YAŞAM GÜLEN BAZ’A

Yaralı bir kış mevsimiydi. Dışarıda yüzleri donduran ayazı bir hava ve yüreklerimizin derinliklerine kadar üşüten ay ışığının soluk yüzü. Bir rüzgar kalmıştı geri de bir de çığlıklar. Ve yüreğimizin derinliklerinden gelen sessiz haykırışlar. Herkes umutlarını bahar sevdasına bağlamışken bu ayrılık neyin nesiydi…

Artık güneşte kayboldu bizden. Sadece gökyüzünün karanlık yüzü bize kaldı. Ve bir de kutsal toprak ağlıyor. Ve insanlık üşüyor ülkemin en dokunaklı topraklarında.

Özgürlük çiçeği Botan’ın, Bager’in, Baz’ın, Çekdar’ın ve Dewran’ın yüzünde açıyordu. Sonra bir türkü tüttürüyordu gece tüm karanlığı yırtarcasına…Ve toprak yüreğine basıyor yitip giden binlerce kahramanı. Bu kaçıncı gidiş, bu kaçıncı ayrılık. Artık doymadın ey kutsal ana!

Oysa gecenin ay ışığıydı Baz’ın gözleri. Özgürlüğün ve yaşamın gözleriydi adeta. Bak çocukların da gözleri artık gülmüyor. Senin ardından. Maxmur görünmez bir kentin adeta öte yakası oldu. Hüsranını karanlıklara gizliyor. Sonra ölümün o soğuk sessizliği…Herkes susmuş adeta gece konuşuyor. Gece adeta çığlığa durmuş. Artık mavi gülümsemiyor gece, güneşin doğmasını iple çekiyor.

Gece adeta öfkesinden kuduruyor, yalnızlık ise bir hayalet gibi şehrin üstüne düşüyor. Oysa ki rüzgarların uğultusu ile gelmişti ölümün soğuk yüzü.

Yıkılmış bir kentin hangi duvarının altında kaybettim seni? Şimdi hangi dokunaklı sokaklarda, hangi umut dolu gecelerde arayayım seni. Hangi bilinmez adreslere sorayım ayak izlerini. Oysa ki dağların ay ışıklı gecelerinde buluşmak varken bu ayrılık nereden çıktı? Hani baharlarda özlem kokan memleketimin güzel topraklarında buluşmak varken, bu zamansız gidiş nerden çıktı?

Neden zaman kavramı bu kadar acımasız? Neden gökyüzü bu kadar hüsran, gece bu kadar sessiz ve soğuk?

Hangi türkünün sözlerinde bulayım seni, hangi sazın tellerine sarayım, hangi şiirlerle boğulayım gözlerine? Her gidiş erken ya biraz ama bu gidiş gerçekten çok erken oldu güzel ülkemin mavi yürekli çocuğu. İnsanlık adeta bakışlarında yaşama hasret kaldı…

Bak! Ay da doğdu. Yıldızlar da bugün çok parlak… Yoksa yıldızlarla yoldaşlık yapmaya mı gittin? Ama ay ve yüreklerimiz küskün. Kırılmış bir dal gibi bükük boynumuz.

Oysaki yaşam Baz’ın gözlerinde gülüyordu. Sonra kutsal topraklı ellerinde halaya tutuşuyordu. Ve bakışlarıyla özgürlüğü haykırıyordu. Hey yağmur ardından gelen gökkuşaklı yoldaşım…Gecenin soğuk ayazının neresindesin? Oysa ki sen mavi bulutların sıcak gülüşlü nefesiydin.

Bak! Mevsimler de küstü bizlere. Kışlar erken gelir oldu. Geceler ise uzun sürer oldu. Bir sen yoksunuz yağmur sonrasında buram buram kokan ülkemin o güzel ve kutsal toprağında. Ve baharlar artık gelmez oldu. Ve toprak, izine hasret kaldı…

Ey gecenin ve güneşin yoldaşı, artık geceler uzun ve soğuk. Ülkemin en güzel çiçekleri olan çocuklar seni sorar oldu. Ve özgürlüğe susamış gonca bir gülün üzerinde ki mavi güvercinler seni arar oldu… Artık çocuklara sensiz anlatıyorum ülkemin yiğitlerinin kahramanlıklarını ve özgürlüğün en güzel yüzlerini. Ve yarınlara salıyorum hasretimi. Yarınlarla bekliyorum baharları, güneşi iple çekiyorum. Oysa seninle geceler de güzeldi… Oysa sen her şafağın kızıllığının ardından doğan güneş ile beraber yaşama gülüyordun. Hani yarınlarda ülkemin en güzel topraklarında buluşacaktık.

Ey sevda türküm! Ey hasret kokan ülkem! Sensiz nasıl taşırım tüm özgürlük türkülerini, bütün umutları. Oysa baharın ilk gününde özgürlük ekecektin toprağıma? Hani kol kola çıkacaktık dağlarımıza ve dağlarımızın en yüksek zirvelerine! Şimdi dağlarım ağlıyor… Ne çok isterdim karanlığın zifiri karanlığında ayak seslerini duyup uyanmayı ve yaşam gülüşlerini olabildiğince kadar rüzgara verebilmeni…

Şimdi Eylül’e hasretim. Hani seninle ekecektik umudun tüm renklerini. Ve seninle demlenecekti o güzel baharlara.

Ey dağ bakışlım, nereye gittin öylece vakitsiz?

Böyle mi açacaktı tüm çiçekler? Oysa mavi bulutlar çıktığında, yıllar sevimli baharlar olduğunda, suskun mu kalacak yaşam?

Evet, zamansızdı gidişin, tüm gidişler gibi...

Geriye üşüyen bir bahar kaldı mavi gülen çocukların hayallerinde...

Fırat Dicle

6 ARALIK 2017 TARİHİNDE MAXMURDA KARARGAHA YÜNELİK YAPILAN HAVA SALDIRISINDA SEHİT