ZORLUKLARIN MİLİTANIYDI

Zagros arkadaş Şırnak’ta dünyaya gelmiş, şekillenmesini burada almıştır. Uludere’ye bağlı Hilal köyündendir. Goyi aşiretindendir. Tarihe tanıklık etmiş görkemli bir coğrafyada doğup ilk çocukluk yıllarını geçiren Zagros yoldaş feodal, aşiretsel özelliklerin baskın olduğu bir ortamda büyür. Özgürlük hareketimizin kalbi konumundaki bu bölgede derin bir yurtsever öz bulunsa da koruculuk yaparak devletin hizmetine koşan kesimler de yok değildir. Zagros arkadaş yurtseverliklerine söz söyletmeyen, bu uğurda yerlerinden edilen bir çevrede büyümenin gururunu zorluklarla dolu, kısa ama onurlu yaşamı boyunca taşır. Bu yörenin insanları mert ve heybetlidir. Tarım ve hayvancılık ile uğraştıkları için derin bir neolitik öz taşırlar. Emeğe bağlı, sevgiye dayalı, eşitlikçi bir toplumdur. Onlara bir şeyleri kolay kabul ettiremezsiniz. Lakin kabul ettikleri şeyi de kolay bırakmazlar. Dik kafalıdırlar, sert bir yapıya sahiptirler. Zorluklara karşı çok dayanıklıdırlar. Kolay pes etmezler. Direnişçi bir yapıya sahiptirler. Bu özlerini hep korumuşlardır. İşte Zagros arkadaş bu tarihsel arka planın mirasında şekillenmiştir.
Yaşamının yarısından fazlasını zorluklar içinde geçiren bir çocuktur. Çünkü 1994’te Türk devleti tarafından köyleri yakılıp yıkılmıştır. Böyle olunca küçük yaşta ailesiyle birlikte Güney Kürdistan’a göç etmek zorunda kalır. Zor koşullar altında bir çocukluk geçiren Zagros arkadaş neredeyse hiç güzel gün görmemiştir. Bir çocuk gibi yaşayamamıştır çocukluğunu. Deyim yerindeyse Türk devletinin ve KDP’nin baskıları biçiminde ikiye bölünebilecek baskılarla geçirmiştir çocukluk dönemini. Kısacası yaşadığı koşullar çok zordur. Maxmur kampının zorlukları içinde büyüyenlerden biridir o.
Ama her şeye karşın yaşam sürmektedir. Yerlerinden edilen insanlar burada kendilerine yeni bir yaşam kurmak zorundadırlar ve çetin geçen bir dönemin ardından bunu başarırlar. Zagros arkadaşın en azından teselli bulabileceği bir durum vardır ortada; kendi ana diliyle, Kürtçe olarak eğitim verilen bir okulda öğrenim görmeye başlamıştır. Bir yandan da Kur’an öğrenerek toplumda geçerli dini inanışların gereğine göre davranmak durumundadır.
 Sonradan gerilla içindeki yaşamına da yansıyacak biçimde örnek alınan birisidir. Çalışkandır. Ağırbaşlı ve sakindir. Herkes onunla arkadaş olmak ister. O başkalarına pek benzemez. Kimse ondan rahatsız olmaz. Çocukluktan edindiği bu özellikler gerilla yaşantısı boyunca da kesintiye uğramadan sürer.  
Derslerinde başarılıdır. Onu sevenler yalnızca arkadaşları değildir, öğretmenlerinin de gözbebeğidir. Onu geleceği parlak, gelişmeye açık bir çocuk olarak görenlerin sayısı hiç de az değildir. Ahlaklıdır. Kültürüne bağlıdır ve korumak ister. Toprağına olan sevgisi, önderliğe ve şehitlere olan bağlılığı üst düzeydedir. Köylerini yakıp yıkan, köylülerine işkence yapan ve toprağında özgürce yaşamayı kendisine çok gören düşmana karşı müthiş bir kin beslemektedir diğer yandan. Kininin gereklerine uygun hale gelmek ve ilerde halkın hizmet etmek için hazırlanmakta, sürekli okuyarak kendisini geliştirmektedir. Hayalinde her zaman özgür yaşama isteğini diri tutmuştur. O geleceği düşünmektedir.
Maxmur kampının zorlukları ve ekonomik sıkıntılar, insanların istedikleri gibi davranmasının önüne set çekmektedir. Tüm bu koşullar Önderliğin tutsak edilmesiyle birleşince, işler Zagros yoldaş açısından tahammül edilemez boyutlara ulaşır. O istediği gibi çalışamadığını görmüştür bu ortamda. Artık Önder Apo’nun bir savaşçısı olma zamanının geldiğini anlamış ve bu temelde yönünü dağlara döndürmüştür.
O artık hedefleri olan, bir yerlere ulaşmak isteyen genç bir gerilladır. Kapıların bunun için sonuna kadar açık olduğunu görünce de canla başla iyi bir gerilla olmaya çalışır.
  Zagros arkadaş Önderliğin tutsak edilmesinin ardından başlayan geri çekilme sürecinde partiye katılmıştır. Yalnız o çeşitli sıkıntıların yaşandığı bu süreçten hiç mi hiç etkilenmez. Her zaman büyük bir savaşın bizi beklediğine inanır. Çünkü Türk devletinin inkâr ve imha üzerine kurulu olduğunu bilir. Onlar için çözüm Kürtleri yok etmektir. Bundan dolayı ilerde keskin savaşların olması kaçınılmazdır. Bu bilince ulaştıktan sonra gerilla saflarına katılır. Yeni savaşçı eğitimini tamamladıktan sonra taburlara dâhil olur. Tabur yaşamını öğrenirken askerleşme ve savaş üzerine de yoğunlaşmaktadır. Belli bir yoğunlaşmadan sonra savaşmanın koşullarını arayarak bulmaya çalışır. Tam da onun arayışlarına denk düşecek biçimde partimizin önemli bir tehlike ile karşı karşıya olduğu bir süreçte 2000 yılının sonlarına doğru YNK ile savaş başlamıştır. Zagros yoldaş YNK’ye karşı başlatılan hamlelere katılır.
Bu savaş ona belli bir tecrübe ve büyük de bir güç kazandırmıştır. Daha sonra kuzey üzerine yoğunlaşmaya başlar. Önderliğin “Bana bağlı olan kuzeye gitsin” dediği günlerdir ve Zagros yoldaş kendi cephesinden buna cevap olmak istemektedir. O yalnızca kuzeye gitmeyi değil, kuzeyin de en zor alanlarında bulunmayı düşlemektedir.
Önerisini Garzan alanından yana yapar. Garzan sert bir coğrafyaya sahiptir. Aynı zamanda bazı özgünlükleri de olan bir yer konumundadır. Örneğin yıllarca bize karşı savaşmış korucuları vardır ki namlarını duymayan yok gibidir. Tüm bu yanlarıyla tam da Zagros arkadaşın istediği gibi bir yerdir. Bunlardan dolayı o Garzan alanını seçmiştir. Zagros yoldaş Garzan alanına 2004 yılında geçer. Farklı birçok çalışmaya katılır. Fazla bir zorlanma yaşamadan Garzan’a uyum sağlamasını bilmiştir
Operasyona çıkan korucuları ise iyi tanımaya başlamıştır. Koruculuk nasıl gelişmiştir bunu bilir. Onun için bu meseleye hassas ve titiz yaklaşır. Ama korucular sürekli olarak operasyonlara çıktıkları için yer yer çatışma kaçınılmaz olur. Bu alanda birçok zorlukla boğuşur. Üslenmeden tutalım hareket tarzına kadar zorluklar vardır. Zagros arkadaş karşısına çıkan tüm zorlukların üstesinden gelmesini bilir. Önemli çalışmalara ve eylemlere adını yazdırmıştır.
Zagros arkadaş 2008’in sonbaharında Garzan’daki başarılı pratiğini sonlandırarak güney sahasına döner. Aslında bu onun isteği dışında gelişen bir durumdur. O bunu istemediği, bu yönde talep ve beklentisi olmadığı halde örgüt tarafından çağrılmıştır. Ona kalsa pratik savaş alanlarından hiç çıkmak istemez ama örgüt kararlarına da ikirciklik göstermeden uymayı düstur edinmiştir. Sonrasında, 2009’daki HPG’nin 5. Konferansına katılarak pratik deneyimlerini örgütsel ortamlarda yoğurmasını öğrenir. Derken bir akademi eğitimine alınır; kuzeyden dönen bütün arkadaşların tatlı göz ağrısı. Eğitim sürecinde kişilik boyutunda eksik kalan yanlarını aşma çabaları dikkatlerden kaçmaz. Tüm çabası yeniden pratik alanlara gitmek adınadır
Eğitimini tamamlayınca bir yıl kadar süreyle Halk Savunma Merkezinden yoldaşların güvenliğinde kalan Zagros arkadaş buradaki duyarlılığı ve disiplinli duruşuyla örgütün başlattığı yeni sürece hazır olduğu mesajını güçlü biçimde vermiştir. Düzenlemesi Zagros alanına yapılır. Devrimci halk savaşı sürecinde kendisinden beklenenlere yanıt olmak istemektedir.
  Hareketli birliğin sorumlusudur. Örgütün ona sağladığı imkânları devrimci yaşam temelinde halkının hizmetine sunmak amacıyla çalışmalara katılır. Zor koşullarda büyümüş Zagros yoldaş, gerilla yaşamında da her zaman ve her koşulda zor olan şeyleri seçmiştir. Garzan’dan sonra yeni alanı Zagros da zorluklarıyla bilinen bir yerdir. O basit olandan ısrarla kaçınır. Buna tenezzül dahi etmez. Kaldığı alanlar hep karakterine uygun yerlerdir. Hani derler ya coğrafya insan şekillenmesi üzerinde etki yapar diye, Zagros arkadaş öyle biridir. Zagros, Botan dağları gibi başı dik ve gururludur.
2012 yılında devrimci halk savaşına yoğun biçimde hazırlanan Zagros alanında önemli bir dönemeci ifade eden Ştazen-Oramar eyleminde bizzat yer alan Zagros yoldaş bu eylemde düşmana fedai tarzda yönelerek kahramanca şehit olur.
Onun gerilladaki yaşamı tam da, ‘insan yedisinde neyse yetmişinde de odur’ sözüne denk düşecek biçimdedir. Çoğunlukla sessiz ve sakin durmaktadır. Ağır, oturaklı bir yapısı vardır. Fazla konuşkan değildir. Ama içinde fırtınalar kopmaktadır. Örgüt eğitimlerinden aldıklarını uygulamayı temel amaç olarak bellemektedir. Görevlerine son derece bağlıdır, işlerine titizlikle eğilir, başka da bir şeyle ilgilenmez. Kolay kolay karar vermez ama karar verdi mi mutlaka uygular. Çok direngen bir yapısı ve oldukça emekçi bir özü vardır. Yoldaşlarına karşı mütevazıdır. Onları anlamak ister. Zagros arkadaş, küçük-büyük, bana göredir-değildir şeklinde ayrımlara giderek yaklaşmaz kimseye, herkesle o veya bu düzeyde ilişkilenmeyi esas alır. Bu da onun herkes tarafından rahatlıkla tanınmasının önünü açarken bir yandan da örnek alınması sonucunu doğurmaktadır. Böylelikle gerilla yaşamında çok sevilen biri haline gelir.
Örgütsel ve yaşamsal ilkelerden ödün vermemesiyle tanınır. Görev ve sorumluluklarını yerinde ve zamanında yapmasını bilir. Askeri konulara çok önem gösterir. Silahının bakımına özenle yaklaşır, sık aralıklarla temizler silahını. Aynı zamanda askeri duruşa ve biçime de önem verir. Üslup olarak keskin ve nettir. Ciddi durmaya dikkat eder.
Zagros arkadaşın alçakgönüllü, mütevazı yapısı kendine dönük sorgulamalar yapmasına önayak olmaktadır. Eksikliklerini keşfetmekten mutlu olur, bu konuda eleştirileriyle kendisine yol gösteren yoldaşlarına da borçluluk duyar. Yoldaşlık noktasında kayda değer bir eksikliği olmadığı halde;“Her zaman kendimi geliştirmem gerekir. Yoldaşlığımın eksik yönleri var.”  demesi onun hedeflerinin büyüklüğüne işarettir.
  Zagros arkadaşın yapmak istediklerine, hedeflerine tam olarak ulaştığı söylenemese de yaptıklarıyla bu hedefin kilometre taşlarının örülmesine büyük katkı sunmuştur. Onun asıl isteği, hedefi Önderliğin özgürlüğüdür. O, Önderliğin özgürleştiğini görmek istemektedir. Çünkü Zagros arkadaş Önderliğin esaretiyle birlikte Özgürlük hareketine katılmıştır. “Önderliği özgürleştirmeyene kadar çalıştık diyemeyiz, mücadele yürüttüğümüzü, görevimizi yerine getirdiğimizi söyleyemeyiz.” sözleri onun özlemlerinin ifadesidir. Şehit düşene kadar da Önderlik ölçülerine uygun çalışma tarzını esas alarak bu iddiaya denk düşen bir duruşa sahip olur. Bu uğurda da canını feda etmekten çekinmemiştir.
Zorluklarla boğuşarak çelikleşen Zagros arkadaşın anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. Onun yarım kalan özlemlerini tamamlama sözü veriyoruz.

MİSALİ
Bütün Botan’da hasrettir
Garzan’da kar altından çıkan
Kardelen çiçeğinin ömrü
Sana kendimi nakşediyorum
İçimde sevgilerimle
Zagros’ta açan ters lale misali
Bir yol güzergâhındayım
Seni düşlemektir sevincim.
Her baharda olduğu gibi
Kar altında başını kaldıran otlar gibi
İsyana durur yüreğim
Şimdi Cilodayım.
Aşığım sana Sümbül, Semedar gibi
Bakarım sana Çarçel gibi dik
Son bakışlarımda kibirliyim
Öfkem okunur gözlerimde
Oramar ve Ştazan olur kinim
Patlayan silahın mermisinde
Sonra sevgi ile bakarım
Gözlerimden dökülen son damla misali
Halkım, ülkem ve Önderliğim olur
Özgürlük.

 

 Yusuf ASLAN 

Kategori: Şehit Anıları