Onlar Direnişin Sembolüdürler

Şehitte dile geleni dillendirmek, şehidin bir yoldaşı olmanın bir gereğidir. Şehitte dile gelen seher yeli olup, diyar diyar dolaşmalı ve duymasını bilen insan gerçeği ile buluşmalıdır. Zap operasyonu şehitleri neyi nasıl yaşadılar? Hangi koşullarda ara ara soluklanıp hedefe doğru koştular bu önemlidir. Neyi niçin başardılar? Başarmak dışında bir şansları var mıydı? Bütün bunları bilmek ve bildirmek şehitlerin yoldaşı olabilmenin temel görevleridir. Kimimiz şarkıda anlatırız şehidi, kimimiz şiire dönmüş yaşamı, yaşama dönmüş şiirde anlatırız, kimimiz ise bembeyaz bir kağıt sayfasına mürekkep olup akarak anlatırız şehidi. Kimimiz ise yaşayarak, yaşatarak, zaferlerine yeni zaferler katarak anlatırız şehidi.

Öncelikle Arteş arkadaşı anlatmak istiyorum. Arteş arkadaş operasyonda Doçkacı  olarak yer alıyordu. Yüreğine yerleştirmiş Dokça namlusunu ve öyle bir kükrüyordu ki, karşıda tabur tabur düşman sürüm sürüm sürünüyordu. Ve Argeş işine sadık tam bir görev adamı gibi yaşıyordu. Silahında (Dokça) teknik bir arza olduğunda, o arızayı gidermek ve silahını çalışır hale getirip hazır tutmak için itina ile çalışıyordu. Koşullar ve içinde olduğu durum ne olursa olsun o silahını hazır ve çalışır vaziyette tutuyordu. Çünkü Arteş arkadaş hava saldırıları olduğunda, silahıyla arkadaşlarını koruyordu. Arkadaşlarının canlarını korumakla görevli olmak, PKK gerillası için olukça onurlu bir görevdir. Ve Arteş arkadaş bunun bilinciyle davranıyor, görevinin gereklerini yerine getiriyordu. İstekli ve azimliydi. Yaşama üstün bir moralle katılıyordu. Zorlayıcı hava koşullarına rağmen, inadına iradi bir keskinlikle her şeye karşı koyuyordu. Hiç şüphesiz Arteş arkadaş, operasyonun başlangıcından sonuna kadar en belirleyici ve önemli bir rolü oynadı.

Egit arkadaş Arteş arkadaşın yanında yardımcı Doçkacı olarak görev yapıyordu. Egid’i anlatmak zordur ama anlatmadan da olmaz. Genç yüreğin PKK ruhuyla ulaştığı iradi duruşun sembolü denebilir. PKK’yi mantıken iyi anladığı ve bunu güzel anlattığı bir gerçek. Genç ve tecrübesiz olmasına rağmen, bilinciyle pratiğini birleştirmeyi başarabilen ender kişiliklerdendi. Tepede ve operasyon esnasında bitmeyen enerjisiyle, sürekli koşuşturuyordu. Göreve bağlılık ve ne olursa olsun başarma azmi sonsuzdu. Duruluğuyla çevresine moral veren o genç, bedeni Şıkefta Bırindaraya dikilmiş özgürlük abidesi olarak ruhumuzda ve bilincimizde yaşayacak.

Zindan arkadaş, sessiz ve derin bir mücevherdir. Soğuktan ayaklarını kullanamaz hale geldiğinde sarf ettiği şu sözlerden anladım; “heval düşman gelsin ben diz üstü  savaşırım” sarf ettiği bu sözler, onu militan ve savaşçı kişiliğini açık ve anlaşılır bir şekilde ifade ediyor. İnatçı,  ısrarlı, kararlı, kini ve öfkesi yüzünden okunan bir intikamcı. Duygu, bilinç ve yüreği bütünleşmiş düşmana karşı, asla aşılamaz bir dağ parçası gibi duran Zindan arkadaşı bilincimize nakşedip belleğimize resmettik.

Özkan arkadaş son anda tepeye yetişen tamamlayıcı olmak için var gücüyle çalışan, kaba bir görünüşe sahip olmasına rağmen son derece ince ruhlu ve duygulu, yılların savaşçısı nadide bir çiçekti. Önderliğin zehirlenmesi ve düşmanın halka yönelik baskılarına karşı, kin ve öfkeyle dolup taşıyordu. Yumruğunu taşlara vurup ‘’ah bir operasyon çıksaydı’’ diyişini asla unutamayacak ve intikamını almaya devam edeceğiz.

Zap operasyonunda Şıkefta Bırindara tepesinde şehit düşen bu dört arkadaş başlayan yeni bir sürecin kahramanlarıdırlar. Anıları yeni zaferlerin müjdeleyicisidir.

Azat Ararat