Bu Dağlar Erdalsız Olmaz!


Erdal - KurtayMücadele arkadaşlarından Kurtay Faraşin Engin Sincer’i ölüm yıl dönümünde anlatırken, Avrupa’dan dağa bağlılığı, sevdalılığından ötürü kendini dayatarak geri özgürlük dağlarına döndüğünü, o yüzden arkadaşları arasında bu dağlar Erdalsız olmaz denmeye başladığını belirtti.

Avrupa’dan dönüşünde yaşamını yitirdiği kazadan önce Sincerle görüştüğünü, ortamlarını bir moral küpü düştüğünü belirterek, “ Ortamımıza bir moral küpü gibi düştü. Duygularım, düşüncem, yüreğim Botanda yitirdiğim arkadaşlarımadır diyordu. Her şeyim Botanda özgürlük dağlarındadır” diye konuştuğunu söyledi.

Yaşamın kendisini anlatıyordu

Sincer’in yaşamı, onun duruşu, onun kişiliği onu anlattığını belirten Faraşin, insanın onu kendi yüreğinde his edebilmesiyle birlikte anlatabileceğini söyledi.

Faraşin, Sincerle 1994 yılında PKK’nin direniş mücadelesinin en çetin dönemlerinde Botanda tanıştıklarını belirterek tanışmalarını şöyle anlatıyor, “Tanışmamız, Türk ordusunun ya kazanacağız ya kazanacağız sloganıyla PKK hareketine karşı geliştirdiği topyekun savaş konsepti çerçevesinde savaşı başlattığı bir dönemde oldu. Güçlü zorlukların yaşandığı bir yer olan Botanda tanıştık. 1994 yılı Ekim ayında Deriyê Kaçêde ilkkez görüştük.  Kendisi o zaman Botanda hareketli birlikte manga komutanı görevini yapıyordu. Yanıma bir eylem dönüşünde gelmişlerdi. Eyleme giderlerken yanındaki Aziz ve Dılovan adındaki arkadaşlar mayına basmışlardı. O arkadaşları getirmişti. Getiren grubun sorumlusu oydu.

Çok genç ve birazda kısa boylu oluşu dikkatimi çekmişti. Çok genç, çok sevecen ve çok sıcak oluşu dikkatimi çekmişti. İlk gördüğümdee kan ter içinde ve birazda üzgündü. Üzüntü gittiği eylemin başarıya ulaşmaması bunun yanı sıra eylem arkadaşlarından ikisinin mayına basmasıydı. Ama ona rağmen ilk görüşte onun sıcaklığını, sempatik duruşunu, onun gençliğini görünce ona karşı içimde bir şey gelişti. Mesela sıcaklığı insanları ona yaklaştırma noktasında etkiliyordu. İlk görüşmemizde bazı  güzel özelliklerini keşfettim. Ve hemen Kimdir, nerden gelmiş gibi sorular sormaya başladım kendime. Çok genç olmasına rağmen herkese yön verebilen, herkesini işini nasıl yapması gerektiğini söyleyen bir duruşu vardı. Doktoru çağırdı. Arkadaşları bıraktı ayaklarını açtı, herkes yorun ve uzandığı sırada o bunları yaptı. Arkadaşların ayak ameliyatında başından sonuna kadar başlarında kaldı. “

'95 Erdallı yılımız oldu

Engin Sincer’le asıl tanışmalarının95 yılında Güney Kürdistan’a geçerken birlikte kaldıkları Hareketli birlikte olduğunu söyleyen Faraşin, 95 yılında gelişmekte olan savaş hazırlıklarını yapmakla geçirdiklerini belirtti.

Faraşin o yıl  Sincer’i daha yakından tanıma fırsatı olduğunu belirterek şöyle konuştu, “İşte o sırada Erdalı daha iyi tanıdım. Kişiliğini, komuta anlayışını, örgüt duruşunu, nasıl bir insan olduğuna dair en fazla o süreçte gözlemlerim oldu. Birlikte çalıştık. Sıcak, çalışkan, sevecen ve kabına sığmaz biriydi. O kış birlikte kaldık. Güzel anılarımız oldu. O kışı güvenlik sorumluluğu görevini de üslenmişti. Kamp subayının günlük görevlerini belirleyerek uyulması gereken kurallar haline getirmişti. Bu kuralları mecazi sözcüklerle yazarak yönetime asmıştı. Görevini yerine getirmeyen subayın arkadaşlara özeleştiri vermesini kurala bağlamıştı. Tekmil toplantılarına gelirken günlük subayın sorumluluğunu yerine getirip getirmediğine dair tekmilleri alıp yönetime gelerek talimnameye göre değerlendirdikten sonra toplantıya katılırdı.

O zaman ben, Masiro, şehit düşen Bışar arkadaş, Delil, Reşit,  Kobanili Zuhat, Mardinli Rêber arkadaşlardan oluşan bir yönetimimiz vardı. Kendisi o zaman genel çalışmalarda en iyi katılan bir arkadaştı. Hepimizin bir çabası vardı. Ancak onun çabası daha farklıydı. “

‘Hepimizin işini o yapıyordu”

Erdal - Engin SincerSincer’’in hiçbir zaman çalışmaları kendi gücü ve kendisiyle sınırlandırmadığını bu yüzden kendisinde en fazla  etki bırakan yönünün bu olduğunu söyleyen Faraşin, bu kadar enerjiyi nerden bulduğuna şaşırdığını belirtti.

O kadar istekli olmasına hayrandım. Nasıl yapıyordu diye merak ederdim. O kadar güçlü katılımı nasıl sergiliyordu. Ruhu, düşüncesi ve enerjisi beni hayrete düşüyordu. Hepimizden çok çalışıp katılım gösteren birisiydi diye konuşan Faraşin, örgütse, eğitsel ve pratik çalışmalara da aynı tempoyla katıldığını söyledi.

Sincer’in  kaygısız, hesapsız bir duruşun sahibi olduğu,  Apocu, ruh, bilinç ve ideolojiyle bütünleşmiş bir kişilik ve bir militan duruşu gösteren biri olduğunu dile getiren  Faraşin şöyle konuştu, “ PKK’nin gizli ruhunu taşıyordu diyebiliriz. Onu her zaman kendime örnek aldım. Hepimizin işini o yapıyordu. Sınırsız bir insandı. Kendisine sınır koyan ve hesapla yaklaşan biri değildi. Onunki olağan üstü bir katılımdı. Bir devrimci ancak bu kadar kendisini katabiliyordu.  En çok dikkatimi çeken yönlerinden birisi de buydu. Birde örgütsel, yönetimsel, yapısal sorunlar ve yaşamsal sorunları hiçbir zaman kendisine engel olarak görmedi. En fazla öne çıkan özelliklerinden biriside buydu.”

Sincer’in sorunlar karşısında zayıf düşen, çözümsüz kalan biri olmadığı, aksine üstesinden gelemediği sorun olmadığı ve sorun çözmede üretken yaratıcı bir yapısı olduğunu söyleyen Farşin şöyle devam etti, “Erdal, İnsanda bir mücadele ve iş yapma şevki geliştiriyordu. Onun olduğu bir ortamda insanın çalışamamazlık yapması düşünülemezdi. Moralsiz olması, insanın coşkusuz olması, insanın kaygılı olması diye bir şey söz konusu olamazdı. Çünkü kendisi öncülük eden, kendisi bunun başını çeken birisi olduğu için insanlar ister istemez, onun o genç yaşına, onun o sempatikliğine, o sıcak yaklaşımına, o katılımına, o güçlü iradesine uymamazlık, arkasından gitmemezlik yapamazdı.  Onu dinlememezlik yapamazdı. Onun yaşam anlayışının kabul etmemek, onun pratik anlayışına katılmamak mümkün değildi.

Gabar onu olgunlaştırmıştı

’96 yılında ayrıldıktan 3 yıl sonra Botan’dan döndüğü sırada görüştüklerini belirten Faraşin şöyle konuştu, “’96 da ayrıldık üç yıl sonra Çatakta görüştük onunla. Görüşmediğimiz bu süre içinde PKK merkez komite üyeliğine kadar yükselmiş ve Gabar sorumlusu olarak Gabara gitmiş, oradan geri dönüyordu. Gabarın onu daha fazla olgunlaştırdığını gördüm. Komutanlığı ve kişiliği biraz daha oturmuştu. Uzun sürenin özlemi vardı. Görüşürken ikimizde sevinçten kanatlanıp uçacak gibi olmuştuk. Ama savaş örgütü ve gücüyüz ya o yüzden ancak bir gece beraber kalabilmiştik. O geceyi sohbetle geçirdik. Bize Gabarı anlattı gece boyunca.”

“Apo’cu Çizginin amansız savunucusuydu”

Şehit ErdalSincer’in iyi bir asker, iyi bir komutan ve tüm arkadaşlarının sevgili bir yoldaşı olmasının yanı sıra iç ihanet ve tasfiyeciliğe karşı Apo’cu çizginin amansız bir savunucusu olduğunu ifade eden Faraşin şunları söyledi, “Örgüt tarihimizdeki  Eylül toplantısı biliniyor, Kalkıp “önderlik bizden militanlık istiyor, bunu yapacaklar vardır diyerek” toplantıda Ferhat’ın sağ anlayışına net bir cevap verip toplantının doğrultusun belirliyor. Eleştiri yapma, çizgiyi savunma ve örgütü koruma cesareti bir insan ancak bu kadar gösterebilirdi.Net tavırlıydı. Kendi emeği , iradesi, çabası ve katılımıyla gelişti. Hiç kimseye dayalı bir gelişim olmadı onunki. Herkesin, cesareti, duruşu, anlayışıyla kabul ettiği bir komutandı. Kolay kolay insan beğenmeyen Botanlı arkadaşların göz bebeği olmuştu. Avrupa’dan katılmasına rağmen bütünleşme noktasında hiç zorlanmadı ve kısa sürede uyum sağladı. Onun insanlara sevdiren özelliklerinden biri de buydu. Uyum, dönüşüm, sorumlulukların gereklerinin yerine getirilmemesi gerekçelerine en iyi örnek Erdal’dı.”

Sincer’i anlatmanın çok zor bir şey olduğunun altını çizen Faraşin, “Tarihe, halka olan sorumluluklarının altına girmiş bir insan olarak ancak onunla yaşadığın zaman bunu his edebiliyorsun. Yaşayabiliyorsun.  En fazla esas aldığım komutanlardan bir tanesiydi” dedi.

Duruşu, anlayışı, yürüyüşü, cesareti, mücadele azmi, kararlılığı, engel tanımazlığı arkadaşlarına güç verdiğini belirten Faraşin, Sincer’in halka karşı sorumluluklarını iyi bilen,  küçük tali şeylerle meşgul olmayan birisi olduğunu söyledi.

Ondan bana hep güzel şeyler kaldı

Engin Sincer’den hep güzel şeyler öğrendiğini söyleyen Faraşin sözlerini şöyle tamamladı, “Erdal arkadaş savaşta savaşçı, siyasette siyasetçi, militanlıkta militan birisiydi. Nerde ne zaman ne gerekiyorsa ona göre kendisini uyarlayan, geliştiren bir arkadaştı. Sade ve mütevaziydi. Reklamı sevmezdi. O yüzden yaşarken bile tarihimiz ve halkımızın gizli kahramanıydı. Örgütün yükünü omuzlayanlardandı. Onun mirasını korumaya çalışacağım.Ona layık olabilme sorumluğuyla hareket edeceğiz. Onun ve yaşamının hakkını vermeye çalışacağız.

Avrupa’daydı ama yüreği beyni bu dağlardaydı. Bu dağların bir parçasıydı. İyi bir özgürlük savaşçısı ve arayışçısıydı. O yüzden ondan hep güzel şeyler öğrendim. Ondan bana kalan güzel şeylerle mücadelesini sürdüreceğim.”