“DÖNEMİN Apocu Ruhu Ve Fedai Gençlik Sembolü”

“6 Temmuz günü saat 20.30 sularında Van’ın Bahçesaray ilçesi kırsalında operasyona çıkan işgalci TC ordusuna bağlı bir kontra birlikle 1 gerillamız arasında bir çatışma yaşanmıştır. Gece saat 00.30’a kadar süren çatışmada son mermisine kadar çatışarak direnen yoldaşımız bombasını kendinde patlatarak şahadete ulaşmıştır. Şehit düşen Dıjwar yoldaşımız çatışmada 2’si uzman çavuş, 2’si korucu 4 düşman askerini öldürmüş, 1 uzman çavuşu da yaralamıştır.

Apocu Militan Duruşun En Kararlı Örneğini Sergilemiştir Dijwar Yoldaş

Özgürlük mücadelemizde duruş ve kararlılıklarıyla binlerce fedai şehidimizin yolunda ilerleyen yoldaşlarımızdan olan Dıjwar arkadaş, bunu düşman karşısında en güçlü tarza uygulayarak APOCU bir militanın görevlerini nasıl görkemli karşılamamız gerektiğinin somut uygulayıcısı olmuştur. Onda kararlılığı, düşman karşısında üstün başarı azmini ve canının son anına kadar direniş gerçeğini görmek mümkün olmuştur.

Yurtsever Kürdistan halkının bir evladı olarak yetişen Dıjwar arkadaşımız özgürlüğün büyük bedelcisi olarak dağlarımızda aktif olarak mücadele yürüten bir yoldaşımız olmuştur. Edindiği kısa tecrübeyle güçlü bir gerilla olarak mücadelesini sürdüren Dıjwar arkadaş düşman karşısında en kararlı direnişi göstererek özgürlük şehitleri kervanına katılmıştır.”

HPG Ana Karargâh Komutanlığının Dıjwar Silopi yoldaşın şehadetine ilişkin yaptığı 11 Temmuz 2012 tarihli açıklama böyleydi. Örgüt bu anlamlı sözleri Dıjwar yoldaş için kullanmıştı.

Dıjwar arkadaş Silopi yöresindendi. Botan kültürü içerisinde büyümüştü. Bilindiği gibi Botan her dönem düşman karşısında mücadelenin yürütüldüğü bir yer olagelmiştir. Burada savaş ve mücadele en üst düzeyde yürütülmüştür. Botan halkı düşman karşısında asla boyun eğmemiş ve değerlerini korumuştur. Yine Botan, Kürtlerin birçok başkaldırısına, Kürt özgürlük hareketlerine de destek sunmaktan geri durmamıştır. Bizim hareketimiz de silahlı mücadeleyi burada başlattı. Bu silahlı mücadele gün geçtikçe büyüdü ve halkı etrafında birleştirdi, halk üzerinde büyük etkide bulundu. Bu etkiden payını alanlardan birisi de Dıjwar yoldaştı. O daha çocukluğundan başlayarak örgütü tanır ve bir PKK sempatizanı olur.

Dijwar arkadaş sekiz yıl okul okur, yalnız asla sistemin asimilasyon merkezi olarak işlev gören okullarını sevmez. Neye hizmet ettiklerini hissediyormuşçasına hep kendisine yabancı görür bu okulları. Bu yüzden de hep kaçar okuldan ve arkadaşlarıyla birlikte kırlara, dağlara gider. Dağlar onu daha fazla çekmektedir.

Silopi gençlik çalışmalarında yer alan Dıjwar arkadaş aktif bir biçimde katılır bu çalışmalara. Serhıldanlara katılmaları için gençleri örgütler ve onlara öncülük eder. Düşman güçleri tarafından birçok kez gözaltına alınmasına karşın o yine de örgüt çalışmalarından uzaklaşmaz. Son olarak da yedi ay Siirt zindanında yatar. Burada düşman gerçekliğini daha iyi gören Dıjwar yoldaş gerilla saflarına katılma kararı verir. Düşmana öylesine kinlidir ki her zaman onunla savaşmayı istemektedir. Ona göre düşmanla süresiz olarak savaş halinde olmak gerekir. Zaten salıverilmesinin hemen ardından yeniden serhıldanlara katılarak düşmanla olan mücadelesini sürdürür. Düşman hangi yolu denerse de onu bu davadan uzaklaştırmayı başaramaz.

Dıjwar arkadaş 2010 yılının Temmuz ayında örgütlediği sekiz arkadaşıyla birlikte parti saflarına katılır. Duruşuyla arkadaşlara güven verir ve savaş alanlarında kalmak istediğini belirtir. Arkadaşlar onun bu önerisini kabul ederek kuzey sahasında kalmasına onay verirler. İki aylık temel eğitimin ardından Çatak cephesine gönderilir.

Dıjwar arkadaş Çatak cephesine geldiğinde henüz on yedi yaşındaydı. On yedi yaş, pratiğe katılmak için küçük sayılabilecek bir yaştır. Örgüt asla bu yaştaki arkadaşların savaşa katılmalarını istemez. Ama Dıjwar arkadaşın öyle bir kişiliği vardı ki on yedi yaşında olduğu asla anlaşılmazdı. Yaşı küçüktü ama kişiliği oldukça büyüktü.

Teorik anlamda fazla gelişkin sayılmazdı. Yalnız yaşamına bakıldığında örnek alınacak birçok yanının olduğu görülebilirdi rahatlıkla. Kimi şeyleri yeterince ifade edemese de uygulamada dört dörtlüktü. Yani o ideolojik biriydi. Çünkü örgütü yaşamaktaydı. Apocu kişiliğe ulaşmak amacındaydı. Bunun için de büyük bir gelişme çabasına girişmişti. Sırf örgüt yayınlarını okuyabilmek için kısa zamanda okumasını geliştirdi. Önderliğe, örgüte, şehitlere büyük bir bağlılığı vardı, yürekten bir bağlılıktı bu. Dıjwar yoldaşın erkenden gelişmesini, onun büyük bir kişilik olmasını sağlayan, kısacası Dıjwar’ı Dıjwar yapan -ki şimdi hepimiz açısından o bir öncüdür- işte onun bu bağlılığıydı.

Dıjwar yoldaş eksikliklere göz yummazdı. Gördüğü yetersizlikleri yaşamda ya da resmi ortamlarda mutlaka eleştirirdi. Eleştirinin yerini bulması için de eleştiriyi nerede yapacağını iyi bilirdi; hem de eleştirdiği kimsenin kim olduğuna bakmaksızın. Çoğu zaman komutanlarını da eleştirmekten çekinmezdi. Onun için örgüt ölçüleri esastı. Pek eksiklik yaşamadığı için ona çok az eleştiri gelirdi.

Onun birçok özelliği eğitimlerde örnek olarak verilirdi. Yaratıcıydı. Her şeye bir çözüm bulurdu. Gelişkin bir pratik zekâsı vardı. Bu özelliklerinin yanında el becerileri de gayet iyiydi. Botan kültürüyle büyüdüğü için çok temiz kalmıştı. Gerçekten de sistem onu bozmayı başaramamıştı. O kültür onun erimesine izin vermemişti. O kadim bir Botanlı idi.

Dıjwar yoldaş yalnızca duruşu, iki çift sözü ve yoldaşlığıyla güç verirdi yanındaki yoldaşlarına. Onun yanında kendinizi sırtınız sağlamda hissederdiniz. Eğer Dıjwar arkadaş yanınızdaysa tüm Türk ordusu üstünüze gelse bile gam değildi. Çünkü o insana güç ve moral verirdi. Yalnızca bunlar değil elbette; disiplini ve duyarlılığıyla, insanda, onunlayken güvende olduğu hissini uyandırabilirdi. Onun duyarlılığı sayesinde yanındaki arkadaşlar birkaç kez düşmana hedef olmaktan kurtuldular. Gerillacılık anlamında güçlüydü. Karmaşık arazilerde bir kez geçtiği yolları hemen öğrenir, hiç şaşırmadan bir dahaki sefere grup götürebilirdi.

Arazide düşman güçlerini gördüğünde yerinde duramaz ve gidip vurmak yönünde yoğun ısrarda bulunurdu. Bunun dışında da bir eylem yapılacaksa o mutlaka içinde yer almalıydı. Eyleme katılmadığında morali bozulurdu. Bundan dolayı yapılan eylemlerin çoğuna katılmıştır. Bulunduğu eylemlerde de kimsenin ondan önce düşmanın üzerine gitmesine izin vermez, en önde giderdi düşman hedeflerine. Düşmana yöneliş tarzı tam fedaiceydi.

Şehit düştüğü yıl Miks (Bahçesaray) tarafına pratik yürütmeye gitmişti. Oralar yaylalıktır. İnsanları yurtsever değildir. Hepsi korucudur ve devlet ajanıdırlar. Arkadaşları gördükleri anda ya ihbar ederler ya da çatışmaya girerler. Sınırlı sayıdaki yurtsever insan arkadaşlara yardımcı olamadıkları için bu çevrede gerillacılık yapmak isteyenlerin çok güçlü olması gerekir. Buradaki hemen herkes düşman olduğundan ve oldukça sert bir arazi yapısı bulunduğundan güçlü bir fizik gerektirir.

Dıjwar yoldaş ve bir arkadaşı eylem yapmak için Bahçesaray ilçesine giderler. İşleri rast gitmez ve tasarladıkları gece eylem yapamazlar. Yanındaki kişi gün ortasında bir bomba alarak bir milisi çağırmaya gideceğini söyler. Dıjwar arkadaş buna ne kadar karşı dursa da o kişi onu yalnız bırakarak gider. Korucular onu görerek bizden biri olduğunu anlarlar ve yakalayarak işkence yaparlar. Dıjwar yoldaşın ihanete karşı büyük bir kin ve öfkesi vardı. Bundan dolayı da ne o Kürt korucuların ihanetini, ne de onu bırakarak giden arkadaşının yaptığını benimser. Ne olursa olsun bu ihanetin hesabını sorarak intikamını almalıdır. Arkadaşının yakalandığını gördükten sonra bu şekilde yoldaşlarının karşısına çıkmak istemez. Çünkü o hangi işe, hangi eyleme gitmişse başarıyla dönmüştür. Eylem yapmadan dönmek istemez. Bunu kabul de edemez. Onun yerinde kim olursa olsun yalnız kaldığını, deşifre olduğunu ve eylem yapma koşullarının kalmadığını rahatlıkla söyler ve geri dönerdi. Ama o büyük düşünmektedir. Derin hesaplar yapar. Bilir ki bu bölgede on beş yıldır eylem yapılmamaktadır; düşman burada kendisine çok güvenmektedir, hareketimizi fazla ciddiye almamaktadır. Dıjwar arkadaş bilir ki eğer bu şekilde dönecek olursa bu yıl orada eylem yapmanın ve bu ihanetin hesabını sormanın olanağı kalmayacaktır. Bunların hepsinin hesabını yapar. Her defasındaki gibi kaygısız ve tereddütsüz biçimde, ikirciklik yaşamadan eylem yapmaya gider.

Önce arkadaşını yakalayan iki korucuyu öldürür. Ardından da müdahaleye gelen askerlerle çatışmaya girerek üçünü öldürür. Bu sırada ayağından yaralanır. Kefiyesiyle ayağını bağlayarak o çırçıplak arazide çatışmayı sürdürür. Mermileri tükendikten sonra da bombasını patlatarak yaşamına son verir ve şehitler kervanına katılır. Dıjwar yoldaş orada öyle bir savaşır ki düşman güçleri, karşılarında dört ya da beş kişinin olduğunu sanırlar.

Oysa o yalnız başınaydı. Düşmanın gözünü o kadar korkutmuştu ki güpegündüz onun cenazesinin üstüne gitmeye cesaret edememişlerdi. Cenazesini korucular almaya giderler.

Başta da söylediğim gibi Dıjwar yoldaş yaşça küçük olsa da düşünsel boyutta, kişilik anlamında ve savaşçılığıyla oldukça büyük bir insandı. İşte tam da bundan dolayı örgüt onun şehadeti hakkında şu değerlendirmeyi yaptı: Dönemin Apocu ruhu, fedai gençlik sembolü.

Serhildan Egîd 

Kategori: Şehit Anıları