Ruken Hesbisti arkadaşa dönük konuşmak ya da yazmak gerçekten de çok zordur. Her şeyden önce çok gençti. Yaşam doluydu. Böyle bir yoldaşla yaşamı paylaşmışsanız yazılması zor oluyor. İnsanın duyguları alt üst oluyor. Konuşamaz ve yazamaz oluyor insan.
Asıl ismi Rojda Nas'tı. Aslen Şırnak idil’liydi. 1999 yılında Avrupa da henüz çok gençken katılmıştı.
Ülkesinde uzak yaşamak insan karakterini etkiliyor. Bunun için aslında beraberinde biraz köksüzlüğü getiriyor. Bu yaşam içerinde rahatlıkla görülüyordu. Ancak bu dışarıda büyümenin verdiği köksüzlük insanların içerisine müthiş bir ülke sevdası ekiyor. Ve belki de ülke insanından daha fazla ülkeyi düşünür kılıyor.
Arkadaşlar ona takılıyordu. Ruken Hesbisti yerine biz ara sıra Ruken Avrupa diyorduk. Ancak Avrupa’da büyümesine rağmen karakteri Avrupa karakterine çokta uymuyordu. O kapitalizmin çarkından büyüyerek kendini beğenmişlikler, emekten uzaklıklar, kendini büyük görmeler Ruken yoldaşta yoktu. Tersine Mardin karakterine sahipti. Hem de o özlüsünden. O yurtsever olan Mardin karakterinden. Onun yurtseverlik duyguları güçlüydü. Ülkesine bağlılık, toprağa bağlılık vardı. Ülkeye geri dönüş ona biraz da bir hayal gibi geliyordu. Ne de olsa toprağından ülkesinden çocukken kopartılmış götürülmüştü. Ve bu hayallerle büyümüştü.
Küçükken ülkeye geri geldi. Önce Kandile geldi. 2003 yılında kuzey gruplarına gelmişti. Botan’a geçecekti. Çok sıcaktı. Ancak sıcaktı, doluydu, istekliydi. Korkunç bir hasretle Botan’a dönmek istiyordu. Ve zaten aslen Botanlıydı. İşte bunun için ülkesine dönmek istiyordu.
Ve o ülkenin özelliklerini yitirmemişti. Tam Botanlı bir kızdı. Asiydi. İnatçıydı. İradesi güçlüydü. Cesaretli ve tabii ki bir de fedakârlıkları vardı. Tam bir Botanlı kızdı dedim, aynen öyleydi. Özünde bunlar vardır.
Özelde de kadın olarak yurtsever ilkeleri vardı. Kadın olma ölçülerinde ısrarcıydı, hassastı. Belki de onu dağa çeken diğer özellik özgür bir kadın olma istemiydi. Sadeydi. Temizdi. Doğaldı. İçiyle dışı birdi. Ruken'i tanımayanlar onunla bir saat kalsalardı onu tanırlardı. Çünkü çok güçlü duyguları vardı. Saflığını herkes görüyordu. Bu insanları etkiliyordu. Bu insanların ona değer vermesine götürüyordu. Ve onun bir de katılımı vardı. Doğallık üzerine, emek üzerine, sonuç almak üzere bir katılımdı bu. Yine ısrarcıydı dedik, taviz vermezdi, kendisine karşı da tavizsizdi. Deli doluydu. Girişkendi.
Ve ülkeye yöneliş esasta kendini yeniden yaratmak içindi. O yurtdışında yitirilen doğal komünal özellikleri yeniden alma temelindeydi. Bu durumunu güçlendirmek için ideolojik okula da gitmişti. Hayallere bağlı kalarak ısrarlı davrandı. Belki fiziki olarak zorlukları ve zorlanmaları vardı. Ancak ısrarcıydı. Kendisini gerçekleştirmek için inadına kendisine yüklendi. Ve bunun üzerine Botan’a geçti.
Dediğim gibi sadeydi. Özlüydü. Ve bu özelliklerle ülkesine geri dönüyordu. Biraz da düşmanla aslında kendi kişiliğini yeniden yaratmak için hesaplaşmak için gidiyordu Botan’a. Botan biraz da TC işgalci güçleriyle hesaplaşmanın mekânı değil miydi? Ancak Ruken yoldaş çok kalamadı. Erken şahadete kavuştu. Erken toprağına uzandı. Al kanlara boyandı.
Bir de güleçti. İnsanlarda sevgi ve saygı yaratıyordu. Tabii özlemlerini gerçekleştirme ısrarı insanları etkiliyordu. Hele hele onun dürüst yoldaşlığı herkesi etkiliyordu. Kendi yoldaşı için canını veren verecek biriydi. Pratik çalışmalarda en öndeydi. En zor işleri kendisine alıyordu. Yoldaşların yorulmaması için kendisini katan bir kişilikti. Kaygısı yok, hesapları yok, çıkarcılık yoktu. Onda var olan ilkelerine sadık kalarak fedakârca çalışmaktı. Ve bunu da görkemli yapmıştı.
Gabar’dayken yazdığı bir raporunda şunları ifade etmişti:
“Bireysel olarak kış kampında savunmanın üzerinde gördüğümüz eğitimi ve Viyan arkadaşın eylemi bende büyük bir etki ve derin bir sorgulama yarattı. Düşmanın yönelimleri bizzat Botan, özellikle Gabar’a karşı geliştirilen operasyonlar, toplu yaşanan kayıplar bir zorlama yanında ciddi bir yoğunlaşmayı da getirdi. Özellikle Sorxwin, Yıldız ve diğer arkadaşların şahadetleri ben ve diğer arkadaşlar şahsında derin bir sarsılmaya yol açtı diyebilirim. Tabi ki, bunun diğer yanı ise askeri taktiksel boyutlarda belli bir yoğunlaşmanın düzeyi de oldu. Bireysel olarakta önüme koyduğum hedefler var ve bunları gerçekleştirmek için planlamalarım tamamdır.
Kısaca süreçle ilgili birkaç noktayı değerlendirmek istiyorum. Bu yeni yıla girdiğimizde düşman topyekûn saldırıyı uyguladı. Başta Türkiye olmak üzere İran, Irak, Suriye ve perde arkasında buna destek sunan ABD olmuştur.
Tabi ki, bu tür yönelimler karşısında az da olsa gerilla buna karşı sessiz kalmıyor. Diğer yandan da halk da durmuyor. Düşman bunu ne kadar bastırsa da artık Kürt halkı geri kalmış bir halk değildir. Tabii ki, bunun içerisinde Kürt kadın gelişimi bayağı ilerlemiş. Benim bunları dile getirme amacım şudur. Düşman kuzeyde ne kadar yönelse daha çok düşmana karşı biriken tepki de örgütleniyor.
Eylemsellik boyutunda Gabar’da hem pratiki yön noktasında araziyi tanıma ve buna öncülük yapmada herhangi bir sorun çıkmıyor. Böyle bir çaba ve istem var ve gerçekten böyle noktalarda insan moral ve güçte alıyor. Örneğin Gabar’da bulunan tüm bayan arkadaşların mutlaka bir günlüğü vardır. Sürekli de her fırsata Önderlikle ilişkin şehit düşen arkadaşlar üzerinde mutlaka yazılar yazılıyor. Böyle noktalarda herhangi bir sorun görmemişim şimdiye kadar ” diyerek kendi katılış düzeyini de ifade etmiş oluyor.
Raporumu sonlandırırken de o narin ve kibar yaklaşımını elden bırakmıyor:
“Benim diyebileceklerim bunlardır. Kusuruma bakmayın. Belki ilk defadır kendi raporumu kendi yazılarımla yazıyorum. Yetersizlikleri olabilir.”
Bu kadar genç ancak dirayetli, fedakâr olan bir kişiyi dile getirirken insan zorlanıyor. Gençti, bağlıydı, çalışkandı, sevgi doluydu. Birde amacına kilitlenmiş bir kişilik olarak insan ona sadece ve sadece saygı duyabiliyor. Ve Ruken yoldaş yoldaşların hafızasında kendi yerini böyle almıştı. Böyle kazımıştı. Bir insan kendisini insanların yüreğine ve hafızalarına böyle kazıya bilir. Nitekim Ruken yoldaş bunu çok büyük bir başarılıyla yerine getirmişti.
Kod Adı: Ruken
Adı Soyadı: Rojda Nas
Şahadet Tarihi Ve Yeri: 31 Haziran 2007 Kela Meme Çatışmada