Kahramanlar nerededir? Bu dağlara gelişim bundandır işte, küçüklükten beri kahramanların peşinde koşarım, kitaplar okurum, her köşeye bakarım. İşte Medya Savunma Alanlarına’da ziyaretim bundandır. Daha öncede gerillanın yanına geldim gittim. Hakkını yemeyeyim bu dağların, bir çok kahramanla karşılaştım. Bir çok kahraman ekmeğini bölüştü benimle. Sohbetlerin en güzelini ettik beraber. Sonra ise bana düşünmek kaldı. Kendi kendime felesefi tartışmalara düştüm; acaba bu kahramanlar bir zamanlar bizler gibi yaşamış olabilirler miydi? Bir zamanlar onların da sıradan bir hayatı olmuş muydu bizler gibi yoksa onların hayatları hep mi farklıydı bizden? Tanrısal bir güç müydü? Ya da birileri el mi vermişti onlara daha küçükken onlar?
Hep varoluşçuluk ağır basıyordu bende, bu tartışmaların sonunda, çünkü bizler iş “hıyrete” geldiğinde çalışmaya geldiğinde hep birşeyleri yaratılışımızda ararız “biz” öyle değiliz, biz yapamayız, o kadar gücümüzü yok, anlayamayız biz. Kahramanlara özeniriz, kahraman olamayız ve kendimizi yaradılışımız ile avuturuz. İşte ben bunun farkına Koçer ile vardım.
Medya Savunma Alanları’na yaptığım yolculuklardan birinde, gerillanın nasıl eğitim gördüğünü görmek için eğitim gören bir grup gerillanın yanına gittim. Akşamdı ve hemen dinlenmem için beni karşılayan gerillalar beni uygun bir yere götürdüler. Götürdükleri yer Koçer’in yanıydı. İnsan ne olursa olsun yeni bir ortama girdiğinde çekingen oluyor. Dinlenmek için geldiğim yerde birkaç gerilla uyuyordu ve bende hiç onları rahatsız etmeden boş bulduğum bir yere kıvrıldım.
“Merhaba heval hoş geldin”
Hemen cevap verdim
“Merhaba”
Bu ses daha önce tanıdığım birine ait değildi bundan emindim ancak bu ses yabancı bir ses de değildi bu ses Koçer’in sesiydi. Bana battaniye bulup getirdi. Sabah olduğunda sohbet etme birbirimizi tanıma fırsatımızı olmuştu.
Kimdi Koçer? Koçer Batmanlıydı. Koçer bizden biriydi işte. Görüp görebileceğimiz bir çok genç gibiydi o da. Arayışları vardı. Arayışlarının peşinde koşmuş. İyi kötü birçok şey yapmıştı. Biz kahramanlığı yaratılışla ilgili bir şey zannederken tam aksine hayat ona küçük bir hikayenin bile kahramanı olacak imkanları, fırsatları sunmamıştı. Hor görülmüştü çoğu zaman, öyle üniversite lise falanda okumamıştı. Yanlış hatırlamıyorsam, liseye kadar okula gitmişti. Sokaklarda çok gezmişti hani derler ya; “hayat okulundan okudum” diye. O demezdi ya, hayat okulundan çok büyük ders almıştı. Ne olursa olsun o “dostunu satmazdı” bunu anlamak için Koçer’i çok fazla tanımak gerekmezdi, yıllar geçirmekte gerekmezdi. Koçer buydu işte. Koçer bizden biriydi aslında, gerçek olan oydu. Bizim olmamız gerekendi o. Biz kendimize hayret etmeliydik Koçer’e değil.
Çünkü bu toraklar alışkındı buna “dostluktan” ve “arkadaşlıktan” daha yüce değer bilmeyenlerin topraklarıydı buralar. Pir Sultan’nın, Mazlum Doğan’nın, Mahir Çayan’nın, Kemal Pir’in son nefesinde de “dost” diyenlerin topraklarıydı buralar.
Ne öğrendiyse arkadaşlarından öğrenmişti Koçer, onun kelimesi “heval” di. Hiç sormadım o da söylemedi ama onun hayatındaki en önemli kelime “heval” di. Biliyorum bunu. Çünkü ne öğrendiyse arkadaşlarından öğrenmişti. Kendi; “ arkadaşlar olmasaydı o sokakların karanlığında yiter giderdim” derdi hep.
Arkadaşlarına saygısı bundandı işte, arkadaşları ne derse yapardı. Kitap okumayı sevmezdi, ama arkadaşları oku derse okurdu, Koçer.
Anlatmadan edemeyeceğim bir diğer özelliğide, gülüşüydü, öyle bir gülerdi içimiz ısınırdı. Onun gülüşünü betimleyemeyeceğim.
Koçer için aslında söyleyebileceğim yegane şey onun sokaklardan,insanlıktan,dağlardan,gerilladan kısacası hayattan öğrendiği Mertlikti ve dosta düşmana verdiği derste Mertlik oldu.
Koçer, bizden biriydi işte Koçer dersini verdi ve gitti. Arkasına bakmadı keskin bir bıçak gibi, düşmana bilgi vermektense ölmeyi tercih etti. Koçer’de bizim kahramanlarımızdan biri oldu, Koçer bizden biriydi işte, şimdi baksak camdan Koçer’i görürüz. Bak şimdi Koçer geçiyor sokaktan, belki yine hor görürüz. Yaradılışdan falan değil işte kahraman o Koçer, kahraman çünkü arayışları var çünkü dinliyor, çünkü okuyor çünkü mücadele ediyor, çünkü savaşıyor, çünkü emek veriyor.
Koçer Devrim …. Tarihinde Batman’da dünyaya gelir. 2012’de gerilla saflarına katılır. Bir çatışmada yaralı olarak ele geçer fakat düşmanın sorularına yanıt vermeyi reddet ederek direniş çizgisini sürdürür bu direniş karşısında düşman Koçer yoldaşı kalleşçe infaz edilerek şehit düşürür.