YOLDAŞLIĞIN VE PAYLAŞIMIN ÖZLÜ BİR NEFERİYDİ…

Evet, geçenlerde arifesinde bu günlerin
Yine düştün sıcaklığına ülkemin
Tam bedenimde, süveydasında yüreğimin, derinden bir acı hissetim
Sanki kan serpildi beynimden aşağı
Öyle bir yandı ki bedenim
Naylon damlası misali aktı tenime
Vurulduğunu öğrendim vurulduğunu,
Yasaklı bir napalm ya da yasal bir G-3 mermisi
Ne fark ederdi ki, ölüm ölüm değil miydi?
Son yolculuk bir daha olmamak değil miydi?

  Su gibi akıp giden zaman karşısında yine durağanlaşır oldu yüreğimiz. Kaybedişler, kazanımlar ve daha belleğimizde diriliğini koruyan bir yığın yaşanmışlıklar katarı, şimdi yaşadıklarımız zamanın en belirgin aynasıydı, ilk buluşmalarda boyutlanan, dostluklar ve ömrümüzü anlamlı bir seyre uzandıran büyük paylaşımlar, bizi büyüten en büyük dayanağımız oluyordu. Sevinçlerimiz, korkularımız, acılarımız, hepsi aşılamaz bir heyecanın ifadesiydi. Unutulmayan gerçeği ile buluşturduğumuz birçok değerler bileşkesinin başlangıç miladı, yabancılaşmanın ise beklenen miadıydı, bitişi hatta sonlanmasıydı. Nedendir bilemiyorum ama insan zihninde en çok yer edinen yaşanmışlıkların başında geliyordu ilk buluşmalar, birçok şey unutularak bellekte bir silinme yaşasa da, ilkler her zaman heyecanını koruyordu. Her zaman canlı gerçeği ile yaşıyor, yürüyüşümüzü büyüten en büyük kifayeti içeriyordu.
Bu yıl ayrıldığımızın dördüncü yılına gireceğiz, uzaktan çok masum görünen bu dört yıl, dilde ise bir nefes alışı kadar kısaydı. Öyle ya şehitlerimizi yüceltmenin yolu değildi bu. Ki bir devrimci için ağlamanın hakaret olduğunun daha önce mısralara sıklıkla geçildiği bilinir. Çok bilgece bir deyim olduğu için, “Her şehidin öğretici bir değerinin olduğunu” tekrardan haykırmak istiyorum. Çok rahat, çok açık ve kaygısızca söyleyebilirim ki, alışamadığımız ve asla alıştırılamayacağımız bu ayrılıklardan o kadar çok şey öğreniyoruz ki, her bir anı öğretici bir doğaya sahip olan bu yaşanmışlıklar katarı, anlam verilip doğru pratikleştirildiğinde hiçbir kitaptan alamayacağımız doğrular toplamının adı oluyordu. Yaşam bu doğrular üzerinden anlamlanıyor. Şehitlerimiz ancak, şehitler doğrusunun yaşama uzandırılması ile yüceliyordu. Özcesi sizlerle yaşadıklarımızın öğreticiliğinde büyüyorduk biz. Ve ancak bu doğrular kendimizi tanımanın eşsiz pusulası oluyordu. Yaşam böyle anlamlanıyor, şehitler böyle sahipleniliyordu.
  Evet, değerli yoldaşım bu yıl dördüncü yılındayız ayrıldığımızın, dört koca yıl işte, fakat doğru yaşanıldığında anı buluşmalarla dolu, koca bir yaşam kesitiydi. Buluşmaların özüydü güzelliklerle yüklü yaşanmışlıklar ve her buluşma bir acıyı gerektiriyordu. Asla inkâra gelmeyecekti bu diyalektik. Tıpkı bir gerilla için örneklendirdiğimizde uzun kış süreçlerinin bahara akan eşsiz uzantısındaki buluşmalar kadar sancılı ve heyecanlıydı. Anlayabilen için müthiş bir öğretici değere sahipti. Bu nedenle olsa gerek anlamak sözünde yüceltmenin de yegâne gereğiydi. Yaşanmışlıklara bağlı kalmak dileğiyle.

Şimdi yaşananlar, beynimizin tozlu tarih sayfalarında
Temiz yüreklerle sahiplenmeyi bekleyen
Bir tutam özlem deryası gibi
Şimdi yaşananlar bedenimizde
Bir merminin asla silinmeyen izi gibi
İlk günden daha taze yerine miras
Şimdi yaşananlar taşıdıkça anlamsallığını
Anılara sadakatin parçalanmayan teminatı…

  Mücadele tarihimizde sadeliği doğallığı, paylaşımcılığı ve yoldaşlığı ile sürekli belleğimizde layıkıyla yer bulan arkadaşlarımızdan olan Botan yoldaş, partimizin ilk kalelerinden olan Urfa’ya bağlı Hilvan ilçesinde doğuyor. Hilvan’ın parti tarihindeki yeri çokça söylendiği için belirtme gereksinimi duymuyorum. Fakat Hilvan’ı yaratan kahramanları ve bu yaratımlar ışığında doğan unutulmayacak kahramanlarını kısa bir yazıyla da olsa anlatmak anlam taşıyacaktır. Kürdistan gerçeğinde nerdeyse bir dönemler bir geleneğe dönüşen göç destanları, Botan arkadaşın da yaşam seyrine eklenmiş. Adana’ya uzanan göç kervanı yola çıktığında o daha doğmamıştı. Botan arkadaşa Adana’da doğup uzun yıllar orada kalmasına rağmen, kişiliğinde var olan, doğal, sade ve arkadaş canlısı gerçeğinden bir şey kaybetmemiş, ailesindeki yurtsever geleneğin getirdiği yüksek etkilenişler sayesinde su gibi akışkan olan zamanın ihtiyaçlarına doğru cevap olmuştur. Bu gerçeğinin etkisiyle 2003 sonbaharına doğru, özgür Kürdistan dağlarına uzanan yolculuğunu başlatıyordu.
  Botan arkadaş yeni şervan eğitimini 10 Aralık’a kadar gördükten sonra gerilla yaşamında yeni bir döneme uzanıyordu. Önce Xakurke daha sonra da uzun bir Zagros yolculuğu ile yaşamın akışkan dokusunu daha bir canlandırıyordu. Artık tüm Kürt gençliğinin sevgiyle ve hasretle anımsadığı Zagros dağlarındaydı. Zagros’un çetin arazisinde geçen her günü, onu dağlarla yeniden buluştururken, gerilla yürüyüşündeki anlamsal dokuyu daha bir büyütüyordu. Fakat Botan arkadaşın başarı azmindeki kararlılık düzeyi, hep onu yeniliklerle taçlanan daha derin yolculuklara uzandırmaktaydı.  Ve zamanın doyumsuz gerçeğine her daim yeni başarılar taşıyabilme arzusu, onu yeni bir serüvenin içine saygınlıkla taşıyacaktı. Tarih artık 2006 baharına uzandığında Botan arkadaş, Kuzey gruplarına girmiş, burada da hayallerinin odaklandığı Amed şehrinden yana seçimini yapmıştı. Fakat gruplarının 2006 yılında Amed’e geçememesinden kaynaklı, parti onu Botan’a göndermiş, Botan arkadaş bundan da en ufak bir tereddüt ve kaygı yaşamadan partinin iradesine göre kendini konumlandırma olgunluğunu göstermiştir. Botan arkadaş Botan’da çok uzun bir süre kalamamış, 2007 yılının 27 Temmuz’unda şehitler kervanına katılmıştır.
 Şehit Botan gerçeğini anlatırken, onun olgun kişiliği ile en yerinde buluşan özelliklerinin başında, yoldaşlığa, arkadaşlığa sonsuz bir ölçüde bağlı olan yaşam duruşu gelmektedir. Arkadaşları ile kurduğu sıcak ilişkilerde hiçbir zaman hesap gözeten kurnaz bir ilişki düzeyine girmemiş, paylaşımcı, doğal ve sade yapısının getirdiği saygın kişiliğiyle her zaman örgüt ölçülerinin olgunlaştırdığı doğru bir yoldaşlık anlayışı inşa ettiğini yaşamının her anında sıklıkla örneklendirmek mümkündür.
Botan arkadaş tüm arkadaşlarına karşı müthiş bir duyarlılıkla yaşardı, bir arkadaşta küçücük bir umut dahi görse onu doğru bir rotaya uzandırmak için türlü arayışlar içine girerdi. Bunlardan yola çıkacak bile olsak, Şehit Botan gerçeğini “Yoldaşlığın ve paylaşımın özlü bir neferi” olarak tanımlamak yerinde olacaktır. Botan arkadaş tartışmayı, paylaşmayı seven bir arkadaşımızdı. Yanlış gördüğü hususları rahatlıkla kaygı durmadan dile getirir, doğruların keskin bir savunucusu olarak çaba sahibi olurdu. Tartıştığı kişi kim olursa olsun, doğru gördüğü konularda ısrarlı, yanlış olduğunu anladığı kimi görüş ve yaklaşımlarda ise, kaygısızca göğsüne vururcasına yanlışını sahiplenmeyi bilirdi. Kuşkusuz Botan arkadaşın yaşamda kendinde derinlikli bir duruş olarak içselleştirdiği bu tutarlı yaklaşımları, yaşamı güçlü kazanmasının da en belirgin kaynağı olmuştur. Botan arkadaşın coşkun bir nehrin kusursuz akışını anımsatan sade yaşamı, onu her zaman belleğimizde diri tutan yoldaşlığın en belirgin sembolü olarak hatıralarımıza taşımıştır.
  Botan arkadaş, mücadelemizin dört yıla yakın kısa zaman diliminde inşa ettiği saygın gerçeği ile yaşamı yeniden yaratırken, bahar mevsimi gibi canlı olan yapısının getirdiği coşkun özellikleri ile bulunduğu her alanda çevresindeki arkadaşlarca sevilen bir yapının kaynağı olmuştur. Botan arkadaşın dilinde büyüttüğü anlayışlı özellikleri yaşama eksiksiz uzanırken, kurduğu toplumsallık ile özlü bir savaşçı olmayı yaşamının her anında gönüllüce üstlenmiştir. Botan arkadaş gerçeğini buradan yola çıkarak ele aldığımızda çok rahatlıkla görülecektir ki, Şehit Botan arkadaş gerçeği sadeliği, yoldaşlığı ve saygın duruşu en derinliğine yaşayanlardandı. Bu özlü duruşu Botan arkadaşın yaşamının her anında rahatlıkla görmek mümkündür.
 Kısa bir dönem de olsa bu özlü kahramanımızla paylaştığımız zamanların ayrıcalığını derinden hissederek, daha o yaşarken dahi onun yaşamındaki dolgun yürüyüşten aldığımız her bir doğru, bugün gerçeğiyle bile belleğimizin miskin dokusunda yer bulmuştur. Sürekli hatırladığımız, yaşamı doğru kazanacağımız en değme yol göstericilerimizden olmuştur. Bu gerçeğin izinde aynı incelikte kararlıca yürüyebilmek, kuşkusuz şehitlerle anbean yaşayacağımız buluşmaların temel kaynağı olacaktır.

 Dilok Bandoz