Direnişçi Apocu Ruh

 “2012 Bahar aylarıyla başlayan ve Kuzey Kürdistan’ın birçok bölge ve alanını kapsayan gerilla hamlemiz Önderliğimizin destansı direnişi, halkımızın büyük fedakârlığı ile ortaya çıkan bağlılığın Apocu Fedai ruh ile zirveleştiği bir dönem olarak Devrimci Operasyonlarla görkemli hale gelmiştir. Botan sahamızın Beytüşşebap ilçesinde gerçekleşen Şehit Adıl ve Şehit Nuda devrimci harekâtımız, sömürgeci sistemin ve soykırım rejiminin hedeflenerek büyük zayiat yaşatıldığı kapsamlı gerilla harekâtımız olmuştur. Bu harekâtımız, güçlü ve kararlı vuruş tarzını ortaya çıkaran gerilla güçlerimizin başarısı sonucu gerçekleşmiştir. Bu eylemimizin başarısında en önemli sorumluluk ve görevleri üstlenerek fedai bir ruhla düşmanla çarpışan ve görkemli direniş sergileyen yedi yoldaşımız, şahadete ulaşmıştır.

Başta Mêrxas arkadaşımız olmak üzere Önderliğimize büyük bir bağlılığı yaşayan yoldaşlarımızın Önder Apo etrafında kesintisiz bir direnişi yükseltme kararlılığını ortaya koymuşlardır. Önder Apo’nun ve Kürdistan halkının özgürlüğü için attıkları her adımı, yürüttükleri her çalışmayı, düşman karşısında geliştirilecek her hamleyi sevinçle ve coşkuyla karşılayan arkadaşlarımız bunun bilinciyle Şehit Adıl ve Şehit Nuda Devrimci Harekâtında bulunmuşlardır.

Rêvan arkadaşımız Zagros, Gare, Kandil, Botan sahalarımızda kalan öncü kadın yoldaşlarımızdan olup her koşulda Şehit Beritanların ve Zilanların direnişçi ruhuyla bağlılığını sergileyen yoldaşlarımızdan olmuştur. Onun kadın özgürlük mücadelesindeki kararlı yürüyüşü Botan sahamızda gerçekleşen yeni hamlesel sürecin başarısında da belirleyici olmuştur.”

Bu, şehadetinin ardından HPG Ana Karargâh Komutanlığının Revan yoldaşa ilişkin yaptığı açıklamaydı. Açıklama 10 Eylül 2012 tarihli.

Rêvan yoldaşla ilk karşılaşmamız 2004’te PAJK kongresinde oldu. Kongre sonrası yine aynı grupla Behdinan’a gelirken yolda geçen iki günlük süre içinde biraz alıp vermiştik o kadar…

2009’da Haftanin’de Botan konferansında tekrardan karşılaştığımda Botan gruplarında YJA Star Eyalet komutanı olarak yer alıyordu.

Hakkari’ye gitmeyi aklımın ucundan bile geçirmezken, konferansta Botan'a öneri yapmam üzerine önerimin kabul edildiğini, ancak Hakkari’ye düzenlememin olduğunu duyunca epeyce içerlenmiştim.

Gruplara geçtiğimizde Rêvan arkadaşın benim ilk grupla geçeceğimi söylemesi bende ona karşı derin bir merak uyandırmıştı. Çünkü on yıldır gitmek istediğim kuzey dağlarına nihayet düzenlemem olmuş ve kısa sürede o baharın Botan'a geçen ilk grupta yer almıştım.

Rêvan yoldaş içtendi, içtenliği beni ona yaklaştıran ilk özelliği olmuştu. Kadına özgü bir anlayış ve doğallık vardı, komuta duruşunda.

Yaklaşık dört yıl Hakkari’de Rêvan yoldaşla aynı alanlarda kaldım. Kadının Botan gibi kutsal özgürlük mekânına ne vereceğinin, kendi özünden ne katacağının, nasıl bir hakikatin peşinden gittiğinin bilincindeydi.

Bir duruş yaratmanın zamanını kolluyordu adeta. Açıktı Rêvan yoldaş, sade ve doğaldı. Bir özgün duruş sahibi olmanın çabası ve anlamını taşıyordu yüreğinde. Kadın için en güç riski de göze almasını biliyordu.

Bir kış Faraşin’de üslenme yapmak için çok büyük bir çaba verdi. Alana ilk gittiğimiz yıldı. Bazı arkadaşların tüm karamsar yaklaşımlarına rağmen ısrarı çok önemliydi Rêvan yoldaşın, kolay geri adım atmazdı.

Kadın arkadaşları tek tek tanıyıp büyük bir anlama çabası verirdi. Her arkadaşın nerede yapabileceğini, nerelerde zorlanabileceğini, zorluklar karşısında nasıl refleks vereceğini inceden inceye hesaplardı. Hakkari alanlarında kadına dayalı açılım yapmayı ve açılımda öncülük edecek arkadaşları hazırlardı. Bir pratik içerisinde ne gibi zorluklarla karşılaşılabileceğini adeta önceden görerek, derin kadın algısıyla sezerek perspektif verirdi.

Her arkadaşla önce yoldaş olmaya çalışır, onunla yoldaşça iletişimi kurardı. En eski arkadaştan en yeni savaşçısına kadar yoldaş olarak o sade ve doğal iletişimin içten sıcaklığıyla paylaşırdı.

Alana yeni bir kadın arkadaş katılım yapmıştı. Yaşı daha çok gençti bu arkadaşın. Bir de çocukluktan beri kulakları duymuyordu. Kulağında kulak cihazı olduğu için biz duyduğunu fakat dilinin lal olduğunu düşünüyorduk. Akşam olunca o yeni arkadaşla uyumaya gittiğimizde, cihazı kulağından çıkarmaya çalıştığını görünce aslında kulaklarının sağır olduğunu öğrendik. Rêvan arkadaş her zamanki derin duyarlılığıyla yeni arkadaşla sürekli konuşarak onu konuşmaya teşvik ediyordu. Tek tek arkadaşların adını ona söylüyor, sonra da tekrarlatıyordu. Gün boyunca bıkmadan, usanmadan, sıkılmadan büyük bir özveriyle o yeni kadın arkadaşa her şeyi anlatmaya, kavratmaya, ona da sözleri söyletmeye çalıştı.

Halkın içine gidince de kısa sürede Hakkari halkıyla kaynaşarak onlarda da derin bir sevgi kazanmıştı. Analarla, genç kızlarla, yaşlılarla sohbet kurar, onlara PKK ve örgüt kültürünü anlatırdı. Yurtseverlik anlayışının nasıl olduğunu, oradaki halka onların anlayabileceği bir dille anlatır ve kavratırdı.

Beytüşşebap eylemi öncesi onunla bir araya geldiğimde Rêvan arkadaşın çok çok yoğun olduğunu görebiliyordum. Daha aylar öncesinden eylem hazırlıkları yapılıyordu. Rêvan arkadaşa göre yapılacak bu büyük eylem kesinlikle sonuç alıcı ve en önemlisi de sürece ve Önderliğimizin özgürlüğüne kavuşmasına cevap verecek bir eylem olmalıydı.

Eylem zamanı yaklaştıkça heyecan artarken, bir yandan alanda bulunan on bir kadın arkadaşı nasıl bu eylemde aktif rol sahibi yapacağını düşünürken, diğer yandan da eylemde şahadet riskinin çok yüksek olduğunu tahmin ediyordu Rêvan yoldaş.

Bu yüzden çok hassas ve duyarlı yaklaşmaya çalışıyor, her bir kadın arkadaşı kendi sorumluluğunun bilincinde hazırlama çabasını veriyordu.

Çok güçlü bir eylem yapıldı nihayet ve tek bir arkadaş şehit verilmedi. Fakat yaralılar vardı. Geri çekilme sonrası onların yanına gittiğimde Rêvan arkadaşı en son o zaman gördüm.

Onun ve diğer yoldaşlarımın şahadetlerine hâlâ inanmış değilim. Hala o günkü gibi capcanlı simaları gözümün önündedir. Sizleri ve Rêvan yoldaş seni yazmayı ya da yazmakta ifade etmeyi asla beceremediğimi dönüp bu yazıma baktığımda da anlıyorum. Çünkü bazı şeyler ve anlar ancak yaşanılır, anlatılmaz. Anlatılsa da kelimeler bunun hakkını vermez.

Sterk Amargi