ERİŞ ve ANDOK Yoldaşların İzinde Yürüyoruz

Sömürgeci, faşist, inkâr ve imha sisteminin 21. yy.daki temsilciliğini yapan AKP ve ordusuna karşı KAYSERİ EYLEMİ en büyük cevap niteliğini taşıyan direniş eyleminin zirveleştiği bir noktadır. Kayseri bilinçli bir hedef tespitidir. Kayseri, Kürdistan ve Türkiye halklarının başına örülen çorapların, ılımlı İslam kılıklı faşizmin akıl ve para merkezi konumunda olan bir şehirdir. Bu eylem başta Kürdistan gençliğine olmak üzere tüm zulüm karşıtı insanlığa faşizm ile savaşmaya ve mücadele etmeye büyük bir çağrıdır. Bunun gerçekleşmesinin ve başarıya ulaşmasının ne kadar somut ve mümkün olduğunu herekse göstererek cesaret ve güven kaynağı oluşturmanın en yalın halidir Kayseri Eylemi. Bu eylemin sahibi olan ANDOK ve ERİŞ Arkadaşlarımız gerilla mücadelemizin en kararlı militanları olarak özgürlük şehitleri kervanına katılmışlardır.

Andok arkadaşımız yurtsever bir ortamda büyümüş, soykırım altındaki ülkesinin parçalanmışlığını, kimsesizliğini, yoksulluğunu zulüm ve işkence altında her gün yok edilme ile karşı karşıya bırakıldığını beşikteki bebekten aksakallı dedeye, nur yüzlü ninelere kadar faili meçhullere götürüldüğünü bizzat yaşayarak görmüştür. Bu gerçekliklerle yüreğindeki kin ve öfke büyümüş halkını insanca bir yaşama kavuşturma hayallerini kurarak yaşamıştır. Kürt direnişinin en çok kırılmak istendiği Kürdistan’ın fethinin gerçekleştirilmek istendiği ve en çok faili meçhul kontra cinayetlerinin gerçekleştiği özel savaşın merkezi Amed’de büyüyen bir Amed genci olarak devletin okullarında okumamış, devletin Kürtlere reva gördüğü boş yaşamı reddetmiştir. En çok da Şehit Zilanların mücadele tarzından etkilenmiş, onun yolunda yürümeyi kendisine ant edinmiş ve böylece 2007 yılında Kürdistan Özgürlük gerillalarının arasında yerini almıştır. Ama katılmakla yetinmemiş, hep Zilan çizgisini yaşamsallaştırma görev ve sorumluluğunu üstlenecek güce ve bilince erişmenin çabası, azmi içerisinde olmuştur. Bu çaba ve azim onu Ölümsüzlük arayışçılarının mekânına, Önder Apo yolunda ölümsüzleşme kararının yeri olan Ş. Zilan taburuna ulaştırmıştır. Burada Önder Apo gerçekliğinde derinleşmiş büyük bir eylem sahibi olabilmenin, Önder Apo ile 24 saat yaşayarak gerçekleşebileceğinin her daim bilincinde olmuş, buna göre yaşamıştır. İçinden geçtiği bütün süreçlerde, bütün dönemlerde fedai eylem önerisinde ısrar etmiş olan Andok arkadaş bunun yanı sıra gerek kendisini buna denk geliştirme, yetiştirme faaliyetlerindeki katılımı, azmi, kararlılığı, temposu; gerekse de yoldaşlarını da bu gelişime sürüklemedeki emekçiliği, fedakârlığı, sabrı ve mütevazılığı ile hep örnek alınmıştır.

Andok arkadaş gerektiği yerde komutan olup öncülük yapmaktan geri durmamış, nerde bir görev olmuşsa oraya tereddütsüz yönelmiştir ve üstlendiği her çalışmanın da layıkıyla hakkını vermiştir. Yoldaşlarına karşı sorumluluğunu dürüstçe ve samimice mütevazı bir biçimde yerine getirmenin arayışından hiç vazgeçmemiştir. Yoldaşlarının ve halkının çektiği acıların tek dermanının Önder Apo olduğunu ve Önder Apo’nun özgürlük, güvenlik ve sağlık koşullarını yaratmaya hizmet etmeyecek tek bir anın bile yaşanmaya haram olduğunu bir ilke olarak benimsemiştir. Özellikle uluslararası komplonun Önder Apo’yu bunca ağır bir tecrit altına alarak etkisizleştirme amacına keskin bir cevap vermenin net kararlılığı ile her anını değerlendirmiş ve kendisini ilmek ilmek dokuyarak hazırlamıştır. Andok arkadaş eylemi ile tüm ilgili kamuoyuna, dostlara, Kürt sorununun demokratik özgürlükçü çözümünün ne kadar uğruna hayatını gözünü kırpmadan feda etmeye değer olduğunu anlatmaya çalışmış ve sorumluluğa çağırmışsa, düşmana da şunu çok açık göstermiştir ki; Önder Apo’yla yaşam ya da onlara da dünyayı zehir edecek bir eylem çizgisi.

Andok arkadaş gibi Eriş arkadaş da yurtsever Gever ortamında büyümüş, düşmanını tanımış, özgürlük ile tanışan ve her geçen gün değerlerine sımsıkı sarılan kendi halkının evlatlarını da tanımıştır. Tıpkı Amed gibi düşman Gever’de de en kirli oyunlarını oynamış, katliam provokasyon, asimilasyon, yozlaştırma v.b özel savaş taktiklerini halka amansızca yöneltmiş ama bunun karşısında boyun eğmeyen Gever halkının yiğit bir evladı olan Eriş arkadaş tüm bunları her gün yaşayarak görmüş, zalime boyun eğmemeyi ve ona taş, sopa ve elinde ne varsa vurmayı, savaşmayı bir ders olarak halkından öğrenmiştir. Hemen yanı başındaki engin ve asi yenilmez Zagros dağlarındaki özgürlük gerillalarının silahlı savunma savaşımına katılmayı kendisine görev bellemiştir. Çünkü aynı dönemde Türk silahlı kuvvetleri Genelkurmay başkanı İlker Başbuğ Kürt gençlerini dağa çıkarmamanın yollarını aramakta, bu temelde çağrılar yapmaktadır. O da zalime cevabı dağa çıkmakla vermiştir. O da Andok arkadaş gibi dağa çıkmak, eline silah almakla yetinmemiş, silahını en etkili bir biçimde düşmanı yenecek tarzda kullanmanın yol ve yöntemlerini aramaya başlamıştır. Önder Apo çizgisinde derinleştikçe yenilmez bir savaşın açığa çıkarılabileceğinin bilincine varmış, bu temelde Ş. Zilan Ölümsüzler taburuna katılmıştır. Her daim moralli ve güler yüzlü olan Eriş arkadaş genç yaşına rağmen oldukça ciddi ve anlam yüklü olmayı başarmış bir arkadaştır. Her iki arkadaşın bulundukları ortamda canlılık, moral, coşku eksik olmazken, arkadaşları etraflarında toplayarak bir çekim gücü haline gelmeyi başarmışlardır.

Eriş ve Andok arkadaş demek moral, karar, iddia ve mutlaka başarmak demekti. Nitekim eylemlerini gerçekleştirme tarzları, hedef tespitleri ve ulaştıkları sonuç bunu zaten göstermiştir. Düşmanın beklemediği ve zaten Apo’cuların giremez diye düşünüldüğü Kayseri’de eylem yapmayı bilinçli ve bizzat yoğunlaşarak tercih etmişlerdir. Faşist Türk devletinin orta yerinde istediğimiz zaman onları kendi belirlediğimiz şekilde başarıyla vurabileceğimizi kanıtlamışlardır. Kendisini bir polis devleti haline getirmiş T.C devletinin her yere polislerini yerleştirerek halkları sömürme, ezme sisteminin cesur ve yiğit gençler tarafından nasıl boşa çıkarıldığını göstermişlerdir. Kilometrelerce süren kovalamacada ellerindeki bütün cephane ile çatışmışlar ve en son mayınlarını da kendilerinde patlatarak Önder Apo’suz yaşamamakta ve yaşatmamakta ne kadar kararlı olduklarını göstermişlerdir. Önderliğimiz faşist devleti daha önce de uyarmıştı; demokratik çözümün gelişmemesi halinde savaşın olacağını ve PKK’lileri iyi tanıdığını, savaşırlarsa fedaileşerek savaşı büyüteceklerini belirtmişti. Ve süreç bunu doğrulamaktadır. Eriş ve Andok arkadaşların eylemleri Önderliği ve Özgürlüğü uğruna neler yapılabileceğini düşmana göstermiştir. Dostlar ve ilgili kamuoyu ve aynı zamanda halkımız bilmelidir ki bu amansız bir biçimde toplumun değerlerine, onuruna ve geleceğine çılgınca sahip çıkan aklın tutumudur.

Eriş ve Andok arkadaşlar, hepimizi Önderlik üzerindeki ağır tecride sessiz kalmamaya çağırmış, Önder Apo üzerindeki tecrit ve esaret koşulu kaldırılıncaya kadar mücadelemizi hiç yılmadan devam ettirmeye çağrıdır. Bu eylemle biz HPG güçlerine eylemleri yükseltme talimatı olmuşlardır. Biz de bu genç ve fedakâr, yiğit, kahraman yoldaşlarımızın izinde yürümeyi temel görev bileceğiz. Şehitlerimize bağlılığımız eylemlerini sürekleştirerek, yaşamsallaştırarak sağlanacaktır. Halkımız da bu kahramanca yapılan eylemin etrafında kenetlenerek Önderliğini ve şehitlerini sahiplenmelidir.

Mücadele Arkadaşları