Bir devrimcinin herhalde en çok zorlandığı nokta birlikte yaşadığı, acısıyla tatlısıyla her şeyini paylaştığı yoldaşının arkasında kalıp onunla ilgili bir şeyler yazmaktır. Öyle değerli arkadaşları tanımak, birlikte yaşamak ve bunu birazcık da olsa anlatabilmek hem onur veriyor hem de diğer bir yanıyla inanılmaz duygular uyandırıyor. Elde olmadan zorlanıyor insan, onları nasıl anlatabileceğini düşünüyor ve ne yazsa da az geleceğini biliyor.
Serdar yoldaş da böyle biridir. Yazılması, anlatılması, anımsanması gereken bir yoldaştır. Onu unutturmamak bizim andımızdır.
Serdar arkadaş mücadeleye genç yaşından büyük duygularla Rojhılat Kürdistan’dan gelip katıldı. Kısa zaman içinde tüm arkadaşların sempatisini kazandı. Onu ilk defa gören bir arkadaş bile hemen ona ısınıyor ve sanki yıllardır birlikte kalınmış gibi bir izlenim bırakıyordu. Doğal olarak onu gören biri kim olduğunu merak ediyor ama aynı zamanda tanımasa da onunla rahat kaynaşabileceğini görüyordu.
Xoy kentinin Kotol bölgesinde doğup büyümüştü. Yalnızca dört yıl okul okuyabilmişti. O bölge için bunun bir açıklaması vardır. Yoksul bir bölgedir. Geçimlerinin önemli bir ayağını da halı dokumacılığı oluşturur. Ünlü İran halılarının dokunduğu yerlerden birisi de burasıdır. Çocuklar küçük yaştan başlayarak halı dokuma işinde çalıştırılırlar. O halıları dokuyanlardan birisi de Serdar arkadaştır. Bu uğraş sürekli bir noktaya bakmaktan kaynaklı olarak çok zaman geçmeden göz rahatsızlıklarının baş göstermesine yol açar. Daha on beşine basmamış çocuklarda gözlerin bozulduğuna sıkça rastlanır.
Serdar arkadaşın gözlerine biraz dikkatli baktığınızda başka gözlemleriniz de varsa bu ayrımı yapabilirdiniz. Gözlerindeki umutlu sevgi parıltılarını ve coşkuyu da aynı bakışlarla yakalamak mümkündü
Serdar yoldaş bulunduğu ortamda neşe, moral kaynağıydı. Tüm arkadaşlarla ayrım yapmadan, fark koymadan ilişkilenebiliyordu. Yüzünden gülücük eksildiği görülmezdi. Biraz çocuk saflığındaki bu gülüşler onun gözlerinin içine, karşıdakilerin de yüreğine işlerdi. O kadar dizginsizdi. Hiçbir hesabı, kaygısı olmadığını bu gülüşleri bile anlatmaya yeterdi. Ne zaman, hangi koşul olursa olsun onu gülerken görebilirdiniz. Bulunduğu ortamda kahkahaları adeta kulakları çınlatırdı. Kahkahalar varsa, neşeli bir ortam oluşmuşsa orada Serdar arkadaşın bulunduğu anlaşılırdı. Bu aynı zamanda kampa ne zaman sessizlik çökse Serdar arkadaşın göreve gittiği ya da o anda hazır olmadığı anlamına gelirdi. Bunlar bizde boşluk oluşturan ve Serdar arkadaşın dönüşünü beklediğimiz saatler olarak kayıtlara geçerdi.
Katıldıktan kısa bir süre sonra yaşamdaki duruşu dikkate alınarak ve fedailik esaslı önerisi üzerine geldi. Her tür çalışmaya büyük bir özveri ve yukarıda sözünü ettiğimiz canlılık temelinde, varlığını sonuna kadar hissettirerek, adeta ortamın olmazsa olmazı biçiminde katılarak hızlı gelişme gösterdi. Dönemsel olarak Zagros alanına pratik yürütmeye gitti. Orada eylemlere katıldı. Cesaretiyle ve fedakârlığıyla övgü topladı.
Serdar arkadaş gençti. Kanı kaynıyordu ve savaş alanlarında çok aktif bir konumda olmayı istiyordu. Bu nedenle durmadan kuzey alanlarına gitmek için öneri geliştiriyordu. Yalnız yaşının genç oluşu ve bu sıcakkanlılığı yoldaşları endişelendirdiği için bir süre gitmesi engellendi. Ama onu daha fazla tutamayacaklarını anladıklarında Mardin alanına gidecek gruba girmesi uygun bulundu. Yeterli yetkinliğe de ulaşmıştı aslında.
2011 Şubatında düzenlemesinin Mardin alanına yapıldığını duyduğunda sevincini tüm yoldaşlarıyla paylaştı. Havalara uçacak gibiydi. Hemen hazırlıklara başladı. Silahını, cephanesini yeniledi. Eksiklerini tamamladı. Kısa zamanda hareket etmeye hazır duruma geldi.
Serdar yoldaşın içinde bulunduğu grup da Haziran ayında yola çıkmıştı. Sınırı geçtikten sonra bir iki günlük yürüyüşle alanlarına ulaşabilirlerdi. Ne yazık ki sınırı geçmelerinin hemen ertesinde denetime girmişlerdi. İdil yakınlarında girdikleri çatışma Serdar yoldaşı bizden aldı. Onunla birlikte dört kahraman yoldaşımızı da yitirmiştik.
Çok ağır kayıplar olmuştu. Özellikle Serdar arkadaşı yakından tanıdığım için uzun süre etkisini yaşadım. Canlılığıyla uzun bir dönem bizim moral kaynağımız olmuştu. Onu unutmayacağız.
Onunla yakın dönemlerde Mardin eyaletine gitmek üzere düzenlemesi olan ama yine erkenden, 2012’nin Nisan ayında şehit olan Şiyar (Perver Bilmez) yoldaş da Serdar yoldaş gibi canlılığı ve atikliğiyle gönlümüzde ayrı bir yer edinmişti. İkisinin anısına yazdığım bir şiiri de buraya almak istiyorum.
Tek istek onurlu özgür bir yaşam
Sadece kendine değil kendinden çıkarak
Halkına, insanlığa daha güzel bir yaşam sunmak
Kimseye zarar vermek yoktur amaçlarında
Binlerce yıllık vatanlarına dönmek
Binlerce yıllık diline
Kültürüne
Sahip çıkmaktır istemleri
Hiç kimseden yeni bir şey istemediler
Hiç kimseden kendi vatanlarını
Dillerini
Kültürlerini
İstemediler
Tek istemleri Önderlikle
Onurlu özgür bir yaşamda yaşayabilmekti
“Buna yürekten inanıyorum” derdi
Şiyar yoldaş
“Başaracağız” derdi
“Onurlu bir yaşamdır istemimiz, elde edeceğiz” derdi
“Kanımızın son damlasına kadar.”
Öyle yola koyuldular
Şiyar ve Serdar yoldaşlar...
Başaracağız
Elde edeceğiz onurlu yaşamı güzel yoldaşlar
Anılarınız önümüzde ışıktır.
Mücadele Yoldaşları