YALNIZ AĞACIN GÖLGESİNDE BİR ÇİFT GÖZ

Zamana akıtılan günler geçerken rüzgara takılan anıları toplamaktayız. Birer birer… Bir de yanında gözlerimiz takılmakta anlaşılmayan zamana. Gölgeler mağrur, gölgeler zavallı…
Yine de hala inançlıysa yürekler umut beslenmekte demek ki.  Yaşam umuda tutunan değil midir? Yine de gölgeler niye bu kadar umutsuz beklemekte. Gözlerim takılıveriyor yalnız ağaca ve yalnız ağacın altında öylece bekleyen bir çift göze. Dalgın, buğulu ama yine de umutlu gözler. Uzaklardan gidenleri özlemle arayan gözler… Durmadan kovalamakta saatleri. Usulca yanına yaklaştım. Küçük kayanın üstüne oturup yüzüne baktım. Yüzünde duran hüzne… yüzündeki çizgilere; bir ömrü dile getiren çizgilere baktım. Bir ara dönüp bana baktı, sonra tekrar yüzünü çevirip uzaklara daldı. Sessizliği bozmak istemediğim için hiç konuşmadım. Onun sessizliğine ortak olmak istercesine sustum. Gözleri kapanınca ara ara sanki bitirilmiş bir hüzün resminin sonunu getirmek ister gibi kapatıyordu göz kapaklarını. Kirpikleri birer kalemi anımsatıyordu. Ne de güzeldi gözleri…
İnsanın yaşadıkları niye bu kadar yansır gözlere? Gerçekten yüreğin aynası mıdır? Öyle değilse Destanın gözleri neden bu kadar çok şeyi anlatıyordu? Mavimsi gözleri ışıl ışıldı. Gökyüzünü anımsatan bir özgürlük sembolüydü gözlerinin rengi. Bakınca sanki insanı kucaklayan bir sıcaklığı hissederdi. Destan, destansı bir yüreği yansıtan gözlerle bakıyordu yaşama. Şehit düşmeden birkaç gün önceydi… Hep deriz ya insan ölümün soğukluğunu daha önceden hisseder. Evet sanki Destan yoldaş uzaklardan gelen o soğukluğu hissetmişti. Dalgındı… Vedalaşır gibiydi. Bunu o anda anlamasa da insan daha sonraki zaman diliminde yüreğine vuruyor o anlar.
 Daha sonraki zamanlarda onun oturduğu yerin olduğu noktaya Şehit Destan Noktası ismini koyduk. Ne zaman oradan geçseydim o an aklıma gelirdi. O yalnız ağaç, Govendê de taşların, kayalıkların arasında dim dik durmuş bir ağaç. Bir tek onun gölgesi var. Ne de güzel durur orada. Bazen güneşli günlerde gidip altında durup uzakları izlerdik. Bazı arkadaşlar da yazarlardı. Uzun ömürlü olmayan bir gölgesi vardı. Artık ne zaman o gölgenin yalnızlığıyla dostluk etsem Destan gelir aklıma.
Katıldığı eylem gerçekleşmemişti. O zaman operasyon çıkmıştı. Orada şehit Destan destansı bir direniş sergilemiş bombasını kendinde patlatmıştı. Semaları andıran gözlerinin renginde boğmuştu düşmanı. Yüreğindeki intikam duygularıyla yürüdü düşmanın üstüne. Hiçbir kaygı taşımadan. Ve sonra gök yüzüne doğru yol aldı. Mavimsi bir renk cümbüşü ortaya çıktı. Gözler mavi, gök mavi ve yürek maviye vururdu. Destan hep maviyle bilinirdi ya! Destanın yüreği hep maviye özlemdi. Ve şimdi semaların maviliğine kavuştu.

Söyle yalnız ağaç
Bir çift göz vardı buralarda
Gölgende dalmıştı uzaklara
Dalgındı,melül…
Onlar Destan’a ait gözlerdi
Mavi mavi bakardı
Söyle yalnız ağaç
Gördün mü onu?

(2012 yılında xapuşke operasyonunda-şemzinan şehit olan şehit Destan anısına)

Jiyan Tekoşin