Serfiraz arkadaşla Amanos alanında tanıştık. 2010 yılında bizim kaldığımız yere geçmişlerdi. Doğal olarak grup geldiğinde herkes birbirini sorar, sohbetler gelişir. Ama Serfiraz arkadaşın bir özelliği vardı ki siz gidip onunla konuşmasanız o sizinle, sizi tanımıyorsa konuşmazdı. Onu bir yere bırakıp on gün orada beklemesi gerektiğini söyleseniz orada öylece kalırdı. Öyle mütevazı bir duruşu vardı ki insanı utandırırdı.
Yaralanmış olduğundan dolayı arkadaşlar, onun pratik alanlara geçmesini istemezler. Ama o bunu kabul etmez ve Abbas arkadaşın yaptığı bir toplantıda “Kuzeye gitmesi gerekenlerden birisi de benim” der. Onu Amanos alanına getiren işte bu ısrarı olmuştu.
Pratik süreçte de bir dönem beraber kaldık. O her şeyiyle yaşamımızın moral kaynağıydı. Fazla konuşmazdı ama söylediği her söz hedefini bulurdu. Arkadaşlar ona takılır, kızarlardı. O susar, bekler ama sonunda bir sözle herkesi sustururdu. Arkadaşlar bunun üzerine “Serfiraz arkadaşa ne söylesek bize dönüyor” derlerdi.
Hangi birimde yer alıyorsa o birimin moral kaynağıydı. Büyük emek sahibiydi. Onun olduğu yerde, yaşamsal işlerde sorun çıkması bile düşünülemezdi. Bunun için ona söylenmesine de gerek yoktu, bunları kendiliğinden yapardı. Onun yoldaşlığından sıkılmak, ona kızmak olanaksızdı. Sizinle en sert tartışmalara bile girse araya beş dakika girmeden yanınıza gelip sizden bir sigara isterdi. Ya da gelip başka bir konu açar veya yanınıza gelip gülmeye başlardı. Bu şekilde insanı acayip şaşırtarak moral kaynağı olmasını bilirdi.
Serfiraz arkadaş, önceki süreçlerde yaralanmış olduğundan fiziksel anlamda bazı zorlanmalar yaşar ve işlere diğer arkadaşlarla aynı düzeyde katılım sağlayamazdı. Bir defasında geceleyin erzak getirdik noktaya. Serfiraz arkadaş yorulmuş ve biraz geride kalmıştı. Yükü ise hepimizinkinden ağırdı. Bu düzeyde fedakâr bir arkadaştı. Amanos ormanları sıktır. Biz noktaya ulaşmış onu beklerken bir yandan da onun gecenin karanlığında doğrudan noktaya çıkabilmesi için yön vermeye çalışıyorduk. Arkadaşlar “sağa” ya da “sola” biçiminde onu çağırırlarken Serfiraz arkadaşın sesi yankılandı: “Sağımı solumu bilsem zaten size gerek kalmadan gelebilirdim.” Onun bu tarzda o kadar çok anısı vardı ki anlatılabilecek. Onunla kalmış arkadaşların her biri bunun gibi onlarca anı anlatabilir. Onu yaşamımızda bir örnek olarak ele alıyoruz. Serfiraz arkadaşa ilişkin ne söylesem de az kalır.
Savaşta çok cesaretliydi. Kırıkhan-Güzelce eyleminde şehit düşüş tarzı da bunu kanıtlıyor. Serfiraz arkadaş, o eylemde B-7 silahını kullanmakla yükümlüdür. Fiziksel sorunlarını bu konuda engel yapmaz. Silahın ağır olmasını önemli bulmaz. Zaten zorlayarak saldırı grubuna girmiştir.
Düşman arkadaşları erken fark ederek önlem alır. Amaçları arkadaşları bir yere kadar çektikten sonra vurmaktır. Panzer gelir, yönünü arkadaşlara çevirir. Gece olduğundan termal kamera sistemli silahlarla arkadaşları tek tek suikast etmeye çalışırlar. Bu arada ağır silahlarını da yoğun biçimde çalıştırmaktadırlar. Serfiraz arkadaşın karnına bir A-4 mermisi isabet eder. Mermi karnını yırttığından bağırsakları dışarı çıkar. Buna karşın yoldaşlarının zor durumda olduğunu bildiği için roketatarını omzuna yerleştirir, diz üstü çömelerek nişan alır ve roketi panzerin tam ortasına ateşler. Hedefi vurmuştur. Panzerin bu biçimde imha olmasının sonucunda arkadaşlar oradan çıkmayı başarırlar. Yoldaşlarının sağlam bir biçimde çıkmaları için Serfiraz arkadaş kendini feda etmiştir. O olmasa orada belki de on kayıp yaşanabilirdi. Onun fedakârlığı işte bu düzeydedir.
Birçok arkadaşın “Hepimiz şehit düşseydik de o şehit düşmeseydi” dediğini kendi kulaklarımla duydum. Sahiden o melek gibi bir insandı. Çok temiz bir insandı, apayrı bir yoldaşlık anlayışına sahipti. Onu tanımlarken onun kişiliğini anlatmaya en yakın kavram olarak melek kavramını kullanacak olursam, onu ‘yeryüzüne konmuş bir melek’ olarak tanımlama gereksinimi duyuyorum. Onun parti içerisinde olduğu dönem boyunca hiç kimse ona karşı en ufak bir kırgınlık duymamış, ondan yanlış bir yaklaşım görmemiştir. Çoğu zaman arkadaşlar onu eleştirmekten utandıklarını ifade ederlerdi. Onun tüm yönlerini örnek almayı düşünürsek yüzde yüz isabetli davranmış oluruz. Onun yabana atılır bir yanı bile yoktur.
Serfiraz arkadaşı, fiziksel zorluklarına rağmen öylesi zor alanda tutan o ruh ve iradeydi. Onun bu yapısı fazla söze de gerek bırakmıyor aslında. Ancak O’na anlam verebiliriz. Onunla birlikte yaşanır ise onunla ilgili şeyler söylenebilir.
Mücadele Yoldaşı
Dılgeş Xoşmer