Erdala

Erdal (Engin Sincer) Yoldaşın Anısına

Erdal - Engin SincerYoldaşım bu kez gecikmeli olarak sana mektup yazıyorum. Bilirsin ben oldum olası senin temponu yakalamakta hep zorlandım. Ancak bu kez mektubumun geç kalması benden kaynaklı değildir. Şartlar elvermedi.

Güzel yoldaşım senin aramızda ayrılışının 6. yıldönümünde halkımızın fedai savaşçı topluluğu olan ve seni kendine öncü bilen HPG’nin V. Konferansı’nı yapıyorduk.

Bilirsin toplantılarımızı güvenlikli yapmak için toplantı esnalarında dışarı çıkmak, yazılar yazıp göndermek mümkün olmuyor. Bu da mektubumu geciktirdi.

Konferans salonunda seni çok düşündüm. İçimizde olmanı isterdim. Ve bunu sadece ben istemezdim, seni seven ve senin yolunu takip eden onlarca arkadaşın da hazırdı. Botan’da, Mardin’de ve Kandil’de birlikte kaldığın yoldaşlar da vardı. Ve tabii ki Gabar’da birlikte kaldıkların da vardı.

Toplantıda bir ara senin sarf ettiğin “militan olması gerekenler militanlıklarının gereklerini yapmalıdır” sözün ortamda yankılanıyor. Duygusal bir ortam doğuyor. Birçok yoldaşın yüzü senin asılı duran resmine dönüyor. Kim bilir her yoldaşın derinliklerinde neler geçiyor. Herkes seninle olan anılarına dalıyor. Bir an dediğim gibi ortam adeta duruyor, donuyor, elektrikleniyor.

Senin duvara asılı resminin karşısında sana büyük komutanlık yapmış Adil Bilika yoldaşın büyükçe bir fotoğrafı da asılı. Onun biraz daha sağında ise tanrıçaların tanrıçası olan ve “Erdal yoldaş için Gabar’a gideceğim” diyen Nuda yoldaşın insanın içini ferahlatan gülümseyişle kocaman resmi duruyor. Biliyorsun Adil ve Nuda yoldaş HPG’nin tasfiyeciliğe karşı direnişin ve parti çizgisinin temsilinin sembolleri ve sana da ölümüne bağlı görkemli yoldaşlar…

Nuda yoldaşın da sağında divanın solunda komutanların komutanı, yoldaşların yoldaşı Agit yoldaşın dev bir portresi. Hani o şoreşi keleşi elinde, boylunca olan resmi.

Zikredilen sözlerinin yankıları neredeyse konferans delegelerinin tümünün salonda asılı bulunan fotoğraflara bakmalarına yol açıyor. Asıl olan ise seni aramalarıdır.

Ve güzel yoldaş seni düşünürken, tartışmalarımızın içeriklerine kayıyorum, tartışma üsluplarına, tavır ve davranışları da gözetmiyor değilim.

Yine bilirsin mücadelenin en zor ve baskıların dozajının arttığı bunun içinde zorlu ve kararlılık isteyen dönemlerinde, zayıf, kendisini hazırlamamış, mütereddit, bir arada iki derede kalanlar, bir gözü mücadelede bir gözü ise düzende olanlar yalpalanırlar. Ve tuhaf ama bu yalpalanmalarını mücadele ile izaha kalkışlar. Kendi korkularını, ürküntülerini, kararsızlıklarını, inançsızlıklarını, kaymalarını ve düşkünlüklerini hep mücadele ile anlatmaya çalışırlar. Ve bu beraberinde müthiş zorlanmaları yaratır. Didişme, çekişme derken parti içini kirletmeye başlarlar. Asli görevimiz vahşi, faşizan sınırlarda inmeyen bir düşmana karşı mücadele etmekken, bu inançsızlarla uğraşmak zorunda kalıyoruz. Ve bu bizim enerjimizi çok fazladan harcıyor. Enerjilerimizi parçalıyor, dağıtıyor.

İşte güzel yoldaşım bu konferansımızda böylesine inançsızlarla uğraşma durumumuz olmadı. Bu tiplere 4. HPG konferansı’yla başlayıp PKK 10. Kongresi’yle netleşen militan duruşla yeterince cevap verilmiş ve tontonların arta kalanları da böylelikle tasfiye edilerek mücadelenin dışına atıldıkları için rahat tartışıyoruz. Hep yapılması gerekenleri tartışıyoruz. Hatalarımızı da tartışıyoruz ama asıl olan işin esasına dönük olandır.

Dediğim gibi sen de bilirsin, inançsızların, aküsü bitmiş olanların ve de düşkünlüklerini gerekçelendirenlerin olmadığı ortamlarda hep rahat tartışmalar yapılır. Ve rahat tartışma ortamlarında sağlanacak olan sadece ve sadece gelişmedir.

Mektubumu sonlandırırken konferansının kapanışında sana dönük Abbas yoldaşın yaptığı kısa değerlendirmeyi de buraya almak istiyorum.

“Konferansımızın geçtiği dönem içerisinde geçen süreçte büyük şehitler verdiğimiz günler vardı. HPG’nin büyük değerli komutanlarından, ARGK’nin de değerli komutanlarından Erdal yoldaşın şahadetinin altıncı yıldönümünü yaşadık. Mücadelemizde büyük, önemli yeri olan, katkısı olan bir kişilikti. Hem ARGK savaşçılığı, komutanlığı yaptı, hem de HPG 1 Haziran Atılımına, Hareketin ve HPG’nin hazırlık sürecine öncülük eden bir konumdaydı. Büyük bir istek ve coşkuyla bu çabayı yürütüyordu. Böyle bir çalışma içerisinde 2003’ün 17 Ağustosu’nda talihsizce bir sonuçla karşılaştık. 1 Haziran Atılımımız ve onun beş yıllık kazanımları bir yerde Erdal arkadaşın anısına geliştirilen bir mücadele ve direniş oldu. Bu yoldaşımızın anısını böyle ele aldık, değerlendirdik. HPG’nin Apocu çizgide ve savaş içerisinde yeniden yapılanıp sistem kazanmasını ve gericiliği parçalayan, yeni arayışlara yönelten pratik sonuçları ortaya çıkartmayı sağladık. Bu büyük yoldaşın anısına tüm HPG komutası, savaşçı gücü olarak böyle cevap verdik. 5. konferansımız da bu cevap vermenin de en yüksek, yüce tutumu oluyor. “

Evet, güzel yoldaşım senin ve senin uğrunda can verdiğin bu ülke evlatlarının anılarına layık olabilmek için inadına inadına bu mücadeleyi daha da gürleştirerek yürüteceğimize dair size ve cefakâr halkımıza, ezilen halklara olan sözümüzü tarihin huzurunda yineliyoruz.

Kasım Engin