Temizlik ve saflık derken Kürdistan’da ilk akla gelen yerlerin başında Adıyaman gelir. Adıyaman Kürdistan’da gerçekten sade kalmış alanların başında gelir. Dört tarafı kapitalist modernist kültürle kuşatılmış olsa da Adıyaman son yıllara kadar bu temiz özü korumasını bilmiştir.
Bir yoldaşımız Adıyaman’a ilişkin:
“Adıyaman yani Semsur Kürdistan’ın ayrı güzel bir yurtseverlik merkezidir. Buralarda kim geçmemiş ki! Onlarca genç Kürdistanlı devrimci Adıyaman’da çalışma yürütmüştür. Kürdistan’da özgürlük mücadelesine gönlünü ve kapılarını ilk açan insanların başlarında Adıyamanlılar yerini alır. Bundandır ki özgürlük mücadelesi içerisinde erkenden çok sayıda Adıyamanlı şehit yoldaşımızı görürüz.
Adıyaman henüz tümden keşfedilmemiş Kürdistan yurtseverlik merkezlerinden biridir. İnsanı sadakatiyle anılır. Bir kez gönül vermişse artık o sonuna kadar seninledir. Erken pes etmez. Kişilik yapısı böyle serttir. Ancak insan ilişkilerinde Adıyamanlılar kadar insanlarla uyumlu yaşayan az insan görürsünüz. Bunun içindir ki özgürlük saflarına gelen Adıyamanlılarda hep çok güçlü bir yurtseverlik ve bağlılık görürsünüz.
Adıyaman bir de sadeliğiyle tanınır. Gözü pek kadınlarıyla da… Öyle ki siz Adıyaman’a ayak attığınız da ağırlıklı sizi karşılayacak olan kadınlardır. Gerilla olarak bir Adıyaman köyüne mi girmişseniz yaşlı, Kofili bir ananın ya da nenenin “bıgre kure min” diyerek size ya sigarayı sarıp fırlattığını göreceksiniz ya da tütün tabakasını yere serilmiş halı üzerinde size fırlatışını göreceksiniz. Burası Adıyaman’dır Komagene kültürünün yaygın yaşandığı topraklar. Yani kadın renginin de belirgin olduğu topraklar.
Bir de burası tütünler diyarıdır. Tütünü ile meşhurdur Adıyaman. Öyle ki buralarda gerillacılık yapmış her yoldaş, bu tütünü tatmak için özel olarak bir Adıyaman’ı görmek istemiştir.
Bir de Adıyaman tabi Mehmet Emin Taştanların memleketidir. Hüseyin Yorulmazlar, Berivanların, Abuzerlerin, Hanifilerin de yeridir. Buralardan insan kopabilir mi?” diye yazmıştı yoldaşımız.
Bu dizeleri okuduğumda aklıma yaşarken hep Bager yoldaş gelirdi. Bager yoldaş adeta sadeliğin, saflığın, temiz olmanın tüm özeliliklerini kişiliğinde barındırıyordu. Öyle ki onun kişiliğinde zırnık bir kurnazlık bulamazdınız. Kişiliğinde yoldaşlarını incitecek tek bir söz, davranış bulamazdınız. Ve öyle ki mütevaziliği üstüne kimse laf edemezdi.
Bager yoldaş böyle güzel özellikleriyle en ileri düzeyde bir Adıyamanlıydı. Aleviydi. Adıyaman’ın bu kişilik özelliklerine birde Alevilik özelikleri eklenince Bager gibi çok güzel bir insan ortaya çıkıyordu.
Bager yoldaş, 1993 yılında Avrupa’da PKK’ye katılmış, ancak uzun yıllar orada çalışmalarda kaldıktan sonra gerillaya gelmişti. Uzun boyluydu hem de çok uzun…
Belli bir ideolojik ve örgütsel tecrübeye sahip olan Bager yoldaş, dağlarda emekçiliğiyle de göze batmıştı. Müthiş bir emekçiydi. Çalışkanlığı onun başka güzel bir yönüydü. Uzun süre Xakurke’de kaldı. Yine Metina ve Zap sahalarında da kaldı. Özelde emek yoğunluklu işlerde yerini aldı. Yer yer askeri birliklere geçse de emek yoğunluklu ve birçok parti değerinin bulunduğu çalışmalarda onun gibi yoldaşlara ihtiyaç vardı. Ve bunun için bu çalışmalarda hep aranan bir yoldaş olmuştu.
Evet, erkenden fiziki olarak rahatsızlıkları oluşmuştu. Hareketi sınırlıydı. Kalp sorunları vardı. Bunun için daha duyarlı ve dikkatli yaklaşırdı yaşama. Bir keresinde “ah keşke bu hastalıklarım olmasaydı da Adıyaman’a gerilla olarak gidebilseydim” demiş ve büyük bir “of!” çekmişti.
Bager yoldaş olgun bir arkadaştı. Örgütü tanıyan biriydi. Hemen duygusal yaklaşımlar takınacak bir yoldaşta değildi. Ancak onun da özlemleri vardı. Kendi ülkesinin güzelliklerini silah elde en yükseklerde görme özlemleri.
Yine Bager yoldaş yaşamıyla da güzel bir yoldaştı. Mütevazi ve sade yaşayan biriydi. Yoldaşlık ilişkileri çok güçlüydü. Normalinde onun yer aldığı çalışmalar stresli olan çalışmalardı. Bu çalışmalarda insanın üslubu erkenden sertleşebiliyor, daralabiliyor hatta yer yer bozulabiliyordu. Ancak Bager yoldaşın dili söz yerinde olacaksa şeker gibiydi. O gerçekten bir yoldaş sevdalısıydı. Böyle olunca onun bulunduğu her ortamda onun güzel kişiliği öne çıkardı.
Bir yoldaşı Bager yoldaşı anlatırken boşuna: “Düşüncede bir saflığı, dürüstlüğü vardı. Bir kişinin bu kadar saf, temiz kalmasına insan şaşırıyor. Avrupa gibi bir yerde yaşamak, orada faaliyet yürütmesine rağmen nasıl kirlenmeden kalabiliyor? Çünkü içinde yaşadığımız sistemin kirlerini herkes belli düzeyde üzerinde taşımaktadır. Ama Bager arkadaşta bunu göremiyordun. Özünde bu yoktu. Temizliği, saflığı bazen kendisine karşı kullanılabiliniyordu. Bu konuda da zorlanıyordu. Saf, temiz, dürüsttü; örgüte de dürüst yaklaşıyordu” dememişti.
Avrupa’dan gelen Bager yoldaşımız tüm Kürtlük özelliklerini korumuştu. Yine güney halkı içerisinde çalışma yaparken hep aranan, sorulan olmuştur. Bu onun güçlü, oturmuş, birikimle donatılmış kişilik özellikleriyle bağlantılıydı.
Evet, Bager yoldaş gerçekten çok güzel bir yoldaştı. Ancak onun kalp sorunu onu hep engelleyen ve frenleyen bir hastalık olmuş ve nitekim 15 Haziran 2010 günü Kandil’de bir kalp krizi sonucu aramızdan ayrılmasına yol açmıştır.
Özlemlerini yerine getiremeden, Nemrutlara çıkamadan sonsuzluklar diyarına göç eden yoldaşım. Senin özlemlerini yerine getirmek için bile olsa, Nemrutlara çıkarak bir parça toprağı alıp, senin mezarına bırakacağımıza dair sana söz veriyoruz.
Söz sana ki, özlemlerin gelecek kuşaklarda yaşatılacaktır!
Kod Adı: Bager Nemrut
Adı Soyadı: Sinan İlhan
Doğum Tarihi Ve Yeri: 1972 Adıyaman
Ana Adı: Fatma
Baba Adı: Hüseyin
Katılım Tarihi Ve Yeri: 1993 Avrupa
Şahadet Tarihi Ve Yeri: 15 Haziran 2010'da Kandil'de Kalp Krizi Sonucu
MÜCADELE ARKADAŞLARI