2012 yılında şehit düşen gerillalardan birisi de Cemşid Amed’di. Onun şehadeti HPG Ana Karargâh Komutanlığı tarafından şöyle duyurulmuştu:
“Cemşid yoldaş Amed şehrinde yurtsever bir aile ortamında doğup büyür. Yüreğindeki ülke sevgisi büyüdükçe, her türlü zulme isyanın adı olan dağlarımıza ulaşarak mücadelesini görkemli hale getirir. Gözü pek, girişken ve atik yapısıyla Cemşid yoldaş, gerilla mücadelemizde hızla gelişme sağlayan yoldaşlarımızdan olmuştur. Kürdistan gerçeğine ve onun tarihten günümüze gelen gerçekliğine karşı sorgulayıcı yönleriyle de tanınan Cemşid yoldaş, aldığı eğitimlerle önemli bir yoğunlaşmayı yaşayarak pratik sahalara yönelmiştir.
Yoldaşlarına her zaman büyük bir ciddiyetle çalışmalara sarılmak gerektiğini yansıtan Cemşid arkadaşımız yürüttüğü çalışmaları önemle ciddiyetle ela almıştır. Bu onun başarıya kilitlenen APO’cu militanlıktaki ısrarı olmuştur. 23 Ağustos tarihinde işgalci TC ordusuna karşı geliştirilen devrimci harekât kapsamında düşman güçleriyle girilen çatışmada kahramanca savaşarak şahadete ulaşmıştır Cemşid yoldaşımız. Anısı ve duruşundaki kararlılık, mücadele azmimize dönüşerek zaferi garantileyecektir.”
Cemşid arkadaş, 2011 yılının ilk günlerinde ben yeni savaşçı yönetimindeyken yanımıza gelmiş ve temel eğitimini benim de yönetiminde bulunduğum o eğitim devresinde almıştı. O dönemde katılımını en çok gözlemlediğim, ileride neler yapacağını en çok merak ettiğim arkadaşların başında geliyordu. Biraz da bazı yanlarını aşması durumunda önemli gelişmeler sağlayacağına dair bende ve yönetimde yer alan diğer yoldaşlarda gelişen gözlemin sonucu olarak bu böyleydi. Ona ilişkin değerlendirmelerimizde aşmasını kesin gerekli gördüğümüz yanlarından birisinin suskunluğu olduğu, ortak görüşümüz olarak öne çıkmaktaydı. Çünkü gözlemlerimize göre bu suskunluk, onun herkesle rahat ilişki kurmasına engel oluyor, onu sınırlı ilişkilere yönlendiriyordu. Sessiz yapısı, sosyal yanının yeterli düzeyde gelişkin olmamasıyla bağlantılıydı diye düşünüyorduk, utangaç olduğu kesindi. Önü alınmaz ve tersine çevrilmezse giderek pasifliğe ve ağırlığa doğru bir gidiş gözlemleniyor ve ona ilişkin eleştiriler bu çerçevede gelişiyordu. Eleştiriler geldikçe Cemşit arkadaş biraz daha içe kapanabiliyor, hatta elinde olmaksızın tepkisel tutumlar sergileyebiliyordu.
Aslında bunca eleştirilmesinin altında mütevazı, dürüst ve bağlı bir arkadaş olması yatıyordu. Gözlemleri güçlüydü, eleştirileri yerindeydi. Bu da onun yaşamla aslında tahmin ettiğimizden de öte bir bağının olduğunun kanıtıydı. Duruşu ilkeli ve güven verici olduğu için ona bir dönem tim komutanlığı görevi verildi. Cemşit arkadaşın bir yanı da mükemmellik beklentisi içinde olmasıydı. Eksiklikleri kolay kabul etmez, radikal biçimde eleştirirdi. Timinde en ufak bir eksikliğin çıkması halinde bile canı sıkılırdı.
Yurtseverlik duyguları güçlüydü. Bunların yanında eleştirdiğimiz yanları bile onun melek gibi olan kişiliğini gölgelemiyordu. Ondan hiçbir zaman zarar geleceğini düşünmüyorduk. Çoğu özelliği sonradan kazanılmış değildi. Çocukluktan şekillenmişti. Yurtsever bir ailenin çocuğu olarak tertemiz bir biçimde, parti kültürü ve terbiyesiyle büyümüştü. Bir şairin “Asıl savaşçılar suskundur” belirlemesi onun kişiliğinde somutlaşıyor gibiydi. O ise bununla yetinmiyor, bu gerçeği doğrularken bir adım daha ileri taşıyordu. Bazen insanların eksiklik olarak gördüğünüz yanlarının bile onların sempatik duruşlarını örselemek bir yana beslediğini şaşkınlıkla izlemişimdir. Cemşit arkadaşın durumu da böyle bir gerçeğe tekabül ediyordu. Nasıl altın çamura düşse bile değerinden bir şey yitirmezse, Cemşit arkadaştaki suskunluk, ilişki kurma güçlüğü yalnızca onu daha sempatik kılıyordu. Giydiği her elbisenin yakışması gibi, her tavır ona yakışmaktaydı.
İlk dönemdeki suskunluğu hepimizin dikkatini çektiği için bunun nedenini ona sormuş, “Neden böyle sessizsin? Sen kararsız mısın?” demiştim şakayla karışık, onu anlamaya çalışıyordum. “Hayır, bu benim bir özelliğimdir.” demişti. Onu tanıdıkça nasıl bir cevher taşıdığını gördük. Yaşama katılımı hesapsızdı. Ona kim -komutan olsun, savaşçı olsun- ne söylese yapardı. O kadar temiz ve saftı. Kısa bir süre sonra yaşama alıştı, yaşamı sevdi ve daha çok katılım sağlamayı başardı. Aslında sessizliğini zamanla az da olsa aştı. Ama hiçbir zaman o temiz özünden geri adım atmadı. Sonuna kadar da böyleydi.
Cemşid yoldaş devrimci halk savaşı hamlesinin güçlü bir biçimde yürütüldüğü Şemzinan hattında şehit düştü. İlçe merkezine yönelik olarak gerçekleşen eylemde o ve aynı taburda bir yıl birlikte kaldığı ve çok bağlandığı yoldaşı Akif aramızdan ayrıldı. Düşmana ağır kayıplar verdikten sonra şehit düşmüş olmaları bizim açımızdan övünç kaynağıydı, tarih her koşulda kahramanlarını doğuruyordu.
Cemşit yoldaş henüz bir buçuk yılını yeni doldurmuş gencecik bir gerillaydı. Bence erken olsa da tarihin kahramanlık olarak adlandıracağı biçimde şehit düşerek, belleğimde unutulmayacak bir yer edindi. Her zaman örnek alacağım duruşunu, dürüstlüğünü, sadeliğini de ardında bıraktı.
Mücadele Yoldaşı
Ciwan Bitlis