KADIN ÖZGÜRLÜK HAREKETİNİN YAKIN YOLDAŞI

Ayhan yoldaşla Haftanin alanında tanışan ve onunla birlikte pratikte kalan bir kadın yoldaşının Ayhan yoldaşa ilişkin söylediklerini olduğu gibi buraya alarak Ayhan yoldaşı anlatmaya çalışacağız.

“Şehit Ayhan arkadaşla Haftanin’de olduğum sürede tanıştık. Kısa bir süre içerisinde de zaten kaynaştık.

İnsan ona “komutandı” diyemiyor. Çünkü çok farklıydı. Komutanlık sonuçta bir alt üst ilişkisini beraberinde getirir. Gerilla da bu alt üst ilişkisi belki düzenli ordularda gibi değildir, olamaz da. Sonuçta sosyalist bir hareketin gerillasıyız. Ama yine de dünyanın neresinde olursanız olun silahlı bir güçte alt üst ilişkiler bulunur. Ancak bu alt üst ilişkileri Ayhan yoldaşta farklıydı. Çok sadeydi, dürüst, güler yüzlü hep böyle kahkaha ile şakacı espritüel yanları ile bizimle alıp vermeyi esas alıyordu. Sonrada gördük ki kişilik olarak böyle sade bir kişiliği varmış.

Hastaneye gelişte kendisi dış tedaviye gitmişti. Ameliyat olmuştu, daha önce zaten birçok kez yaralanmış bir arkadaştı. Ve o yaralanmalar sonucu kaburgaları fena kırılmış ve parçalanmıştı.

Yıllardır parti içinde büyümüş ve Dersim’de çok kalmış bir arkadaştı. Zaten sohbetimizde onun Dersim anılarını dinlemek benim için bir moral kaynağıydı. Özellikle orada çatışma esnasında kurtardığı arkadaşlardır, oradaki öncülüğüdür.

Bir keresinde bir çatışmada birkaç bayan arkadaşı kurtarıyor. Onları sürükleyip zoraki götürüyor ve tabii ki o yoldaşları kurtarıyor.

Şunu belirtelim bizde çokça görülmüştür. Sert anlarda yeni olma yer yer bir dezavantaj olarak ortaya çıkıyor. Böyle anlarda tecrübe tüm dertlerin bir merhemi gibi açığa çıkıyor. İşte böyle anlarda siz yaşamak istiyorsunuz ancak düşman sizi vurmak istiyor. Siz halkınızın kaderini işgalcilerin ellerinde bırakmak istemiyorsunuz ancak işgalciler diyor ki “kaderiniz elimizde olacaktır.” Özcesi siz ve düşmanın istemleri zıttır. İşte böylesine kritik anlarda bir yoldaşınızı kurtarmak için istisna da olsa yoldaşlarınıza sert davranabiliyorsunuz. Sonuçta onun ya da onların hayatlarını kurtarmak bir vicdani sorun ve devrimciliğin sorumluluğudur. Böyle anlarda sizin kurtarmaya çalıştığınız, hatta bunun için canınızı ortaya serdiğiniz yoldaşlar size sert sözler, kırıcı sözler hatta kimi zaman gerilla da olmasa da sunturlu küfürler yiyebiliyorsunuz. Tabii tüm bu gerginlikler böyle kritik anlarda yaşanabiliyor. Ta ki siz yoldaşlarınızı ölümün çemberinden yani feleğin çarkından çıkarana kadar. Ortam rahatladı mı bu kez siz hafiften iğneleyici sözler sarf edersiniz ya da size laf atan yoldaş kibarca gelip sizden özür diler. Bu özür sözle olmasa bile hal hareketlerinde mahcubiyeti gösteren yaklaşımları siz anlarsınız. Zaten sizin kızmanız ona değil diki. Sizin kızmanız ya da sertliğiniz ölüm anına ve yoldaşınıza faşistlere kaptırmamaya dönük olan bir hırs ve sertliktir.

İşte yukarıda dile getirdiğim anı esasta Ayhan yoldaşın iddialı, hırslı gerçekten Dersim’deki o savaşçı ruhu, duruşu bizler için örnek alınacak birçok güzelliğe sahip olan anılardı.

Emek, katılım ve fedakârlık anlamında tam bir komutandı. Öncüydü. Herkesi sürükleyendi. Herkesin atan yüreği ve nabzıydı. Tabur onun kalp atışlarıyla nefes alıp verirdi. Öyle de sevecendi.

Geldikten kısa bir süre sonra karargâh komutanımız oldu orada. Karargâh komutanlığı süreci içerisinde hiç bana karargâh komutanlığının resmiyet içeren üst ilişkisini bir gün yansıtmadı. Alt üst ilişkilerinde çok rahat bir arkadaştı ve benimle de alıp verirken çok rahattı.

Kendim şahsen onunla birçok sorunlarımı paylaşıp birçok derdimi, görüşümü ve kaygılarımı onunla alıp veriyordum. Öyle hem rahat, hem de paylaşıma açık bir yoldaştı.

İlginç gelebilir ama partide Dersim’e giden yoldaşların ağırlıklı bir bölümü Dersim sahasına gittiklerinde birkaç yıl içerisinde tam Dersim'li oluyorlar. Dilleri Dersim'lilere benziyor. Kültürleri zaten Alevi kültürü oluyor. Muhtemeldir ki bu Dersim kültürünün o insana rahat gelen, şeffaf, hoşgörülü olan yönleri insanları derinden etkiliyor. Bir de tabii Dersim deyip geçmemek gerekir. Her taşında, her suyunda, her kayasında, her ağacında ve her mağarasında bir öykü vardır. Direnişin öyküsü. Bundan hiç şüphe yoktur ki insanları çok etkiliyor. Kendisine çekiyor. Bir kere insanlar gönüllerini bir vermeyi görsünler gelişecek olan karşılıksız bir kendini vermedir yani âşık olmadır.

İşte bunun için Dersim'de kalan yoldaşlar Dersim’in âşıkları oluyorlar. Ayhan yoldaş da yıllarını Dersim’de geçirmiş bir gerilla olarak Dersim’in yerel birçok özelliğini kendisine almıştı. Bu kültürle herkesle o güler yüzlü, sempatik, rahat haliyle alıp veriyordu.

Bir müddet sonra heval Ayhan’ın düzenlemesi oldu ve Keşan tarafına geçmişti. Keşan tarafında özel bir göreve gitti. O süreç içerisinde ben biraz rahatsızdım ancak Ayhan yoldaş hep selamlarını ve yer yer de notlarla durumumu soruyordu. Ve sonra da öğrendim ki birçok yoldaşa hem selam gönderiyor hem de notlar yazarak durumlarını soruyor. Ve tabii yer yer de bizlere yaşam perspektifi veriyordu.

Unutma durumu yoktu. Selamlaşması, arkadaşları tekrardan sorması onda hâkim bir özellikti. Gerçekten insan o arkadaşın yanına gittiğinde güç alıyordu, moral alıyordu. Ben mesela özellikle kendisi ile ayrı bir bağım olmuştu. Özel katkıları benim için oluyordu.

Ayhan yoldaş Haftanin alanının dar yönetiminde yer alıyordu. Aynı zamanda Tabur üzerindeydi ve sorumluluklarını bulunduğu kuvvet içerisinde en iyi şekilde yapmaya çalışıyordu.

Oradaki belirgin özelliği, özellikle yoldaşlarına sahip çıkması, yapısıyla bir bütünlük içerisinde katılma ve onlarla paylaşma savaşçılarıyla ilgilenme öne çıkıyordu.

Heval Ayhan Keşan’da özellikle hem yapıyla ilişkilenme ve ilgilenme de tam da dönemin komünal bir komutanıydı. O duruşu orada da aynı şekilde aşikâr gözüküyordu. O rahat alıp vermesi, yapıdan kendini farklı görmeyişi, insana ayrı kalmayışı, uzak kalmayışı Ayhan arkadaş için anlaşılır şeylerdi. Bu rahatlığı ve komünal yaşamı yoldaşların da ona öyle rahat ilişkilenmesine ve her şeyi onunla paylaşmasına götürüyordu.

Öyle ki onun yanında olmak, onun denetiminde çalışmak birçok arkadaş için itiraz edilmeyecek bir şans gibiydi. Bu noktada herkes, bütün arkadaşlar ondan memnundu. Komutanlığında, arkadaşlarla alıp vermesinden bütün herkes memnundu. Ayhan arkadaştan şikâyet eden arkadaş hiç görmedim, tam tersine herkes onun yanında kalmak isterdi. Bende yanında çalışmak istiyordum.

Daha sonra benim düzenlemem oldu ve ben kuzeye geçtim. O süreçte Ayhan arkadaş hâlâ Keşan’daydı. Kendi gücünün üzerindeydi. Orada görevlerini yapıyordu. Geçen süreçte zaten ben Besta’dayken arkadaşın Haftanin’den çıktıktan sonra Zap operasyonunda şahadetini duydum.

Gerçekten Zap operasyonunda fedakârca canını vererek,  şahadete giderken kahramanca cevap olmuş ve bu temelde şahadete gitmişti. Ona yakışan da oydu.

Yıllarını vermiş bir fidandı diyebilirim, kahramandı. Zap operasyonunda Ayhan arkadaşın şahadetini duyduktan sonra birçok arkadaş gibi benim de moralim bozuldu. Olmamalıydı. Ancak Ayhan arkadaş için özellikle, yıllarını vermiş bir arkadaş için bunca yıldan sonra kahramanca şahadete gitmesi, Zap operasyonuna cevap olması benim için bir moral güç kaynağıdır.

Onu tanıma mutluluğuna ulaşmak, onunla olmak, onunla alıp vermek, onun denetimi altında birlikte bir çalışma yürütmek, yöneticilik yapmak benim için bir gurur kaynağıydı.

Ayhan arkadaşın benim gönlümde birçok arkadaşın olduğu gibi yeri bambaşkaydı. Onun o yarı tombul, sempatik yüzü aklıma geldikçe derinlere dalarım. Bir voleybol oynayışı, yine rahat alıp vermesi hep aklımda.

Ayhan arkadaşın Zap’taki şahadeti bizim için çok fazla zorlayıcı ve üzücü bir haber oldu. Ayhan arkadaş gibi bir komutanın kaybı büyük bir talihsizlikti.

Bize moral veren onun var olan düşman yönelimine cevap oluşu ve bu temelde onurluca şahadete gidişiydi. Bu anlamda onunla gurur duyduk. Botan koşullarında bize güç verdi, moral verdi. Zap operasyonunda bir destan yazdı diyebilirim.

Ayhan arkadaşın şahsında şehit düşen bütün arkadaşları insan anarken bile gözleri doluyor. Onun gün içerisinde yaptığı koşuşturmalarını ya da arkadaşlarla alıp vermesindeki o rahatlığı, maç oynayışından sonra televizyon seyrederken bile kimi şeylerde heyecanlanışını ya da oldukça esprisel ya da şakacı yanlarıyla, hiç kaygı yaşamadan rahat alıp verişini insan özlüyor.

Ayhan arkadaş için söyleyecek çok şey var. Kendisi yıllarını dağda vermiş bir arkadaş olarak büyük bir kayıptır.

Şüphesiz Ayhan arkadaşın komutanlığını, planlı programlı çalışmasını, arkadaşlarla paylaşmasını insanın örnek alması gerekiyor. Bizim önümüze koyduğu özellikle duruşu, askeri anlamdaki özverili, kararlı, hırslı, samimi, candan katılımını insan bir bütünen örnek almalı. Birçok yönüyle insanın kendisinde ekmesi gereken birçok şeyi bağrında taşıyan bir karaktere sahipti. Bu temelde de paylaşırdı.

Yöneticilikte alt-üst ilişkisinde, partinin üslup hitabetinde, tarzda, yaşamda birçok ilkeyi yaşamsallaştırarak kendisinde oturtmuştu.

Bu ilkeler üzerinde partiyi yaşayan, çizgiyi yaşayan bir gerçekliğe sahipti. Bazen öyle olurdu ki gözleri dolardı. Öyle de ince ruhlu bir yapısı vardı. Kimi şehit arkadaşları anarken, yine işgalcilerin halkımıza yaptığı zulümler karşısında özellikle böyle anlarda dolardı gözleri ve kimi zamanda tutamaz ve bir sel gibi akar giderdi bu yaşlar.

Bir keresinde ona baktığımda gözlerinin dolduğunu gördüm. Ondaki bağlılık, ondaki hırs, ondaki şehitlere ve halka, halklara bağlılık oldukça anlamlı ve birçok yönüyle de sahip çıkılması gereken bir insandı diyebilirim.

Onu sevmemiz, onu özellikle unutmamamızın şüphesiz birçok gerekçesi vardır. O sevilmeyi hak eden bir komutan, yoldaş, dost ve arkadaştı. Dediğim gibi sevilmeyi çok mu ama çok hak ediyordu. Öyle şirin bir yoldaş sevilmez mi?

Ayhan arkadaşın özellikle arkadaşlığında, yoldaşlık ilişkilerinde ve bir kadın olarak onun kadın kurtuluş ideolojisine dönük, saygılı, mesafeli, ölçülü yaklaşımı ve kadın yoldaşlarla olan ilişkisinde bir düzeyin oluşu, bu noktada yıllardır verdiği mücadele içerisinde sunduğu destek, yoldaşlıkta kusur etmeyişi her yönüyle saygıya şayandı. Tek kelimeyle takdire değerdi.

Ayhan yoldaş PAJK’a bağlı bir yoldaştı. Bir erkek olarak kadın hareketine bağlıydı. Kadın hareketine saygılıydı. Gücü oranında katkı sunmak istiyordu. Ve çoğu kez “katkılarımı, yapamasam da kadın yoldaşlara karşı saygılı olmasını her zaman bileceğim” diyerek derin bağlılığını ifadeye kavuşturuyordu.

Kadın ideolojisine sahip çıkılması, Ayhan arkadaşın sonuna kadar taçlandırması, hatta yaşam içerisinde pozitif duruşu bizlerin örnek alması gereken seçkin bir özelliğiydi.

Evet, böyle yüreğimize kendisini nakşetmiş bir yoldaşı ebediyete kadar unutmayacak ve her zaman anısını taze tutacağız.

Kod Adı: Ayhan

Adı Soyadı: Ali Işık

Şahadet Tarihi Ve Yeri: 22 Şubat 2008’de Zap Operasyonunda Çatışmada