“Çiçekler dalında güzel” böyle diyordu bir halk deyimi, ancak insanoğlu o kadar tamahkâr ki, günümüze kadar uzanan bu halk deyiminin hep tersini okumuştur. Adeta bencil dokusunda yansıma bulan, her zaman “benim” diyen yaklaşımı özünde hep mülkleştirme olarak ortaya çıkmıştır. Sevgi, saygı esasları her dem bu doğrultuda biçimlenmiş, deyim yerindeyse özünü yitiren bir gerçeğe uzanmıştı. Tamahkâr gerçeğimizden dolayı çok beğendiğimiz çiçekleri dalından koparmış bir mevsim olan ömürlerini dahi onlara çok görmüştük. Bununla da yetinmemiş, en sevdiğimiz insanlara sözüm ona dalından kopardığımız çiçekleri sunarak, daha ilk anda sevgisizliğimizi itiraf etmiştik. Kimi zaman bu tamahkâr gerçek, bununla da sınırlı kalmamış, “çok seviyorum” adı altında süslü bir kanaryayı kafese tıkayarak, bir insanın iki avucu ile örtüşecek küçük bir alana hapsetmiştik. Oysa kuşun en iyi yaptığı iş uçmaktı, artık onu da yapamıyordu. Belki de hiç sevmemişlerdi bizi. Ancak çok sevilmekten ölüyorlar, çok sevilmekten bir avuçluk kafeslere atılıyorlardı. Şimdi soruyorum hangi sevginin adı koparmak, hangi sevginin adı kafeslemek olurdu?
Kürdistan’ın dört bir yanı, isimlendiremediğimiz rengârenk çiçeklerle doluydu. Dağların arşın arşın çoğalan coğrafyası, her bahar milyonlarcası ile örtülüyordu. Bu çiçekler anı paylaştığımız yaşanmışlıkların en belirgin renklerinden olmaktaydı. Nedense bu çiçeklerin muazzam güzelliği karşısında ellerimiz her zaman sus olmuş, “çiçekler dalında güzel” deyimini, tersinden okuyarak değil, gerçek anlamıyla okumayı öğrenmişizdir. Çok iyi biliyorduk ki, bilge insanın öğrettiği sevgi ahlakı, öldürmeyi değil yaşatmayı, hapsetmeyi değil özgürleştirmeyi dayatıyordu. Toprakta kendiliğinden bitiveren her çiçeğin canlılığındaki güzelliği görüp, bir gün mutlaka toprağa akıp tekrardan küllerinden var olacağı gerçeğine her zaman inanmışızdır. Belki de her canlıya egemenlerin yasakladığı yürek gözü ile bakmak daha vicdanlı olacaktır. Doğada var olan canlı ya da cansız diye isimlendirme miskinliğini yaşadığımız, sayısız yaşam kanıtının anlam dünyasına nazikçe akabilmek belki de en anlamlı olandır. Kendimizde çokça yaratmak istediğimiz sevgi ahlakının oluşması da Ancak bu temelde gelişecekti. Doğayı böyle sevmek ve doğaya böyle değer vermek, küçük bir zaman diliminde de olsa, gerçek sevgi ve sevginin özüyle buluştuğu anı yorumlayacaktı.
Bizlerinde asla koparmaya tenezzül edemediği çiçekler vardır. Adeta koparıldığında bir hayalin söylendiğinde sihri bozulması gibi bir anlam içeriyordu. O kadar çoktu ki koparamadığımız çiçekler, doğallığında oluşturduğu savunma esasıyla, kendisine uzanan elleri neşter gibi parçalıyordu. Sayamayacağımız kadar çok, binlercesi vardı bu çiçeklerin, binlercesi Kürdistan’ın dört bir yanına rengârenk serilmiş, Serhat’ında Botan’ında, Dersim’inde, Erzurum’unda, Amed’inde ve daha nice toprak damında bir nehir inceliği ile akıp gidiyordu. Ardınca isimleniyordu çiçeklerimiz, Bazen Zilan diyorduk. Bazen Berivan, bazen Sılaw ya da Beritan diyorduk. İsminin de çok fazla önemi yoktu. Çünkü onların her biri koparamadığımız çiçekler oluyordu. Onlar hep yaşıyorlardı ve yaşadıkları ile yaşatıyorlardı özgür yaşamı…
Koparamadığımız çiçeklerden olan Beritan arkadaş Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde doğuyor. Hakkâri’nin yurtsever kimliğinin gereğince boyutlandığı yurtsever bir aileden geliyordu daha küçük yaşlarda gerillaya karşı özlem duymuş, kadın olmasının getirdiği gerçeklik onu dağlara daha da yakınlaştırmıştı. Artık dağlar Beritan arkadaşın uzanmak istediği yeni bir dünyayı yüreğinde inşa ediyordu. Yaşamanın da, ölmenin de kutsallığını özgür dağlarda görüyordu. Beritan arkadaş özlemlerinin büyüdüğü özgür dağlara… Tarihinde gelecekti. Uzun bir süre Güney Kürdistan'da kaldıktan sonra en son Metina’ın Golka taburunda, tabur komutanlığı yapacaktı. Daha sonra 2006 yılında kendi önerisi ile Kuzey Kürdistan dağları ile buluşan yolculuğuna başlatıyordu.
Bunları belirtirken, Golka taburuna dönük küçük bir ayrıntıdan bahsetmeden geçmek istemiyorum. Golka taburunun son üç tabur komutanın kadın arkadaş olması ve her üç arkadaşında yakın zamanda şehit düşmesi koparamadığımız çiçekler tanımlamasına daha da derinlik kazandırmaktadır. Koparamadığımız çiçeklerden olan Dicle arkadaş, Gülbahar arkadaş ve Beritan arkadaşların her biri kendine has özgün renkleri ile kadın özgürlük çizgisinin yaşatıcısı olmuşlardır. Beritan arkadaş Amed eyaletine geldiği gibi parti yönetiminde bulunmaya devam etmiş ve bu bağlamda hem cephe komutanlığı hem de YJA Star genel sorumlusu olarak çalışma yürütmüştü. Şahadet anına kadar görevini büyük bir sorumluluk ve hassasiyet ile yerine getirerek yaşamın gereklerine doğru bir cevap olmayı bilmiştir.
Beritan arkadaş gerçeğinden bahsederken onun en temel özelliklerinden biri olan doğru komuta anlayışı ve ahlakına sahip olması onda rahatlıkla görülen özelliklerindendi. Yapıyla kurduğu ilişkilerde her zaman anlayışlı bir yaklaşımı esas alırken yapıyı örgüt esasları bağlamında eğitmeyi sürekliyetle esas almıştır. Kuşkusuz parti içerisinde komutanın kadın kimliği ile bir zorlanmayı yaşadığı çokça görünmüştür. Her ne kadar bu zorlanmalar Beritan arkadaşın yaşamında belirse de, ancak Beritan arkadaşın sorunlar karşısında yüksek sabır, özveri ve alçakgönüllü yaklaşımları çoğu zaman yaşanan sorunların rahatlıkla aşılıp, doğru çözümlemesinde belirleyici rol oynamıştır. Bu da Beritan arkadaşın komuta ahlakındaki doğru, özlü ve adil öncülük rolünü çok aleni biçimde ortaya koymuştur. Beritan arkadaş yine komutandaki ilkeli, bütünlüklü gerçeği ile sadece bayan arkadaşların değil, erkek arkadaşlarında komutanı olduğunu yaşamdaki adil duruşu ile yansıtmıştır. Yapının saygı ile baktığı örgüt kişiliğini kendinde gerekleri ile yaratmıştır.
Beritan arkadaş işleyiş ve sorumluluk bağlamında bir komutanın öncülük esasını uygulamış, hiçbir zaman arkadaşlarla ilişkilenirken komuta- şervan çelişkilerine zemin bırakmamıştır. Tam tersine, yapıyla kurduğu birbirini anlayan, birbirine saygılı ve her zaman birbirinden alabilecekleri çok şeyin olduğuna inanarak, yaklaşmayı esas almıştır. Her arkadaş bu yakınlığı Beritan arkadaşa karşı doğru ölçülerde hissetmiş, Beritan arkadaşla kurduğu diyaloglarda her zaman birşeyler alabilme olanağını bulmuştur. Beritan arkadaş bu zemini alçakgönüllü yaklaşımları ile yansıtmış, güler yüzlü, moralli gerçeği ile yansıtmıştı. Tüm bu belirtilen özellikler Şehit Beritan gerçeğini inşa eden, temel doğrular olarak anlam kazanmıştır.
Beritan arkadaş gücünü alabildiğine zorlayarak yaşamın her alanına fedakârca katılırken, yaşamı emekle yeniden inşa etmeyi kendine ilke edinmiştir. Yaşamın ancak doğru ölçülerde, doğru bir rotaya uzanacağına inanarak bakmıştır. Bu temelde ilmek ilmek dokuduğu, yaşam ahlakı onu özgür yaşama uzandıracak temel ölçüler olacaktı.
Beritan arkadaş askeri ölçülerde, kurallı bir duruşa sahip olurken, gerilla içerisinde açığa çıkan her bir kuralın verilen bedellerin ve çekilen acıların sonucu olduğuna inanmıştır. Bu bağlam da yapısında bunu oturtmanın doğru yöntemlerle içselleşen arayışı içinde olmuştur. Beritan arkadaş aynı zamanda askeri konulardaki öngörülü, duyarlı yaklaşımları ile eylemci bir duruşu askeri yaşam gerçeğimize nakşetmiş, pratik askeri zekasıyla, doğaya, zamana ve ana doğru bir bakış açısı ile cevap olmayı yeğlemiştir. Komutanlığın sadece komut vermek olmadığını, komutanlığı yaşamın en öncü pratikçisi olmak, kendinde büyük bir öngörü oluşturmak, özcesi yapısını eğitebilen öncülük yapabilen bir yönetim sanatı olduğunu pratikleştirdiği komuta gerçeği ile çok açık bir biçimde ortaya koymuştur.
Beritan arkadaş vicdanlı adil bir arkadaştı. Herhangi bir eyleme gidildiğinde, eğer ki, o eylemin keşfini yapmamışsa o eyleme karşı en sıradan bir tereddüt yaşıyorsa, o eyleme herhangi bir arkadaşın gitmesine de izin vermemiştir. Şayet bir eylem başarılı olacağına inanmışsa buna öncülük ruhu ile yaklaşmak temel ilkelerinden olmuştur.
Beritan arkadaş alçakgönüllü, yoldaşlığı, öncü komuta duruşu ve özgür kadın kimliği ile koparamadığımız çiçeklerden olmuştur. Her zaman güler yüzlü gerçeği ile belleğimizde asla izi silinmeyecek kahramanlarımızdan olacaktı.Beritan yoldaş, yaşadığımız her anda layıkıyla yaşayacak ülkemizin kızıl toprağında bir çiçek misali tekrardan boy verecekti.. Şehitleri yaşamakta yaşatmakta böyle olacaktı.
MÜCADELE ARKADAŞLARI
Kod Adı :BERİTAN HEVİ
Adı Soyadı: LEYLA ŞANLI
Şehadet tarihi: 21 MAYIS 2009’DA AMED LİCE’DE ÇATIŞMADA ŞEHİT