PKK: Kadının Özgürlük Kimliği

Serhat Şehitlerinin Anısına…

Kürt kadını PKK ile gerçek özü ile yeniden buluşurken, bunu eşsiz kahramanlık örneği ile dolu tarih içinde tarih yazarak başardı. Özgürlüğe, zor da olsa, zorlukları yenerek emin ve sağlam adımlarla yaklaşırken hiçbir zaman Başkan APO’nun ışıklı yolundan şaşmadı. Çünkü kadını yeniden yaratan Başkan APO’nun yüce emeğiydi. Ve kadın Kürdistan gerçeğinde varlığını Önderliğe borçluydu. Beritanlar, Zilanlar ve Viyanlar bunun bilinciyle yaşamı yarattılar. “Kendi küllerinden yaratma” derler ya, işte bu tarih de böyle…

Bu kısa girişten sonra gecikmiş de olsam, Serhat’ta şehit düşen bayan yoldaşlardan bazılarını sizlere anlatmak istiyorum. Onları anlatmakta yetersiz kalabilirim, layıkıyla olmasa da -bir nebze de olsa yeterlidir- diye düşünüyorum. En azından daha önce dediğim gibi şimdiye kadar yazmamamın özeleştirisi olur.

Serhat Eyaleti’nde, 1996 yılından sonra bayan arkadaşlar gerilla grupları şeklinde yoktular. Gerilla grupları şeklinde diyorum, çünkü ‘96 yılından sonra katılan yeni arkadaşlar bir süre de olsa eyalette kalmışlardır ama eyalete bağlı gruplar şeklinde kalma, ‘96 yılından önceki sürece dayanır. 1990’dan başlayarak 1996 yılına kadar, Serhat Eyaleti’nde hemen hemen tüm bölgelerde kalmışlardır. Buna en zorlu süreçleri eklemek lazım. Bölük düzeyine kadar örgütlemeleri oldu.

Kimi anlatayım, kimden başlayayım. Sayısız yiğit öncü yoldaş tanıdım, Ağrı Dağı’ndan, Çemçe’ye kadar. Dicle arkadaş vardı, Küçük Güney’liydi. Dağda gördüğüm ilk bayan arkadaştı. Yanlış değilsem, Derikliydi. Güçlü komutan özellikleri olan, savaşçı bir arkadaştı. Savaşta hep ön plandaydı. Yine Piroz arkadaş vardı ki gerçekten de birçok erkek arkadaşın başaramadığını gerçekleştirenlerdendi. Saçlarını hep kısa keserdi. Köylüler hep şöyle derlerdi, “Hevala Piroz Wek miraye”. Gerçekten de öyleydi. Belki bayan arkadaşlar bu tespiti fazla tasvip etmezler ama o dönemin bilinç ve koşullarına göre böyleydi. Hiçbir erkek arkadaştan geri kalmazdı. Savaşıyla, yaşamıyla kendisini ispatlamıştı. Kadın ordulaşmasının ilk komutanlarındandı. En çok örnek aldığım, saygı duyduğum, değer verdiğim yoldaşlardandı. Tüm Serhat’ta Piroz arkadaş tanınırdı. Halk içinde o bir efsaneydi. Gerçekten de öyleydi. ‘92’de Kırê Kor’da, ben bu efsanevi yoldaşın kahramanlığına tanıklık olmuştum. İlk çatışmamdı. Ve ben ilk defa bir Kürt kadınının gücünü, cesaretini ve yiğitliğini görüyordum.

İşte bu PKK ile yaratılan Kürt Kadınının çağdaş dirilişi, her türden egemenliğe dur deyişiydi. Başkan APO ile yeniden doğuşunun efsaneleşen örneklerinden birisiydi.

Adar arkadaş da bu yoldaşlardan birisiydi. O da, Piroz yoldaşın hemşerisiydi. Mardin’den başlayan uzun yürüyüşün, Serhat dağlarında abideleşen öncülerindendi. Çemçe’ye ilk gelen grupta yer alıyordu. Şehit düşene kadar Çemçe’de kaldı. Çemçe’nin Kadın Komutanıydı. Esmer, uzun boylu olan Adar yoldaş, saygın bir komutandı. Bayan, erkek tüm arkadaşlar O’na karşı saygıda asla kusur etmezlerdi.

Yine Devran arkadaş vardı. Hemşerimdi. Onu ben Partiye ilk katılırken, yolda Iğdır merkezde görmüştüm. İlk katılan grubun Malazgirtli olduğunu duyduğunda, bizleri görmeye gelmişti. Sivil ismi Sakine Altınmakas’tı. ‘92’de Eyalet Cephe yönetimindeydi. Devran arkadaşın askeri yönleri çok güçlü olmasa da, ideolojik-örgütsel açıdan güçlü özellikleri vardı. Yer yer yaşanan örgütsel sorunlara karşı, ilkeli bir duruşu vardı. Bu konularda asla taviz vermezdi. En son ‘95 yılında Çemçe Gelye Hace’de kendisinden ayrıldım. Biz Önderlik sahasına giderken, O da kalan gücün içinde yer alıyordu.

Ve küçük Zelal’i anlatmak istiyorum. Arkadaşlar içinde en doğal ve sade olanıydı. Yeni katıldığı, Çemçe koşullarında zorlandığı halde hiçbir gün onun moralsiz veya zorlanmalarını yansıtan bir yaklaşımını görmedim. Yaşamdaki canlılığı ve coşkusu ile sanki yılların savaşçısı gibiydi. Lise öğrencisiyken katılmıştı. Kırsal yaşama fazla alışkın değildi. Tabi konuşmasında bize göre çok nazik olduğundan “bisküvit çocuğu” derdik. Arkadaşların bu şekilde takılmalarına hiçbir zaman kızmazdı. Çemçe’nin en genç kadın militanıydı. Özgürlük tutkunu bu genç yoldaşı, ‘95 yılında Kösedağı’nda bir grup yoldaşı ile girdikleri çatışmada şehitler kervanına katıldı. Zelal yoldaş Digorluydu.

Küçük Zelal arkadaşı anlatırken, büyük Zelal arkadaşı anlatmamak olmaz. Aslında iki Zelal arkadaş da aynı yaşlardaydı. Ama Mardinli Zelal arkadaş, Digorlu Zelal arkadaşa göre eski ve tecrübeli olduğundan, O’na büyük Zelal derdik. Bu değerli militanı bir anı ile anlatmak istiyorum:

‘94-‘95 Çemçe’deki kış kampımızda, Xurşit isimli bir kontra yakalamıştık. Bu kişi uzun süre kontr-gerillacılık yaptıktan sonra, ajan olarak saflara gönderilmişti. Kış kampımızı deşifre etmek için kaçtığı sırada yakalamıştık. Bu kontra saflara katılmadan önce, adımıza sayısız kontra eylemi yapmıştı. Soruşturmasında tek tek yaptıklarını büyük bir soğukkanlılıkla anlatmıştı. Yaptığımız mahkemede yine Xurşit yaptıklarını aynı soğukkanlılıkla anlatınca, tüm arkadaşlar müthiş öfkelenmişlerdi. Bir Kürdün, halkına karşı bu kadar alçaklaşması arkadaşları en çok öfkelendirendi (Özellikle adımıza halkın namusuna el atması). Mahkeme bitince, Xurşit’i salona çıkarmıştık. Zelal arkadaş da nöbetçiydi. Tüm söylediklerini dinlemişti. Yavaşça yaklaştı birden çok hızlı bir hareketle sert bir döner tekme ile Xurşiti yere sermişti. Biz hemen müdahale ettik etmesine de, Zelal arkadaşın bu şekilde vurması Xurşit’ten çok bizi şok etmişti. O zamana kadar Zelal arkadaşın karate bildiğini bilmiyorduk.

Bilinç düzeyi yüksek bir arkadaştı. Mücadeleyi katılmadan önce de tanıyordu. Bilinç ve pratiği güçlü bir şekilde birleştiren arkadaşlardan birisiydi. Zelal yoldaşta en çok dikkatimi çeken özellik, yoldaşlık ve cins bilinci ve sevgisiydi. Bunu tüm mücadele pratiklerinde gösterdiği gibi son gününde de zirveleştirdi.

Şehit Sidar MalazgirtKesre Ker sırtlarında sabah pusu ile başlayan çatışma, Gelye Hace yamaçlarına çekilmemizle devam ediyordu. Üçüncü pusu çok etkili olmuştu. Biz de yamaçtaki tepede çatışan bir-iki arkadaş dışında, diğer arkadaşlar toplanmıştık. Arkadaşlar çay yapıyorlardı. Öğleden sonra saat 15.00’a doğru, düşman güçlerini değiştirdi. Biz tam mevzilenmeden düşman saldırıya geçmişti ve her taraftan tepeye girdiler. Delil arkadaş ön mevzideydi. Her arkadaş o mevzinin takviyesi için yoğun ateş altında harekete geçmişti. Delil tek kalmıştı. Bir anda gözüm Zelal arkadaşa takıldı. Yandan gelenlere karşı çok etkili çatışıyordu. Zelal arkadaşla ilk çatışmamızdı. Düşman Delil arkadaşın mevzisini düşürmüş, tepeye girmişlerdi. Çatışma bomba mesafesinde çok şiddetli iç içe sürüyordu. Zelal arkadaş bu çatışmada kendisini feda etmişti. İç içe devam eden çatışmada kendisini bir arkadaşın vurulmaması için önüne atıp feda etmişti.

Daha ne diyeyim APOCU ruh, militanlık buydu.

Biz bunu kitaplarda değil pratikte görüyorduk. Kürt kadınının diriliş eylemlerinden canlı okuyorduk…

Şehit Sidar Malazgirt