2010 yılında Serhat üzeri gerilla saflarımıza katılan Dicle yoldaş adını başta Zemyan olarak belirlemiş, sonra Dicle olarak değiştirmişti. Doğrudan güney alanlarına, Kandil bölgesine benim yönetiminde yer aldığım temel eğitim kampına gelmişti. Ağrı Doğubayazıtlı, köylü kökenli bir arkadaştı. Tendürek dağının eteklerindeki köylerinden düşman baskısı nedeniyle göçmüş, ilçe merkezine yerleşmek zorunda kalmışlardı. Baskının gerekçesi gerillaların gelip gitmesi olarak ileri sürülse de Dicle bunun altında yatan asıl nedenleri ileride anlayacaktı. Beşi erkek ikisi kız yedi çocuklu bir ailenin üyesiydi. Bildiğim kadarıyla sonradan vefat eden babası ilçe merkezinde kaynak işi yapmaya başlamış emekçi bir insandı. Çocuklarını da bu anlayış temelinde ve yurtseverlik duygularıyla yetiştirmişti. Bunun en somut görüntüsünü Dicle arkadaş olarak eğitim devremizde görüyorduk.Güler yüzlü bir arkadaştı. Rasimlerine baktığınız zaman bunu görürsünüz. Gözlerinde moralini, coşkusunu yansıtırdı.
Dicle arkadaşın okuma yazması yoktu. Türkçe bilmiyordu. Sadece anlıyordu. Serhat yöresinde asimile boyutu var ama onda bu yoktu. Dicle arkadaş doğal özelliklerini, köylü özelliklerini korumuş bir arkadaştı.
18-19 yaşlarında katılım gerçekleştirmişti. Birlikte geldiği bir arkadaş daha vardı. İki kadın arkadaş birlikte gelmişlerdi. O da aynı yaşlardaydı. Onun da kısmi benzer özellikleri vardı fakat bir süre sonra o arkadaş biraz zorlanınca o şubeden başka bir şubeye gitti. O arkadaş iki şube eğitim gördü. Fakat Dicle arkadaş bir şube eğitim gördü. Yani hiç okul okumamasına rağmen bunu başarıyla gerçekleştirdi. Okul okumanın bir avantajı vardır. Okul okuyanlar eğitim alabilme, eğitimden etkilenme, eğitimi içselleştirmeyi daha iyi gerçekleştiriyorlar. Çünkü tanıyorlar, eğitimin formatını kavrıyorlar. Eğitim verme biçimini biliyorlar. Eğitim verme biçimini kendi kişiliklerine hızlı uyguluyorlar. Fakat hiç eğitim almamış birisi, ilk eğitime girdiğinde zorlanır. Eğitim ortamında bile kalmakta zorlanır. Örneğin diğer arkadaşın öyle olduğunu hatırlıyorum. Zorlandığı için iki şubede eğitim gördü. Fakat Dicle arkadaş bir şubede eğitim gördü. Ve o şubede de hakikaten baştan itibaren çok daha geride olmasına rağmen zamanla bunu aştı. Okuma yazması olmamasından dolayı verdiğimiz temel ideolojik derslerde zorlanıyordu. Algılamada zorlanıyordu, yorumlamada zorlanıyordu. Kendisini ifade edemiyordu. Kalkıp konuşamadığı için yardım vermek de güçleşiyordu.
Eğitim devremiz nitelikliydi. Avrupa’dan, Türkiye’den yoğun bir katılım vardı. Oldukça yoğun bir güçle siyasal çalışmalardan gelen genç arkadaşlar vardı. O arkadaşların güçlü değerlendirmelerini, kadın yoldaşlarındaki gelişkin düzeyi görünce Dicle arkadaş ister istemez suskunlaşıyor, içe kapanıyordu. Fakat çok güzel bir özelliği vardı. Eğitimleri hep büyük bir dikkatle yoğun olarak dinlediğini hatırlıyorum. Gözlerini bile kırpmıyordu. Eğitimlerin ilk günlerindeki gülen hali yerini anlatılan dersi ciddiyetle dinleyen tavra bırakmıştı. Ve eğitimden aldığını yaşamda uyguluyordu. Teorik olarak ifade etmese bile, bunu dile getiremiyor olsa bile yaşamda uyguluyordu. Yaşam içerisinde en disiplinli katılan, en coşkulu katılan, askeri eğitimlerde, spor, komando eğitimlerinde en iyi katılım sağlayan arkadaşlardan bir tanesiydi. Hatta kadın arkadaşlar içerisinde o özellikleriyle örnek olarak gösterilen bir arkadaştı.
Doğal toplumun kadın özelliklerini o arkadaşta görüyorduk. Diğer yoldaşlarının gerisinde kalmamasını sağlayan da bu özelliklerdi. Oldukça iradeli, istekli, doğal, mütevazı, saf yanları vardı. Sistemin kirliliklerine bulaşmamıştı. Çok zayıf bir ulusal bilinci olduğu halde ulusal mücadeleyi genç yaşında hemen fark edip gelmişti. Çok fakir bir aile ortamı olmasına rağmen katılım göstermişti. Ondan dolayı da kısmen zorlanıyordu. Zaman zaman ailesini özlediğini belirtiyordu. Annesini özlediğini belirtiyordu. Ama çok hızlı bir biçimde bunları aştı.
Sonra gittiği Kandil Doğu cephesinde de çok başarılı bir biçimde katıldı. İran saldırısında, Kandil direnişinde o cephede yoğun olarak savaş durumu vardı. Doğu cephesi en yoğun direnişin yaşandığı bir cepheydi. Dicle arkadaş da 2011 yılı boyunca cephede, direniş cephesinde katılım gösterdi. Genç yaşında savaş pratiği içerisinde kaldı. Ve başarılı bir süreç geçirdi.
Dicle yoldaş 4 Mart 2012 günü Kandil dağının Dola Koke bölgesinde 7 yoldaşıyla birlikte aramızdan ayrıldı. Onları bizden alan, kaldıkları yerin üstüne düşen çığ oldu.
Bizim açımızdan anlatılması gereken bir değerdir. Üzüntü veriyor. Çok erken şehit düşmesi, dağı ve gerillayı uzun süre yaşamaması ya da bunu halka taşıramamış olmamız bizim için büyük bir kayıptır.
Sürekli bir biçimde güncellenmesi, anlatılması, tartışılması gereken ve sürekli bir biçimde bir hakikate dönüştürülmesi gereken büyük yoldaşlarımızdan biriydi.
Mücadele Yoldaşları