Urmiye kent sınırlarında bir köy evinde başlayıp orada süren olağan bir öyküdür onunki de. Sonra ne olursa olur, bir sıkıntı gibi gelip yerleşir içine görüp de çözemedikleri. O bir anlık bir tepki, bir küskünlük gibi görse de evinden arkasına bakmadan çıkışını, yüreğindeki kabına sığmaz kabarıştıryola koyulmasına neden.Nicesi gibi tavrını mücadele etmekten, özgürlükten yana belirlemiş, kendi deyimiyle onurlu bir yaşama el atmıştır. Zaten gördüğü temel eğitimden aldıklarını “Özgürlüğü, fedakârlığı, insanlığı, en önemlisi de arkadaşlığı öğrendim, iradeli olmayı öğrendim” diyerek özetleyecektir.“Kendimi çok iyi hazırlamışım” diyerek de Zagros dağlarına yol alacaktır.
Hozan arkadaş Zagros’ta Çarçella alanında kalmaktayken bir dönem Herki alanına gönderilir. Ama oradaki başarılı pratiğe karşın aklı hep Çarçella’dadır ve ısrar ederek geri döner. Dönüşünün gerekçelerini sıralarken biraz da esprili; “Cilo aşktır, Çarçella sevdadır, Herki’de savaş var” diyerek son noktayı koyar. Artık bu sözlerle herkes onu anımsayacaktır. İşin aslı onun savaş sorunu yoktur. Başarısızlığa, eylemden kaçanlara katlanılmasınıbenimsemez. Eylemlerin, yol yürüyüşlerinin, görevlerin öncüsüdür. Yaşamın her alanına yayılmış bir ileri atılması söz konusudur. Savaşın kızıştığı 2008-2012 döneminde Zagros bölgesinin en zorlu alanlarında büyük fedakârlıklar sergileyerek savaştan hiç geri kalmamış olması onda birkaç söz söyleme rahatlığı geliştirmiştir o kadar. Çarçella alanına aşk düzeyinde bağlanmış olması başka alanlarda yürütülen savaşı deyim yerindeyse biraz kuru bulması sonucunu doğurmuştur. Bu bağ koparılamaz dereceye gelmiştir ve son nefesine değin bu alanda kalacaktır.
Bunun alanlar arasında fark koymayla da bir ilgisi yoktur. En değme yurtsevere taş çıkartacak düzeyde ülke bağlılığı vardır. Yalnız birtakım nedenler onun gönlünü Çarçella’ya kaptırmasına yol açmıştır. Doğal olarak da mücadele yürütme anlamında birinci tercihi, hatta vazgeçilmezi haline gelmiştir Çarçella. Sonra da Çarçella’nın eteklerinde mağrur bekleyen Gever. Uzayan kışların direniş demleyenGever’i. Gever ovasına indiğinde coşkulanır. Geri döndüğünde hem Gever’e gitmiş olmanın, hem de Çarçella’ya dönmüş olmanın çifte sevincini yaşar. Yoldaşları onu renkli kefiyelere sarmalanmış durumda dönerken gördüklerini söylerler. Onu çok seven Gever halkının her gidişinde onu armağan yağmuruna tuttuğunu, hatta o gitmediğinde görevlere giden yoldaşları aracılığıyla mutlaka armağan ulaştırdıklarını belirtirler.
Gençliğin dinamizmi halk, ülke, yoldaş sevgisiyle birleşince ortaya böyle sevinç, coşku, yerinde duramama tablosu çıkar kaçınılmaz olarak.
Her savaşçının birlikte göreve gitmek için çırpınacağı, her komutanın yanından ayırmayacağı temel bir direk gibidir. Girişkendir, geri planda olmak istemez. Yanındakinin kim olduğuna bakmaksızın arazide ilerlerken öncülük eder. Paylaşımcıdır, fedakârdır. Zorlanan yoldaşlarına yardımcı olur. Fiziksel ya da moral destek anlamında geride kalmak içine sinmez. Bu da en az bir işi yapmak kadar önemlidir, hatta onun da önüne geçer çoğunlukla. Sürükleyicilik demektir, komuta özellikleri demektir. Hozan yoldaşta da bunu, bunun kararlılığını ve iradi duruşunu görmek olasıdır.
Yoldaşlarına yaklaşırken çok rahattır. Bir kadın yoldaşının, Dilan’ın sözleriyle bu rahatlığın açılımı şöyle; “Bir bakmışsınız bir yerden çıkagelmiş ve ‘heval ben acıkmışım’ demekte. Yoldaşları onu çok severlerdi.”Dilan, Hozan arkadaşın emeğe ve kadına yaklaşımlarını vurgulayarak sürdürüyor sözlerini: “Emekçi kişiliğiyle tanınırdı. Örgüt için emek veren insanlara çok değer verirdi. ‘Sıcak ve emekçi yoldaşlar en çok değer verdiklerimdir, insanlara yaklaşımım bu çerçevededir’ derdi.Mütevazı bir insanla karşılaştığında onun için elinden geleni yapar, hiçbir yardımı esirgemezdi. Zorlanan bir kadın yoldaşı bunu uygun dille, mütevazıca dile getirdiğinde hemen yardıma koşardı. Kadın yoldaşlarını çok severdi. Onlardan ayrıldığında ‘Yoldaşlar beni unutmazsınız, her zaman hatırınızda olurum, değil mi?’ dediğinde biz onu unutmayacağımızı söylerdik. Bir defasında ‘Beni nasıl aklınızda tutacağınızı biliyor musunuz?’ diye sordu. ‘Nasıl?’ diye sorduğumuzda ‘Benim adıma radyoda istek yayınlandığında beni unutmadığınızı anlarım’ karşılığını verdi.”
Dilan, Hozan yoldaşın iş yaparken çok düzenli olduğunu belirtiyor ve ekliyor; “Önüne görev konduğunda moral alır ve işini başarıyla yapardı. Çok zaman kuralsızlıkları da çıkmıştır. Bundan dolayı sayısız rapor yazmıştır. Ama yaptıklarından pişman olmazdı. Örgütün koymuş olduğu kurallara karşı saygılıydı. Ondan soğumak olanaksızdı. Yoldaşlarına bağlıydı. Şakalarıyla moral kaynağı olurdu. Onunla görevlere gitmek zevkliydi.
Sonra da başlarından geçen bir olayı anlatıyor: . Hozan arkadaş bir yerden yiyecek bir şeyler getirmişti. Ama bizim yiyeceklerimiz vardı. Bunu görünce oturup getirdiklerini yemeğe başladı. Şakalaşmaya başladık biz de. Bize bir şey bırakmadığını, bizim için getirdiği şeylerin hepsini yediğini söyledik. Bu sefer de utandı ve ne yapacağını bilemedi. Dikkatleri dağıtmak için espri yapmaya ve gülmeye başladı. Hep fıkra anlatırdı. Yine türkü söylerdi. Arkadaşlar bizi geri çağırdılar. Hozan arkadaşın morali çok bozuldu. Moralsizliğini yansıtmamak için biz noktaya ulaşıncaya kadar yolda türkü söyledi. Güzel sesiyle dengbeji türküleri çok güzel yorumlardı. Onu zevkle dinlerdik. En güzeli sırtımızda ağır yük varken Hozan arkadaşın türküleri eşliğinde yol yürümekti. Bu yoldaşlarının onu sevmesini sağlayan şeydi. Yoldaşlarına moral vermek için söylerdi türkülerini.”
Başka eylemlerde olduğu gibi Şıtazen eyleminde de öncüdür Hozan arkadaş. Yine öne düşmüş, saldırıya geçmiş, saldırı ruhunun ne olduğunu herkese göstermiştir. Kanı, canı pahasına yoldaşlarına devrettiği özgürlük meşalesi şimdi daha bir gür yanıyor. 2012 Devrimci Halk Savaşı hamlesinin başarıya ulaşmasında kilometre taşı olmuş sayısız kahramandan birisini, bir anıt gibi Çarçella’nın doruğuna işlenmiş Hozan yoldaşı saygıyla anıyoruz.
Mücadele Yoldaşları