Yoldaşlıkta Taktir Edilirlerdi

Uzun kış süreci bitmişti. Baharla yeşeren dünya ve Kürdistan üzerinde kol gezen emperyalizmin kirli nefesi havayı kirletiyor, etrafına pislikler saçıyordu. Emperyalizmin uşağı TC, Kürdistan'da gencecik fidanları kırmak için tüm gücünü en vahşi yöntemlerle kullanıyor, herkesi kendine alet etmek istiyordu.

1994 baharı geçen baharlara hiç benzemiyordu. Köylerden dumanlar kalkıyor, etrafa keskin yanık kokusu yayılıyordu. Bir yandan köyler boşaltılıyor, halk işkencelerden geçiriliyor, diğer yandan düşman koruculaştırmayı yaygınlaştırıyor, ajanlık ağını genişletiyordu ihanet... Ancak karşısında yılmadan çalışan, seve seve canını verebilecek gerilla vardı. Eylemler ve çatışmalar birbirini izliyordu.

Yine Karez dağında hareketlilik görülüyor, birileri gidiyor bir başka grup geliyordu. Yorgundu. Ancak hedefleri, PKK'nin verdiği azim ve irade, yorgunluktan eser bırakmıyordu. Boşaltılan, yakılan yıkılan köyler, şehit edilen masum insanlar; cevap bekliyordu. Kol gezen, yaygınlaşan iç ihanet tarihi dönemecini yine yaşıyordu. Ne pahasına olursa olsun durdurulmalıydı.

Grup toplanmış, çantaları sırtında, silahları ellerinde heyecanla bir şeyler bekliyorlardı. İnce uzun boylu Şerif arkadaş elinde bir defterle grubun önüne geçti. Yarım saatten kısa süren konuşmasında;

- Düşmanın dayattığı koruculuk ve ihanet yaygınlaşıyor, darbelenip, çökertilmesi gerekiyor... diyordu.

Ardından eyleme katılacak gruplarda yerini alan arkadaşların isimlerini okuyor, yerlerini belirliyordu. Eyleme katılmayan bazı arkadaşlar biraz sıkılmış görünüyor. Ancak eyleme katılan arkadaşlara yardım ediyor, eksiklerini tamamlıyorlardı. Kısa süren hazırlıklardan sonra tüm arkadaşlar halaya tutuşuyor, türkülerle eylemi selamlıyordu.

Eylemin ilk grupları yerlerini almak için biraz erken gruptan ayrılmış, sırta doğru yola koyulmuşlardı. Ardından tüm arkadaşlar çantalarını sırtlamış, konaklama yerinde gereken kamuflajlar yapıldıktan sonra yola koyulmuşlardı. Güneşin batmasıyla tüm gruplar yerlerini almış, sessizlik içinde telsizden gelecek olan;

- Zaman tamam, harekete geçin, başarılar... komutunu bekliyordu. Ve beklenen an gelmişti. Köyün biraz dışında olan ilk mevzilerdeki korucularla çatışma başladı. Sanki yaşam durmuş, kimse nefes almıyordu. Çok kısa bir sürede üç mevzi kaldırılmış, köye ulaşılmıştı. Bağırtılar, küfürler ve silah sesleri, telsizlerin sesleri karışıyordu birbirine. Her taraftan kurşunlar yağıyordu. Korucuların mevzi haline getirdikleri evlerden alevler yükseliyordu. Arkadaşlar köyü ele geçirecek gibi gözüküyordu.

Vadi köylerindeki korucular ve düşmana ait askeri birlikler harekete geçmiş, arkadaşları kuşatmaya almaya çalışıyorlardı. Düşmanın havanları rastgele alanı dövüyor, atılan ışıldaklar ile arkadaşların yeri tespit edilmeye çalışılıyordu. Bu arada köyde kleş sesleri ile roketatar sesi birbirine karışıyordu.

Şiyar arkadaşın grubu, köyü tamamen düşürmek için aralıksız saldırıyor, geri dönmek istemiyordu. Düşman çok yaklaşmış, zaman ilerlemişti. Ancak ihanete karşı olan öfke, çok kabarıktı. Köyün ortalarına gelinmişti. Şiyar, Bager ve Welat arkadaşlar ilerliyorlardı. Yer altında kazılan kanal fark edilmemişti. Kurşunlar yağdı. Şiyar arkadaş yere düşmüştü. Bager ve Welat arkadaşlar mermilerin geldiği yere ateş ediyorlardı. Kendileri boşlukta kalmıştı. Çatışma yoğunlaşmış, Bager ve Welat heval çatışmanın içinde kalmışlardı. Karşılarındaki mevziyi susturmalarına rağmen, yanlardan gelen korucuları fark edememişlerdi. Şiyar arkadaşın şahadetine duygusal yaklaşmışlar ve ateşin içinde kalmışlardı, artık vücutlarına isabet eden kurşunları sanki hissetmiyorlardı.

Şerif arkadaş sabırsızlanıyordu. Artık geri çekilme zamanıydı. Şiyar arkadaşın şahadetine Bager ve Welat arkadaşlar da eklenince bu biraz zorunlu oluyordu.

Sabaha yakın tüm gruplar ilk buluşma noktasındaydı. Bazı arkadaşlar gecikmişti. Hedeflenen noktaya doğru yola çıkılmıştı. Geciken gruptan Brusk arkadaşın yaralı olduğu haberi geldi. Bunun üzerine büyük bir sorumlulukla Şerif arkadaş yanına iki-üç arkadaş alarak, ilk noktada bu arkadaşları beklemek için kaldı. Sabahla birlikte bu grup Şerif arkadaşın bulunduğu noktaya ulaşmıştı. Diğer grup ise konaklanan alanda mevzilenmiş, olası bir düşman yönelimini bekliyordu. Şerif arkadaş ve beraberindeki 11 arkadaş ise sırtın hemen altında bulunan vadiye inmiş, kayalıkların arasına çekilmişlerdi. Gündüz olduğundan artık hareket etmiyorlardı. Cihazla eylem hakkında karargaha bilgi verdi:

- Köy basıldı. İlk mevziler kaldırıldı. Köye girildi. Birkaç ev yakıldı. Birkaç tane koruculara ait silah getirildi... Ve üç arkadaşımız Şiyar arkadaş, Bager arkadaş, Welat arkadaş şehit düştü. Brusk arkadaş da yaralıdır.

Bilgilendirme kısa ve özlü olmuştu. Asıl bilgilendirme sonraya bırakılmıştı.

Güneş yükselmiş, öğlen sıcağı bastırıyordu. Saat ilerliyordu. Herhangi bir düşman hareketliliği görülmüyordu. Isının etkisi ve geçen günün yorgunluğu rehavet ve gevşemeye yol açıyordu.

Konaklama alanında mevzilenen arkadaşlar da artık hazırlıklar için birkaç arkadaşı noktaya göndereceklerdi. Ancak karşı sırtlarda görülen hareketlilik dikkat çekiyordu. Düşman büyük bir kuvvetle sırttaydı. Önde korucular... Arazi taraması yapıyor, arkadaşları bulmaya çalışıyorlardı Şerif arkadaş ve grubunu görmüşlerdi.

Tüm uğraşlara rağmen, Şerif arkadaşla bağlantı kurulamıyordu. Düşman dört koldan önde korucular arkadaşlara doğru geliyordu. Birden vadiyi kurşun uğultuları sardı. Düşmana karşılık veriliyor, çatışılıyordu. Bir süre sonra silah sesleri sustu, derken düşman geri çekildi. Ne olduğu hakkında bilgi alınamıyor, yetersiz kalınıyordu. Tüm arkadaşları sıkıntı basmıştı. Durum ne pahasına olursa olsun öğrenilmeliydi. Birkaç arkadaş durumu anlamak üzere olayın olduğu noktaya yöneldiler, olay yerine ulaştıklarında şoka uğramışlardı.

Düşman çemberinde kalan arkadaşlar son kurşunlarına kadar direnmeyi, bu anı düşmana pahalıya mal etmeyi istemişlerdi. Ancak yerlerinin uygun olmayışı şahadetlerine yol açmıştı.

Düşman gerçek yüzünü gösteriyordu. Vahşetini arkadaşların cesedini bozarak ortaya koyuyor, insaniyetten mahrumiyetini ispatlıyordu.

Şerif heval, 1990 yılında saflara katılmıştır. Belirli bir süre İstanbul'da cephe çalışmalarını yürüttükten sonra, düşman tarafından deşifre edilir. Ve ulusal kurtuluş mücadelesine daha yararlı olmak için, "Artık bundan sonraki yaşamım ve mücadelemin yeri Kürdistan dağlarıdır" diyerek 1990'da İstanbul üzerinden Mahsum Korkmaz Akademisi'ne gider. Burada bir dönem eğitim gördükten sonra, ülkeye dönüş yapar. Gittiği ilk yer Çukurca alanıdır. Burada eğitimci olarak yönetimde yer alır.

Daha sonra 1993 yılında Garzan Eyaleti'ne takviye olarak gelmiştir. Kısa süre bölük komutanı görevini üstlenmiştir. Proleter kişiliği şahsında somutlaştıran, üslup ve hitapta etkileyici ve saygılıdır. Parti disiplini ve sorumluluğu ile çalışmalara yüklenen, atılımcı özellikleri ile herkesin beğenisini kazanmış, canlı ve ataktı. Parti ve yoldaşlarına, sonuna kadar bağlı olup, görevlerine büyük bir sorumlulukla yüklenirdi. Siyasi olarak, gelişkinliği sorunlara çözüm gücü oluyor, savaş pratiğinde tecrübesiz olmasına rağmen yaratıcı yaklaşımları O'nu başarılı kılıyordu. 1994'te bölge koordinatörü olmuştur. Buna rağmen alçakgönüllü ve mütevazı kişiliği ile ortamda ilgi topluyordu. 23 Temmuz 1994 tarihinde şehit düşmüştür. Şerif heval mücadelemizin ve savaşımızın her alanında bilgi, birikim ve tecrübesini aydın ve sosyalist kişiliğiyle gösterdi. Başta Parti Önderliği'ne, partiye, halka ve ülkesine bağlılığıyla çalışmalarını sürdürdü. Kararlılığı, fedakarlığı, bütünleşen inancı ve güveni O'nu başarılı ve üstün kıldı. Ayrıca partinin en büyük değeri olan şehitlere bağlılığı ve bu temelde bütün gücüyle ulusal kurtuluş mücadelemizdeki çalışkanlığı, yaratıcılığı, soğukkanlılığı ve kişilik olarak daima gelişmeyi isteyen, yine dönemin ve partinin militan kişiliğine ulaşmaya çabalayan ve gayret gösteren bir çalışma içerisindeydi.

Yoldaşlarına karşı daima saygıyı ve sevgiyi esas alarak, konuşma üslubuyla, hareket ve yaklaşım tarzıyla, yaşamıyla yoldaşları tarafından taktir edilirdi. Yoldaşlarıyla ilişkide kolektivizmi esas alarak, bir bütün olarak partinin istediği komutanlık özellikleriyle başarıyı, kazanmayı ve zaferi önüne hedef koydu. Böyle büyük bir çalışma temposu içerisindeydi ve bunun ürününü de böyle kısa bir zaman içerisinde birinci bölge koordinatörlüğüne gelmesiyle aldı.

Bizler de Şerif hevalin kısa süredeki bu büyük başarısını ve yaşamının bütün özelliklerini kişiliğimizde somutlaştırarak ve mücadeleyi bıraktığı yerden daha da yükselterek, genişleterek ve önümüzde bir ışık gibi canlandırarak, kararlı bir şekilde yürüyeceğimize söz veriyoruz.

Adı, soyadı: Osman KARATAŞ

Kod adı: Şiyar

Doğum yeri ve tarihi: Yaylalar köyü-Tatvan, 1972

Partiye katılış tarihi: Eylül 1991

Şahadet tarihi: 22 Temmuz 1994, Agor çete köyü baskınında-Hizan/ Bitlis

 

Adı, soyadı: Abdullah ERMİŞ

Kod adı: Şerif

Doğum yeri ve tarihi: Malazgirt, 1967

Mücadeleye katılış tarihi: 1990

Şahadet tarihi ve yeri: 23 Temmuz 1994, Agor-Hizan

Mücadele arkadaşları