Şehitler her zaman için Kürdistan toplumu açısından yeniden doğuşu ifade etmektedir. Anlamlı yaşamanın ve doğru yolu öğrenmenin tek hakikatinin şehitlerin çizgisinde kendini yaratmaktan geçtiğine inanmaktayım.
Ey Kürdistan!Nice kutsal ve bilge insanların bedeninden dökülen kanla sulanan bu coğrafya, nelere tanıklık ettin.
Kim bilir daha birçok yoldaşın nazlı bedeninin parçaları kayaların ve ağaçların altından toplanmamış.
Kürdistan’ın jeopolitik konumundan ve stratejik zenginliğinden doğan güzelliklerinin ve çekiciliğinin başına bela olduğu söylenir. Nitekim gün geçtikçe bu sözün anlamının farkına varmaktayız. Yüzyıllar boyunca egemen ve sömürgeci güçlerin işgaline, talan ve baskısına uğrayan halkımızın tek umut ışığı, şehit yoldaşlarımızın amansız mücadele ve direnişi olmaktadır.
Yüreğini, beynini ve bedenini Kürdistan’ın bağımsızlığına, özgürlüğüne ve yaşanılabilir bir toplumu yaratmaya adayan şehit yoldaşlarımızdan bir tanesi de Mustafa yoldaş olmaktadır.
Mustafa yoldaş 1999 yılında parti saflarına katılım kararını alır ve önderliğin esaretinden sonra yarı bilinçli, yarı duygusal bir şekilde gerilla saflarına gelir. Artık sistemin Kürt halkı üzerinde yürütmüş olduğu inkâr ve imha, asimilasyon politikalarını daha yakından görmeye başlar ve bu gerçeğe karşı bir başkaldırının olması gerektiğine inanır. Mustafa yoldaş için dağlara çıkmak,sistemin insanlara sunduğu bütün kötülüklerden kendisini arındırmanın ve öz benliğine ulaşıp kendi kökleri üzerinde yeniden yeşermenin adı olur.
Mustafa yoldaşın özgürlükten yana tercihini yapmasının bazı özel nedenleri de vardı. Bunlardan birkaç tanesini sayacak olursak; Kürt tarihinde çokça adı geçen Dersim, Ağrı, Koçgiri ve GeliyeZilan katliamlarıdır. Çünkü kendisi aslen Serhatlı’dır ve kökleri bu topraklar üzerinde yeşerdiği için atalarına yapılan katliamları unutmaz.Bir şekilde ruhunda yaşattığı intikam duygusu onu mücadeleye teşvik ettiği kadar, zulüm kalelerine karşıda hep direnmek gerektiğine inanır. İçinde yaşattığı bu öfke bir şekilde onda halkına ve insanlığa karşı sorumlu olduğu hissiyatını uyandırmıştır.
Bu nedenlerden dolayı Mustafa yoldaş parti saflarına katıldıktan sonra çok erken bir süreç içerisinde bilgeliğe doğru yol alır ve insanlık adına ne varsa hepsini kendi kişiliğinde yaratma mücadelesini verir. Örneğin insanlık sevgisi ve empati düzeyi güçlü olan bir karakter yapısına sahipti. Kişiliğinde en çok ilgimi çeken özelliği sanki bu çağa ait değil izlenimi veren duruşuydu. Ve temsil ettiği doğal karakterle çocuk sadeliğinde bir ruhsal yapıya sahipti.
Onunla yoldaşlık yaparken, konuşup sohbet ederken insanlarda yarattığı mutluluğun ve sevincin duygusunun oldukça bambaşka olduğunu söyleyebilirim. Yoldaşça yaşamak ve savaşmak her zaman onun en birincil hedefleri arasında yer alıyordu.
Mustafa yoldaş, yoldaşları arasına asla ayrım koymaz ve mümkün mertebe herkese karşı adil ve eşit bir yaklaşım, paylaşım içinde olurdu. Adaletsiz yaklaşımlar ve parti dışı tutumlara karşı çok güçlü ve belirgin bir ilkesel duruş içinde olurdu. Hem düşmana karşı, hem de içimizde geleneksel, klasik ve egemenlikçi yaklaşımlar karşısında hiçbir zaman mücadelesinden taviz vermezdi. Yine iradeli duruş noktasında da esas aldığı tek doğru çizgi, örgüt ve önderlik doğrularıdır. Kendisinde yarattığı ideolojik bilinç ekseni, demokratik,ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigmaydı.
Bir PKK kadrosu için en büyük önemi taşıyan hususlardan bir tanesi de örgüt ve özgürlük bilincidir. Mustafa yoldaşın bu konuda kendisinde yarattığı ideolojik donanım ona yaşam tarzında ve mücadele anlayışında büyük başarıları elde etmesine kaynaklık etmiştir.
Mustafa arkadaşla tanışmam 2007 yılının ilkbaharında oldu.Kendisiyle bir yılı aşkın kalma ve çalışma yürütme şansına sahip olduğumdan dolayı kendimi çok mutlu hissediyorum. Özel kuvvet elemanı olduğu için ağırlıkta istihbarat ve halkla ilişkiler çalışmasıyla ilgileniyordu. Örgüt tarafından kendisine verilen görev ve sorumluluğu layıkıyla yerine getirmek için gösterdiği eşsiz çabalar ve emeği karşısında her zaman kendimi borçlu hissettiğimi söyleyebilirim.
Mustafa yoldaş cesur ve mücadele konusunda oldukça iddialı ve kararlı bir duruşa sahipti. En çok insana çekici gelen yönü de anlam bilimine inanması ve bu konuda insanlar karşısında sahip olduğu felsefi bakış açısıydı. İnsanlara çok üst düzeyde güvenme ve anlam verme gücüne sahipti. Çevresiyle ilişkilerinde empatiyle yaklaşabildiğini ve incelikli bir anlayışa sahip olduğunu söyleyebilirim. Hem doğayla hem de insanlarla olan ilişkilerinde son dereceuyumlu olduğunu gördüm.
Mustafa yoldaşla en son 2010 yılının yaz aylarında görüştüm. Dördüncü stratejik mücadele hamle sürecinde başta Önderliğe, halka ve yoldaşlarına karşı devrimci sorumluluğunu yerine getirmek için kuzeye ve savaş sahasına doğru yol alıyordu. Tabii yılların biriktirmiş olduğu kuzey topraklarına doğru yol almanın kendisinde yarattığı büyük bir coşku ve moral vardı. Gözleri parlıyordu ve adeta etrafa umut saçan bir yansıma vardı.
Yine her zaman olduğu gibi yüreğinin derinliklerinden yükselen masumiyet ve yanaklarından eksik olmayan gülücüklerle uğurladım onu ülke topraklarına.
Tabii bu yolculuğa, onu bekleyen çok zorlu ve riskli yönlerin yanı sıra, yeni bir hayata başlangıç da diyebiliriz. Daha aşması gereken birçok düşman pususu, engebeli yollar ve patikalar vardı. Bir yönden özgürlük rüzgârları eserken diğer yönden savaş tanrılarının insanlığa yağdırdığı kötülük rüzgârları da başını almış ona doğru geliyordu. Ya ihanet ya onurlu bir yaşam için amansız savaş ve kavga içine girilecekti. Odirenişi seçerek en doğru tercihi yapacak ve şahadete ulaşana kadarbedenini düşman mermilerine karşı siper yapacaktı.
İşte 2012 yılının Şubat ayında Garzan bölgesinde bir göreve giderken düşman pususuna düşen MUSTAFA yoldaş kanının son damlasına kadar, silahının son mermisine kadar, kalbinin son atışına kadar direnerek şehitler kervanına katılır.
Şahadet haberini televizyonda güncel gelişmeleri takip dereken birden duydum ve o an sanki yüreğimden bir parça kopmuş gibi kendimi hissettim. Etrafımda bulunan yoldaşlara üzüntümü yansıtmamak için yaşadığım duyguları içime atarak kendimiŞubatın amansız yoğunluktaki bir kar yağışının altında buldum. Tabii kolay değil, bu PKK’de insan için en kutsal ve dokunulmaz olan şey yoldaşlık sevgisi ve bağlılığıdır. Hiçbir üzüntü ve acı yoldaşını, silah arkadaşını ve aynı amaç uğruna savaştığın insanı kaybetmek kadar kötü olamaz.
İçimizde savaşarak devrim yolunda şahadete giden bütün yoldaşların direniş çizgisi bizi insani, düşünsel, duygusal açıdan çok yönüyle etkilemiştir. Ancak her bir şahadetikendimizde yeni bir mücadele ruhunu yaratmak için birer vesile olarak ele almaktayım. Bu açıdan da her bir kalkış ve dirilişin temelinde büyük bir zorluk ve acı yatmaktadır. Devrim şehitleri karşısında kendini doğru temellere dayalı ele almak ve ideolojik sorgulamadan geçirmek gerektiğine inanıyorum. Bu temelde Mustafa yoldaş şahsında bütün devrim şehitlerini anıyorum. Onların yarıda bırakmış oldukları direniş mirasının takipçisi olacağımı belirtiyor, bayrağına sahip çıkmanın en öncelikli görevim olduğunu söylüyorum.
Mücadele Yoldaşı
Diyana Amanos