Gittiğine Kimse İnanmak İstemedi

 
Zozan arkadaşın amcakızı Melsa arkadaşla aynı çalışmalarda kaldığım olmuştu. Melsa arkadaş bana çok sıcak gelmişti. O şehit düşünce büyük acı yaşamıştım. Zozan arkadaşı Xakurke’de gördüm. Yıl 2011 idi. Beni daha önceden görmemiş olmasına rağmen galiba hisleriyle tanıdı. Tanıştık. Ona Melsa arkadaşı sordum. Amcakızı olduğunu söyledi. Adımı Melsa arkadaşın taktığını söyledim ona. Melsa arkadaşa olan bağlılığımdan dolayı onu tanımak istedim. Ona da tıpkı Melsa arkadaşa yaklaştığım gibi yaklaşmaya çalıştım. Melsa arkadaşa benzeyen yanları vardı.

Şemdinli hamlesindeydik. Bir eyleme katılmıştık. Eylem sonrası birlikte döndük. Eylemin yoğun duygularını yaşamaktaydık. Çok tartışma yapıldı. Değerlendirmelerini dinledim ve Zozan arkadaşa daha çok ısındım. O da bana yakınlaştı. Zorlandığı noktalar olmakla birlikte yüksek bir hırsa sahipti. Bu mücadeleyi çok seviyor, hakkını vermeye çalışıyordu. Bundan dolayı yaşamın her alanına aynı sıcaklıkla yaklaşıyordu. Esas aldığı katılım biçimi Önderliğin kadına biçtiği rol temelindeydi. O dönemde komutan değildi ama sorumluluk bilinci yüksekti, militan duruşa denkti. Arkadaşlarla sürekli tartışır ve kadın, erkek bütün yoldaşlarını sever, yüreğinin sıcaklığıyla yaklaşırdı. O Önderlik ideolojisinde derinleşmişti. Bunun için okuyup araştırırdı. Zamanını boş geçirmez, her anını eğitim amacıyla değerlendirirdi. Zaman onun için altın değerindeydi.

Zozan arkadaşın ilk katıldığı dönemlerde çekingenliğin de etkisiyle olacak çok konuşkan sayılamayacağı, hatta sessiz denebilecek durumda olduğu, onu o yıllarda tanıyan arkadaşların ortak görüşüydü. Yani çok girişken, ortamda çok fazla göze batan bir arkadaş olmadığı söyleniyordu. Sonradan anlaşılır ki bu, yeni olmanın etkisiyle ortamı anlamaya ve öğrenmeye dönük çabalar sonucu gelişen bir durumdur. Zamanla Zozan arkadaşın doğup büyüdüğü Kobani yöresine özgü özelliklerinin olduğu da -olumlu anlamda- bariz biçimde görülmeye başlanmış. Her şeyden önce açık sözlülüğü, sohbetlerde, resmi ortamlarda söylemek istediğini sözünü sakınmadan, doğrudan ifade etmesi, bunun medeni cesaretini göstermesi dikkat çekmiş. Kısa, öz konuşması ve saydığımız özellikleri sonraki yıllara miras kalarak onun karakteristik yanlarını oluşturdu. Bence en önemli yanlarından birisi Zozan arkadaşın ilişkilerinde, davranışlarında ölçülü olmasıydı.

2012 yılında Şemdinli Gare karakoluna düzenlenen eyleme Zozan arkadaşla birlikte ben de katıldım. Zozan arkadaş eylemde saldırı kolunda yer alıyordu. Zaten hırslı bir arkadaştı. O kendisini kanıtlamak için her şeyi göze alırdı. Eyleme iki yüz kadar arkadaş katılmıştı. Bu düzeyde kapsamlı bir eylemdi. Eylem daha başlamadan deşifre oldu. Zozan arkadaşı en son olarak geri çekilme sırasında gördüm. Eylemin başarısız olması sonucunda adeta çökmüştü. Çünkü o apayrı duygularla eyleme gitmişti. Hatta kendisini geri dönmemek üzere koşullandırmıştı. Onun için önemli olan eylemin başarısıydı. O fedai ruhunu esas alırdı. Bu şekilde geri dönmek ise onun canını çok sıkmıştı. Yanına gidip onunla tartıştım. Böyle şeylerin olabileceğini, bu sıkıntılı durumu aşması gerektiğini anlatmaya çalışsam da oldukça duygusal yaklaştı. Ağlamaya başladı. Bu eylemi çok önemli bulduğunu söyledi. Ama zaten hepimiz açısından böyle olduğunu, Önderlik tarafından başlatılan süreç gereği bu eylemin planlandığını ona anlatmaya çalıştım. Sanırım bu eyleme kendisi açısından ayrı anlam biçmişti. Bu eylemi varlığını kanıtlama şansı olarak görüyordu.

Tüm arkadaşlarda duygusal bir atmosfer oluşmuştu. Bu şekilde gruplar dağıldı. Zozan arkadaş Şemdinli birimine geçti. O hamle başlamadan önce bile kendisini sanki o çerçevede hazırlamış gibiydi. Bir mermi patlatmasının dahi çok önemli olduğunu düşünürdü.

Zozan arkadaş ilerleyen dönemde takım komutanı olmuştu, önemli deneyimleri vardı. 2012 Devrimci Halk Savaşı hamlesinin öncüleri arasında olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. İyice olgunlaşmış, cesareti daha bir bilinçle yoğrulmuş, fedakârlığı sınır tanımaz düzeye erişmişti. Örgüt tarafından önüne ne görev konursa konsun tüm varlığıyla yerine getirmeye çalışıyordu. Zozan arkadaşın son dönemleri bu büyük çabayla geçti. Özellikle yeni katılmış, gerilla ve yaşam deneyimi az arkadaşlarla özel olarak ilgilenir, zorlanmalarını aşmalarında yardımcı olurdu. Komutası altındaki yoldaşların ona yürekten bağlandıklarına çokça tanık olmuşumdur. Zaten Zozan arkadaş düşünsel olarak gelişkindi, insanları bu yanıyla etkileyebilirdi. Aynı zamanda fiziksel olarak da çekiciydi ve ondan bu yanıyla da etkilenmeyecek insan olamazdı.

Derin bir yurtseverliğin izlerini taşıyan Zozan arkadaş Kürdistan’ın değişik tüm parçalarına aynı gözle bakar, yoldaşlarıyla aynı düzeyde ilişkilenirdi. Hiçbir zaman diğer halkların değerlerine de gözlerini kapamadı. Bu tür konularda araştırmacı ve duyarlıydı.

Zozan arkadaş Şemzinan taraflarında yapılan bir yol kontrolü eylemi sırasında düşmanla girilen bir çatışma ve sonrasında gelişen hava saldırısı sonucu şehit düştü. Onunla birlikte üç yoldaş daha sonsuza uğurlanmıştı. Bunlar Sarina, Kemal, Murat yoldaşlardı.

Onu bir ortamda gördükten sonra onun oradan çıkmasını kimse istemezdi. Bu nedenle arkadaşlar onun şehit düştüğüne bir türlü inanmak istemediler.

Melsa Tılora