Karadeniz Kaplanı Celal Başkale Yoldaşın Anısına

Celal ve Celal gibi büyük ve yiğit insanları anlatmak tanıtmak ve yiğitliklerini tanımlayacak cümleler yazmak çok zor bir durumdur. Böylesi kahramanları hiç yazmamak da zor geliyor insana. Bazı olay veya gerçekler vardır ki, sözle tarifini yapmak mümkün değildir. Yine aynı zamanda bazı yiğitler vardır ki onların yiğitliklerini tanımlamak ve bunları konuşmayla asla hakkına layık bir durum olamaz. Böylesi gerçekleri iliklerimize kadar hissetmek ve anlam verebilmek için ancak yaşamak gerekiyor ya da onlarla olabildiği zaman fark edebiliyor insan. Bu anlamıyla Celal Başkale yoldaşın yanında kalmak ve onunla birebir mücadele yürütmekle daha iyi anlaşılıyordu. Bunun için burada söyleyeceklerim Celal Başkale yoldaşın gerçekliğini, cesaretini ve yiğitliğini belki de tam anlamıyla ifade etmeyebilir. Celal’i tanımak için onunla yaşamak gerekir. Celal ile yaşamak ve onun komutası altında savaşçı olmak büyük bir şans durumuydu. Bunun bir şans olduğu kadar kendisiyle birlikte büyük bir iddia, cesaret ve mücadele ruhunu da yaratan bir durumdu. Bundan dolayı Celal gibi büyük komutanların yanında kalıpta yazmamak onları tanıtmamak tarihi ve vicdani bir durumdur. Bu yüzden her ne kadar laikliğine uygun ifadeler bulamasam da böylesi vicdani bir sorumluluğu kaldıramıyor insan. Her zaman beni huzursuz eden ve kendimi bir türlü yazmaya uygun göremediğim Celal yoldaşı azda olsa ifade etmek istiyorum. Hakkında her ne kadar yazsam da sayfalar dolusu da olsa Celal yoldaşı anlatmaya yine de yetmez.

Kürt ve Kürdistan gerçekliğini düşündüğümüzde nice kahraman ve yiğit insanların destanlarıyla karşılaşırız. Kürdistan’ da nam salmış sayısız yiğitlerini anlatmakla yetmez. Böylesi yiğit kahramanlıklar partimiz PKK tarihinde sayıları on binlere varan düzeye ulaşmıştır. Nefes nefese atılan her adımı, elde edilen her kazanım yiğit kahramanların emekleri kanlarıyla yaratılmıştır. Bu anlamıyla PKK tarihi bir kahramanlar tarihidir. Bu kahramanlardan birisi de kuşkusuz Celal Başkale yoldaştır.

İnsanı anlamlaştıran, değerli kılan, güzelleştiren ve sevdiren temel durum onun emek mirasıdır. İnsan emek ve mücadele mirasıyla farklı olabiliyor veya fark yaratabiliyor. Bunun için insanı farklılaştıran, değere değer katan, onu yücelten ve toplumsallık hizmetine yönlendiren eylemidir. Kutsallık, hayranlık, minnettarlık böylesi durumlarda ortaya çıkar. Celal yoldaşın farklılığından da söz ederken ona olan hayranlık sevgi ve güvenilirliğidir. Bundan dolayı da Celal yoldaş gerçekten de farklıydı. Mücadelesiyle, cesaretiyle, girişkenliğiyle, koparıcı yönüyle ve bir bütün olarak her yönüyle farklıydı. Çünkü Celal yoldaşın yaptığı, giriştiği ve cesaret ettiğini herkes yapamıyordu. Bundan dolayı Celal yoldaş her zaman Gerilla ve devrimci mücadelesin de sürekli farklılıklar yaratarak, değere değer katarak onları büyüten ve yaşatan biriydi.

Doludizgin bir enerji ve yüksek bir performansla mücadele bayrağını her zaman en önde ve en ön alanlarda dalgalandırdı. Sınırsız bir fedakarlık ve azimli duruşuyla kendi öz gücünü PKK hareketinin gücüne katarak Apocu Militanlığını somutta yaşayan örneklerden biriydi. Dönemin ruhuna göre davranmasına bilen ve ona göre Gerillanın nasıl olması gerektiğini dosta, düşmana ve herkese göstermiştir. Bunu yürüttüğü gerilla savaşıyla ve hareket tarzıyla çok net bir şekilde gösteriyordu. Gerillacılığı; akıl, cesaret ve kendisine olan büyük özgüven ruhuyla büyük bir ustalık zenginliğiyle herkesi kendisine hayran bırakırdı.

Celal yoldaş şehadetine kadar duruşuyla, komutanlığıyla, cesaretiyle ve savaşçılığıyla onu tanıyan yoldaşlarının gönüllerini fethetmişti. Bunun için bulunduğu her yerde büyük bir başarı güveni yaratıyordu. Celal yoldaş varsa başarı var demekteydiler.

Celal yoldaşı anlatmakla bitmeyen dolu bir yaşamı vardı. Bu her yönüyle anlatmaktan ziyade biraz Karadeniz mücadelesi gerçekliğini somut olarak tanık olduğum kahramanlıklarından bahsetmek istiyorum.

Celal yoldaş mücadeleye 1994 yılında katılıyor. 17 yıllık mücadele yaşamını destansı romanlara konu olacak eylemci bir gerçekliğe sahiptir. Bu destansı yaşamın tümünü anlatmakla olamayacağı gibi onun sadece 6 yıllık Karadeniz pratiğinin kısa bazı anılarını paylaşmak istiyorum. Celal yoldaşın mücadele içerisinde pratik yürüttüğü birçok alan vardır. Zagros, Kelareş, Botan, Garzan, Qandil ve Dersim alanlarıdır. En son Karadeniz’de 6 yıllık bir pratik yürütmüştü. Mücadele alanlarımızın birçok yerinde veya bölgesinde öncülük rolünde aktif ve cesaretli bir pratik yürütmüştür. Bununla her zaman çözüm gücü oynayan taktik ve yenilikler yaratan biriydi.

Celal yoldaşın Karadeniz hayalleri ve iddiaları daha 2006 yılında başlamıştı. Bu hayal ve iddialarında sonuna kadar ısrar etmek ve onları gerçekleştirmek için çaba gösterdi. Amaç ve hedefi savaşı Türkiye sahalarına taşımaktı. Böylesi büyük amaçlar doğrultusunda yoğunlaşmalarının anlam bulabilmesi için pratikleştirme iddiasındaydı.

2007 yılında bir grup arkadaşla yola çıkıyorlar. Ancak Erzincan ovasında bir ihbar sonucu deşifre oluyorlar. İçinde bulundukları aracın etrafını düşman zırhlı araçlar ile sarıyor. On iki arkadaşın içinde bulunduğu bu araçtan çıkış oldukça zordu. Ancak Celal yoldaş varsa oradan çıkışta vardır demektir. Düşmanın teslim olun çağrıları yükselirken Celal yoldaş ve yanındaki arkadaşlar kendilerini araçtan atarak düşmanı vurmaya başladılar. Düşman araçlarından birinin yanında bulunan 5 askeri öldürüyorlar. Ve büyük bir mücadele sonucunda oradan çıkmayı başardılar. Bunu gören düşman adeta şok geçirip tarumar oldular. Düşman güçleri uzun bir aradan sonra ancak kendilerini toparlayabildi ve Celal yoldaşın gurubuna karşılık verebildiler. Bu yoğun çatışmanın içerisinde Celal yoldaş kolundan aldığı A-4 ve bacağından aldığı M-16 mermisi ile yaralanıyor. Yaralı hali ile kendini bırakmıyor hatta arkadaşları koordine ederek 2 gün boyunca süren operasyon ve yoğun çatışmaların içinden çıkmayı başarıyorlar. Burada 2 guruba ayrılarak başka arkadaş guruplarıyla temasa geçiyorlar. Bu çatışmalar sonucunda sadece 3 arkadaş şehit oluyor.

Celal yoldaşın Karadeniz’e gidişi böylesi bir durumla karşılaşılması kendilerini Munzur dağının yamaçlarına vermelerini gerektirdi. Çünkü Celal yoldaşın yaralarının iyileşmesi gerekiyordu. Celal yoldaş biran önce yaralarının iyileşmesini istiyordu çünkü onun yarıda kalan Karadeniz yolculuğunu tamamlamak isteğindeydi. Celal yoldaşı yaralı olduğu halde bile durdurulamıyordu. Onda biriken düşmana karşı olan öfkesiyle biran önce saldırmaktı. Aradan geçen 1 aylık süreden sonra tekrardan gurubunu toplayıp ve halen yarası tam iyileşmediği halde kolu boynuna asılı bir biçimde Karadeniz’in yolunu tutuyor. O yıl gittiği Karadeniz’de Erzincan ovası şehitlerinin intikamını çok ağır bir şekilde alıyor. Düşmanın Bolu’dan getirdiği özel operasyon gücüne büyük darbe vururken burada bir aracı imha edip 12 komandoyu öldürüyor. Bu yönüyle Apocu intikam tarzını tekrar düşmana göstermiş oluyor.

2008 yılında da daha fazla tecrübe kazanılmış ve daha geniş bir alana yayılmıştır. 2008 yılı Karadeniz pratiği için zorlu bir pratik oluyor. Burada Celal yoldaş hakim olarak pratik yürüterek var olanı daha da geliştirmek istiyordu. Karadeniz onlar için yeni bir değişikliğin ve yeni bir tarzın olması gerektiğinin iddiasını bu sefer gösterdi. Bundan dolayı mevcut hali ile devam eden tarzın çok fazla geliştirici olmadığını görünce artık ne olursa olsun yeni ve başka birinin devreye girmesi gerekiyordu. Çünkü hem çok fazla zaman kaybı hem de zayıflıkların olabileceği hissediliyordu. Bunun için 2009 yılı yeniden bir başlangıç yılı olacaktır. Yeni perspektifler ile çok daha fazla iddialı bir duruşla açılım alanlarının öncü komutanı olacaktı. Bunu sadece istem ve söylem ile değil bizzat pratik öncülüğünü yürütecektir.

Karadeniz’in kara çamlı ormanlarının kaplanı, düşmanın korkulu rüyası ve kabusu Türk ordusuna büyük darbeler vuracaktı. Ordunun saldırılarını boşa çıkaracaktı, onların morallerini bozacak ağır yenilgiler verdirtecekti. Artık o Karadeniz’de oldukça düşmana rahat uyku ve hareket etme imkanı olmayacaktı. O tek başınaydı veya küçük bir gurupla beraber göstereceği performansla tüm düşmanı kendi üzerine çekecekti. Bundan dolayı düşman kuzey Kürdistan’da ki tüm gerilla güçlerine karşı harcadığı hem fiziki hem de maddi harcamalar kadar neredeyse sadece Celal yoldaş için harekete geçirecekti. Düşman bir türlü onunla baş edemez duruma gelmiş sürekli onu kalbinden vuruyordu. Bu durum ordu içerisinde her zaman bir kırılmanın yaşanmasına neden oluyordu. Kendi toplumunun içine giremez duruma gelmiş ve mecbur kalarak sadece Celal yoldaş için tüm özel birliklerini devreye koymuştur. Bu ordu birlikleri Karadeniz’in Sinop ve Kastamonu alanlarından tutalım ta ki Gümüşhane, Sivas ve Erzincan alanlarına kadar oldukça geniş bir araziyi önüne alarak Celal yoldaşın peşinden sürüklenip onun gerilla tarzını kırmayı ve durdurmayı hedeflemişlerdi.

Celal yoldaş 2009 yılından sonra gerilla ve gerillacılığı Karadeniz alanında kalıcı bir şekilde oturmasına inanıyor ve bunu gerçekleştirmek için komutanlık öncülüğü ile bunu başardı. Artık sadece birkaç mevsimlik gerilla tarzı yerine her koşul ve mevsimde aynı zamanda her alanda profesyonel bir tarzla geliştirmişti. Karadeniz’de gerilla faaliyetlerini gerillanın gitmediği ayak basmadığı ilk kez Celal yoldaşın öncülüğü ile gerçekleşti. Bundan dolayı gerilla faaliyetleri Türkiye’nin batısına kadar açılmıştı. Erzincan sınırından, Ilgaz Dağlarına ve Sinop sahillerine kadar geniş bir coğrafyaya savaşı taşımayı başarmıştı. Düşmanın kendisince PKK’nin geçemez, aşamaz veya geçse de yaşayamaz gibisinde söylediği kırmızı çizgilerini geçmiş düşmana ağır kayıplar verdirmiştir. Celal yoldaş engel tanımazdı. Bu anlamıyla girişkenlik ve sınır tanımayan fetihçi ruhuyla her engeli aşardı. Olmaz, yapılamaz, imkansızdır gibi söylemleri kendi şahsında anlamsızlaştırmıştı.

Celal yoldaş için imkansızlık, çözümsüzlük veya çaresizlik gibi durumlar olmazdı. En zor alanlarda ve şartlarda bile kendisine ve yoldaşlarına yetebilen yaratıcı bir kişiliğe sahipti. Her şeyin her çözümsüzlüklerin çözüm anahtarıydı. Onun edindiği Apocu felsefesinin bakış açısıyla kendisine müthiş güvenen bir ruh haline sahipti. Celal yoldaştaki pratik zeka ustalığıyla hiç tanımadığı, gitmediği mekanları, karşılaşmadığı durumları hemen anlayabiliyor ve ona cevap olabiliyordu. Ekmeğini aslanın ağzından çıkartırcasına bütün imkanlarını ve ihtiyaçlarını bile kendisini yakalarlarsa onu parçalayacak ve hatta kanını içebilecek yerlerden alırdı. Celal yoldaş bu anlamıyla faşist kitlelerin sırtından ihtiyaçlarını karşılar ve onun ordusuna karşı savaşırdı. Bundan dolayı Celal yoldaş için dost düşman sorunu kalmıyordu. En düşman gibi davranan insanların evine girer masraflarını ve ihtiyaçlarını onlara karşılattırırdı. Celal yoldaş bu duruşa ve yeteneğe sahip olduğu için faşizan ruhun en fazla olduğu alanlarda gerillacılık yapabiliyordu.

Karadeniz’in dağları ve derin ormanları bir aslanı barındırıyordu. Düşmana rahat bir uyku yüzünü vermeyen bir hayalet gibiydi. Nerede, ne zaman ve nasıl düşmanı vuracağı belli olmayan bir tarzda avına yönelir ve onu yok ederdi. Celal yoldaş böyle bir savaş komutanıydı. Akıl ve cesareti bir arada yürüten ve bunu üstün bir zekayla pratikleştirirdi. Celal denildiğinde akla gelen ilk olgu cesaret ve başarıydı. Bu iki olgunun bir birini tamamlamasını sağlayan denge ise zeka ustalığıydı. Bu anlamıyla mücadele tarihimizde büyük eylem ve başarılara damgasını vurmuş bir komutandı. Düşmana karşı olan kin ve öfkesini büyük bir mücadele tarzına düştürmeyi başarmıştı. Bunun için düşmana karşı mücadele azmi yüksek ve tarihi intikam hırsıyla kendisini yetiştirmiş yürüttüğü bütün çalışmalarına ve yaptığı bütün eylemlerine tarihin verdiği derin anlayış ve büyük sorumluluk hissiyle yaklaşırdı. Bundandır ki savaşı büyüktü. Tarih algısı ve hafızası güçlü olmayan mücadele azmi ve performansı da düşük olur. Ama Celal yoldaşın düşmana vurduğu her darbeyi tarihin çığlığından aldığı intikam öfkesiyle gerçekleştirirdi.

Celal yoldaşı savaştıran onun sorumluluk bilinci ve onun büyük ahlaki duruşuydu. Onu büyük savaştıran onurlu bir yaşamın gereği için savaşmanın kutsallığına olan inancıydı. Sınır tanımayan büyük bir savaşçı olurmuydu? Bundan dolayıdır ki kimsenin yapamadığını yapan, kimsenin fark edemediğini fark eden ve her zaman kendisi en önde yürüye bir kişiliğe sahipti. Bunun için Celal yoldaş fedakarlığın simgesidir de.

Celal yoldaş söylediğini, aklına koyduğunu ve onu mutlaka gerçekleştirmek için harekete geçer onu yerine getirirdi. Celal yoldaşı asıl komutan yapan ve onu Agitler mertebesine ulaştıran temel özelliği söylem ve eylemi aynı anda gerçekleştirme yeteneğine sahip olmasıydı. Celal yoldaşın anlama kabiliyeti oldukça yüksekti anlayıp farkına vardığı anda onu mutlaka harekete geçirirdi. Kendisini asla abartmazdı, kendisini övmezdi ve kendi yaptıklarından bahsetmezdi. Celal yoldaşı hep başkaları anlatırdı. Celal yoldaşın bulunduğu yerde yoldaşlarının gölü rahattı bundan dolayı Celal yoldaşı hep seviliyordu örnek alınıyordu. Bunun için hiç kimsenin gözünü arkada bırakmazdı. Çünkü kendisini sözüyle eylemiyle ispatlayan bir kişiliği vardı. Celal yoldaşı her ne kadar bu şekilde anlatsam sonu gelmeyecek Apocu özelliklere sahipti.

Yıllarca Karadeniz gibi bir alanda bir komutan olarak sorumluluklar üstlenip ve onun öncülük misyonunu yürütmek kolay değildir. Bu alanın koşulları kolay olmadığı gibi onun üstesinden gelmekte öyle herkesin yapabileceği bir şey değildir. Bunu ancak fırtınalı komutan kişilikler yapabilir. Bundan dolayı her yönden arkadaşlarına destek olacak bir komutan olmak zordur. Celal yoldaş oldu mu beraberindeki arkadaşlarda büyük bir moral ve cesaret uyanıyordu. Celal yoldaşın tarzı kimseye sözlü bir şeyler anlatmak değildi. Çok gerekli olmayanlar dışında yarattığı doğal otoriteyle ve bizzat kendisi işe öncülük ederek teşvik edici olurdu. Celal yoldaşın en belirgin ve etkileyen yönlerinden biriside en zor ve en risklisine kendisini öne vermesiydi. Gerçekten de bir yerde tehlikeli bir durum var olsaydı bunun netleştirilmesi mi gerekiyordu Celal yoldaş arkadaşlarını riske koymadan bizzat kendisi hallederdi. Onun yanında sadece bir arkadaşın olması yeterliydi. Bu durumda arkadaşlarına güvenmemesinden değildi. Onlara işin ustalık tarzı nasıl olması gerektiğini başara nasıl elde edilir onu göstermekti. Ayrıca bu yönüyle iyi bir öğretendi de. Gerillacılığın incelik ve fırsatları nasıldır? Düşmanını daha iyi nasıl tanırsın? Hangi yol ve yöntemlerle baş edebilirsin? Gibi konularda tam bir dehaydı. Sanki bu işler için yaratılmış gibiydi. Zorluklar ne olursa olsun onunla yürümek sana her zaman pozitif bir enerji verirdi. Her savaşçısını ruh, cesaret ve öz güven duygusunu geliştirirdi. Beraberinde olan yoldaşları onunla tereddütsüz ölüme bile giderlerdi. Celal yoldaşın kendisine dönük hiçbir hesabı ve kaygısı olmazdı. Bireysel hesaplarını hiçbir zaman örgütün hesaplarının önüne koymazdı. Onun için örgüt çalışmalarını büyütmek ve yüceltmek temel ölçüsüydü. Bunları yaparak hep üreticiliği esas alırdı. Kendi gelişimini örgütün gelişimiyle paralel olarak ele alırdı. Bu aynı zamanda kendisinin büyüklüğünü de gösteriyordu. Böyle bir tarzla yaşar ve yaşatırdı. Maddiyattan çok maneviyatı esas alırdı. Bunun için bütün yoldaşlarının gönüllerini fethetmişti. Kendisine derin bir bağlılık ve hayranlık yaratmıştı.

Celal yoldaşın yoldaşlık bağlılığı da çok farklıydı. Kendisi ile yoldaşı arasında o kadar güçlü bir bağı vardı ki herkes onunla beraber sonuna kadar yürüyüp yoldaşlık yapmak isterdi. Yoldaşı için yapamayacağı şey yoktu. Celal yoldaş yoldaşlarına olan bağlılığını defalarca pratikte somut bir şekilde göstermiştir. Bir yerde bir yoldaşı şehit oldu mu mutlaka onun intikamını alırdı. Yine bir yoldaşı darda kaldı mı şartlar ne olursa olsun tehlikesi ne kadar fazla olursa olsun onun yardımına koşardı. Karadeniz gibi zorlu bir alanda birçok kez yoldaşlarını şehit olmaktan kurtarmıştır. Bunu yaparak ta defalarca şehit olmayı bile göze almıştır. Bunun örnekleri de fazlasıyla vardır. Bundan dolayı herkes Celal yoldaşın komutası altında savaşçısı olmayı istiyordu. Çünkü o Apocu yoldaşlık ilişkisinin gerçek ve sade halini hem komutanlığında hem de yoldaşlığında göstermişti. Onun için onunla yürümek ve aynı mücadele koşullarını paylaşmak anlatılması kolay olmayan bir duygudur. Celal yoldaşla olmak onunla isteyerek ölüme bile gidilirdi. Önce kendisini tehlikeye koyar, önce kendisini en fazla yük ve zorluk altına koyardı. Bunun için her arkadaş Celal yoldaşın önüne kendisini siper ederdi. Çünkü Celal yoldaş o ruhu veriyordu, o cesareti veriyordu ve en önemlisi de o güveni veriyordu. Celal yoldaşa en güvendiğin bir dağ gibi sırtını rahatlıkla verebilirdin. Her arkadaş Celal yoldaşın yanında kendisini sağlamda hissederdi.

Celal yoldaşın kadın yoldaşlarına olan yoldaşlığı da farklıydı. Kadın yoldaşlarına olan yaklaşımı ortak amacın ortak parçası gibi yaklaşırdı. Önder Apon’un ideolojik ve kadın özgürlük çizgisinden farklı bir yaklaşım içerisine girmezdi. Kadın yoldaşlarıyla empatisini geliştirip onlarla daha anlamlı ve derin yoldaşlık nasıl yapılır onun yoğunlaşması içerisindeydi. Buna verdiği cevap pratiğinde görünüyordu ve düşmana karşı yüksek düzeyde iyi bir savaşçı olmaktı. Çünkü bütün çirkin ve kötülüklerin kaynağını düşmanda görürdü. Düşmanın var olduğu bir kötülük ülkesinde oldun mu arkadaşlık ve yoldaşlıklar da güzel yaşanmaz.

Celal yoldaşın şehadeti Garzan alanında şehit olan 15 kadın yoldaşın intikamını almak onlara olan yoldaşlık görevini yerine getirmekti. Bu temelde Celal yoldaş şahadete ulaştı. Celal yoldaş kendisine kabul görmezdi o şartlarda yoldaşlarının şahadetini. Çünkü kışın en zor şartlarını fırsat bilerek saldıran düşmandan mutlaka intikamlarını alacaktı. Bu nedenle daha kış mevsiminin ortalarında bunun hesaplarını ve planlamalarını yaptı. Böylesi bir görev ve sorumluluk Celal yoldaşın önündeyken asla rahat uyumaz ve rahat duramazdı. Bunun için 2011 – 2012 sürecinin temelde 15 kadın yoldaşın intikamlarını almak için düşman üzerine yürüdü. Amasya gibi düşmanın hakim olduğu merkezi bir yerde düşmanın hiç beklemediği bir anda düşmana büyük bir darbe vurmayı başarmıştı.

2012 yılı mücadelemiz açısından savaş düzeyinin yüksek olduğu bir yıldı. Aynı zamanda 2012 yılının ilk ve en etkili eylemlerinden Celal yoldaşın öncülüğünde gerçekleşen Amasya eylemiydi. Sürecin nabzını iyi tutmuş dönemin ve sürecin gerekliliklerini olması gerektiği gibi anlamış ve bu tarzda düşmana darbeler vurmayı başarmıştı. Hem intikam eylemini hem de hamlelerin en ön alanlarda başlatılması görevlerini üstlendi. Bu anlamıyla da 2012 yılında şehit olan ilk öncü komutanlardan dı Celal yoldaş.

Celal yoldaş sağ olduğu sürece Karadeniz alanında rahatlığın olmayacağını düşman çok net bir şekilde anlamıştı. Bunun için bölgede binlerce askerin katılımıyla adeta halka halka oluşturulmuş bir şekilde tüm araziye şerit çekilmiş gibi operasyonlar başlatılmıştı. Bu şekilde düşmanın ne kadar zavallı bir duruma düştüğünü ve sadece Celal yoldaş karşısında ne kadar çaresiz kaldığını çok net bir şekilde görünüyordu. Buda aynı zamanda Celal yoldaş gibi fırtınalı bir komutanla ancak bu şekilde operasyonlar çıkartarak büyük yönelimlerle başa çıkacağını düşünüyordu düşman. Bunun sonucunda Celal yoldaş düşmanın kurmuş olduğu birkaç pususunu atlatıyor. Fakat çok zor şartlarda kalarak düşmanın kurmuş olduğu başka bir pusuda açılan bir suikast ateşi sonucunda şahadete ulaşıyor. Tarih 13 Nisan 2012.

Celal yoldaş gibi öncü ve yiğit komutanların şahadetleri örgüt açısından istenilmeyen bir durum oluyordu. Onların yerlerini doldurmak gerçekten de kolay bir şey değildir. Bunun için Celal yoldaş gibi bir komutan hiçbir zaman unutulmamalı onların öncü duruşları biz onların ardılları olarak örnek ve ilham kaynakları şeklinde ele almamız gerekiyor. Bunun için Celal yoldaşın tarzı başarı ve zafer tarzıdır. Düşmana diz çöktürme tarzıdır. Bu temelde her zaman onların inde yürümek temel hedefimiz olacaktır.

Kod Adı: CELAL BAŞKALE

Adı Soyadı: MAHİR KOÇ

Doğum Tarihi ve Yeri: 26 04 1974 / VAN

Anne Adı: HALİME

Baba Adı: SIDDIK

Alanı ve Görevi: DERSİM / BÖLGE KOMUTANI

Şahadeti; 09 NİSAN 2012'DE KARADENİZ-AMASYA

 

29.03.2017
Zerdeşt Agır