Çekdar-Osman Güneş Yoldaşın Anısına
28 Şubat 1984’te Batman’da dünyaya gelen Çekdar arkadaş, 7 çocuklu yurtsever bir aile ortamında büyür. Müziğe ilgi duyan Çekdar arkadaş, ortaokul mezunudur ve siyasi davalardan ötürü yaklaşık 5 ay cezaevinde kalmıştır. Daha küçük yaşlarda savaşın kirli yüzüyle tanışan Çekdar arkadaşın milis olan dayısı Nuri Özdemir ve kardeşi Selahaddin Özdemir 1996 yılında HİZBUL-KONTRA tarafından katledilirken, amca çocukları Dr. Ali Abbas (Nadim Topal) 1990'lı yıllarda PKK saflarına katılmış ve 2000’de Hasankeyf’in Reşide köyünde askerlerle girdiği bir çatışmada şehit olmuştur.
HPG Ana Karargâh Komutanlığı Çekdar arkadaşa ilişkin 10 Şubat 2012 günü yaptığı açıklamada şu ifadelere yer veriyor: “Kürdistan da özel savaşın halkımız üzerinde yürüttüğü inkâr ve imha politika ve uygulamalarının yakın bir şahidi olarak yetişen Çekdar arkadaş, Kürdistanlı olmanın düşman tarafından imha edilme gerekçesi yapıldığının bilincinde olur. Yaşadığı derin sorgulamalar sonucunda anlamlı bir mücadeleyi özgürlük hareketiyle buluşmakta bulan Çekdar arkadaş 2009 yılında gerilla saflarımıza katılım sağlar. Aldığı eğitim ve gerçekleştirdiği yoğunlaşmalarını pratik sahalarda uygulama konularında önemli derinleşmeleri sağlayan Çekdar arkadaş, en son Garzan alanımızda bulunmuştur. Çekdar arkadaş verilen tüm bedellerin güçlü ve kararlı bir savaş ile sağlanacağına olan inancıyla bu önemli görev sürecine başlamıştır. Gamze gülüşlü ve sempatik özellikleriyle Çekdar arkadaşımız bulunduğu görev alanlarında her zaman sevilen, arkadaşların yüreğinde güçlü yer edinmesini bilen bir duruşu sergilemiştir. En son konuşmalarında Çekdar arkadaşımız “Önderliğimizin Özgürlüğü ve halkımıza layık bir pratiğin sahibi olacağız” temelinde büyük bir mücadele kararlılığı olmuştur.”
“Şehitlerin kanlarıyla, mücadeleleriyle şu an nefes aldığımın farkındayım.” diyen Çekdar arkadaş; kendisinin de dahil olduğu Şehitler Kervanının yolcularına ilişkin şu değerlendirmeleri yapıyor: “O onurlu insanlar olmasaydı mücadele etmeselerdi şu an Kürt diye bir şey olmayabilirdi. Her şey Önderliğin sayesinde olmuştur. Onun için ideolojik eğitimi esas tutuyorum. Önderliği daha iyi anlamak için kendimi ileriki zamanda ideolojik eğitime vereceğim. Kendime birinci esas olarak göreceğim ideolojik eğitimdir. Katılım nedenim Önderliktir. Hedefim de Önderliğin özgürlüğüdür. Önderliğin zindanda olduğunu kendime hazmedemiyorum. Onuruma dokunuyor. Ne engeller çıkarsa çıksın Önderliğe bağlı bir asker olacağım. Önderliğin çizgisinde yürüyeceğim ve şehitleri esas alacağım.”
Çekdar arkadaş ile daha sivil yaşamdan tanışan Karker Gabar; “Çekdar arkadaşla gerilla saflarında hiç karşılaşmamıştık. Çekdar arkadaşla sivilde tanışmıştık. Aynı okulda okuyorduk, aynı mahallede oturuyorduk ve beraber büyümüştük.” ifadelerine yer veriyor. Gabar; Çekdar arkadaşı şöyle anlatıyor. “Çekdar arkadaş ailesinin yurtsever olmasından dolayı partiyle küçük yaşta tanışmıştı. Parti faaliyetlerinde bulunmuştu. Şehit Çekdar’la birlikte birçok defa parti çalışmalarında yer almıştık aynı alanlarda. Şehit Çekdar’ın en temel özelliği düşmanın Batman’da geliştirdiği kontra faaliyetlerine karşı duyduğu tepki, öfkeydi. Şehit Çekdar arkadaşta, Batman’da 90’lı yıllarda ön planda olan Hizbullah’ın yaptığı faaliyetler büyük etki bırakmıştı. Hepimiz üzerinde bırakmıştı. Şehit Çekdar üzerinde bu daha belirgindi. Onun için sürekli düşmandan intikam alma peşinde koşmasını bilen bir yoldaştı. 2006 yılında partiye katılmamın ardından şehit Çekdar arkadaşı bir daha görmek kısmet olmadı. Gerilla saflarına katıldığını duymuştum. Ama kaldığımız alanlar birbirinden uzak olduğu için birbirimizi göremedik.”
Çekdar arkadaşın sanata çok büyük bir ilgisinin olduğunu belirten mücadele arkadaşlarından Ş. T. şunları dile getiriyor; “Sanata karşı çok fazla bir sevgisi vardı. Sanatsal yönde kendisinde gelişme yaratmak istiyordu. Çünkü sanat bir kültürün temsilini yapar. Ve arkadaş bu bilinçteydi. Buna göre de kendisine bir şekil vermek istiyordu. Sanat yönünde kendisini o düzeye ulaştırmak istiyordu. Çünkü kültüründen uzaklaşmış bir insan bir kişiliği temsil de edemez. Arkadaş bunu görüyordu ve kendisine belirlediği hedeflerden birisi de buydu. Diyebilirim ki, gelecekte Kürt kültür-sanatında çok önemli bir rol oynayabilirdi. Yine yapacağı sanatla insanları doğru yola getirebilirdi. Sistemdeki gençlerimiz asimile olmuşlar, kültürlerinden uzaklaşmışlar ya da kapitalist kültür ve sanatın içinde eriyerek kültürlerinden, sanatından tamamen uzaklaştırmışlardır. Arkadaşın geliştirdiği sanat insanı kendisine çekerdi. Böyle bir sanatı vardı.”
Çekdar arkadaşın yaşama çok iyi katıldığını hatırlatan silah arkadaşı W.R. ise; “Yaşama çok canlı katılıyordu. Arkadaşları çevresinde topluyor ve sürekli olarak onlarla tartışıyor, konser verir gibi her akşam moral yapıyordu. Kuzeye gitme isteği çok güçlüydü. Sürecin bize verdiği sorumluluk ve görev gereğini yerine getirme çabasındaydı. Yaşamda duruşunda çok mütevazıydı ve her arkadaşa da örnek oluyordu. Yapı içinde öncü bir arkadaştı. Yeni savaşçılarla sürekli tartışıyor ve örgütü onlara anlatmaya çalışıyordu. Örgütte aldığı her şeyi arkadaşlarla paylaşmak istiyordu. Garzan’a gitti ve kış sürecinde şehit düştü. Onun şahadeti bize çok ağır geldi, çünkü birlikte kalmıştık, bize emekleri vardı. Biz yeni savaşçıyken bize çok yardımcı olmuştu. Eğitsel anlamdan tutalım da yaşamdaki ihtiyaçlara kadar bize çok yardımcı oldu. Çok çalışan ve fedakâr bir arkadaştı.” diye anlatıyor.
“Çok fedakâr, yaklaşımları çok özlü, kişiliği özlü, dürüst, saf bir arkadaştı.” diyerek Çekdar arkadaşın kimi özelliklerini sayan mücadele arkadaşı X.D. şunları dile getiriyor. “Zorlanan arkadaşlara yardımcı olması, ilgilenmesi biraz da onun yoldaşlık ilişkisini ortaya koyuyordu. Onun temel özelliği yoldaşlık ilişkileri ve dürüstlüğüydü. Hem örgüte karşı, hem şehitler gerçeğine karşı, hem önderliğe karşı çok dürüst yaklaşan bir arkadaştı. O dürüstlüğünü de mücadeleye akıtan bir arkadaştı. Gerçekten de mücadeleyi çok değerli bulurdu. Sürekli savaş alanlarında bir şeyler yapmak isterdi. Haksızlıklara karşı çıkması, sürekli doğruları savunması, bunu da örgütsel temelde yapması söz konusuydu. Bu da birçok arkadaşı taburda etkilemişti. Doğal kişiliğiyle insanları örgütsel çizgiye çekiyordu. Belki de çok fazla ideolojik, çok fazla teorik düzeyde yapmazdı ama yaşam duruşuyla yapardı ve bu da doğal olarak arkadaşlar tarafından çok sevilmesine yol açıyordu.”
Mücadele Arkadaşları