacaklardır. Sınır da bir tepeyi vuracaklardır. O saldırı komutanıdır. Bu arada Kela Meme de yaşacakları bir çatışma da önce Bedri-Mişare’li şehit düşecek sonra da yaralanan Ferhane Zivinge Şikaka’lı bir şkefte bırakılacak ancak arkadaşlar geri döndüklerinde şehit bulacaklardır.

Aynı yılın sonbaharında Çırav da karşılaşacağız. Şahin Baliç Besta da ki bir çatışmada yaralandığı için yerine Ebubekir gelecektir. Onunla birlikte önderlik sahasında bir grup takviye olarak gelmişlerdi. Buluştuğumuz yer Gıre Tiro’ydu.

Burada ben Pılıng arkadaşlar Giver köyüne inip erzak alacağız. Giver köyüne düşman 94 yılı bahar operasyonlarında uçaklarla vuracak ve onlarca köylüyü katledilecektir.

Pılıng arkadaş komutandır. Onda gece dürbünü de bulunuyordu. Onda oldum olası her zaman en son teknik bulunuyordu. O tekniği seven biriydi. Yanımızda aynı köyden Xelil isminde bir genç vardı. Sonradan köyüne yakın bir yerde şehit düşecekti. Ailesi ona kaçması için teşviklerde bulunuyor. Biz erzakları alıp noktamıza gittiğimizde Xelil raht ve silahını bırakarak kaçıyor.

Kaçışını erken fark edeceğiz. Pılıng arkadaş altı arkadaşı alarak Giver köyünün etrafını kuşatacağız. Xelil ne olursa olsun düşmana teslim olmamalıdır. Köye yakın bir boğazda pusu atıyoruz. Pusuya Xelil arkadaşın babası takılıyor. Onu yanımıza alıyoruz. Xelil arkadaş bir gün arazide kendisini sakladıktan sonra köye gelmek için bulunduğumuz boğaza gelecek. Bizim babasını ona gösterirken alttan da Pılıng arkadaş bir yılan gibi sızarak Xelil arkadaşı boynundan yakalayarak geliyor. Onu noktaya götürüyoruz. Genç bir arkadaştır. Kaçış ihanetle eşdeğerdir. Düşman yakalasa bireyler istemese de işkencelerden geçirilerek ihanete zorlanmaktadırlar. İhanet eden biri çoğu zaman arkadaşların yerini bildiği için her zaman tehlikeli olmaktadır.

Ancak Xelil arkadaşın ailesi tarafından kandırılması, genç olması gibi durumları gözeterek toplantı yapıyoruz, toplantının ardından af ederek silahını veriyoruz. Dediğim gibi bir yıl sonra kendi köyü yakınlarında bir çatışmada şehit düşecekti.

Bu olaydan sonra çok zorlanacağımız bir durum yaşanacaktır. Anlamadığımız bir şekilde yediğimiz yemekler sonucu Dr. Kemal yoldaş ağır hasta düşerken, Eşref yoldaş şehit düşecektir. Bu olayın ardından bayraklarımızı çıkararak yoldaşımızı ebediyete uğurluyoruz.

Artık yılsonlarına doğru gelmişiz. Kış hazırlığını düşünerek kamp hazırlığımızı yapmalıyız. Yaklaşık 90 arkadaşız. Gabar navserinde toplantı yapıyoruz. Üç grup olacağız. Bir grup Fındık, bir grup Çiyaye Bızına, bir grupta TRT tarafında kalacak. Küçük bir birimde navser civarında irtibat için kalacaktır.

Ben Gabar gücüyüm ancak beni Ana birliğe yol göstermem için veriyorlar. Alanı iyi tanıdığım için böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyuyorlar.

Bizi TRT tarafına veriyorlar. Hevale Pılıng bu birlikte birlik komutan yardımcısıdır.

Biz Suradera tarafındayız. Erzak çıkarıyoruz. Erzaklarımızı getirip sakladıktan sonra noktaya gelip oturuyoruz. Herkes yorgun. Ben düşman hareketliğini görüp Pılıng arkadaşa söylüyorum. O iki arkadaşı alarak nokta etrafında devriye gibi dolaşıyor. Düşman uzak. Bana gidip uzanmamı söylüyor.

Ancak daha yarım saat geçmeden noktayı düşman tarıyor. Biz zorbela noktadan çıkabiliyoruz. Ve hâkim olan tepeyi düşmandan önce tutuyoruz. TRT tarafından gelen düşmanı etkili vurarak durduruyoruz. Yakın bir yere indirme yapmak isteyen bir teneke helikopteri tarayarak kaçırtıyoruz.

Düşman operasyonu genişliyor. Biz manevra ederken önce düşman sandığımız sonra da arkadaş çıkan bir gruba rastlıyoruz. Bu birlikle daha geniş bir arazi keşfi ve pusulama çalışması yapıyoruz. Akşam yağmur yağdığından düşman hareketi zayıflayacak ve biz geniş bir hilal çizerek yürüyüşümüzü sürdüreceğiz.

Eskiden bizler operasyonlara takıldığımızda çok duyarlı bir şekilde geri çekiliyorduk. Kendimizi yorarak uzun mesafeli manevralar yaparak düşmanı boşa çıkartıyorduk. Ama her taraf tutulduğu için Derşev ve TRT arasında bulunan Kela Şeyh Abduhraman boğazında yine düşmanla karışılacağız ve biz bir şey yapmadan geriye çekilerek kendimizi sağlama alacağız.

Newroz’a Gabar navserinden giriyoruz. Artık hareketimiz yeniden başlıyor. Fındık’ta ki gücümüz arazideyken gelen yük hayvanlarını görecekler, yakıdan baktıklarında malzemelerinin içresinde askeri elbiseleri göreceklerdir. Köylülere malzemelerin kimi ait olduklarını sorduklarında askerlere ait malzemeler olduğu anlaşılacak. Arkadaşlar 15 katır yüke el koyarak yola da pusu atacaklar. Ancak sonrada öğreneceğimiz gibi askerler yolu şaşıracaklar ve beklediğimiz pusuya girmeyecekler. Askerler pusuya girmemiş olsalar da o yıl tüm Gabar gücünün yılsonuna kadar tüm elbise sorunu hal olmuş olacaktı. İç çamaşırlardan elbiselere kadar, ayakkabılardan çoraplara kadar çoğu ihtiyacımız karşılanmıştı.

Bir başka grubumuz Deşta Lala’ya yakın bir yerde çatışmaya girecek

,çatışma gün boyu sürerek geniş bir alana yayılacaktır. Birçok yerde düşmanı vuracağız ve önemli sonuçlar elde edeceğiz. Burada Selahattin isminde bir yoldaşımız şehit düşecektir. Sonra da halkla karşılaştığımızda Agit arkadaşın şahadetinden sonra ilk kez silah seslerini Gabar da duymuş olduklarını söyleyerek sevineceklerdi.

Operasyon toplantılarında önce bana çok mermi sıktığım için–85 mermi atmıştım-sıktığım için ceza istenecek ancak Pılıng arkadaş benim tüm çatışmalarda yer aldığımı söylediğinde bu cezalandırmadan vazgeçeceklerdir. Pılıng arkadaş ise sadece bu çatışmayla ele almayacak aylar önce girdiğimiz çatışmada devriye dolaşırken erkenden arkadaşları uyarmaması ve çantasını noktada bırakarak düşmana kaptırmasından dolayı eleştirilecekti.

Hemen bu çatışmaların ardından artık eylem zamanıdır. Biz Bere Mere askerlerini planlamaya göre iştimah da vuracağız. Ardından mevzilere yatarak araziye çıkacak düşmanı hedefleyeceğiz. Ya da muhtemelen gelecek helikopteri indirmeye kalkıştığında vuracağız. Hedef ve planlama budur.

Önce iştimah da vuracağız. Kol komutanımız Pılıng arkadaştır. Sonra da araziye gelen askerleri vuracağız. Ardından da beklediğimiz gibi gelen üç adet teneke Helikopteri Serbesti Kıçi yoldaş BKC’yle vurarak tenekeleri darbeleyerek kaçışlarını sağlayacaktır.

Genişleyen bir operasyona takılmadan biz Çırav alanına kayıyoruz. Eylem toplantımızı yapıyoruz. Her zaman olduğu gibi ilk değerlendirme yapan Pılıng arkadaştı. Onun değerlendirme gücü tüm yoldaşlardan daha güçlüydü ve etkiliydi. O katılımcı olduğu için söyleyeceklerini söylerdi. Bu yaklaşımından arkadaşlarda güç alarak tartışmaya katılırlardı.

Çırav da kaldığımız süreçte yoğun gelen köylülere Pılıng arkadaş toplantı yapacak ve toplantı ardından 4 genci daha katacaktı.

Yoğun geçen bir pratik ardından önderlik onu önderlik sahasına isteyecektir. Botan’lı olupta ilk önderliğin yanı giden arkadaşların başında gelen biride oydu. Botan tarihinden yerel kadrolardan önderliğin çok erken istediklerinden biri Erdale Gundık Mele, Pılıng ve Adile Bilika arkadaşlardı. Elbette sonradan bizde gidecektik. Ve bizimle aynı devrede yer alacak yaklaşık 60 arkadaş olacaktı. Ancak biz Pılıng arkadaş gibi özel istenmemiştik. Bu da onun bir ayrıcalığıydı.

Önderlik sahasında kalırken önderliğin yakın koruması olacak ve çok yoğun geçen 1989 ve 1990 kış devrelerinde çok güçlenerek dönecektir. O katılımcılığını biraz daha geliştirecek ve eğitim sahasından döndüğünde birçok yerde bizzat kendisi eğitim verecektir. Yer yer talimatları ve önderlik çözümlemelerini tercüme edecek ve bulunduğu yerde kendi gücünü kendisi eğitecektir.

O sahadan döndüğünde onu büyük komutan Cumaye Bilika arkadaşla Besta Buke de görecektim. O yeni gelmiş. Biz önderliği görmemişiz. Ona yoğun sorularımız oluyor, o da bize önderliği anlatacak. Özelde önderliğin belirttiği yaşanan asi avare pratikleri, yine kalabalık güçlerle yaşanan çatışmaları, yanlış köy baskın ve askeri kanun uygulamaları derken birçok husustaki eleştirilerini bize aktaracaktı.

Oluşturulan üç Ana birlikten birisinin başına o geçecekti. Ve ilk yapacağı eylem çok etkili olacaktı.

Tahta Reş’te bulunan yoldaşlara düşman yoğun yüklenecektir. Bunun için hızla bir şeylerin yapılması gerekiyor. Arkadaşlara yönelimi azaltmak gerekiyor Arkadaşları o saldırılardan korumak gerekiyor. Pılıng Kıçi arkadaşın koordinesinde bir eylem yapılacaktır. İşte bunun için Pervari’ye köye toplantı yapmaya gelen binbaşı, yüzbaşı, üst teğmen ve bir sürü askerlere pusu atılarak vurulacaklardır. 9 G–3 kaldırılacak ve binbaşının telsiziyle bir sürü malzemesine el konulacaktır. Bu pusuda Cabar Mardin yoldaş şehit düşecektir. Bu eylem o dönem basında oldukça büyük ses getirecektir. Bu eylemde Cumaye Bilika, Çiceka Kıçi ve Bedri Evraxi yoldaşlarda yer alacaklardır.

Onun bir Ana birliğin komutanı olarak görevi açılmayan alanlara açılım sağlamaktır. Partinin verdiği misyon temelinde o bu eylemlerden sonra zozanlara geçecek ve oradan da Garzan’a sefer yapacaktır. Yılsonuna kadar birçok alanda hem eylemler yapılacak hem de gelecek açısından birçok yeni alan tanınarak geri Botan eyaletine dönülecektir.

Pılıng arkadaş 4. PKK Kongresine katılacaktır. Bu kongre esasta bir gerilla kongresidir. Yaygınlaşacak bir gerillanın zeminleri bu kongrede atılacaktır. Hemen şunu belirtelim, bu kongre ardından ülkenin her sahasına gerilla hem açılım sağlayacak hem de nicelik olarak kendisini kat be kat katlayacaktır.

İşte bu kongrede Pılıng arkadaşın düzenlemesi Garzan eyaletine olacaktır. Ancak o itiraz edecektir. Bu itirazı ardından görevden alınarak belli bir süre soruşturmadan kaldıktan sonra yeni savaşçıların eğitimi için Haftanin’de kalacaktır.

PKK de itiraz kültürü yoktur. İtiraz edenler kabul görmezler. İstifalar yoktur. Edildiğinde kabul görmezler. PKK de her görev her saha kutsal olarak ele alınır. Bunun için PKK militanları bunu bilmelidirler. Görev halk ve ülke için ise o zaman hangi alan olursa olsun düzey ne olursa olsun yapılması gerekir. Önderliğin belirttiği gibi “PKK de tek bir hak vardır o da hizmet hakkı, başka da bir hak yoktur. “bu halkın o kadar acısı ve kederi dururken bizim kalkıp kendimizi düşünmemiz kabul edilemezdir. İşte bunun için itiraz önce göreve itirazdır, halka itirazdır, ülkeye itirazdır. Yer yer istifalar ise esasta örgütten istifalardır. Yani görevden istifa etmişsen bu hareketten istifa ettiğin anlamına gelir ki, eğer görev almak istiyorsan önce tekrar bu örgüte katılım başvurusu yapacaksın ve bu örgüt senin üyeliğini tekrar kabul ederse ondan sonra görevlerine talip olabilirsin. Tabii eğer bu örgüt halen sana görev vermekte istekli ise bu olabilir.

O epey bir süre Haftanin de yeni savaşçıları eğitecektir. Bu görevini başarıyla yerine getirecektir. Zaten kimsenin anlamadığı bir diyalektikte budur. Parti seni cezalandırıyor, görevden alıyor, rütbelerini indiriyor ancak bu partinin görevden alınmış militanları eskisinden daha fazla çalışmaya katılıyor. Aslında diyalektik tersten işliyor. Herkes böylesi yoldaşlardan geri çekilmeyi beklerken daha fazla katılmaları tuhaf karşılanıyor. Hâlbuki PKK diyalektiği açısından anormal bir durum söz konusu değildir. Bu bireyler örgüte küsmemişlerdir ki. Onlar yer yer anlık davranışlarda bulunmuşlar, ya da bir bireye karşı tepkide bulunmuşlar ya da işledikleri yetmezliği gördüklerinde pişman olarak birazda vicdan azabı yaşayarak kendilerini daha fazla çalışmaya katma ihtiyacını yaşıyorlar. İşte bunu herkes anlayamaz. Kuru kafalılar hiç bunu anlayamaz.

Osman Ağa'da-Herekol da-yeniden göreceğim. Tüm sıcaklığıyla, moraliyle ve dopdolu coşkusuyla onunla karşılaşacağız.

Enveri Omyanis’i yoldaş önderlik sahasından yanımıza yeni ulaşmış ve Garzan eyalet komutan yardımcısı olarak enerji doludur. Onun enerjisinden yararlanacağız.

Bizde önderlik diyalektiği hep böyle işlemiştir. Önderlik bireyleri en üst düzeyde moralle hazırlayıp gönderecek ve gittikleri alanlara da bu morali aşılayarak biraz moral eksikliği yaşayanları harekete geçireceklerdir. Ve tabii yer yer de ciddi zorlananları önderlik yanına alarak, taptaze gençler olarak tekrar özgürlük dağlarına gönderecektir. Özcesi önderlik sistemi tam bir dinamizmdir. Canlılıktır. Harekettir. Coşkudur. Değişerek dönüştürmedir. Böyle olunca kimsenin anlamayacağı ve yüzyıllarca da çözemeyeceği enerji potansiyeli yaratan bir kaynaktır. Ne zaman ki bu kaynaktan yararlanılmışsa başarı sağlanmış ve ne zaman ki kaynaktan uzaklaşılmışsa orada kayıp edilme yaşanmıştır. Bu bir ilke hem de Önderliksel bir ilkedir!

Gelen grupta Serbeste Kıçi, zindan çıkışlı Soro, Cizreli Dılxwaz ve birçok arkadaş bulunuyor. Toplam 40 arkadaş önderlik sahasından gelip Garzan'a geçeceklerdir.

Bizim pratiğimiz o zaman çok başarılı olmadığı için moralimiz bozuktur. Gelen yoldaşlar bize moral aşılayacaklardır. Metine Akeri, Xebat Derik ve birçok başka arkadaş toplam 150 arkadaş olmuşuz. Şehit Kemale Zorava Şırnak’ta yaklaşık iki yıllık erzak çıkarmıştır. O kadar güç bir araya gelmişken, eylem yapmamak olmaz. İki eylem planlaması yapıyoruz. Bir Tal karakolunu vuracağız, bir de Eşet karakolunu hedef almışız. Biz Tal karakolunu vuracağız. Pılıng yoldaş Çatak sorumlusu olarak yeni gelmiş, onun komutasında ki Delil ve Metin'e Akeri, Emin-Omyanis’i yoldaşlarda Eşet karakolunu hedefleyeceklerdir.

Gruplar ayrılmadan şehit Pılıng Kıçi benim önderliğe bireysel raporumu yazacaktır.

Bizde ilkedir rapor yazmak. Belki karardır da. Ancak bir militan hem kendi pratiğini, hem olup biteni, hem genel gelişmeleri hem de düşmanın durumuna ilişkin önderliği bilgilendirir. Her yerden akan bilgi önderliğin sağlıklı analiz yapmasını sağlayarak dönem talimatlarının oluşmasına yol açacaktır. Eğer bu ilke işletilmezse-ki tüm ihanetçi ve provokatörlerin yaptığı ilk iş-talimat rapor-sistemini felç etmek olmuştur, ya da bunun için çaba sarf etmişlerdir. Bu ilkenin uygulandığı alanlarda önderlik örgüt adına her zaman sağlam pratiklerin oluşmasını sağlamış ve eksik pratikleri erkenden çözerek deşifre etmiştir. İşte böylesine bir raporu o zaman Pılıng arkadaşa yazdıracaktım.

Pılıng yoldaş bizden ayrıldıktan sonra araziye çıkan düşmanla yaşanan bir çatışma da büyük komutan Enveri Omyanis’i yoldaş Herekol’un Gerzenge boğazında şehit düşecekti.

Biz üzgün üzgün Bahra Hınceye çekildikten sonra Enver yoldaşın anısına bir toplantı yapıldı. Onun yaşamı anlatıldı, hepimiz ağlamaklı olsak ta asıl içimize düşen kini bilemekti. Ve bu olay kinimizi daha fazla bileyecekti.

Biz ay ışığından dolayı eylemi iki gün ertelesekte eylemimizi Tal karakolu üzerine yapacaktık. Bir esir asker, 1 M G–3, 5 G–3 ile birçok malzeme kaldırdık. Karakol yanmıştı ancak bir yeraltı mevzisi düşmeyecekti. Bu düşmeyen mevziden dolayı Kahramane Heyştani, Zerdeşt Navyana Şexhan ve Garzanlı Kendal arkadaşlar şehit düşeceklerdi. BBC bu eylemde 8 asker ve bir astsubayın öldürüldüğünü söyleyecekti. Bu Kemal ismindeki esir askeri sonradan 6 esir askerle birlikte serbest bırakarak kızıl haça vereceğiz.

Biz burada edindiğimiz tecrübelerimizi Çatak gücümüze yazılı olarak ileteceğiz. Çatak sorumlusu Pılıng yoldaştır. Gönderdiğimiz notu tüm gücüne ve özelde de eylemde en önde yer alacak yoldaşlara okuyacak ve biraz da eğitim konusu yapacaktır. Çünkü o dönemlerde bizim çok karakol baskınlarımız yok. Bunun içinde tecrübesiziz.

Pılıng yoldaşın koordine ettiği Eşet karakol baskınında 1 M G–3, 3 G–3 ile başka askeri malzemeler kaldıracaklardı. Karakol etkili vurulmuştu. Bu eylemlerle bir nebze de olsa Enver yoldaşın intikamını almış olacaktık.

Her iki eylemden sonra Bahre Hınce de buluşuyoruz. Garisa, Pervari, Çatak gücüyüz. 4. Botan bölgesi olarak biliniyoruz. Yaz pratiğimiz başarılı değil, ancak sonbahar pratiğimiz başarılıdır. Bunun için bir araya gelmemiz bize moral veriyor.

Bizim böyle bir araya gelişimize denk bir süreçte büyük Cuma-Cemil Bayık-arkadaş Botan alanını dolaşıyor. Cudi, Gabar ve Bestaya gelerek son siyasal süreci aktarmanın yanı sıra genel düzenlemeleri yapıp tekrar Haftanin’e geçecektir.

Cuma arkadaşın yaptığı sohbet esnasında Pılıng arkadaşa nerede kaldıklarını soruyor. O ise Masiro da kaldıklarını ve bolca balık yakaladıklarını ve her gün balık yediklerini söyleyecekti. Artık bir pot kırılmıştı. “Balıkları neyle yakalıyordunuz” sorusuna “az bir şey bozuk TNT ile bozulmuş fünye kullandık” diyecek ama iş işten geçmişti artık. “nasıl oluyor, bozuk fünye patlatmaz, bozulmuş TNT de patlamaz” dedikten sonra saatlerce sürecek olan değerler üzerine bir konuşma olacaktı. Cuma arkadaşı az çok tanıyan bilir ki o en küçük bir değer kaybına rıza göstermeyecek ve çok sert eleştirecektir.

Cuma arkadaş ilk parti kurucuların yaşam öykülerini anlatarak değerleri tekrar ele alacaktır.

Toplantının bir anında “geçtiğim yerlerde köylerin eylem yapmazsanız erzak vermeyeceklerini size söylemişler” dedikten sonra o dönemlerde çok başarılı olan “MAVAN karakolu baskınını yapan yoldaşları getirelim ki halk size erzak versin” diyecekti. Ancak sonbahar pratiğimiz positiv olduğu için yumuşayacak olumlu yaklaşacaktır. Genel anlamda da çizginin gerekleri üzerine bizimle geniş tartışmaların ardından alandan ayrılacaktır.

Henüz yıl kapanmamıştır. Pervari Kürtçe ismi Xezxer’iyi Tal grubu olarak vuruyoruz.

Mıxes karakolunu vurmak için bir araya yine geliyoruz. Noktamıza düşman tuzaklı bir mayın bırakıyor. Geceden Pılıng arkadaş fark ettiği için bir şey olmuyor. Ancak noktada kalmayacağız, başka bir noktaya gidip yerleşeceğiz. Sabah keşfinden sonra Pılıng arkadaş bir grupla gidip noktayı kontrol edecek ve yapabilirlerse mayınları sökeceklerdir. Pılıng arkadaş bir mayın uzmanıydı aynı zamanda. O tüm tuzakları söktükten sonra, pimi bir ince ipe takılı halde çok gizlenmiş bir tuzak arkadaşlarda patlıyor. İyi ki yoldaşlara bir şey olmuyor. Ancak çıkan ses, düşmanın noktayı uzakta dürbünlerle denetim altına alma ihtimali ve bizim buralarda ne yapabileceğimizi tahmin edebileceğinden dolayı eylem yapmadan ayrılacağız. Kaldı ki eylem yapılacak o kadar sayısız gün var ki!

27 Kasım günü partinin kuruluş yıldönümü vesilesiyle toplantı yapılacaktır. Ancak gelen istihbarat bilgisi dâhilinde toplantıyı yapmadan noktadan ayrılıyoruz. Bir konvoy gelmiş, pusu atacağız. Düşman araçları pusumuza düşüyor. Biz birkaç roket salladıktan sonra araçlar duruyor. Askeri araçlardır, ancak şoförler sivildir. Batman’ın mıhalmileri yani Araplarıdır. Konvoy levazım taşıyor. Kaldıracaklarımızı alıyoruz, yakacaklarımızı yakıyoruz şoförlere de bir daha düşman araçlarını kullanmamalarını tembih ettikten sonra bırakıyoruz. Tüm bu eylemin koordinesi ve yapanların başında yine Pılıng arkadaş vardır.

Eylemler sürecek. Gücümüz Besta Hınce de tekrar bir araya geldiğinde, iki keşif grubu çıkartıyoruz. Biri Garisa'daki düşman hedeflerine dönüktür. Diğeri ise Avyan askeri taburunadır. İkinci keşfin sorumlusu Pılıng yoldaştır.

İlk kez bu düzeyde bir güç vurulacaktır. Besta’nın göbeğinde bulunan bu tabur, öylece arazimizde duruyor. Vurması zor ancak vurursak Allahın hiçbir gücü bu taburu elimizden alamaz. Tanrının hiçbir kulu aramıza giremez. İşte, bu öyle bir yerdir.

Bu eylemde tepeler düşecek ve karakol tarumar edilecektir. Arkadaşlar karakolu ele geçirerek bir ast teğmeni esir almanın yanı sıra, 1 adet 81’lık havan topu, 60’lık havan topu, 57’lık top, 6 adet G–3 silahı, 2 adet M G–3 ile birçok cephane ve askeri malzeme alacaklardır. Bu eylemde dört değerli yoldaş şehit düşecektir. Bunlar kol komutanlarından Delil Akeri, Ferhane Hole-Kale, Bagok Mardin ve başka bir yoldaştır.

Bu eylemin koordinesi Pılıng yoldaştır. Kol komutanları; Metine Akeri, Şerif Sperti, Hamide Sperti, Hamide Heyştani ve eylemde şehit düşecek olan Delil Akeri arkadaşlardır.

Eylem ardından tüm güçlerimiz yine Bahre Hınce de buluşuyoruz. O zaman arkadaşların düşman üzerinden kaldırdıkları malzemeyi göreceğiz. Gerçekten çok fazla malzeme vardı. Eylem toplantısını yaptıktan sonra genel kış düzenlememizi yapıyoruz. 4. Bölge gücü olarak moralimiz çok yüksektir. Tal, Eşet, Avyan karakollarını vurup kaldırmışız, kim bize ne diyebilir ki?

Bu coşkuyla yeni planlamamızı yapıyoruz. Üç güç olacağız. Bir gücü Pılıng, bir gücü Xebat ve bir gücü de kadro okulu olarak düzenleyeceğiz. Bu kadro okuluna dışarıda ki güçlerden de arkadaşlar alacağız. Okulumuzu Gıre Xane’ye planlıyoruz.

Biz henüz kış kampına girmeden 1991 sonu 1992 başı çok şiddetli yağan karı geliyor. Bir yağışta 3 metre kar geliyor. Açtığımız naylon çadırlar soba isinden dolayı siyah olacaktır. Biz bu durumu yaşarken Kemaloka da düşman indirme yapacak ancak kar yağışına onlarda kapılacaklar ve indirmeyi durduracaklar. İndirdiklerini nasıl alacaklar o ciddi bir sorun olacak düşman için. İndirmeler yerine kobralarla bombardıman yapılacak ve üç arkadaş şehit düşecektir.

Ertesi gün iki kobra bulunduğumuz noktaya gelerek noktamızı vuruyor. Biz erken davranarak yakınımızda bulunan su vadisine geçerek suyun içerisinde kalıyoruz. Suda iz bulamayan düşman kampı yoğun vuruyor. Hava buz gibi. İki hafif yaralımız var. Düşman ayrıldıktan sonra kampa dönerek ısınmaya çalışırken düşman kobralar yine saldırıya geçiyor. Biz tekrar suyumuza giriyoruz.

Sabaha doğru bu işin böyle gidemeyeceğinin kararı ardından Herekol ettiklerine doğru kayıyoruz. Şafak atar atmaz uçaklar gelip noktamızı vuruyorlar. Hatırlıyorum Pılıng arkadaş “Bu iş ciddileşiyor, Kürdistan Vietnam gibi oluyor. “ diyecekti.

Kışın başlangıcı o kadar kar ve terk edilmiş bir kamp ile yaşanan kıtlık ve zorlukları bir düşünün. Herekol yüksek bir dağ kütlesidir. Siz eteklerine tırmanmışsınız, her taraf buz gibi. İstediğiniz zaman ateş yakamıyorsunuz, eğer odun bulma imkânınız varsa o da olursa tabii. Çok zorlanacağımız bir kıştır. Ancak bu kışın daha başlangıcıdır. Asıl felaketi ileride yaşayacağız.

İki kamp biçimde örgütleniyoruz. Pılıng yoldaşın kampı yukarılarda Herekol eteklerinde, biz ise daha aşağılardayız. Hızla kamplarımızı yapıyoruz. Her yıl üslenmeye yaklaşımımız neyse bu kez de öyle yaklaşıyoruz. Ancak meteoroloji değişiklik gösterince evdeki hesap çarşıya uymuyor. Olan oluyor.

Sabah sekize çeyrek kala çok büyük bir gümbürtüyle sarsılıyoruz. İlk önce hava saldırısıdır diyoruz. Ancak sesler dinmiyor, yoğunlaşıyor. Havada uçan saldırı uçakları da yok. Ancak bir müddet sonra fark ediyoruz ki, gümbürtü bir çığındır. Müdahale ediyoruz. İlk müdahale eden grubun sorumlusu benim. Hızla yarım saat yukarımızda bulunan kampa ulaşabilecekken saatlerce sürüyor. Arazinin, coğrafyanın rengi ve biçimi tanınamaz haldedir.

Kampa yaklaşık 500metre kala ilk sürüklenen naylon çadırları görüyoruz. Biraz daha ilerlediğime de bir eli dışarıda elinde de radyosu ile dona kalmış Pılıng arkadaşı görüyorum. Onu hızla çıkarıyoruz. Biz hızla gelmişiz, yanımızda kazma-kürek gibi malzemeler yok. Tabii bir faciadır gördüğümüz. Bazı yoldaşları ellerimizle attığımız karların altında çıkarıyoruz.

17 arkadaş kayıptır. Birde bir sürü yoldaş şehit düşecektir. Bunlar; Metin Akeri, Emine Omyanis’i, Cemile Narexi, Edibe Avyan, Haki küçük güneyli, Rojina Gundık Remo, Welat…

Karın altından gelen sesi takip ederek iki arkadaşı daha çıkarıyoruz. Bunlardan birisi yıllar sonra şehit düşecek küçük güneyli Sadık arkadaştı. Üç gün sonra karın altından çıkaracağımız başka bir yoldaşımız Hogır küçük güneylidir. Çıkardıktan bir müddet sonra yaşama veda edecektir.

Bu grubun sorumlusu hevale Pılıng arkadaştır. Bir keresinde “neden ben ölmüyorum. Bomba bende patlıyor, yaralanıyorum, çığ altında kalıyorum” diyerek kayıpların ne kadar zor geldiğinin işaretlerini gösteriyordu. Buna birde bu ağır şartlarda muhtemelen yaşadığı büyük soğuk algınlığından kaynaklı çok bilinçli olan Cahide Çelik adındaki kadın yoldaşımızı kaybedecektik.

Bu şartlar yetmezmiş gibi iki kobra geliyor tekrar noktamızı vuruyor. Biz tekrar bu aşırı ağır atmosferi yaşamanın moralsizliğiyle su su manevra yapacağız. Bu ara Pılıng arkadaş çok ciddi hastadır. O çığın altında kalmadan da hastalanmış ancak çığın onu yüz metrelerce sürükleyerek perişan etmesi artık kaldırılacak düzeyde değildir. Onu Irak’a gönderiyoruz. Hem tedavi olacak hem de dönüşünde Cephane getirecektir.

Bizimse artık Herekol eteklerinde kalma durumumuz yoktur. O yıl birçok başka gücün yeri deşifre oluyor ve çok zorlanacağımız bir yıldır.

Düşman, 1991 sonu 1992 kışında ilk kez kobra helikopterleriyle yeni bir saldırı hamlesi başlattı. Savaşlarda her yeni hamle, her yeni bir teknik geliştirildiğinde karşı hamle ve geliştirilen yeni tekniğe karşı çözüm bulunana kadar epey zorluklar çekilir, kayıplar yaşanır. Hele hele çözüm bulunmazsa akabinde yenilgi gelir. Önemli olan yeni saldırı ve tekniğe karşı hızla yeni savunma ve tekniği bulmaktır.

Düşmanın yoğun saldırılarına karşı çok değerli yoldaşları kayıp ettik. Bunlar içerisinde Besta da şehit düşen Haşim Bluzeri vardı. O da bizimle önderlik sahasından gelmiş ve Besta'da bölük komutanıydı.

Henüz kışın içerisindeyiz. Mere'ye gücümüzü kaydırarak uzaklaşıyoruz. Kadro okulu zaten iptal edilmiş. Tümden savunmayı güçlendirmemiz gerekiyor. Şimdilik önemli olan bu oluyor.

Pılıng arkadaş tekrar tedaviden Newroz öncesi gelmiştir. O yaşanan saldırılardan ders alarak Besta Hıncı de sığınaklar yapmıştır. Önderlikten talimatlar getirmiştir.

Baharın birlikte zozanlara gidiyoruz, ancak eylem yapmadan geri dönüyoruz. Pılıng yoldaş zozanlarda kalıyor. Ben Garisa’ya yeni sorumlu atanıyorum.

14 Temmuz 1992 yılında Zerbil çete köyünü arkadaşlar vuracaklar. Ancak ertesi gün düşman havan toplarıyla arkadaşların bulunduğu alanı ve geri çekilme hatlarını vuruyor. Bu top vuruşlarında 13 arkadaş şehit düşüyor. Pılıng arkadaş yaralanıyor, ancak onun tedavisi o zamanlarda Serki Memede Uso da bulunan hastanemizde yapıldıktan sonra kendi gücünün başına tekrardan geçiyor.

O tekrar Çatak sorumlusudur. 1993 yılında birçok bölgemizde büyük telsizler gelmişti. Alanın tekmillerini genelde bölgeler eyalete verir, eyalette önderliğe verir. Yani Derya Reş deryasına verirlerdi. Pılıng arkadaş bu konularda çok rahattı. O eyalet komutanı çıkmadığında önderlikle direk irtibata geçen biriydi. Anlayacağınız o önderliğe karşı rahattı. Birde siyasal değerlendirmeleri fevkale de iyi yapardı. Böylesine bir muhabere de önderlik ona-ki kodu kasırga’ydı-"raporunuzu aldım ancak henüz okumadım" diyecekti. Ertesi gün önderlik tekrar muhabereye çıktığında direk onu-yani Kasırga'yı çağıracak ve "raporunu okudum, geniş ve kapsamlıdır yazdıkların doğruya yakın şeylerdir" diyecektir.

Sonbahar 1993 yılında çok etkili bir pratik çıkaramadıkları için yönetimlerinden rapor istenecektir. Ancak o kış 1994 yılında Çatak sorumlusu olarak Masiro da üslenecektir.

1994 yılı kışında Botan-Behdinan 1. Konferans'ı yapılacaktır. O konferansa etkili katılacaktır. Konferans düzenlemesi temelinde o Garzan'a gönderilecektir. Önderlik onunla özel Garzan üzerine genişçe konuşacaktır.

Biliyor musunuz bu partinin güzel bir yönü var. Siz herhangi bir sahaya itiraz ettiğinizde önce sizi örgütten uzaklaşmış olarak eleştirecek çoğu zaman yargılayacak. Hatta yer yer örgütten kopukluk olarak ele alarak size muhtemelen yaptırımlarda bulunacak. Ancak yıllar sonra sizi tekrar o itiraz ettiğiniz alana tıpış tıpış gönderecektir. Ve sizde tekrar itiraz etmeyeceksiniz. Buda bir hukuk. Örgüt hukuku. Madem bu halk için yola çıkılmıştır, o zaman bu halkın çıkarı neredeyse sizin oraya gitmeniz gerekecektir.

Pılıng arkadaşla 10 Mart'ta Çırav da karşılaşacağım. Ona konferansın talimatı temelinde bir bölüklük güç vereceğiz. O Besta da hem bizimle vedalaşmak hem de gücünü almak için geliyor, bizimle görüştükten sonra Besta'ya, oradan da yola çıkarak Garzan'a geçecektir.

O Garzan da hem eyalet komutan yardımcısıdır hem de Tatvan bölge komutanıdır. O zaman eyalet komutanı Kürt cengâverlerinden Kemale Sperti yoldaştı. Yine eyalet yönetimi olarak Yasin, Dılovan ve Ferman yoldaşlar ile bölük komutanı seviyelerinde Karkere Kıçi ve şehit Kahraman da vardır.

Onun bölgesinde üç bölük vardır. Kendisi kış 1994–95 yılını Tatvan'ın Gunde Oranus yakınlarında kamp kuracaktır. Yönetimleri sonradan şehit düşecek olan Canda, Brusk Kobani, Bozan küçük güneyli yoldaşlardır. Kış kampına girmeden bölge konferansını yaparak belli bir moral sağlayacaklardır.

Kışın hem birlikleri dolaşacak hem de bulunduğu yerlerde kendi gücüne eğitim verecektir. Talimat ve çözümlemeleri bizzat kendisi tercüme ederek siyasi komiserlik rolünü de oynamış olacaktır.

Onunla o dönemlerde kalan yoldaşların ondan en çok etkilendikleri birinci husus; komutayla yapı arasında bir fark gözetmemesidir. Yaşamda oldukça katılımcı ve paylaşımcıdır. Emeğe her zaman büyük değer veren biri olarak emekten kopmayacaktır. O kampta kimin yardıma ihtiyacı varsa bir arkadaş olarak onun yanındadır. O dönemlerde kurumlaşmaya önem veren biri olarak her kuruma özel ilgi göstererek kendi ayakları üzerinde durmalarını sağlayacaktır.

Ona en yakın duranlar bayan yoldaşlardır. Bu karargâh gücünde 9 bayan yoldaş vardır. Ağırlıklı yerel kadrolardır. Yani Tatvanlı yoldaşlardır. Pılıng arkadaştan önce bölge komutanı şehit düşen Behram yoldaştır. İyi bir savaşçı olmasına karşın ilişkilerde sert, yasakçı ve feodal ölçüleri esas alan bir yoldaştır. Bu tarzın yerine yeni gelen daha eşitlikçi, kapsayıcı, katılımcı, mütevazı ve bayan iradesini tanıyan biri olarak Pılıng yoldaş erkenden kabul görecek ve sevilecektir.

Askeri saha da yetenekli olan Pılıng yoldaş duyarlılığı elden bırakmayacak. Kamp yerlerini kışın ortasında üç kez değiştirecektir. Hareketli olmayı esas alarak gücün kayıp vermesini engellemeye çalışacaktır. Kar yürüyüşlerinde iz çıkmaması için Lekan'ları kendisi yapacak ve görevlere gidiş gelişlerde sadece suyun içerisinde yürünmesine izin verecektir. O yıllar da düşman yaklaşık 30 köyü boşalttığı için alanda manevra etmek rahat olacaktı.

Pılıng arkadaşın başka sahalarda olduğu gibi burada da ayrı bir özelliği onunla kalan herkesin ortak ifadesidir. O da kendi gücünü aç bırakmamasıdır. Olur ki düşman kapsamlı operasyonlar yaptı ve siz istediğiniz yere tehlikelerden dolayı gidemediniz ve aç kalma durumu yaşadınız. Bu belki kabul edilebilir. Ancak olağan durumlarda tedbir almayarak, yaratıcılık göstermeden şartlara teslim olarak denetiminizde ki gücü aç bırakıyorsanız bu kabul edilecek bir şey olamaz. İşte Pılıng arkadaş nerede olursa olsun o kendi gücünün ihtiyaçlarını "taştan ekmeğini çıkartma" temelinde de olsa kendisini ve gücünü yaşatmasını bilmiştir. İşte o kendisini çaresiz bırakan biri değil, girişkenliğiyle her zaman bir yolunu bulan biriydi.

1995 yılının sonbaharında Pılıng arkadaş önderliğin talimatı temelinde Garzan da kuzeyden gelen parmaksız Zeki ile geri Botan'a oradan da güneye geçecektir.

Güneyde ihanete karşı verilen mücadele de kısa bir süre de olsa yerini alacaktır. İhanet savaşının bitimi ardından genişletilmiş merkez toplantısına PKK merkez yedek olarak katılacaktır. Bu toplantının ardından Etruş mülteci kampına sorumlu olarak düzenlenecektir. Olumlu bir pratik sergileyecektir, genelde halkın memnun kalacağı bir arkadaş olacaktır.

1996 yılının bahar ayında yapılan askeri konsey toplantısı yapılacaktır. O bu toplantıya katılacak ve toplantı sonrası parmaksız Zeki ile birlikte Botan’a daha doğrusu Beytüşşebap’a gidecektir.

Parmaksız Zeki Zap Ana karargâhın da yapmak isteyeceklerini yapamadan Botan’a önderlik gönderecektir. Denetimden uzak ya da denetlenmesi güneye göre daha zor olan bir alan olması itibariyle birileri örgüte karşı bir şeyler yapmak istese burada daha rahat yapabilir. Birde: Botan gerilla açısından bir turnosol kâğıdı gibidir. İnançsızlıkları, kararsızlıkları, savaşa yaklaşımı, kadına yaklaşımı, düşmana karşı olan tavır hepsi burada daha aktifleşir. Sen neysen Botan da o olabilirsin. İstediğin kadar kendini sakla, ancak savaş pratiği hele hele bu Botan ise seni ele verir. Bir taraftan düşman diğer taraftan devrimcilik. Ara yol ve formül yoktur. Ara formül arayışlarını sürdürenler yakayı fazla geçmeden ele verirler.

Zeki çok erkenden yakayı elverecektir. Aynı tarzda 2006 yılında Botan’a görevlendirilmiş olan Dr. Ali’nin yaşadığı kararsızlık ve çizgideki netsizlik gibi onu netleştirecek ve pratik sonuçları tasfiyecilik olacaktır.

Zeki savaşta teslim olunmayı dayatan anlayışlara sahiptir. Düşmanla mücadele etmenin anlamsızlığı dillendirilerek daha çok tercih ettiği eylemler çetelere dönük ve suikastlardır. Özcesi savaşı özünden çıkararak halka tekrar on yıl önce olduğu gibi yönlendirmek istiyor. Birde tüm çabası “ancak bu kadar olur, fazla da yapılamaz”'dır. Olmazı en çok dayatan tiplemedir. Kadın erkek ilişkilerinde aşındırmalara yol açarak PKK’yi ahlak ölçülerinde çökerterek bu teslimiyeti sağlamak istemektedir. Yıllar sonra düşmana verdiği ihbarlarının özü hep halka karşı düşmanlık temelinde ifade eder.

Evet, Zeki Botan eyaletini aç bırakarak bu işin olamayacağını ikna etmeye çalışırken yüzlerce militanı sınırın ötesine taşıyarak ve de hiçbir hazırlık yapmadan esasta kışın Botan da üslenmeyi imkânsızlaştırmayı dayatmaktadır.

Bu çabalarında bilinçli olmasa da Pılıng arkadaş onu destekleyecektir. Eski bir arkadaş olması itibariyle etkili olmaktadır. Özelde Şemo’nun sosyal ilişkileri dejenere eden yaklaşımlarına sessiz kalmaktadır. Doğrusu ondan etkilenmiştir. Esasta bu etkilenme 1995 yılında Şemo ile Garzan’dan yola çıkarlarken başlayan bir süreçtir.

Zeki öyle bir tiptir ki aynen kene gibi, bir arkadaşa yapışmışsa kanını son damlasına kadar emmedi mi bireyi rahat bırakmamaktadır. Saatlerce bir bireyle uğraşa bilmektedir. Ya o birey teslim olacak ya da kaçacaktır. Feodal komploculuğun her türlüsünü eskiden beri bir çete olarak halka ve arkadaşlara karşı uygulayan biri olarak bu özel savaş yöntemlerini hepsini iyi bilmektedir. Gerektiğinde canavar olan bu tip, gerektiğinde bir saniye de hüngür hüngür ağlamaktadır. O kadar ikiyüzlü ve bukalemun olan bu tipten Pılıng yoldaş etkilenecektir. Zehirini ona akıtacaktır. Ve Pılıng artık eski Pılıng olmayacaktır. O yerleri yerinden oynatan Pılıng yoktur, yumuşamış, sınıf mücadelesinde uzlaşmacı ve bildiklerini yapmayan biri olmuştur. Birde hesap kitap etmeye başlamıştır. Politik dengeleri gözeterek yaklaşan bir yoldaş olmuştur. Hiç şüphesiz bu tür yaklaşım ve anlayışlar militanlara kaybettirir.

O bu duruşundan dolayı örgüt parmaksız Zeki’ye tasfiyeci pratiklerinden dolayı müdahale ettiğinden ondanda kapsamlı kendi durumunu izah eden rapor isteyecektir.

Aradan bir süre sonra önderlik, Pılıng arkadaşı yaşadığı zorluklardan dolayı sahaya isteyecektir. Bu bir önderlik tarzıdır. O militanlarını-ki o, o kadar çaba onlar için sarf etmiştir-bundan da olsa yarı yolda yoldaşlarını bırakmayacaktır. Tersine gereken destek neyse onu sunarak tekrar halkın davasına amade bir militan haline getirecektir. Saflarda çok fazla sayıda yoldaş zarar veren pratikler yaşamış, ancak önderlik onları yanına alarak hep eğiterek tekrardan kazanmayı esas almıştır. Bu bir önderlik tarzıdır. Belki de bu aşırı derece de insana güvenen tarz yer yer suiistimal de edilmiştir. Ancak önderlik hiçbir zaman bu inandığı doğru yolda geri adım atmamıştır.

Pılıng arkadaş önderlik sahasında aktif bir kurul üyesi olarak kendisini yenileyecektir. Özelde tasfiyeciliği her yere yayan parmaksız Zeki’nin tüm pratiklerini yakinen gören Pılıng yoldaş bu hastalıklı tiple arasına mesafe koyacaktır.

Yoğun bir eğitim ardından onu önderlik onun en çok sevdiği alanlardan olan Çatak’a gönderecektir. Ancak 1997 yılının sonlarında yaşanan talihsiz bir ağır yaralanmadan dolayı Rojhate Bluzeri yoldaş pratikten kopmak zorundadır. Tedavi olmak için yurtdışına çıkacaktır. Bu önemli sahanın boş kalmaması için Pılıng arkadaş Çatak’tan alınarak Hakkâri taburunun başına verilecektir.

Hakkâri de o dönemlerde yoğun kış üslenme çalışmaları yapılacaktır. İlk kez Hakkâri gücü zozanlarda kalarak Koçer kültürüne son vererek partinin yoğun eleştirilerinden kurtulmak isteyecektir. Bunun için çok yoğun bir pratik irade göstereceklerdir. Bir taraftan yoğun eylemlikler diğer taraftan yoğun kış hazırlığı.

Burada Pılıng arkadaşın yaşadığı bir talihsizlik vardır. Üslenme olarak düşünülen Faraşin alanına o yerleşecektir. Her tarafta erzak depoları vardır. Üç günlük yoldan katırlarla getirilen erzaklar üslenmeye denk olarak depolanacaklardır. Çok kapsamlı çıkan bir düşman saldırısında, Pılıng arkadaşın bulunduğu alanda çok sayıda depo ele geçer. O yaşanan böylesine bir çatışma da ayağından hafif yaralanacaktır.

Üslenme yeri ve altyapısı ele geçmiştir. Artık Faraşin’de üslenme yapılamaz olmuştur. Yeni planlamaya göre Sixurpaşa’ya yakın bulunan Kelhehe’de yeni yer yapılacaktır. Bu yeni uğraş demektir. Bu yeniden erzak temin etmek demektir. Bu yorulma demektir. Bu daralma demektir. Bu çekiştirmek için uygun zeminin yaratılması demektir. O çekiştirilecek ve yakalanan erzak depolarının tüm faturası ona çıkarılacaktır.

1998 yılının sonbaharında Gıre Xane toplantısında onu son kez görecektim. Yukarıda dile getirilen yaklaşımlarından dolayı eleştirilecek, yaşamdaki çok aktif olmayan duruşu ayrıca tartışma konusu olacaktır. Ancak örgüt yanlış yaklaşımları da hesaba katma temelinde ona güvenerek tekrar Hakkâri gücünün başına gönderecektir.

O Hakkâri gücünü yürütürken epey zorlanacaktır. O eskilerin bir cengâveri olsa da şimdilerde bu Hakkâri gücünde örgütün ön açıcı yaklaşımını rağmen yaklaşımlar çok düzelmeyecek. Arkadaşlar, Rojhate Bluzeri’nin yaratıcı, katılımcı ve çözümleyici tarzının yanı sıra düşmana her şart altında vuran ve süpüren tarzını görmüşlerdir. Bunun için herkes Rojhate aramaktadır. İşte bu arama, bu kez ruhsal olarak daha rahat anlaşılacak olan bir tarzda Pılıng yoldaşa karşı tepkiye dönüşecektir.

O kış üslenmesindeki eğitim süreçlerinde tüm mütevazı yaklaşımlarına karşı bu ön yargıyı kıramayacaktır. Kelhehe de metrelerce kar vardır. O bu karlı yolların açılması için bizzat önde yürüyecek, kışın ortasında karın yarılması için Lekan'ları yine bizzat kendisi yapacaktır. Herkesle bir arkadaş olarak ilgilenecektir. Mütevazı olarak yaşama katılacak. Bir yoldaşın yapması gereken neyse onu yapacaktır.

Ama kahrolası önyargılar bir kök salmaya görsün sökülmesi zordur. Sorun şu ya da bu arkadaşın iyi kötü yaklaşımının ötesinde feodal yönetim tarzı ve kültürü sonucu oluşan bir tarzdır. Bu tarz ağırlıklı olarak önyargılarla bezenmiştir. Ağırlıklı arkadan vurmaya arkasından konuşmaya dayalıdır. Özcesi dedikoduya dayalıdır. Kaprislere dayalıdır. Sorun birilerinin bilinçli yapıp yapması değil, bireylerin parti ile bütünleşmeyen eğilimlerinin yaşam bulmasıdır.

İşte Pılıng yoldaş yaşanan kimi yetmezliğinin yanı sıra, parmaksız Zeki’ye karşı gösterdiği uzlaşıcı tavır ve davranışları da buna eklenince önyargılar gerçekleşme zemini bulur, güç olma zemini bulur.

Parti oluşan bu durumu gördüğü için önce onu Çatak gücüne tekrar verecektir. Ardından da Garzan eyaletinde yaşanan boşluklardan dolayı onu Garzan eyaletine görevlendirecektir.

Aslında örgüt militanlarıyla önderliği arasında yaşanan bu çelişki her zaman var ola gelmiştir. Önderlik insanların yetmezliklerini aştırmak için her zaman bu sorunlarını aşma zemini sunarken, biz, biraz feodal ya da küçük burjuva etkileri taşıyan bireyler, bireylerin yaşadıklarını aşma potansiyeline her zaman sahip olduklarını unutarak, onların yaşadıklarını hep dile getirerek esasta o yoldaşların kendilerini yenileme zeminini kapatırız. Bu büyük bir çelişkidir.

Önderlik bu duruma; “bana rağmen birçok şey yapılıyor, yapıldı” diyecektir.

Evet, önderliğe rağmen, örgüte rağmen yapılan birçok ters yaklaşım maalesef sonradan örgüte ve önderliğe mal edilecektir.

Pılıng arkadaşın görevlendirildiği yeni saha Garzan eyaletidir. Eyalet komutan yardımcısıdır. Ancak Garzan o zaman tümden Botan’a bağlı çalışacaktır. Zaten 1997 yılının sonbaharında bir taburluk güç müdahale için gönderilmiştir. Belli pratiklerden sonra artık Garzan tekrar Garzan eyaleti olacaktır. O tekrardan eyalet olan Garzan’a dönecektir.

Garzan’a güneydoğudan giriş yapacaktır. Çatak ve Mix üzerinden Gevaş’a oradan da Garzan içlerine geçecektir. Belli bir yerleşme pratiği yaşanacaktır. İlk adımlar olumludur. Gelişmelerde vardır. Ancak Gevaş sahasında fazla kalınacaktır. Garzan içlerine geçme gecikecektir. Hem güç için bu tehlikedir, hem de Garzan’ın derinliklerine girilmemiş demektir. Parti bu durumu eleştirecektir. Garzan eyaletine geçmelerini isteyecektir. Düşman da gerilla birliğine dokunmamaktadır. Kontrolünü geliştirerek denetlemektir. Ne zaman ki alanı terk etme hazırlıkları yapılır düşman önceden aldığı bilgiler temelinde çok sert yönelecek ve arkadaşlar dağ denilemeyecek bir höyükte, küçücük bir vadide, saatlerce ölümüne hiç teslimiyet yaşamadan direneceklerdir. Adeta ova diyebileceğimiz böylesine bir yerde sonuna kadar direnmek bir PKK geleneğidir.

Pılıng yoldaş yoldaşlarıyla bu geleneğe toz kondurmadan direnecektir. 12.10.1998 Garzan Miks-Çatak arası Azap Şer alanında, 16

Yoldaşıyla ebediyete kavuşacaktır.

Düşman Pılıng arkadaşın grup sorumlusu olduğunu bildiği için günlerce zehir zemberek basınında onun şahadetini işleyecektir. Yine faşist Türk subayları Pılıng yoldaşın başını keserek halka göstererek kendilerince vantuzca teşhir edeceklerdir. Ancak teşhir bu ağzı salyalı faşist Türk ordu güçleridir.

Pılıng yoldaş tarihi önemde bir süreçte aramızdan ayrılmıştı. Önderliğimize karşı uluslar arası 9 Ekim komplosu henüz ortada dururken çekip gitmek olmazdı, olmamalıydı.

1984 yılından başlayarak nice büyük komutanla, nice eylemlerde yer alarak büyük bir tecrübe edinen Pılıng yoldaşın böyle gitmesi kabul edilecek değildir. Onun en çok iş yapılması gereken süreçlerde uçup gitmesi kaldıracağımız bir kayıp hiç değildir.

O bir köylü olarak saflara gelmiş ama kendisini geliştire geliştire yüzlerce insanı yürütecek pozisyona getirmiştir. O yazdığı o güzel el yazmasıyla bir üniversiteliden geri kalmayacaktır. O güzelimsi Türkçesiyle onunla ilişkilenenleri hep şoke edecektir. Onu tanımayanlar onun bu güzel Türkçesi karşında hayranlıklarını saklamayacaklardır.

Ancak birlikte kaldıklarında adeta her işten anlayan emeğe, çalışmaya, tekniğe yatkın ellerini gördüklerinde yine şaşacaklardır. Çünkü bu eller her türden telsizi söküp takmaya yatkındır, bu eller her türden Lekan’ı yapmaya muktedirdir, bu eller her türlü tekniği çözmeyi ve örgütün hizmetine koymayı beceren elleridir.

Siz buna bir köylüden bir eğitmenci oluşunu da eklerseniz o zaman bu hayranlığın düzeyine tekrar şaşacaksınız. O iyi bir Türkçe ve Kürtçe okuyan ve iyi bir tercüman olmanın yanı sıra her türden eğitim konusunu yoldaşlara verecek zekâ ve tecrübesiyle de ayrı bir ilgi odağıdır.

Evet, o yılların mücadelesi içerisinden süzüle süzüle gelen bir kaynak olmasını bilmiştir.

Ancak o şunu da bilince çıkarmıştır; sonradan ihanetten hainliğe gidecek olan parmaksız Zeki’nin görüşlerinin ne kadar örgüte ve halka zarar vereceğini görmüştür. Ve bir dönemler Zeki’ye yakın durmakla örgütten uzak kalışını hiç affetmeyecektir. O hep bunun ezikliğini yaşayacaktır. Önderliğinin ona güvenerek yeniden en üst düzeydeki görevlendirmesine rağmen o ezikliğini aşamayacaktır. Bu eziklik onun verimini azaltacaktır. Bu eziklik onun gümbür gümbür akışını engelleyecektir.

Evet, güzel yoldaş biz seni hep sevdik. Biz senin her zaman doğrulara inandığına inandık. Biz seni o minyon yüzünle, dev isminle ve yürüyüşe kalktığında tek kişilik bir ordu oluşunu görerek sevdik. Biz senin yaşadığın o kısa süreli yetmezliğini aşacağına hep inandık.

Bugünde güzel yoldaş, sen bizim o güleç yüzlü, kısa boylu, minyon tipli Pılıng yoldaşımız olarak yüreğimizde yaşıyorsun.

Sen bugünde mütevazı, katılımcı ve fedakârca çalışmalarınla bizim sevdiğimiz Pılıng’ımızsın.

Sen Avyan karakolu baskınında olduğu gibi yüreğimize nakış olmuş cengâverimizsin.

Evet, güzel yoldaş, sen bizim her zaman seveceğimiz ve anacağımız güzel yoldaşımız olarak kalacak olan Pılıng yoldaşımızsın.

Ruhun şad olsun güzel yoldaş, ruhun şad olsun.

Caferi Sori