“GÜLÜŞÜNE KURŞUN SIKILMAZ GÜLÜM” DERLER

Şoreş yoldaş Geverli bir yoldaştı. Zap, Metina’da birlikte aynı taburda kalmıştık. Birlikte paylaşımlarımız çok olmuştu.

Zap’a geçmeden önce dediğim gibi daha önce de onunla birlikte Metina alanında kalmıştık. Şoreş yoldaş 2005 yılında Gever’den katılmıştı. Yeni Savaşçı eğitiminden sonra pratik alanlara geçmişti.

Okumuş bir arkadaştı. Liseyi bitirmişti. Birliklerdeyken henüz 21 yaşlarında ya vardı ya da yoktu. Genç ve yeni olmasına rağmen çok ciddi bir olgunluğu vardı. Duruşunda bir ağırlığı vardı. İnsanlara kendisini dinletmesini bilmesine rağmen iyi bir dinleyendi.

Tabura geldiğimde o ilgimi çekmişti. Coşkusu, katılımı, canlılığı göze çarpıyordu. Yeni tabura gelen birisinin gözüne çarpan Şoreş arkadaş oluyordu. Doğalında beni de çok etkilemişti. Bunun için erkenden onunla ilişkilendim.

Tanıştıktan sonra o insandan ilgi uyandıran yanları ya da yönleri de daha göze batıyordu; çünkü sadece canlı bir yoldaş değildi, insana çok değer veren bir yapısı vardı. İnsana saygı besliyordu. Çalışkanlığıyla, özverisiyle her zaman yanınızda olduğunu söz söylemeden pratik davranışıyla hissettiriyordu.

Şoreş yoldaş kuzeye gitmek istiyordu. Israrla Erzurum’a gitmek istiyordu. Dayatmaları karşısında yer yer arkadaşlarca eleştiriliyordu. Tecrübe edinmesi gerektiğini arkadaşlar söylüyordu ona. O ise “Önderlik militanlarının kuzeye gitmesi gerektiğini” söyleyerek kuzeyde tecrübe edinebileceğini dile getiriyordu.

İki yıl boyunca aynı taburda kalmıştık. Birçok kez birlikte görevlere, keşiflere gitmiştik. Ortak paylaşımımız fazlaydı. Aynı birlik, aynı takımlarda yer almıştık. Bunun için yaşamında onu iyi tanımıştım. Bana iyi bir örnekti. Onu kendime çok esas alıyordum. Hele hele yaşamdaki coşku, morali, katılımı, canlılığı, sıcakkanlılığı, sevdası, gözlerinin gülüşü, tebessümü herkesi etkiliyordu. Kadın ve erkek yoldaşlarca seviliyordu. Taburda onun gibi az arkadaş vardı. O adeta yürüyen bir yoldaşlık bağıydı. Onunla ilişkilendiğinizde onun size ne kadar değer verdiğinizi gözlerinden görüyordunuz. Keşiflere giderken, intişarlara gidişlerimizde hep yanı başınızda duran bir militan yoldaşınız oluyordu.

Sanki onun için yaşam sadece ve sadece, dolu dolu geçmesi gereken bir olaydı ya da olguydu. Heyecanı doruktaydı. Bu heyecanı size de taşırıyordu. Onun bulunduğu yerde hüzün olmazdı. Gergin ortamlar olmazdı. Bir de onun bulunduğu yerde küçük sorunlar asla olmazdı. O tüm küçük olan sorunları tek başına, tek bir arkadaşa bir şey demeden çözüyordu.

Erzurum istemini ara sıra soruyorduk. Bu sevdasını soruyorduk. O da “her şeyimi bilmiyorsunuz, bir gün anlarsınız” dercesine hafiften gülümsüyordu. Gülmesiyle yaşama daha aktif katılımı bir oluyordu. Dediğim gibi bir gün onu yani Şoreş yoldaşı moralsiz gören olmamıştır. Onun hüzünlü halini de gören olmamıştır. Sadece ve sadece yer yer hayallerinde Erzurum’a doğru gittiğinde duruyordu. Başka da asla.

Böyle bir duruşla doğallında o hep aranan yoldaş oluyordu. Onun böyle el üstünde tutulmasına kimse itiraz etmiyordu; çünkü herkes kendisine göre onu el üstünde tutuyordu. Kendisine göre ona bir sevgi ve bağlılık besliyordu. Aslında onun o kadar sevilmesi, herkesten ona karşı olan bağlılığı daha da pekiştiriyordu.

2007 yılında Erzurum’a düzenlemesi oldu. Sonunda istediği olmuştu. Dayatarak ta olsa o artık Erzurum alanına gidecekti. Ülkenin en dip güney köşesinden ülkenin daha kuzeylerine çıkacaktı.

Erzurum alanına gidişi çok sürmedi. Alana ulaşır ulaşmaz eylemlere katılıyor. Aynen nasıl ki pratiklerde beraber kalmışsak bu kez kuzeyde Erzurum’da da aynı coşkuyla çalışmalara katılıyor.

Şoreş yoldaşı tanıyan biri olarak onun her eyleme katılmak için dayatmada bulunduğunu düşünebiliyor, tahmin edebiliyorum. Arkadaşlar onu korumaya da kalkmış olsalar o bunu kabul etmemiştir. O kendi ayakları üzerinde yoldaşlara, halka, partiye ve insanlığa daha fazla hizmet etmek için ısrar etmiştir. En azından ben böyle düşünüyorum.

8 ay gibi kısa bir süre sonra gireceği bir eylemde şehit düşecekti. Bu durum beni ve tüm yoldaşları hüzne boğmuştu. O zaman çok ağlamıştım. Ağlamıştık.

O kadar çok kuzeye gitmek isteyen bir militanın böyle erken şehit düşmesi bizi çok zorladı. Birde o bunu hak etmedi. Onun uzun yaşaması gerekirdi. Halka vereceği çok büyük değerler vardı. Partiye katacakları vardı.

Böyle erken gitmesi bizi çok fazla zorladı. Hiç şüphe yoktur ki, devrimciler gerekirse canlarını da vermeye gelmişlerdir. Her bir gerilla halkının fedaisi olarak dağlara geldiği için de şahadetler bizi zorlamıyordu. Bu bir halkın özgürleşmenin bedeli olduğunu da biliyorduk; ancak bizi zorlayan onun doyasıya düşmana intikam almadan gidişi oldu.

Şunu da belirtelim: onun şahadetinin ardından onu tanıyan birçok yoldaş Erzurum alanına doğru yola çıktılar. Erzurum’a yolculuğa çıktılar. Bundan böyle de Şoreşleri takip etmek için Botan, Amed, Erzurum, Dersim, Serhat, Mardin, Koçgiri, Amanos, Karadenizlere akış devam edecektir.

 

Kod Adı: Şoreş Gever

Adı Soyadı: Rıdvan Düzen

Şahadet Tarihi Ve Yeri: 3 Şubat 2008’de Bingöl’de şehit düştü.