Eriş yoldaş, Rojhilat Kürdistan’ın Mahabad şehrindendir. Orta sınıf, devlet görevlisi, varlıklı bir ailede yetişir. Bir döneme kadar Mahabad gibi bir kentte devlet görevlisi olmanın çok da yadırganacak bir durum olmadığı belirtilebilirdi. Olağan süreçlerde, katı bir inkâr işlemiyorsa kimi şeyler gerçekten de biçimden öteye geçmez. Önemli olan kimliğinin bilincinde olmak, olası durumlar karşısında uyanık davranmaktır. Bir sapma olursa hesap mutlaka sorulacaktır. Bugün olmasa bile sonraki kuşaklar er geç ihanetin ne demek olduğunu gösterecektir. Bunun örneği geçenlerde (2015 yılı içinde) yaşandı. Devlet görevlilerinin genç bir kadına dönük tecavüz girişimleri ufak çaplı bir başkaldırıyla karşılığını buldu. Devletin ya da egemen yapıların bizi eninde sonunda istediği çizgiye çekmeye çalışacağını şerh düşerek onların kurumlarında çalışan kimselere bir bakış geliştirebiliriz. Devletin –en azından aşılana kadar- dışlanmayabileceğini belirtirken Önder Apo belki buna işaret ediyordu. Önemli olan oradaki etkinlik düzeyidir. Doğru değerlendirilirse kazanıma bile dönüştürülebilir. Önemli olan kimliğinin, ne yapılmak istendiğinin farkında olmaktır. Bazen cam gibi yere çalınarak tuzla buz edilebilecek devlet aygıtları, gerektiğinde onu dönüştürmekte, en azından denetlemekte, hiç değilse ilişki kurmakta etkili biçimde kullanılabilir. Elbette aşılmak zorundadır; çünkü biz onu aşmazsak devlet bizi aşmaya yeminlidir.
Bugün devrim anlarının ikircime yer bırakmayan havası kimi yaklaşımlarımıza başka türlü bakmayı gerektiriyor. Bize, Kürt halkı şahsında emekçi sınıflara, tüm ezilenlere istediğini yaptıramayan faşist sistem yok oluşu dayatıyor. Hem bize istediğini yaptıramadığı için, hem de canı öyle istediği için bizi ortadan kaldırmak istiyor. Ve bunu yalnızca faşist olduğu için yapıyor. Buna karşı direnmek ve onlara gereken dersi vermek de bizim başka bir şeye yer vermeksizin temel görevimiz oluyor. Israrlı direniş faşist sistemin çözüleceği umudunugüçlendiriyor, başarının görüntüsü netleşiyor. Halkımızın kazanımlarına her koldan saldıran faşist yapılar karşılarında Kürt halkının direniş özünü temsil eden kesimleri bulacaklardır. Bu sanıldığından da köklü ve yerleşik bir olgudur, sökülüp atılamaz. Her alanda sayısız tamamlayanı vardır. Bunlardan birisinin öyküsünü kısaca anlatmaya çalışacağız.
Eriş yoldaş da halkının karşı karşıya olduğu saldırıların bilinciyle 2008 yılında PKK saflarına gelir. Önemli olan doğru yerde, doğru mücadeleyi en etkili araçlarla vermektir. Eğer sistem içerisinde bunun koşulları yoksa en iyi yanıt kendi gücünü devreye sokmaktır. Kaldı ki mücadele yalnızca doğup büyüdüğümüz yerlerle sınırlı değildir. Bir halkın bütününü ilgilendiriyor. Gittiğimiz yerlerde değişik sorunlar da çıkabilir. Mahabad gibi Soranca konuşan insanların yaşadığı bir yerden kalkıp gelmek de bu bilinci gerektirir. Örneğin kabaca dil, karşılıklı konuşarak anlaşma bile başlangıçta sorun yaratabilir. Çoğu Soran kökenli arkadaşta bu görülür. Zamanla bu engeli nasıl aştıklarını gördüklerinde ise katılımları bambaşka olur. Ama her koşulda dürüstlükleri, bağlılıkları ayrı bir kıvamdadır. Katıldıkları her etkinliği sömürgeci düşmana öfke kokusu sarar. Onlar yoksa bu kokunun eksikliği duyumsanır. Varlıklarıyla güven verirler. İşler daha doğru yürür. Her değeri, tarihin derinliklerinden bugüne ulaşmış kazanımlardır diyerek en üst düzeyde sahiplenirler.
Eriş yoldaş da başlangıçtaki zorlanmalarını hiçe saydı. Bir yerden tutunmalıydı. O da bunu yaptı. Şehit yoldaşlarının yasını tuttu. Pes etmedi, iradeli duruş gösterdi. Tüm çalışmalarda fedakârlık sergiledi ve nasıl katılabileceğini buldu. Kısa bir süre sonra bulunduğu Zap alanına, Zap vadisinin koruyucusu gibi duran Çiyaye Reş dağına, o alanın taşına toprağına, ormanlarına, keklik bağrışmalarına bağlandı. Elbette başta yoldaşlarına. Yanı sıra Zap bölgesinin farklı alanlarında çalışmaktan da geri durmadı. Emekçi ve pratik özellikleri ile ön plandaydı. Eylemlere katılarak tecrübeler kazanması gelişimini hızlandırdı.
Birlikte kaldığı arkadaşların şahadetinden çok etkilenirdi. Farklı alanlara düzenlemesi birkaç sefer gündeme gelmesine rağmen, Çiyaye Reş alanında şehit düşen arkadaşlara bağlılığından ötürü bu alanda kalmakta ısrar etti. Burada yitirdiği yoldaşlarının acısını canlı tutarak gereken karşılığı vermeyi istiyordu. Duygusal ve hassas bir kişilik yapılanmasına sahip olan Eriş arkadaş, pratik çalışmalara aktif katılarak şehitlere layık olmayı esas aldı.
Bu temelde eylemlere katılma istemi gelişkindi, alanda yapılan birçok eyleme katılım sağlayan Eriş arkadaş, saldırı kollarında yer almayı çok isterdi. Saldırı eylemlerinde yer alıp, kişiliğini tanıdıkça gelişme sağladı.
En son kış sürecinde yapılan Karataş eyleminde moral ve coşkuyla saldırı kollarında yer aldı. Geri çekilme aşamasında düşmanın yoğun teknik saldırıları sonucunda şahadete ulaştı. Anısı önünde saygıyla eğilirken mücadelesini zafere taşıma sözümüzü yineliyoruz.
Mücadele Yoldaşları