ÖZGÜR GÜLÜŞLÜ YOLDAŞA

 27 Temmuz günü Van ile Erciş yolu üzerinde bulunan polis devriyesine yönelik olarak gerillalarımız tarafından bir eylem gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştirilen eylem sonucunda 2 polis öldürülmüş, 2 polis ise yaralanmıştır. Eylem ardından işgalci TC ordusu tarafından eylem alanına yönelik bir operasyon başlatılmıştır. 28 Temmuz günü saat 03.00 sularında Van merkezde işgalci TC ordusu ile gerillalarımız arasında saat 08.00’e kadar devam eden bir çatışma yaşanmıştır. Yaşanan çatışma sonucunda Munzur (Hayati Ölmez) arkadaşımız şehit düşmüş, Botan (Mehmet Cin) isimli arkadaşımız ise yaralı olarak esir düşmüştür.
Yurtsever Hakkâri halkımızın özgür gülüşlü bir evladı olarak yetişen Munzur arkadaşımız bu özüne yaraşır bir mücadele kararlılığını göstererek Kürdistan dağlarında gerilla mücadelesine başlamıştır. Önderliğimizin esaret koşullarını bir Kürt genci olarak asla hazmedemeyen Munzur arkadaş özgürlük adımının sağlanması için başta Önder Apo’nun ve halkımızın özgürlüğünün sağlanması gerektiği bilinciyle direnişini dağlarda sürdürerek görkemli kılmıştır.
Güleç yüzlü, yoldaşlarıyla aynı mekânlarda bir dava uğrunda omuz omuza mücadele etmenin sürekli heyecanını yaşayan Munzur arkadaşımız bu özellikleriyle arkadaşları arasında çok sevilen bir yoldaşımız olmuştur. Aldığı eğitimler ve edindiği tecrübelerle pratik sahalarda daha canlı bir katılımı esas alarak yürüyüşünü daha güçlü kılmıştır. İşgalci TC ordusuna karşı girdiği savaşta kahramanca direniş sergileyerek özgürlük şehitleri kervanına katılmıştır.
29 Temmuz 2012 tarihli HPG Ana Karargâh açıklamasında Munzur (Hayati Ölmez) yoldaş bu şekilde anılmıştı.
 O gerçekten de olması gerektiği kadar, belki ortalama ölçülerin de üzerinde sıcak tavırlarıyla göz dolduruyordu. Bu nedenle bulunduğu her ortamda en çok sevilenlerden biriydi. Gare alanında bulunduğu, çeşitli çalışmaların yanında kuryelik de yaptığı 2008-2010 döneminde de bu böyleydi, 2011 yılında Ş. Mahir Akademisinde eğitim gördüğünde de, sonra Botan’a geçtiğinde de.
Çünkü o da yoldaşlarını derin bir sevgiyle sevmekteydi, oldukça güler yüzlüydü, temiz olduğu kadar korkusuz bir yüreğe sahipti. Böyle birini kim niye sevmesin?
Hakkari merkezde oturan ailesi aslen Çukurca’nın Kaşura bölgesindendir. Sınır boyunda yaşayan bu insanlar yiğit kimselerdir. Sert bir coğrafyanın, aşiret çelişkilerinin, devletin ve daha değişik yapıların baskısı altında oldukça dikkatli bir şekillenmenin olması kaçınılmazdır. Biraz dengelere dikkat eden bir tutuma girildiği çokça görülür. Aynı anda birçok kesimle ilişkilenme gereği farklı bir karakterin şekillenmesini getirir. Yaşamanın, sınırlardan geçip ticaret yapmanın, tehlikelere karşı güvenliğini almanın gereği budur. Uyanık, başa çıkılması güç insanlardır. Dostlukları da aynı derecede güçlüdür, düşmanlıkları da.
Örneğin bir dönem buranın önemli bir kısmı Munzur’un babası gibi korucuydu. Çoğu neden korucu olduğunu, karşısında savaşan gücün ne olduğunu bile bilmiyordu. Ama belki tarihten gelen bir şeyler, belki o günün gereği onları böyle davranmaya itti. Sonra birçoğu bundan caysa da ardında önemli hasarlar bıraktı. Yine de parlak kuşaklar PKK mücadele olgusunun müjde ettiği biçimde çıkacaktı. İşte onlardan birisi Munzur’dur.
Adından da anlaşılacağı gibi Munzur yoldaşta güçlü bir Dersim sevgisi vardı. Bunun kaynağını öğrenmenin çok peşine düşmedik. Anlayabildiğimiz bu sevginin onu Dersim’e ilişkin araştırmalar yapmaya, oradan gelen yoldaşlarından sorup öğrenmeye ve oraya gitmek için ardı ardına öneri sunmaya yönelttiği oldu. Bu veriyi onu anlamamız açısından önemli bulduk. Çünkü gerilla hesabıyla Dersim oldukça uzak sayılırdı. Diğer alanlar gibi kadro yapılanması kendine özgüydü. Ayrıca özgünlükleri olan bir bölgeydi. Bu nedenle onun Dersim sevgisine yoldaşları değer veriyordu. Güçlü yurtseverlik duygularıyla açıklanabilecek bu durumdan dolayı Dersim’de mücadele yürütme istemi anlamlıydı.
Yalnız örgütsel gereksinimler beklentilerini değiştirmesini getirdi, onu Botan sahasına yönlendirdi. PKK militanları açısından herkesin gönlünde yatan yerler olsa da nerede mücadele yürüttüğü çok da sorun oluşturmaz. Bir de doğup büyüdüğü toprakları da içine alan, mücadelemizin temel alanlarından Botan söz konusuysa Munzur arkadaş hiç itiraz edemez, güle oynaya giderdi. Öyle de oldu.
2011 yılında Munzur arkadaşla birlikte gördüğümüz eğitimin ardından kuzey gruplarında yer aldık.  Aynı grupta doğrudan Hakkari alanına geçtik. Belli dönemlerde konakladığımız arazilerden birisi de onun köyüne yakın bir yerdi. Bu nedenle ona baba evinin yanına geldiğini söylerdik.
Bilindiği gibi kuzey alanları pratiğin ön planda olduğu, her bakımdan yoğun geçen alanlardır. Çalışma performansı ve yaşama katılım düzeyi çok güçlü olduğu için erken bir şekilde adapte olup arkadaşlara kendisini sevdirdi Munzur arkadaş. Savaşta da çok cesaretliydi. Biz her zaman eğer böyle gözü kara yaklaşırsa erken şehit düşeceğini söylerdik.
Her tür çalışmaya titiz, hassas ve duyarlı yaklaşırdı. Yoldaşlarının güvenini kazanmıştı. Herkes onunla görevlere gitmeyi istiyordu. Bunun bir nedeni de el attığı işlerde başarılı ve yenilmez oluşuydu. Aynı zamanda işlere yönelirken oldukça moralli ve coşkuluydu.
 Munzur arkadaşla sıkça yaptığımız konuşmalarda “Kesinlikle yoldaşlarımızın intikamını almalıyız, onların kanını yerde bırakmamalıyız”dediğini çok iyi anımsıyorum. Bunu defalarca büyük bir kararlılıkla söylemişti. Yoğunlaşmasının güçlü olduğu anlaşılıyordu.
Bu atmosferle 2012 yılına girdik. Nerede bir eylem olsaydı kesinlikle Munzur arkadaş yer almalıydı. Şemzinan, Beytüşşebap, Hakkari’de eylem olduğunda bireysel dayatmaları sonucunda eylemlere katılırdı. Cesareti ve duruşuyla güven veriyordu.
Şehit düştüğü Van Erciş tarafında yapılan eyleme de bireysel dayatmaları sonucunda katıldı. Başarılı bir eylemin ardından geri çekilmede şehit düştü. Teslimiyeti kabul etmeyerek son mermisine kadar direndi.

 Mücadele Yoldaşları