Komutan Mazlum’a Veda

Mazlum Amed-Aydın Baran Yoldaşın Anısına

Gerillayı anlamak, gerillanın dünyasını hissedebilmek ve gerillanın duyumsayışına dokunabilmek uzak olanlar için imkânsızlık sınırlarındadır. Ama uzak da olsa yüreğini yakın etmesini bilmiş olanlar için bu uzaklıklar bir kıvılcımla yanıp kül olur. Kimi zaman bir an, bir bakış, bir söz ya da bir mimik, gerillanın yüreğinde bir yangını tutuşturur. Gerilla ne ister, ne yaşamayı diler, nelerin sahibi olmak ister… Aslında bu soruların hepsinin cevabı benzerdir. Çok şey ister gerilla. Özgürlük, eşitlik, mutluluk, barış, kardeşlik, emek bilirlik, ahlakilik ve daha birçok şey. Hatta insan oluşumuna temel oluşturan her şeyi ister. Çünkü gerillanın kendisi için istediği, beklediği, sahibi olmayı dilediği şeyler yoktur. İstediklerinin hepsi, kendi dışındakiler içindir ki kendisinde bunları yaratmanın onurunu oluşturmaya eğilim gösterir. Onurlu bir yaşamı yaşamış olmak ve bu onurla, dünyaya gelmiş olmanın kıvancını yaşamak, gerillanın yaşam adımlarında gücü oluşturan gerekçedir.

Gerillanın bu onurla bağlantılı olarak istediği bir diğer şey de şehit düştüğünde, uğruna savaştığı halkın bağrına basılmak, toprakla buluşmadan önce, halkının yüreğine gömülmektir. Kürdistan özgürlük mücadelesinin kritik süreçlerinde yaşanan şahadetleri bu anlam yoğunlaşmasıyla karşılayan halkımız, törenleriyle, sloganlarıyla, sinesine bastıkları gerilla cenazeleriyle halkının bu onurlu evlatlarının alnını göklere değdirdi. Alnını göklere değdirmek, uçma eyleminin sınırlarında olmak, kanatlanmanın engin onurunu yaşamakla özdeştir.

Bunu, tüm farklılıklarımıza, başka başka renklerimize ve ayrı zaman-mekânların yaşanmışlıklarını yüklenmemize rağmen ortak atan yüreklerimizle bildiğimiz Mazlum Yoldaşın da istemi yerine geldi. Mazlum yoldaş, güler yüzü, her şeye rağmen bulunduğu ortamda esprileri, kahkahaları, sonsuz moral verme çabası, kendisinden taşan yaşam coşkusuyla, onu benim gibi az tanıyan arkadaşların dahi belleğinde, yüreğinde ve beyninde yer edinmiş bir öncü gerilla komutanıdır. Kuzey Kürdistan’da gerillacılık ilmine kendinden bir şeyler kattı. Ve kattıklarıyla kendinden parçaları, onun ve yoldaşlarının izinde yürüme kararlılığında olan bizlerin gönüllerine ektiler.

Mazlum yoldaşın anısına yapılan törenlerde, annesi ve ablası, onu şarkılarla uğurladılar. Ağıtlar demiyorum, zira ağlamıyordu bu onurlu Kürt kadınları. Şarkılarla Mazlum yoldaşın Amed dağlarındaki adımlarını, uzun yıllara sığdırdığı onurlu mücadelesini, özgürlükteki ısrarını, yeni yaşam umutlarını ve gerillacılık hayatını anlatıyorlardı. Onların yüreğinden süzülüp benim yüreğime akan birkaç kelime olduysa da, birçok anlamı taşıdı dünyama. Ablası Naciye’nin ve annesinin yaşadığı onuru bizler izlerken Mazlum’un ardından, yüreğimizde yer edinen Mazlum’a gıptayla bakıyoruz. Kürdistan özgürlük mücadelesinde yer edinen her yücelişte, her direniş toplaşmasında, her yoğunlaşmış inançta, her yürek büyümesinde, her sonsuzluğa meyilli hakikat arayışında, aşk düzeyindeki her özgürlük soluğunda Mazlumca bir şeyler buluyoruz zaten. Bundandır, Mazlum adı yüreğimizde zalimin zulmüne maruz kalışın ötesinde çağrışımlara denk gelir. Mazlumca diyorsa bir arkadaşımız, bir direnişten söz ediyordur. Bir yücelişi, bir inancı, derinliğin anlamında kendini oluşturan bir insan güzelini anlatıyordur.

Bu sebepten olsa gerek, Mazlum Amed deyince yüreğimizi titreten uzun bir PKK’lilik anlamı gelip konaklıyor yüreğimizde. Hissedebildiğimiz, anladığımız, algılayabildiğimiz kadarıyla yüreğimizin aynasından bu yeni hissedişleri Mazlum yoldaşa yansıtıyoruz. Ona sunuyoruz, onun onurla karşılayacağı bu anların duyumsayışlarını.

Kürdistan halkı, analarımızın öncülüğündeki kadınlarımız başta olmak üzere, inkârcı, katliamcı, soykırımcı, toplum kırımcı ve tecavüzcü devlet güçlerine göstermiştir ki, şehitlerimiz, halkımızın onuru, dünü, bugünü ve geleceğidir. Şehitlerini karşılama ruhu, özgür geleceğe, özgür yaşama ve özgür ilişkilere yönelme kararlılığını gösteriyor. Bu kararlılık, her gerillanın yüreğinde bir yeni yaşam, yeni yaşam uğruna her şeyini feda etme gücü, feda etme gücü içerisinde yeni anlamlar yaratma ve yüreğinin rotasını ufuklara çevirmeyi anlatıyor.

Bizler de gerilla yüreğimizde, Önderliğimizin yarattığı anlam damlasıyla, tüm mücadele değerlerimizi yüreğimize sığdırabilmeyi kendi yaşamımızın rotası yapıyoruz. Yüreklerimize aldığımız sevgiler oranında yüreklerimizin büyüdüğünü bizlere öğreten yaşam güneşimizin, bu yeni doğum zamanlarına denk sıcaklığıyla ilerliyoruz ufuklara doğru. Ve her adımda Mazlumca yaşamın tüm insanlık âşıklarına nasip olmasını diliyoruz. Çünkü Mazlumca yaşamak, gerçeğe dokunmanın gücüyle, bu dokunuştaki anlamı hissetmenin yakıcılığıyla ve alevlerden ibaret rüzgârların yenileyiciliğiyle soluk almak, az da olsa özgürlüğü solumaktır.

Dilzar Dîlok

Kategori: Şehit Anıları