Turuncu Destan Çiçeğim Özgürlük

"Tanık olun

Tanık olun bunlara!

Ey Ülkem tanık ol!

İhanet bulaşmış yanını temizliyor çocukların

Zulüm kalesinin üstüne yürüyorlar ömürleriyle..."

Binlerce yılın acılarıyla, umutlarıyla, sevinçleriyle, özlemleriyle yoğrulmuş topraklar yeni doğuşlara tanıklık ediyor... Tohumun toprağa ilk düşüşü ile yaşamın doğum sancılarını her yönüyle ama büyük bir umutla yaşayan bu topraklar, bağırlarına saplanan ihanetin bıçağını canlarıyla söküp atan evlatlarına tanık oldu, oluyor.Gerçek yalın ve keskindir. Gerçek karşısında çırılçıplak olmak, maskelerden arınmak, sadeliğin görkemiyle gerçekle buluşmak insana has bir olgudur.

Tarih gerçeğin arayışçılarıyla, onu yaratmanın sevdalısı olanlarla, insan olmaktan kopuşun en düşkün düzeylerinde dolaşanlara çok tanıklık etmiştir.Hele bu tanıklık Ortadoğu gibi yitirişleri en ağır bedellerle yaşayan bir coğrafyada olunca gerçeğin savaşçısı olmak da, gerçeğin karşısında düşkünce yaşamak isteyenler de en üst noktalarda örneklerini sergilerler insanlığa...

Zaman artık insanla buluşuyor Ortadoğu'da, Kürdistan'da... Efendilerin, tanrılarındı zaman. Kürdistan'dan başladı ilk adımlar. Zamanı insana geri vermenin yürüyüşü başladı. İlk insanın taşı eline ilk alışındaki, toprağı ve doğanın her canlanışını anlatılmaz bir güçle yaşadığı savaşıma bir kez daha tanıklık etti tarih. Nefes nefese yürütülen, santim santim yaratılan yaşamı, halklar zamanını gördü tarih. Gerçekleri yer altına itmek isteyenlerle yerüstünün savaşına tanıklık etti.

Bu öyle bir savaştı ki, hiçbir şeye benzemiyordu. Çünkü zulüm kalelerinin sahiplerinin "ben seni pis çamurdan yarattım" diyerek aşağıladığı insanın acısı hiçbir şeye benzemiyordu. "O halde" dedi insan "acımla benliğimi ezmek isteyenlere, kendi acımla kendimi yarattığımı göstermeliyim."

'Birazdan sessizlik yarılacak

Aydın bir geleceğin gürültüsü kopacak' *

"Beritan" adı, acının güce, yaşam kararlılığına büyük bir savaşla dönüştürüldüğü Kürdistan topraklarında bağımsızlığı ve özgürlüğü destansı bir direnişle yaratanları simgeler. "Beritan" adı, binlerce yıldır her şeyin aleyhine olduğu, "günahkar" kılınarak başı hep önde ve eğik tutulan kadının yaşam özleminin gerçekleşmesini temsil eder. Doğru yaşamanın, yaşamın karar, irade ve uygulama gücü olmanın bağımsız kişilikten geçtiğinin en somut kişilik örneği olan Beritan adı, bu toprakların binlerce yıldır tanıklık ettiği ihanete, köleliğe ve kadını yaşamın kaynağı olmaktan uzaklaştıran sisteme karşı "insan tavrının" da adı olmuştur.

Ekim 1992 tarihinde 40 güne yakın süren, Kürdistan Özgürlük Savaşçıları ile dünya gericiliği arasında yaşanan bağımsız çizgi ile sömürgeciliğe teslimiyetin çizgisi arasında yürütülen "Güney Savaşı" birçok çizginin de savaşımına tanıklık etti. Bu, büyük bir özgürlük ve insanlık hareketi olan PKK'ye akın halinde yönelen, binlerce yıldır umudunu, yaşam gücünü içinde saklı tutan ve bu gücüyle PKK'ye katılan binlerce kadının yaşama katılım kararlılığıyla, kadını ölüm sessizliği içerisinde tutan, ona "sen yaşamda bir sığıntısın" diyerek temelde insanın özgürlük umutlarına saldıran çizgi arasında bir savaşımdı. Bu, "kadın yaşamın yüküdür, bir şey yapamaz" diyen gerici çizgi ile "yaşamı savaşarak kazanacağım" diyen ve kadının özgürleşmesiyle bağımsız duruşun yaratılacağının temsilcisi olanlar arasında yaşanan bir savaştı. Özgürlük çizgisi ile teslimiyet çizgisinin savaşımıydı...

Beritan (Gülnaz Karataş) bu savaşımda en başta, komutan olarak yerini aldı. Onun komutanlığı, kadının yaşamın yaratıcısı olma kararlılığında, inancında gizlidir. Kürdistan Özgürlük Hareketi'ne katılımıyla, sözüyle, eylemiyle bunu kanıtlamıştır. Ekim '92'de tüm dünya gericilerinin, yine kadının gücüne, onun yaşam ve savaşım kararlılığına inanmayan yapıların karşısına büyük bir kişilik, ruh ve inanç örgütlülüğüyle çıkan Beritan yoldaşın duruşu, pratiği Kürt kadını açısından, özellikle örgütlülükle özgürlüğü yaratma yolunda ilerleyen Kürt kadını açısından bir dönüm noktası olmuştur. Kürt ilkel milliyetçi ve işbirlikçi güçlerin, egemenlikli sistemin temsilcileri olarak direniş ve özgürlük çizgimize açık saldırıları başlattıkları Ekim 1992 savaşımında şahadetiyla savaşın gidişatını değiştiren Beritan yoldaş Kürt kadınının özgürlük savaşımındaki örgütlülüğünün, askerileşmesinin, siyasileşmesinin de güç kaynağını ifade etmektedir.

Kadının özgürlük saflarına büyük bir yoğunlukla aktığı, yine Kuzey Kürdistan devrimi ile Güney Kürdistan devriminin buluştuğu bir aşamada egemenlikli sistemin teslimiyet, parçalama dayatmalarına karşı duruşta en tutarlı, en kararlı tavrı pratiğiyle gösteren Beritan yoldaş, Kadın Özgürlük Hareketi'nin de temel ilkelerinin pratikteki öncüsü olmuştur. Kadının, özgürlük, bağımsızlık karşısında tutarlılığı, inanç ve irade sahibi olması ile tüm dünya gericiliğine, erkek egemenlikli sistemin topyekün saldırılarına karşı geçit vermez bir güç olacağını kanıtlamıştır. O, kadının yeni yaşamın en sağlam yaratıcılarından biri olduğunu, bunun için bağımsız kişiliğin şart olduğunu, ancak bu kişiliğin doğru ve özgür kararlar vererek tarihi değiştirebileceğini göstermiştir. Kadın özgürlük tarihinin oluşturulduğu bir dönemde "Özgürlük örgütlülükten geçer" belirlemesinin bir komutanı olarak savaşta, yaşamda yerini alan Beritan yoldaşın, yaşama olan sevdası, sevdasını ülkesiyle, özgürlük savaşımıyla birleştirmesi; gericiliğe, teslimiyet çizgisinin kişiliklerine olan öfkesi, "teslim ol, sana bir şey yapmayacağız" diyen köleci sistemin temsilcilerine karşı sergilediği tutum Kadın Özgürlük Hareketi kadar Kürdistan özgürlük ve demokrasi mücadelesinin esas aldığı bir yaşam ilkesini ifade etmektedir.

Şehit düştüğü 25 Ekim sabahına şu sözlerle başlar: "Önderliğe layık oluncaya kadar savaşacağım, ihanetten hesap soracağız ve mevzilerimizi bırakmayacağız." Bu sözler Kadın Özgürlük Hareketi kadar özgürlük mücadelesi veren halklar açısından da takip edilecek bir çizginin ifadesi olmaktadır. Beritan çizgisi, bu tutumun devam ettirilmesiyle anlaşılabilecek bir güce sahiptir. Beritan çizgisi kadının ve halkların çizgisi olmaktadır. 

Beritan'ın sesi, özgürlüğün ve bağımsızlığın sesi Geliyê Azadi'de hala yankılanmaktadır. O ses, büyük bir kadın ordusu oldu. O ses bugün Ortadoğu topraklarında doğan, bu topraklara ilk can veren kadının gücünü dünyaya taşıran kadın partisi oldu. O ses, teslimiyete karşı direnişin, kadının her zorluk karşısında özgürlükte ısrarının temsilcisi olarak yankılanmaktadır.

"Savaşan Özgürleşir, Özgürleşen Güzelleşir, Güzelleşen Sevilir" belirlemesinin takipçileri olan binlerce genç kız dağlarda Beritan adını haykırıyorlar. Dayatılan teslim ol çağrısına, kendini uçurumdan atarak cevap veren Beritan'ı kendi dilinden anlamak, Onun temsil ettiği yolda gerçeğin eylemcisi olmaktan geçmektedir.

Beritan adı şimdi binlerce genç kızın adı. Beritan'ın adı, savunduğu, düşmanında bile saygı yarattığı çizgiyle, eylemiyle yaşatılacak.

Analar kızlarıyla senin düştüğün toprağa yüz sürüyorlar. Sende derman, sende yaşam arıyorlar. Sen şimdi özgürlüğün, ihanete teslim olmamanın kaynağısın. Şimdi sana ulaşma zamanı... Şimdi seninle, yolunla buluşma zamanı... Şimdi seni anlama zamanı...

Bu topraklar sana, sevdana, direnişine, kadın güzelliğine tanıklık etti. Tarih, bu ülkenin ihanete bulaşan yanının seninle, senin ömrünle tertemiz kılındığına tanık... Sessizliğin yarıldığına, aydın bir geleceğin gürültüsünün senin uçurumlardan yankılanan özgürlük çığlığınla koptuğuna tanık...

Ey savaşan, savaştıkça özgürleşen, özgürleştikçe güzelleşen ve sevilen yiğit komutan. Bu tarih, bu topraklar seninle tanık oluyor özgürlüğe, iradenin ve inancın zaferine...

Weşanên Jina Serbilind

Kategori: Şehit Anıları