SENİ YAZMAK ZOR ŞEY DAĞ YÜREKLİ YOLDAŞIM

Biz tüm insanların eşit ve özgür yaşamasını istiyoruz. Biz, dil, din, ırk, cins, mezhep ayrımı olmasın istiyoruz. Biz, Türk, Kürt, Arap, Çerkez, Ermeni tüm halkların ortak yaşamasını istiyoruz. Biz kadının da bir insan olarak kabul edildiği bir dünya istiyoruz. Bunları anlatırken sana sessiz, sakin ve merakla dinliyordun. O kadar sakindin ki içimden acaba gerçekten dinliyor mudun diye soruyordum kendime. Ama dinlemezse söyler herhalde deyip devam etmeye çalışıyordum. Çok çabuk kabul etmedin birçok şeyi ama çok geç de olmadı aslında. Aslında ilk seni tanıdığımız günden sonra çıkıp bizim kampüs kantinine geleceğini düşünmemiştim doğrusu. Seni bir hafta sonra orada görünce şaşırmıştım aslında. Fakat aynı zamanda sistemden bir kişiyi daha kopardım diye düşünüp korkunç mutlu da olmuştum aynı anda.

Emekçiydin Şiyar yoldaş. Ailenden sana maddi yardım gelmemesi için boş zamanlarında çalışıyordun. İhtiyacı olduğunu düşündüğün herkese yardıma koşardın. Önüne koyulan görevlerin en iyisini yapmak için çaba sarf ederdin. Herkes seni çok severdi. Hiçkimsenin kalbini kırmak istemezdin. Moralsiz birini hemen fark eder, yanına ilişir ve onu güldürmeden kalkmazdın. Çocukla çocuk, büyükle büyük olurdun. Evine gittiğimiz işçi ailelerdeki kadınlarla bile rahat ilişki kurardın. Sen insanı anlar, insanı gerçekten sever, her şeyini onun yeniden yaratımı için vermeye hazır olduğunu gösterirdin. Artık dayanamıyorum, bu şehir beni boğuyor, dağlara gitmek istiyorum diyordun. Bir süre daha çalışmalarda kalmak senin için zor oldu. İlişkiler yıprandığı için iki ay boyuca seni yolculadık, sen geri geldin, biz yolculadık, sen geldin. En son gidişinde de akşama geri gelirsin diye seni bekledik ama sen gelmedin. Anladık ki sen yoldasın. Ailen bize korkunç öfkelenmişti. Senden sonra intikam alırcasına yaklaştı. Çok aradılar seni ve bizi çok zorladılar. Şimdi senin gidişinden sonra duyduğuma göre daha iyilermiş. Bu da yine senin kazanımın. İlk güneyabatıya, engizeklere gitmiştin. Senden sonra gelen yoldaşlardan haberini almıştık. İyimişsin, bir de askerleşmede iddialı olduğunu söylediler, çok sevindik. Ve senin başaracağına inancımız pekişti. Özgürlük güneşimizi, başkanımızı görmeyi çok isterdin. O büyük insanı görmek bile yeterlidir derdin. Ben gördüm, senin ve bütün yoldaşlarının yerine de bakmaya çalıştım Şiyar yoldaş. izledim, incelmeye çalıştım. Bu da onun için dedim bakarken, ama sana bunu anlatamadım. Amanoslarda kalmışsın yoldaş. Onca zorla süreçlere, tasfiyeci yaklaşımlara ve düşmanın yönelimlerine rağmen ayakta kalmışsın. Hem de inancını, kararlılığını arttırarak. Hiçbir zorluk senin karşında dayanamamış. Hepsine merhaba deyip açmışsın göğsünü dağlara ve yürümüşsün. Geri çekilme sürecinde güneye gelmiştin. Yine durumunun iyi olduğunu duyduğumda. İşte bizim Şiyar böyle olur demiştim. Yaşanan düşman yönelimleri karşısında 2001 yılındaki güneydeki hamlelere hiç tereddütsüz katılmıştın. O zaman da yanında olan yoldaşların, senin fedakarlığını anlata anlata bitiremiyorlardı. Sonrasında halkının fedaisi olmak için Özel Kuvvetlere geçmiştin. Seni kıskanmamak elde değildi. Bu kadar kesintisiz ve güçlü katılımı sağlayan bir yol arkadaşını kıskanmamak elde değildi tabi. Yıllar sonra takımımızı ziyarete geldin. Eski sakinliğin, sabırlı duruşun halen vardı. Daha bir olgun, daha bir kararlı gördük seni. Önceden tanıdığımız yoldaşlardan bahsettik seninle. Süreçten, istenilen görev ve sorumluluktan konuştuk. Yine yazmıyor musun diye sormuştun sana, fazla değil demiştin. Biraz diye cevap verdin. Yine kızmıştım, olmaz yoldaş daha çok yoğunlaşmalısın demiştim. Tuhafıma giden bir nokta da tütün içişindi. Oysa öğrenciyken en büyük sigara düşmanı sendin. Başladım işte demiştin. Bense neyse diye geçirdirmiştim. Seni görmek beni sevindirmişti. Hele gelişme düzeyin her ne kadar istenilen düzeyde olmasa da çabanın oluşunda ve kararlılığında oluşun sevindirmişti. En son Amanos’a gitmeden akademiye gelmiştiniz. O zamanki gözlerindeki parıltı aynı ülkeye gelişindeki gibi gelmişti bana. Yine çok coşkuluydun. Başarılarınız bizi sevindiriyor demiştin. Ben de bunun içinde bütün yoldaşlar var demiştim. Karanlıkta yaptık törenimizi ve sizi sessizce uğurladık. Yüreğimizin yarısını alıp yola koyuldunuz. Bu yüzden kendinize iki kat daha iyi bakacağınızı düşündük. Görüşmeden düşmek yok demiştik. Yineledik sözlerimizi, ama gitmek diyorum ben buna. Başka bir şeye ne dilim, ne de yüreğim varıyor. Belki de kolaya kaçmak diyeceksin, ama gitmek demek daha kolay oluyor. Gittiğini Zağros’ta radyodan duydum. O anı anlatmak istemiyorum. Erken gittin Şiyar yoldaş. yüreğimizin yarısını da kendinle alarak bizi sensiz yaşamak zorunda bırakarak. Erken gittin, görüşmeden düşmek yok sözüne rağmen. Gittin, kalbimizin yarısı peşinizde inan, yüzünüz hep yolumuza dönük, umutlarınız bize bağlayıcı bir miras, sevdanızı taşıyabilmek için büyüyecek bu yürek. Son haykırışlarınız asla dinmez kulaklarımızda. İşkence yapmışlar size, komplo ile olmuş. Nasıl vardı elleri, nasıl kıydı bu insan güzellerine. Yaşadıklarımıza anlam verecek insanlar yok bizden başka. Ancak biz çözeceğiz bu kördüğümü. Ancak biz can yoldaş, o büyük günün gelişinde ülkemin güzel çocuklarına verilmiş olacak adınız. Ve ülkemin güzel çocukları taşıyacak bayrağı. O gün hepimiz orada buluşacağız yine. Erken gidişinin hıncını çıkaracağız. Seni ve sizi yazmak o kadar zor ki sizleri yaşabilmek gerek. Bunu yapmak için olacak bundan sonraki yürek çarpışı, nefes alışı. Seni ve sizi yaşamak için ant olsun sevgiyle kalın yoldaşlar.

 

 

Mücadele Arkadaşları