SILAV YOLDAŞ, ADI GİBİ ÖZGÜRLÜĞE VE DİRENİŞE SELAM OLDU

Adanmanın sınırı yoktur. Her şey sende gizlidir. Anlam yüklü bir ışık tanesi yükselir yerden göğe, kaynağına dönmek ister. Yol devam eder, sınırı yoktur. Dağların ardında başka dağlar vardır. Başka sular, ovalar. Her biri bir güzelliktir, ayrı demlerdeki manzaralar…

Direnişin sınırı yoktur. Fırtınada kızıl bir gül olarak yüzüyor dalgaların ardında. Fırtına büyük gemilerin direklerini yıkıp, onları kayalara savursa da körpe gül fidesine bir şey yapamıyor. O denizin coşkusuna kapılmış dans ediyor, savaş dansı.

Gözyaşları tarihten gelen ana, tilili savuruyor göğe. Sesinde acı tütüyor bir o kadar umut yüklü. Her yok oluş varlığa kurban oluyor. Adanıyor gelecek özgür yaşama, sarılıyor körpe bedenine. Yüreği bir sevgiyi kaldıracak büyüklükte. Kucaklıyor dünya sevgilisi güzelini. Körpe bedenin, koskocaman yüreğine dokunuyor. Yıllardır göremediği kızının bedeni ananın gözyaşlarıyla yıkanıyor. Toprak kokuyor. Yağmurlardan sonra ıslanan topraklar gibi şimdi genç kızın bedeni. Bu toprağın bereketini, yaratıcılığını, kutsallığını içine çekiyor ana. İnsan eli değmemiş topraklar gibi temiz ve kutsal buluyor fidanını.

O görmeyeli epey değişmiş. O, ilk güzelliği daha bir anlam kazanmış, cılız bedeni güçlenmiş, olgunlaşmış, hatları daha bir keskinleşmiş. “Yaşam zordur” diyor anaya bu hatlar. “Yaşamın mücadele ve direnişle özgürleştiği ve anlamlı kılındığı”nı söylüyor. Duyuyor ana bu sesi. Kızının bedeni onunla konuşuyor. Elini saçlarına uzatıyor. Sımsıcak ve yumuşak. Ananın acılarından katılaşmış yüreğini okşuyor, bu ılıklık “kızım!” diye iç geçiriyor. “Ne kadar da bana benzemiş” Şimdi vurulan sanki kendisi. Yüreği kanıyor ananın.

Ellerine dokunuyor. Yerli yersiz çizikler var. Avuçları nasır tutmuş. Emek hele bir de özgürlük içinse dünyanın en güzel elleri oluyor. Ellerinden tutup da onu yürütmeye çalıştığı çocukluk günleri geliyor aklına. Ne kadar da hevesliydi yürümeye. Kendi başına yürümeyi öğrendiğinde kahkahalarla coşkusunu yayıyordu etrafına. Sadece O’nun değil orada toplanmış tüm kalabalığın kızıydı. Halkın kızı, tüm umutların yüklendiği gerillaydı O.

Kleşi yoldaşlık etmişti O’na. Düşman karşısında yalnız bırakmamıştı O’nu. O, silahını bırakmamıştı, silahı da O’nu düşmana teslim etmemişti. Sonunda anasına dönmüştü. Şimdi onun kollarında huzurla uyuyordu. Gözlerini o vahşi sevgisizliğe açmak istemiyordu. Görmek istemiyordu sahte, kötürümleşmiş insanlığı. Duymak istemiyordu, sahte sözcükleri. En güzel yoldaş seslerini duymuştu, kulaklarını kirletmek istemiyordu. Yine en güzel insan yüzlerini, gülen gözleri, paylaşılan ekmeği, yağmuru, bağlılığı, fedakârlığı, sonsuz sevgiyi, saygıyı görmüştü gözleri. Açar mıydı çirkinliğe, köleliğe bir daha. O, halkının acılarını yüreğinde götürmüştü. Şimdi gören, duyan ve bilen halkı onu kucaklamış, baş tacı yapmıştı kendisine.

Çok mu güçlü yürümüştü? Ağır aksak olmuştu şüphesiz bir dönem yürüyüşü. Ancak O’da anlamıştı bu kölelik tarihinin bir zorunluluk olmadığını ve kaderi olamadığını. Öylesine rest çekmişti tarihine. “Kader” denilen utanç zincirini kırmak istemişti. Aynı bu zincirle boğulmak istenmedi mi halkımız? “Kaderi” denilen o kör yalan, ihaneti yoldaş kılmadı mı direnişe? İşte O, eylemiyle bu ihanet tarihine rest çekmişti. Ve onun bugünkü torunlarına sürüklenen bedeninde parçalanan ihanetin tohumlarıydı. Kan kaybederken teşhir olan ihanetçi güruhtu. Ve O, eylemine bu amaçla gitmişti. Gitmeden önce yazdığı mektubunda ihanete karşı özgür yaşam kararlılığını ve iddiasını dillendirmişti.

Bir kadın olarak özgür yaşam arayışçılığı, savaşımı ve direnişi onun sürüklenen ve paramparça olan bedeninde dillendi, söz oldu.

Bizler O’nun eylemiyle selamını aldık. Adı gibi selam oldu özgürlüğe, direnişe, ardılı olduğu kahraman şehitlere. Özgür ADA İMRALI’daki Önderliğine, halkına ve tüm gerilla yoldaşlarına sevgi, cesaret ve bağlılık yüklü bir selam oldu Slav yoldaş…

Anlamının izinde adımlarımız güçlenecek. Slav yoldaş gibi direnişçi yoldaşlarımızla onurlu ve umutluyuz. Güneşe giden yolun yolcuları olacak, karanlık her geceyi ışığımızla devirecek ve sabah şafağının kızıllığında gülümseyeceğiz güne…

Ş. Rojînda kaleminden

Kod Adı: Slav Amed

Adı Soyadı: Filiz Tabu

Şahadet Tarihi Ve Yeri: 2010 Pervari Eylemi