“1985 yılında Amed’inFarqin ilçesinde dünyaya geldim. Feodal kültürün hâkim olduğu, ailelerin de buna göre şekillendiği bir ortamda büyüdüm. Beşi kız, üçü erkek olmak üzere sekiz kardeşiz. Kardeşlerin en büyüğüyüm. 6 yıl okul okudum. Okula devam etmeyip katıldığım sürece kadar akrabalarımın yanında çalıştım. 2002 yılında partiye katıldım. Yeni savaşçılar eğitiminden sonra 3 yıl Xakurke’de kaldım. 2005’te Serhat alanına geçtim. Burada 2 yıl kaldıktan sonra tekrar güney alanına döndüm. 2007’den eğitime gelene kadar Zap alanında kaldım. Geçirdiğim bu yıllar boyunca sürekli aktif katılma çabası içerisinde oldum. Fakat eksik kalan yönüm bu çabayı örgütsel ve siyasal bir çaba biçimine ulaştıramamaktı. Siyasal anlamda yaşadığım donanımsızlık pratik içerisinde birçok sorunun çıkmasına neden oldu.”
Dılovan yoldaşın bu sözleri bir eğitim devresi platformuna sunduğu rapordan alıntı. Kendisini özellikle eğitime katılım boyutunda ciddi bir sorgulamadan geçiriyor. Kimi noktalarda yetersiz kaldığını düşünüyor:
“Eğitimdeki ilk tartışmalara katılımım özellikle savunmalar boyutunda zayıf geçti. Kalkıp konuşma isteğim olmasına rağmen buna uygun cesaret gösteremedim. Daha çok dinlemeyi anlamayı esas aldım. Genelde katılım dersinde ve pratik süreçle ilgili tartışmalarda daha çok görüş sunarım diye düşündüm.”
Durağanlığın bir sonuç getirmediğini gördükten sonra birtakım girişimleri olduğunu belirterek; “Ama bu durum benim hiç yoğunlaşma yaşamadığım anlamına da gelmez. Bu anlamda kendi kişiliğimi şekillendiren tarihsel toplumsal çürümeye odaklanıp, bunun tarihsel toplumsal köklerini oluşturduğu yerel ve kültürel şekillenmeyi çözmeye çalıştım. Çözdüğüm oranda örgüte gelmeyen yanlarımı gördüm.”
PKK gibi ideolojik eksenli bir oluşumda bulunan herkesin buna uygun bilinç oluşturmasını kimse yadırgamaz. Yeri geldiğinde her şey bir kenara bırakılarak çıplak savaş gerçeğiyle yüzleşme yaşanabilir. Bazen güçlü ideolojik mücadeleye sahne olur savaş sahası bile. İşin aslı tüm bunların birtakım ilke ve kurallara rağmen işlemediği gerçeğidir. Bunlar etle tırnak gibi iç içe geçmiş olgulardır. Biri olmadan diğeri olmaz. Ne salt savaş kahramanlığı, ne pratik gerçeklikten uzak tartışma ortamları gerçeği tek başına karşılamaya yeter. Bu yüzdendir ki her savaşçı bir pratiğin sonuçlarıyla hep karşı karşıyadır;bazen biri diğerinin önünde yol alıyor gibi dursa da. Pratik sözden, söz pratikten gizlenmeye çalıştıkça bulunmaya çalışılır. Bir bakıma eğitim pratikte saklı olanı, pratik ise eğitim süreçlerinde içimize attıklarımızı açığa çıkarma düzlemleridir. Ne eylem kahramanlığın sınandığı yerdir tek başına, ne eğitim ortamı yapılanla yapılamayanın tartıldığıuhrevi terazi.
Özlü katılım öyle bir şeydir ki sahibinin kim olduğunu değişik biçimlerde ele verir. Bazen bir tavır, bir etkili söz, cesur bir eylem, yeri geldiğinde susup beklemek biçimindedir. Hepsinin bir arada olduğu kimseler önder kişiliklerdir. Bir de şahadetinin hakkını vermiş olanlar. Dılovan yoldaş adım adım, kişiliğinde devrim özelliklerini örerek ulaşmış bir düzeye. Kendisinin dile getirdiği gibi kusursuz bir düzey değil bu. Ama kusurlarının farkına vardıkça üstüne gitmekten, bu uğurda acı çekip gerektiğinde canını vermekten çekinmeyen kahramanca duruşu simgeliyor. Geri yanlarına karşı son derece acımasız. Kendisine haksızlık mı ediyor düşüncesine bile götürecek kadar hem de. Bakınız bir yoldaşı onun için şöyle demiş: “Şehit Dılovan yoldaş cesaretli bir komutandı. Fedakârlığı ve her zor koşulda hep öne çıkmasıyla, ideolojide gelişkinliği, yaşamda her arkadaşa yardımcı oluşuylaDılovan denildiğinde akla gelen gerçek bir devrimciydi. Ve her sürecin ondan ne istediğini bilen biriydi.”
Anlatımlardan da anlaşılacağı üzere Dılovan yoldaş aslında ideolojik ve siyasal anlamda yeterince gelişkindir. Bilinç düzeyi ileridir. Var olan düzeyini örgütsel, yaşamsal ve eylemsel düzlemlerde açığa çıkarabilecek yetenektedir. Bir şey var ki o bu düzeyini asla yeterli görmüyor. Ayrıca dönemsel olarak geri kalışlarına yükleniyor, anlaşılmaz buluyor. Bu kesinlikle PKK tarzıdır. Olumluluklar söz konusu olduğunda bunu ait olduğu toplumsal, örgütsel yapıya, yanlışları kendi geri yanlarına yükler. İlerlemenin dinamiklerinden birisi de budur. Gece gündüz demeden çalışmak anlamına gelir. Üretimden, sorgulamadan uzak bir anın geçmesine dayanamamaktır. Başarıyı yakalamada neden ağır, gevşek kalındığını anlamak, bir daha aynı yanlışlara düşmemek için gerekli çabayı göstermektir. Bunun gerektirdiği özellikleri oluşturmak için gerekli yol ve yöntemi bulupbuluşturmaktır.
Dılovan arkadaş raporunun bir yerinde yöntem konusunda yaşadığı eksikliklerden söz ederken, kestirme çözüm arayışlarını, düz yaklaşımlarını değerlendirmiş. Bunun onu yalnızlaştırdığının farkına vardığında insanlara, yoldaşlarına karşı nasıl da kuşkucu bir kimliğe büründüğüne şaşırmış. Ulaştığı sonuçları şöyle formüle etmiş; “Bu durumun getireceği tehlikeleri gördüğüm için bu yalnızlık alışkanlığından kurtulup kolektivizmi ve bir bütün olarak paylaşımı esas alacağımı belirtebilirim.”
Bir süreden beri yaşadığı yoğunlaşmanın sonucunda aktif bir katılım kararlılığı belirterek ulaşılabilecek en kusursuz sonuca ulaşmış. “Bu temelde tüm geriye çeken egemen sistem zihniyet ve alışkanlıklarını aşıp daha erdemli ve örgütlü çizgi mücadelesi neyi gerektiriyorsa ilke haline getirip o şekilde bir katılım gerçekleştireceğimi belirtebilirim.” sözleri bu kusursuzluğun anlatımı değilse nedir.
Dılovan yoldaş mücadele yaşamının geri kalanında tümüyle sözüne denk bir duruş sergileyerek yürüyüşünü sürdürmüştür. Devrimci Halk Savaşı hamlesine katılıp kahramanca şehit düşen nice yoldaşı gibi o da öncü bir duruş sergilemiş, düşmanın yıkılmaz denilen kalelerine ölümü hiçe sayarak yönelmiş, böyle eylemlerin birinde kahramanca çarpışarak şahadete ulaşmıştır. Düşman güçlerine büyük kayıpların verdirildiği, en önemlisi de düşmanın üstün tekniğine her koşulda direnilebileceğinin kanıtlandığı bu eylemlerin adı gibi anlamı da büyüktür. Kürdistan özgürlük gerillasının gücünü göstermesi anlamında da ayrı bir yeri vardır.
Sonraki yıllarda yaşanacak gelişmeleri belirleyen nice kahraman yoldaşımızın olduğu gibi Dılovan yoldaşın da yaratılan dev boyutlardaki değerlerde katkısı çok büyüktür. Anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.
Mücadele Yoldaşları