Tüm 8 Mart’ların Özgür Olması Yanında Tüm Günlerin de Özgür Olmasının İnancıyla ve Umuduyla Merhaba!
Bir 8 Mart’ı daha ardımızda bırakıyoruz. Bugünü yaşarken hala yaşadığımız çağın egemenliğini hissediyoruz. Toplumdaki kadınlar bu günü kutlarken bile ne kadar bu dünyada yok sayıldığını bir kez daha hissedip yaşıyor. Bu anlamlı günü bize armağan eden, yine değerli kadınlardır. Tarihte kadınlar emeğiyle, canlarını vererek egemenlikten bu günü kopardılar ve insanlığa armağan ettiler.
8 mart direnişin sembolüdür. Bu direnişle özgürlük ve bu bayram yaratıldı. Yaratılan 8 Mart geleneği sıradanlaştırılmamalı ve tüm kadınlara “bahar” coşkusuyla taşırılmalıdır. Emekle yaratılan bu gün bile kadına çok görülüyor. Kadın da bu günü doğasına göre doyasıya kutlayamıyor. Yine duygularına hapsediliyor. Yüreğinde saklı kalıyor. En acısı da birçok kadın bu günden haberdar değil. Bir kesim de haberdar olsa da küçük burjuva sınıf eğilimleri önde olduğu için bu günü kendine gerekli görmüyor. Bu günün direniş ruhuna göre kutlayan kadın yoldaşlarımız meydanlardaydı. Ve yılların öfkesini egemenlikli dünyaya kustular. Bir kez daha gösterdiler dünyaya, hiçbir baskı aracı kadını yıldıramaz.
8 Martın öncülüğünü bu çağda yapan Kürt kadınıdır. Kürt kadını özgürlüğe öncülük ediyor ve tüm kadınları çekiyor özgür yaşama. Bu 8 Martın en büyük anlamı da, Önderliği özgürleştirme temelindedir. Bunun için birçok kadın alanlardaydı. Ulusal kıyafetleriyle, Kürt kadınının asaletiyle, iradeli duruşuyla bu günü özgürleştiriyorlar.
Kutlamaları radyodan takip ediyoruz. Güvenlik nedeniyle gerilla televizyon kullanmıyor, doğal olarak biz de televizyon olmadan ancak radyodan takip edebiliyoruz. O görüntüleri görmeyi çok istiyoruz ama izleyemiyoruz. Genelde kutlamalar görkemli geçmiş ve düşmana, erkek egemenlikli zihniyete cevap verilmiş. Bu yıl atılacak her bir adım Önderliğin özgürlüğü içindir. Bunun için ne yapsak da azdır. Yalnızca Kürt kadınları da değil bu günün bilincine varan her kadın aynı acıları, aynı özlemleri çekiyor. Hiç tanımadığım bir kadın da olsun, gözlerine baktığımda neler hissettiğini anlar, hissederim. O kadın da beni anlar. Kadınlar birbirlerini anlarlar. Kadınların acıları, özlemleri ortaktır.
Erkek egemenliğinin hakim olduğu bir zihniyet, sistem içinde bu günün ne anlamı olabilir? Bir kadının neyi hissettiğinin, neyi yaşadığının ne anlamı olabilir bu gerçekliğin içinde? Bir kadının neler hissettiğini, değerini anlamadıkları için yaşam onlar için bir hiçten ibarettir. Ve kuru bir yaşamın sahibidirler. Kuru bir ağaç bile bu zihniyetten daha felsefik ve yaşam doludur. Düzenin eril yaşam tarzına, insanların kuruluklarına, yaşam karşısındaki soğukluklarına anlam veremiyorum. Aslında çözümlüyorum kimliklerinden dolayı kapalılar, yaşamın güzelliklerine, cinslerin rollerine rağmen tek düze bir tonda yaşam anlayışları var. Anlayışlı olup, olmama sorunu var. Çünkü onlar bizim gibi PKK kültüründen nasiplerini almamışlar. PKK kültüründe kendini yenilemeyen insan sonuna kadar egemenliğin etkisini yaşıyor. Yine köleliği yaşıyor ve yaşatıyor. PKK kültüründe pişen insanlar canlı ve çağdaş, kültürlü insanlardır. Yaşam karşısında duyarlı ve heyecanla yaşarlar hayatı.
PKK kültüründe 8 Mart çok farklı kutlanıyor. Ve bugünü kadın kendi rengiyle kutlayabilmesi için yaşam kadına bırakılıyor. Kadını hiçbir pratik çalışmaya da koymuyorlar. Bugün PKK’deki erkek arkadaşlar tüm pratik çalışmalarda yerini alıyorlar( mutfak, fırın, tepe, nizamiye vb). PKK’de 8 Mart kadın yüreğiyle kutlanır. Kültürlü olmayan bazı erkek arkadaşlar çıkarsa genelde geri olarak görülür ve eleştiri konusu olur. APOCU felsefede pişen insan bu geri davranışa, yaklaşıma girmiyor.
Bu kampta üç kadın yoldaşız ama günün anlamını adeta tüm kadın yoldaşlarımızı ve toplumdaki tüm kadınları da hissederek yaşıyoruz. Önderlik de verdiği mesajında 8 Martımızı kutladı. Bu kutlama hem bizi çok mutlu etti hem de çok duygulandık. Önderlik o dört duvar arasında yüreğini bize ulaştırıyor ve bizimle olduğunu hissettiriyor bir kez daha. Önderliğin bu kutlamasından sonra kalabalık bir kadın kutlaması içerisinde olamayışımız da önemli değil. Önderliğin sözleri karşısında heval Toprakla göz göze geliyoruz ve elimizi sıkıyoruz. Gözlerimizle birbirimizle konuştuk ve çok duygulandık. Tıpkı bizim gibi erkek arkadaşlar da Önderliği dinlerken oldukça düşünceli anlamaya çalışıyorlar. Hep birlikte alkışlıyoruz okumanın bitmesi ardından. Arkadaşlar da günümüzü kutladılar.
Ardından biz bayan arkadaşlar -üç kişi de olsak- kendi mangamız da toplanıyoruz. Yemekten sonra çerezlerimizi de çıkarıp, güne dair bir söyleşi yapıyoruz. Bir yandan çerez yerken bir yandan da içtenlikle sözler dökülüyor dudaklarımızdan. Kadınca paylaşıyoruz. Sohbetimizin konusu da Önderlik ve kadın yoldaşlarımızdır. Biz dün geceden başlamıştık birbirimizin 8 Martını kutlamaya. Dün akşam Toprak arkadaşla saatlerce dışarıda kaldık, dolunaya eşlik ettik. Şimdi de bu güzel anla dün geceyi tamamlıyoruz. Her birimiz kendi iç dünyamızda tüm kadınların 8 Martını kutladık. Sohbetin ardından benim bir şeyler yapmam lazım içimde bir yaramazlık yapma dürtüsü var. Toprak arkadaşa sataşıyorum. Her iki arkadaşı karşıma almışım onlarla savaşıyorum. Kol, kafa, ayaklarım havada, bir o yana bir bu yana savuruyorum. Her iki arkadaş da beni zapt etmeye çalışıyorlar, yapamıyorlar. Onların zayıf noktaları da gıdıklanmaları. Bunu bildiğim için beni yakalayacakları an onları gıdıklıyorum. Gıdıklamamla çığlıklar kopuyor ve beni bırakıyorlar. Ve yine devam ediyorum en sonunda üzerime çullanmışlar, beni bağlamak istiyorlar, ama yapamıyorlar, o kadar hareketliyim ki başaramıyorlar. Evet, belki çocukluğumuz geliyor aklımıza. Oldukça yorulduğumu anlayınca onlar beni yakalamadan ben “tamam artık barışalım” diye beyaz bayrağı kaldırıyorum. Ve bugüne dair birkaç kareyi ölümsüzleştirmek için resim çekiyoruz. Ve içimizde sesi güzel olan Toprak arkadaş olduğu için bize konser veriyor ve zevkle onu dinleyerek günümüzü noktalıyoruz. Özgün olarak hem anlamlı tartışmalarımızla, hem çocukça oyunlarımızla hem de türkülerimizle 8 Martımızı böyle kutluyoruz.
Bir baktık erkek arkadaşlar ellerinde saz mangamıza geldiler. Güne dair sohbetle başladı bu ziyaretimiz. 8 Mart nedeniyle her zamana göre daha mütevazı bir yaklaşımları vardı arkadaşların. Yaşadığımız dünyanın erkek egemenlikli yanlarını sorguluyoruz birlikte ve bu konuda erkek arkadaşların bize göre cinsiyetçi toplumdan daha fazla nasiplerini aldıkları için durumlarının daha zor olduğunda birleşerek, tebessümle geleceğin toplumunun nasılını da tartışıyoruz. Biraz sohbetten sonra saz çalmasını söylüyoruz Xemgin arkadaşa. Her hangi bir hazırlık yapılmasa da bu konuda yetenekli arkadaşlar öncülük ediyorlar şarkıların söylenmesine. En son şarkıyı söyleyen Toprak arkadaştı, hepimizin adına söyledi ve “bu şarkıyla 8 Mart vesilesiyle yarınlara olan umutlarımızı tüm kadınlarla paylaşıyoruz” diyerek şarkısını söyledi.
Bu 8 Martımızı böyle geçirdik. Bazı alanlarda kadın yoldaşların bir araya gelme, önemli etkinlikler hazırlayarak kutlama imkânları var. Bizim fiziki olarak böyle bir imkânımız olmasa da Kuzeyde bu günlerin değeri çok daha fazladır. Bu güne verdiğin değer yoldaşına verdiğin değerdir. Ve yine kadın özgürlük çizgisinde ne kadar derinleştiğinin ifadesidir de, bugünkü anlam gücün!
Sevgi ve Saygılarımla
Marya Umut
8-3-2009
(2010 yılında Garzan Eyaletinde Şehit düşen Marya Umut yoldaşın Günlüğünde yer alan 8 Mart yazısını, gerilla arkadaşları olarak Kürt kadınları başta olmak üzere tüm kadınlarla paylaşmak istedik.)