Destan yoldaşın şehadetinin ardından HPG Ana Karargâh Komutanlığı 14 Kasım 2012 günü şu açıklamayı yapmıştı:
“8 Kasım günü Hakkari’nin Şemdinli ilçesine bağlı Xapuşke alanına yönelik işgalci TC ordusu tarafından binlerce askerin katılımıyla düzenlenen operasyon hakkında daha önce kamuoyu bilgilendirilmişti.
Bu operasyon hakkında ulaşılan yeni bilgilere göre, daha önce bilgileri verilen çatışmalar dışında, 9 Kasım günü Xapuşkê alanında işgalci TC ordu askerleriyle gerillalarımız arasında bir çatışma yaşanmıştır. Ölü ve yaralı asker sayısının tespit edilemediği bu çatışmada 3 yoldaşımızın daha şahadete ulaştığı bilgisini netleştirmiş bulunuyoruz.
Devrim Operasyonlarımız karşısında büyük yenilgi yaşayan TC ordusu binlerce asker ve her türlü teknolojiyi de kullanarak operasyonlarına devam etmiştir. Bu operasyonlara karşı APO’cu direniş çizgisinde duruş ve kararlılıkla mücadele eden gerillalarımızdan üç yoldaşımız daha özgürlük şehitleri kervanına katılmıştır.
Kürdistan’ın kalbinde her biri yepyeni bir umudu yeşerten fidan olan Agit, Dılgeş ve Destan arkadaşlarımız değişik tarihlerde özgürlük hareketimize katılım sağlayan ve birçok alanımızda aktif olarak çalışmalara büyük fedakârlıkla katılan yoldaşlarımız olmuşlardır. Her birinin yüreğinde özgürlüğe yürüyüşün kararlı bakışlarını, büyük yoldaşlık sevgisini, canfeda bir ruhu gördüğümüz yoldaşlarımız, aldıkları eğitimlerle APO’cu direniş ruhunu sergileyerek düşmanlarını kahretmişlerdir. Onlar şahadete özgürlük haykırışı içinde yürümüş, bizlere tarihi sorumluluklar vererek şehitler kervanına katılmışlardır. Anılarına bağlılığımız büyük mücadele yürüyüşümüz olacaktır.”
Doğu Kürdistanlı olan Destan arkadaş yazdığı bir raporda yetiştiği ortamı ve gerillaya katılım hikâyesini kısaca şöyle anlatıyordu:
“1994 İran Selmas Kelareş köyünde doğdum. 3 erkek 2 kız olmak üzere beşkardeşiz. İlkokul beşe kadar okudum. Ailem yurtsever, arkadaşlar sürekli bizim eve geliyorlardı. Yurtsever bir köyde büyüdüm. Arkadaşlarda sürekli geldiği için örgütü o şekilde tanıdım. Duygusal anlamda Önderliğin ve halkımın özgürlüğü için gerillaya katılıp savaşarak mücadele etmek ve güçlü bir militan olmak istiyorum. Bunun içinde ne gerekiyorsa, örgüt benden ne istiyorsa yapmaya hazırım. Bundan üç yıl önce gerillaya katılmak istedim. Ama arkadaşlar koşulların uygun olmadığını, beklemem gerektiğini söylediler.
Ailem amcamın oğluyla evlenmemi istiyordu. Benim evlenmek gibi bir niyetim yoktu. Onun için abim ve amcam bana sürekli baskı uyguluyorlardı. Abim feodal olduğu için benim yaptığım her şeye karışıyor ve bana şiddet uyguluyordu. Bazen de günlük yaşam içerisinde annem ve ablamla da tartışıyordum. Ama babamla aram iyiydi. Belki de yaşımdan kaynaklı ailede yaramazdım...
Örgütsel anlamda bir birikimim yok. Şu ana kadar hiç kitap ya da dergi okumadım. Okumayı sevmiyordum. Ama buraya geldikten sonra okuma isteğim gelişti. Burada kitap okuyorum. Buraya gelirken hava koşullarından kaynaklı çok zorlandım. Arkadaşlar bizim eve geldiklerinde onlarla konuştum. Bir süre sonra amcamın kızıyla beraber arkadaşlar bizi köyden çıkardılar. Birkaç günlük yolculuktan sonra gerilla alanlarına ulaştık. Burada kendimi eğitip güçlü bir gerilla ve Önderliğin fedaisi olmak istiyorum. Çocukluğumdan beri gerilla olma hayalim vardı. Şimdi bunu gerçekleştirmek için ilk adımı attım. Önderlik çizgisinde sonuna kadar yürüyeceğimin sözünü veriyorum.”
Raporunda belirttiği gibi çocukluktan itibaren büyüttüğü hayallerini gerçeğe dönüştürmek isteyen Destan arkadaş 2010 yılında amcasının kızıyla birlikte gerilla saflarına katıldı. Yeni savaşçı eğitimlerini Kandil’de gördüler. Bir süre Kandil’de kaldıktan sonra Zagroslara geçti.
Onu, gerillacılığa yeni adım attığı bu günlerde tanıyan bir kadın yoldaşı şöyle anlatmıştı:
“Destan arkadaşı yeni savaşçı eğitimimin bitmesinin ardından gittiğim özgün bölükte tanıdım. İlk başlarda bana biraz sessiz biriymiş gibi geldi. Ama onunla yaşamı paylaştıkça bu önyargının yersiz olduğunu anladım. Zamanla onu tanımaya başladım.
Destan arkadaş pratikçi ve fedakâr birisiydi. Fiziksel olarak güçlü olmasının yanında girişken ve iş bitiriciydi. Bir işe el atmışsa başarıyla sonlandırmayı esas alırdı. Hedefe ulaşmak onun açısından önemliydi. Birlikte bir kış eğitimi geçirdik. O süreçte Doğu Kürdistanlı bir kadın olarak onun özgürlük arayışlarının ne kadar güçlü olduğunu gördüm. Yaşama ve eğitime katılımı bu temelde güçlüydü. Her konuya merak ve ilgiyle yaklaşırdı. Kendisini okuma yazmadan tutalım daha birçok konuya kadar geliştirmek için çaba harcadı.
Destan arkadaş Önderliğe ve yoldaşlarına çok bağlıydı. Önderliği anlamayı çok istiyordu. Bu nedenle önderlik üzerine yazılmış yazıları okurdu. Önderliği hissederek yaşadığı belliydi.
Yoğunlaşmalarını ben de dâhil olmak üzere yoldaşlarıyla paylaşırdı. Yoğunlaşması bu biçimde gittikçe derinleşti. Aile çözümlemesindentutalım kişilik çözümlemesine kadar gösterdiği çabalar, yoldaşlarında umut ve güven oluşturmuştu. Hepimizde var olan zorlanmalar onda da görülürdü. Destan arkadaşın farkı, bu zorlanmalar karşısında asla pes etmeden mücadele yürütmesiydi. Yanlışlıklara göz yummaz, önünü almaya çalışırdı. Radikal bir duruşa sahipti. Hatta bazen bu nedenle dar yaklaşımlarına dahi rastlandığı olurdu. Bazı şeyleri kabul etmesinin mümkün olmadığını açıkça dile getirirdi. Başta kadın ilkeleri olmak üzere temel yaşamsal konularda taviz vermezdi. Kendi cinsini sever, değer verirdi.”
Özgün bölükte kaldığı 2012 yılında devrimci halk savaşı hamlesine katılmak için yazdığı öneri raporunda şunları ifade etmiş: “Bilindiği gibi hareketimiz 2010 yılında devrimci halk savaşı temelinde yeni bir hamle başlattı. Ancak Önderliğin sorunu diyalog yöntemiyle çözme çabaları nedeniyle biz bu süreçte sadece çok kısa bir süreliğine saldırı konumunda kaldık. Bu nedenle 2011 yılı başlarına kadar da genel olarak pasif savunma konumunda kaldık ve böylece sorunun çözümünde muhatap olabilecek devletlere bir şans tanıdık. Ancak Önderliğimizin ve hareketimizin tüm çabalarına rağmen TC devleti bu sürece samimi yaklaşmadı. Halkımızda ve hareketimizde beklentiler oluşturarak hareketimizi oyalamaya çalıştı ve böylece kendi tasfiye planını devreye koydu. TC devletinin bu yaklaşımı yine Önderliğin çabaları sayesinde deşifre edildi. Bize, hareket ve halk olarak 4.stratejik sürecin şiarı olan “Varlığını koruma ve özgürlüğünü sağlama”yönteminden başka bir seçenek kalmadı. Bunun üzerine Önderlik tavrını net bir şekilde ortaya koydu.
...Vicdani olarak arkadaşlar ön cephede savaşırken ben burada kalmayı kabullenemiyorum. Yine de örgüt benim için nereyi uygun görürse örgütün kararına saygı göstereceğim ve pratiğe güçlü bir şekilde katılacağım.
Bu temelde pratik süreç için iddialı ve hazır olduğumu belirterek sözümü yineliyorum. Belki bu raporumda da yoğunlaşmalarımı açma noktasında eksik kaldım ama kendimi bu kadar ifade edebiliyorum. Eksik kaldığım tüm noktalar için özeleştirimi veriyorum.”
Özgün bölükte olduğu süre boyunca ön cephelerde yer alan Destan arkadaş, doçka eğitimi aldıktan sonra da yine ön hatlarda yer alan Ronahi tepesine gitti. Orada eylemlere ve her tür çalışmaya başarılı biçimde katıldı.Destan arkadaş coşkulu ve moralli, güler yüzlü bir arkadaştı. İş yapma gücüyle yoldaşlarına güven vermişti. İşini temiz yapardı. Bir kadın olarak sürece yanıt olma arayışıyla çevresine moral verirdi. Kendisinde önemli değişimler de yaratmıştı. O her daim güleçti, şaka yapmaktan da geri durmazdı. Zorluklar onu yıldırmazdı.
Oldukça cesaretliydi, düşmana karşı kin ve öfke doluydu. Hep kuzeye gitme önerisi yapardı. Gidip oralarda savaşmak istiyordu. 2012 yılı için öngörülen hamlenin başarılması esasına dayalı olarak Destan arkadaş da kendisini geliştirmeyi,sürece bu biçimde yanıt olmayı arzuluyordu.
Destan arkadaş oldukça hırslı bir yapıya sahipti. Bir şahadet yaşansa bundan çok etkilenirdi.Düşmanın, yoldaşlarını kolayca şehit düşürmesini içine sindiremiyordu. Hep hareket halinde olmak, keşiflerde ve eylemlerde yer almak onun temel öncelikleriydi. Tolhıldan arkadaşın şehadetinden çok etkilenmişti, onun intikamını mutlaka almak istiyordu.
Çoğunlukla dengbej türküleri dinlerdi. Bu türküler yoluyla Kürt tarihini daha iyi anlamaya çalışırdı.
Destan arkadaşın en etkileyici yanlarından birisi, yoldaşlarına elinden gelen desteği sunması, yardımcı olmaya çalışmasıydı. Onun cesaretini kendime örnek aldım. Onun kini üzerine hep düşündüm. Yoldaşlarını tanımak için emek vermekten kaçınmazdı. Birlikte çok uzun süre kalmış olmasak da onu biraz tanıdım ve çok değerli bir insan olduğunu gördüm. Yoldaşlarını daha fazla tanımak için olduğu kadar,kendisini onlara daha iyi tanıtmak yönünde de çabaları oldu. Gelişme istemi yüksekti. Bu çaba sürece yanıt olmak içindi.
Doçka kullanmayı çok severdi. Bir eylemde silahıyla önemli rol oynadı. Bu biçimde yoldaşlarının sağlam biçimde geri çekilmelerini sağladı. O eylemde örnek gösterildi. Düşmanı da şaşırtmıştı.
Onda saldırı ruhu zirvedeydi. Doçka kullanarak düşmanı vurmaktan yana sorunu olmadığını ama düşmanın üzerine giderek savaşın sıcaklığını daha yakından hissetmek istediğini her fırsatta dile getirirdi. Birkaç eylemin ardından saldırıya girmekteki kararlılığını belirtmeye başladı.
Xapuşke tarafındaki bir eylem için o alana gittik. Destan arkadaş doçkacı olarak gelmiş olsa da bu kez saldırı kolunda yer alacağını söylüyordu. Arkadaşlar, görevinin yoldaşlarını savunmak olduğunu hatırlatarak bunun önemini ona anlattılar. Destan arkadaş zaten bunun bilincindeydi.
Eylem kapsamlı olduğundan üç parçaya bölündük. Biz üç kişilik bir kol olarak bir hattan ilerliyorduk. Yanımızda doçka da vardı. Birkaç yerde sulardan geçmek zorundaydık. Destan arkadaş sulardan korkardı. İki katırımız vardı. Destan arkadaşa katıra binmesini teklif etsek de o, katırın kendisini suya düşüreceğini söyleyerek binmek istemedi. Suya girdiği gibi paniklerdi. Onu sudan karşıya her geçirişimizden sonra bize güçlük çıkardığını düşünerek –gerçekten de zar zor geçirebiliyorduk suyun karşısına- özür dilerdi. Böylece alçak gönüllü kişilik özellikleri açığa çıkardı.
Destan arkadaş eksikliklere göz yummaz, eksiklik çıktığında yerinde ve zamanında üzerinde durulması gerektiğini bilirdi. Bir militana yaraşır tarzda yaklaşım sergilerdi. Radikal duruşu, eylem esnasında tüm yanlarıyla açığa çıkıyordu. Geçtiğimiz hatlarda düşmana görüntü vermemek için oldukça duyarlı yaklaştığını gördüm. Zamanında eylem alanına yetişerek yoldaşlarımıza gereken desteği sunmamız gerektiğini belirtiyordu. Karakollara görüntü veren yerlerden geçiş sırasında şemsiye açarak ilerliyorduk. O mesafeyi bir an önce kesmek için Destan arkadaş elinden geleni yapıyordu. Orada düşman karşısındaki sorumluluk ve hassasiyet düzeyi açığa çıktı.
Destan arkadaş örgüt talimatıyla planlanan Besosın karakol eyleminde yine doçkasının başındaydı. Eylem ardından düşmanın başlattığı operasyon sonucunda araziye çıkan askerlerle içlerinde Destan arkadaşın da olduğu bir grup arkadaş arasında çatışma çıkar. Arkadaşlar arazide konumlanmıştır. Ama düşman askerleri tarafından birer birer suikast edilerek şehit düşürülürler.
Biz alana ulaştığımızda operasyon çıkmıştı. Arkadaşlar da çıkan düşmanı vurmak üzerine planlama yapmışlardı. Destan arkadaş kendi ısrarıyla bir saldırı kolunda yer aldı. Hazırlıklar tamamlandıktan sonra gruplar eylem yapmak için harekete geçtiler. Düşmanın yoğun ateşi sonucu arkadaşlar dağılmak zorunda kalırlar. Destan arkadaş aldığı bir mermiyle yaralanmıştır. Bir sürelik çatışmanın ardından şehit düşer.
Destan arkadaşın son mermisine kadar direnerek şehit düşmesi başta erkek arkadaşlar olmak üzere alanda bulunan tüm arkadaşları derinden etkiledi. Yoldaşlık anlamında bir farkımız olmasa da Destan arkadaşın kadın olması,hem de genç bir kadın yoldaşımız olması yarattığı etkinin derecesini daha da arttırmıştı. Burada ayrıca fedai bir ruhla düşmanın üzerine gidiş söz konusuydu. O kolun komutanı olan arkadaşın anlattığına göre bir noktadan sonra Destan arkadaş grubun önünde ilerleyerek düşmanın üzerine gitmeye başlamış. O arkadaş bundan hayli etkilenmişti.
Şehit olmasından sonra bir iki güne kadar arkadaşların onun akıbeti hakkında bilgisi yoktu. Kendisini kurtararak arazinin bir yerlerinde kalmış olabileceği düşünülüyordu. Bir süre sonra arkadaşlara ulaşacağına dair bir umut vardı. Onun manevra gücüne duyulan güven, kendisini kurtarabileceği inancını doğurmuştu herkeste. Operasyon sürdüğünden çıkma şansı bulamadığını düşündük. İkinci günden sonra endişelerimiz arttı. Şehit düştüğü kanısı ağır basmaya başladı. Üçüncü günden sonra bir kadın arkadaşın cenazesinin ellerinde olduğu düşman tarafından duyuruldu. Yoldaşları buna inanmak istemeseler de o sahiden şehit düşmüştü.
Destan arkadaş on dokuzuna henüz girmişti. Ama yaşamla bütünleşmesini bilmişti. Bu nedenle onun şahadetinden çok etkilendim. Oradaki diğer yoldaşlar da çok etkilenmişlerdi. Gençti, çok şey yapabilirdi ama olmadı. Her şehit yoldaşımız gibi onu da kendimize örnek almalıyız. Onu unutmamalı, her anımızda yaşatmalıyız. Onun ruhuna sahip olarak izinde yürümek bizim için esas olacaktır.
Destan arkadaşın hep kullandığı bir söz vardı. Yazdığı her yazının sonuna da bu sözü eklerdi. Türkçe olarak söylediği söz şöyleydi:
“Sen olmadan sevgi olmaz
Gül olmadan diken olmaz”
Onu hep bu sözüyle anımsarım. Andıkça da acı duyarım.
Mücadele Yoldaşları