RIZGAR YOLDAŞ İÇİN

  19 Mayıs günü saat 21.30 sularında Bingöl'ün Genç ilçesi Reşgül ve Deşt alanları civarında göreve giden bir grup gerillamız ile operasyona çıkan düşman askeri arasında bir çatışma yaşanmış, yaşanan çatışma sonucunda düşmanın ölü ve yaralıları tarafımızdan netleştirilemezken 1 gerillamız kahramanca direnerek şahadete ulaşmıştır.
Şehitler ayının görkemli direnişine 1988 Amed doğumlu Rızgar Brusk (Ramazan Ceylan) yoldaşımızı da uğurlamış bulunuyoruz. 2010 yılında mücadele saflarımıza katılan Rızgar arkadaş Amed eyaletinde bir gerilla olarak mücadelenin sıcaklığına canla katılım sağlamıştır. Kısa ancak destansı bir direniş mücadelesi gerçeğini yüreğinde büyüten ve bunu bulunduğu kısa zamanlı mücadelesinde ortaya koyan Rızgar arkadaşımızın şahadeti tüm yoldaşlarını derinden etkilemiştir. Onun mücadelesinde ortaya koyduğu azimli duruşunu örnek alan yoldaşları bıraktığı ve devrettiği bu kutsal mücadeleyi kesin başarıya götürme sözünü yenileyerek anısına bağlı kalacaktır.
HPG Komutanlığı Rızgar (Ramazan Ceylan) yoldaşın şehadetine ilişkin bu açıklamayı 24 Mayıs 2012 günü yaptı.
  Adını kendisi gibi Liceli olan yiğit komutan Rızgar Derxust’tan (Mehmet Söğüt) alması onunla amaçları arasında kurduğu bağı hep anımsamak içindi. Onun kadar yaşasa en az onun kadar dillere destan bir savaşçılık ve komutanlık yapacağına herkesin inandığı bir tavır ve duruşla sonsuzluğa göçtü. Bu güveni nasıl verdi tam olarak bilemesek de Lice’nin yangından ve direnişten ibaret tarihi ve bu tarihe hiç sırt çevirmeyecek kararlılığın elden ele devredilişi bize gerekli ipuçlarını veriyor. Tam kanlı düşmanlar ‘artık belini doğrultamaz’ dediklerinde, o kendini küllerinden yeniden ve daha güçlü yaratan Lice’den söz ediyoruz.  Kimi erken düşse de o özü yine de taşıyarak sonrakine aktarmasını biliyor. İşte bu erken düşüp de upuzun yıllar boyu omuz omuza mücadele yürütenlerin birbirlerine gösterdiği olgunluk ve sıcaklıkla yaklaşılmayı hak edenlerden biri Lice’nin yeni kuşak Rızgarları arasından çıktı.
Ondan, adı geçen sekiz aylık kısa zaman diliminden geriye mücadele süreçlerinde yoldaşlarıyla yaşadığı anlar, yine de anlatılmakla bitmeyecek çok değerli anılar, Lice ve Genç ormanlarında çekildiği fotoğraflar ve iki de rapor kaldı. O raporlardan yaptığımız bir derlemeyi buraya aldık:
 1988’de Amed’in Lice ilçesine bağlı Çağdaş köyünde doğdum. Dokuz kardeşiz. Ailem çiftçilikle uğraşan yurtsever bir ailedir. Ekonomik olarak orta hallidir. Sosyal yapısı daha çok dine bağlılığın etkisiyle ve feodal yapının gerektirdiği kalıplar tarafından belirlenmiştir. Çoğu aile gibi kimseye muhtaç olmamayı ve kendi halinde olmayı başarı sayan, çocuklarını büyütme telaşıyla kimseye karışmama arasında gidip gelen bir yaşam tarzını benimserler. İçe kapalılık nedeniyle parti mücadelesi konusunda sadece sempatizanlık konumunda kalmışlardır. Oysa bir amcam ve bir amcamın oğlu bir dönem pek çok can almış faili meçhul cinayetlerin kurbanıdır.
Lise mezunuyum. Okuldan sonra değişik işlerde çalıştım.
Aile ve çevre konumunu düşündüğümüzde partiyle kendimi bildim bileli tanıştım dersem yanlış olmaz. Sempati de duyuyordum. Ama çevreden gerillaya çok katılım olduğu için kalan çocuklarını kurtarma telaşıyla ailelerimizin partiye katılmamamız için hep bize dönük karşı propaganda yaptıklarını unutmam. Gençleri mümkün olduğunca gerillalardan uzak tutmaya çalışırlardı. Yaptıkları anti propaganda ise gerilla yaşamının çok zor olduğundan ibaretti.
Tüm bunlara karşın öncesinde bir arayışım gelişse de gerillaya katılım kararımı arkadaşları gördükten sonra verdim. Yaşadığım ikilem arkadaşları gördükten sonra aşıldı. Onlarla tartışmak üzerimde büyük etki yarattı. Rızgar Derxust arkadaşın şehadetinden sonra da katılım kararını verdim.
2010 yılının Eylül ayında Amed eyaletinde gerilla saflarına katıldım. Yeni savaşçı temel eğitim devresinde geçtikten sonra Ş. Sinan bölgesine düzenlemem oldu. Şimdiye kadar da bu bölgedeyim.
Şehit Sinan bölgesinde bir pratik yürüttüm. Bu pratik içinde görüp de yanlış bulduğum tarz ve yaklaşımları anlam verdiğim kadarıyla örgütsel boyutuyla yansıtmak istiyorum
Bölgede bazı eylem girişimleri oldu. Bu girişimler hep taciz eylemleri biçiminde oldu. Bir de bölgede halkın geneliyle ilişkilenme yoktur. Salt birkaç köye dayanma var.
Bölgenin kamp çalışmalarına fazla ciddi bir yaklaşım yoktur. Kamp çalışmaları üzerinde tim komutanları duruyordu. Yer için bakıldığında yerin uygun olmadığını arkadaşlara söyledik fakat dikkate almadılar. Sonradan deşifre oldu. Burada eleştirmek istediğim konu hem bu çalışmadan anlayan, bilen arkadaşların olmaması ve hem de yönetimin bu çalışma üzerinde fazla ciddi yaklaşmamasıdır.
Burada gördüğümüz eğitim sürecine ilişkin bazı hususları belirtmek istiyorum. Başta Önderliğin savunmaları okundu. Fakat bunların tartışmaları olmadı. Daha sonra Parti Tarihi, Önderlik Gerçeği, Meşru Savunma ve Kadın Tarihi görüldü. Fakat bunlar da salt dinlemekle geçti. Daha sonra zamanı değerlendirmek için (koşullara göre) tekrardan Önderlik Gerçeği görüldü ve tartışıldı. Bu tartışmalarla daha kavratıcı olduğunu söyleyebilirim.
İkinci kamp sürecinde gördüğüm eğitimle bazı şeylere daha iyi anlam verdiğimi söyleyebilirim. Geçen pratikte yaşadığım eksikleri bir daha tekrarlamamak ve önümüzdeki yıl pratiğini partinin belirttiği temellerde zafer yılına dönüştürmek için, Önderliğimiz üzerinde yürütülen tecridi ve farklı politikaları boşa çıkarmak için Önderliğimizi özgürleştirme hamlesine katılım sağlayacağım.

 Mücadele Yoldaşları