GÜVEN VE SÜREKLİLİK ABİDESİ

HPG Ana Karargâh Komutanlığı Argeş Delila yoldaşın şehit düştüğünü “Şehit Arjin Garzan ve Şehit Mahir Başkale Devrimci Harekâtının Ölümsüz Abideleri” başlıklı şu açıklamayla duyurmuştu:
“Argeş Delila-Turgay Çelen yoldaşımız Vanlıdır. Yurtsever bir çevre ortamında büyüyen Argeş yoldaşımız gerillaya katıldıktan sonra da ülkesine ve halkına bağlı yaşamasını bilmiştir.
Argeş yoldaşımız genç yaşlarda saflara gelerek erkenden dağlara adapte olmuş ve bulunduğu alanlarda kişilik yapısından dolayı erkenden kabul görmüştür. Duygusal bir yapıya sahip olsa da o her zaman akıl ve yüreği iyi bir araya getirerek güçlü bir militan duruşun sahibi olmuştur.”
 PKK'nin mücadele tarihinde sayısız bedelin verildiği bütün dünya tarafından bilinmektedir. Kürt halkının sarsılmaz direnişine gönül vermiş binlerce gençten sadece bir tanesidir Argeş Yoldaş. Dürüstlüğü, sadakati ve duruşuyla arkadaşlarını etkilemiş, örgüt yaşamında kendisini sürekli geliştirmeyi esas almıştır. Onunla aynı taburda kalan Şervan Zınar arkadaş onu ve yaşamını şöyle anlatmaktadır:
“Ben 2009 yılında Zap bölgesine gittiğimde Argeş arkadaş oradaydı. Argeş arkadaş kendisini oldukça geliştirmişti. Komutan olmamasına karşın her alanda öncülük ederdi. Yoldaşlara yaklaşımı da bu çerçevedeydi. Çevresine müthiş güç ve destek sunardı. Ben o alana ilk gittiğim dönemde yaşamda ve yoldaşlarla ilişkilenmekte oldukça zorlanıyordum. Argeş arkadaş benim bu durumum karşısında kendisini sorumlu gördü. Sürekli olarak yanıma gelir, durumumu sorar ve bana moral vermeye çalışırdı. Benimle tartışarak yaşama, yoldaşlara, eğitime, pratiğe nasıl yaklaşmam gerektiğini söylerdi. Tüm bu konularda Argeş arkadaş benim açımdan bir anlama temeli oluşturdu. Tabura gittiğim dönemde ilk olarak onu görmüştüm. Onunla aynı bölükte yer alıyorduk. Bana o bölükte en çok destek veren arkadaştı. Örneğin fırına çıksak Argeş arkadaş onunla birlikte çıkmamı söylerdi. Üstelik komutan olmadığı halde böyle yapardı. O bir göreve gittiğinde herhangi bir komutanın gitmesine gerek duyulmazdı. Üç dört kişiyle fırın gibi bir göreve gidildiğinde arkadaşlar ‘Argeş arkadaş varsa sorun yok’ derlerdi. Ona karşı müthiş bir güven vardı. Güç ve moral var demekti orada. Arkadaşlar bizi onunla göreve gönderdiklerinde bir sorun çıkarsa Argeş arkadaşa sormamızı söylerlerdi.
Onunla çok görevlere gittim. Argeş arkadaş yoldaşlarının görüşlerini almaksızın kendi başına iş yapmazdı. Kendi bildiğini yapma ya da söyleyip de yaptırma olmazdı onda. Görüş alır, kendisi de katılarak işleri yürütürdü. Bazen ona benim görüş sunmamın gereği olmadığını, onun görüşlerinin yeterli olacağını söylerdim.  O ise “Böyle yaklaşmayın, insanlar ne kadar iyi olsalar da eksikleri vardır, eksiklerden korkmamak gerekir, görüşlerimizi paylaşıp ortak bir sonuç çıkarmalıyız.” derdi. Ona bizim görüşlerimizin yanlış olabileceği, bunun olumsuz sonuçlara yol açabileceği yönündeki kaygılarımı iletirdim. “Öyle olursa birlikte hesap veririz.” karşılığını verirdi bize. Yalnızca bir kişiyi ya da bir görüşü esas almazdı. Argeş arkadaş toplumsallığı esas alırdı. Bu nedenlerle de çok sevilirdi. Gelişmeye çok açıktı.
 Bir dönem sonra arkadaşlar ona görev verdiler. Aslında o zaten görev almadan önce de görevli gibiydi. Görev aldıktan sonra daha fazlasını yapmaya başladı. Örneğin bahçe işlerimiz vardı, eğitimler vardı, gündelik işler vardı. Bunların hepsine gitmek için öneri yapardı Argeş arkadaş. Bir göreve gidişi bile eğitim ortamına dönüştürmesini bilirdi. Alandaki arkadaşların çoğu yeniydi o dönemde. Alanda eski olduğundan çoğu göreve o giderdi. Her defasında da bir başka arkadaşı götürürdü yanında. Amacı bu görevlere gidiş yoluyla arkadaşlara araziyi tanıtmaktı. Keşiflere gittiğinde de böyle yapardı. Düşmanın konumlandığı yerleri gösterirdi bize. Bakmamız gereken yerleri gösterdikten sonra konumlanma biçimimizi.Bu biçimde tecrübelerini paylaşırdı. Tecrübelerini paylaşmasının gerekli olduğunu hissettiğinden böyle davranır, “Tecrübelerimizi paylaşmazsak başarıya ulaşamayız” derdi. Bana bakarak söylediği “Yeni gelmiş olabilirsin ama bu bir şey bilmediğin anlamına gelmez, sizin benden alacaklarınız olduğu kadar benim de sizden alacaklarım vardır.” sözüyle de ne kadar alçakgönüllü olduğunu gösterirdi. Bana yollardan çeşmelere kadar arazinin tüm ayrıntılarını öğretti. O alandan çıkması halinde ardında yerini dolduracak arkadaşları bırakmak istiyordu. Arkadaşlara erzak, cephane gömülerinin yerlerini, konumlanma noktalarını gösterirdi. Acil durumlarda sorun çıkmaması için hazırlıklarını zamanında yapmış oluyordu böylelikle. Çünkü her an başka bir yere gidebilirdi.
Argeş arkadaş başta yeni arkadaşlar olmak üzere yaşamsal anlamda çıkan engelleri ortadan kaldırmaya çabalardı. Onların kendilerini küçük görme anlayışlarını kırma gayretindeydi. Bende bu vardı, kendimi zayıf görürdüm. Argeş arkadaşı gördükten sonra güvenim gelişti.
Argeş arkadaş kendisine verilen görevi başarıyla yürüttü. Ardından Geliye Zap alanına gitmeyi önerdi. Çele cephesine gitmekteki amacını şu sözlerle ifade ediyordu: “Orada yoldaşlarımız şehit düştü, onların intikamını almalıyız.”
O hiçbir şeyi basit ve önemsiz olarak görmezdi. Küçük görülen şeylerin zamanla büyüyerek sorun haline gelebileceğinin farkında olarak, “Önünü daha küçükken almalıyız bu tür sorunların, bugün bir kayıp verdiğimizde üzerinde durmazsak yarın çok sayıda kayıp verebiliriz.” derdi.
 Düzenlemesi olup da gideceği zaman bizimle vedalaşırken bana sevinçli bir halde bakarak; “Şervan arkadaş, bundan böyle yaşamda yoldaşlarına destek olmalısın. Kendini küçük görme! Parti ve yoldaşlar için güçlenmelisin.” dedi bana. “Bu partide bugün bensem yarın sen olursun, sonra da başkaları. Kopukluk girerse araya başarılı olamayız.” diyerek sürdürdü benimle konuşmasını. Benim taburun eskisi olduğum bilinciyle hareket etmemi istedi. Oysa taburda daha 5-6 ayımı yeni doldurmuştum. Ama o dönemde tabura yeni gelen arkadaşlar vardı. “Sana verdiğim tecrübeler benim değil, bu partinindir, sen de kendini borçlu görmeli ve vermeyi bilmelisin, onlar da bu şekilde yürüyecek ve kendilerinden sonra gelenlere aktaracaklardır bu tecrübeleri.” dedikten sonra bizden ayrıldı ve Geliye Zap alanına gitti.
Argeş arkadaş Geliye Zap alanında uzun bir süre kaldı ve önemli bir pratik yürüttü, büyük emek verdi. Rındike eyleminde saldırı kolunda yer aldı. Ben de o eyleme katılmıştım. Yol üzerinde karşılaştık Argeş arkadaşla. Oturup konuştuk, eski anılardan söz ettik. Bana takılarak “Anımsar mısın, yeni geldiğinde daha yemek yemesini bile bilmiyordun.” dedi. “Bir de şimdi bak, demek ki insan çok şey yapabiliyor, isterse gelişebiliyor.” diye de ekledi. Ona eylemde nasıl bir yer alacağını sordum. Saldırı kolunda olacağını söyledi. Çok sevinçliydi, sabırsızlıkla eylemin başlamasını bekliyordu. “Bir an önce gidip bu düşmana haddini bildirelim.” diyerek heyecanını belli ediyordu.
 Argeş arkadaş eylem sırasında açılan suikast ateşi sonucunda şehit düştü. Eyleme gitmeden önce bile tecrübelerini yoldaşlarıyla paylaşıyordu. Ben o alana daha önce bir kez gitmiştim ama o gün kullandığımız araziyi daha önce görmemiştim. Argeş arkadaş bana orasını ayrıntılarıyla tarif etti. Kullanmamamız gereken yerler konusunda uyarılarda bulundu. O gerçekten de benim gelişmemin temellerini atan kişiydi. Eylemden döndüğümüzde onun tüm söylediklerinin doğru çıktığını gördük. Hisleri güçlüydü, beni belli konularda uyardı. Bir dereciği işaret ederek orasının düşman tarafından yoğunca vurulabileceğini söyledi. Orada daha önce kayıp verdiğimizi, düşmanın o dereciği kullandığımızı bildiğini anlattı. Sırtları bile tek tek gösterdi. O alanda pratik yürüttüğü için tecrübeleri vardı. Yaşayarak gördüğü gibi hisleriyle de fark etmesini bilirdi tehlikeleri. Onun dediği gibi yaptık ve dönüşte o dereciği kullanmadık. Gerçekten de onun dediği gibi oldu ve düşman orayı yoğun biçimde bombaladı. Argeş arkadaş şehit düşmeden önce bir kez daha destek olmuştu bizlere. Onu ne kadar anlatsam da az gelir.”

Mücadele Yoldaşları