Başkale, zozanların tam ortasında olan bir ilçemiz. Van merkeze bağlı olan bu ilçemiz, uzun yıllar özgürlük mücadelesinden uzak durdu. Sınırlı sayıda genç katılımını 1990 öncesi sağlamıştı. Ancak Feodal komplocuların yarattığı tahribatların yanı sıra aşiretler biçiminde örgütlenmiş olan Başkale ve çevresi, kimi aşiret reislerinin işbirlikçi tutumundan kaynaklı olması nedeniyle özgürlük mücadelesi bu alanda geç tutunmuştur.
Ancak bir kere Başkale alanına giden gerilla şunu iyi bilir: bu halk yurtseverdir hem de çok derin yurtseverlik bağlılıkları vardır. Lakin bu halk korkutulmuş ve sindirilmiştir. Muhtemeldir ki aşiret reislerinin baskılarının yanı sıra, bu alanda devletin özelde uyguladığı özel savaşın en kirli politikaları buranın insanını ürkek hale getirmiştir.
Biz ilk Başkale alanına gittiğimizde uyarılmıştık. Çok duyarlı ve dikkatli olmamız istenmişti. Koruculuğun ve komploculuğun çok yaygın olduğu “bu alanda gerilla tedbirlerini elden bırakmamak gerekiyor” denilmişti. İlk adımlarımız bu temelde olmuştu. Kendimizi çırılçıplak olan bu yaylalarda sakınmanın tüm yollarını aradık. Uzun süre bunu yaptık. Ancak buranın insanıyla ilişkilendikçe, yaklaşımlarını gördükçe hiçte öyle olmadığını görmüştük. Kendim o zaman parti Önderliğimize “Başkale alanına ilişkin verilen bilgiler yanlıştır” diye yazmıştım. “Şerefhan aşiretinin söylendiği gibi karşıt olan bir aşiret olmadığını” da yazmıştım. “Ürkek olduğunu, bizden kaçtıkları; ama bunların geçmiş pratiklerde ve düşmanın sert yönelimlerinden kaynağını aldığını, bu halkın yüreği kesin bizimle, kazanacağımızın kesin olduğu”nu da belirtmiştim. Hatta “Önderliğin doğrudan bu aşiretlere dönük bir çağrı yapması”nı da önermiştim.
Aradan çok bir zaman geçmeden söylediklerimizin hepsi doğru çıkmıştı. Tüm aşiret korucuydu. Ama hiçbir korucu silahını bize yöneltmiyordu. Tam tersine her zaman operasyon öncesi bilgi vererek bizi korumaya çalışıyorlardı. En kötü ve azılı diye bildiğimiz köylere aracılarla ilişki kurduğumuzda durumun böyle olmadığını yeniden görmüştüm.
Evet, Başkale halkının yurtseverliği derinlerden gizliydi. Öncelikli olarak bizden kaynaklı geçmişte yanlış yapılanları gidermek gerekirdi. Düşmanın bize ilişkin yarattığı yanlış imajı silmek gerekirdi. Ve tabi ki herkesin gözü önünde bu faşist devleti paçavraya çevirmek gerekirdi. Bunlar yapıldıkça halkın derin yurtseverlik duyguları öne çıkıyor, korkular aşılıyor, ürkeklik gideriliyor ve özgürlük mücadelesiyle buluşmalar gün yüzüne çıkıyor. O eskilerin; “heval heval em bın sopê dıjmında ezilmiş bînê” duruşu yerine şehit Mahir yoldaşın anasının yaptığı gibi şahadeti ardından, evladının ellerine kına sürerek evlatlarının şahadetini nasıl bir metanetle karşıladıklarına tanık olan bir halk gerçeğine dönüşmüştü artık.
İşte Başkale budur. Başkale yurtseverliktir. Başkale direniştir. Başkale inançtır. Başkale bağlılıktır. Başkale derin yurtseverliktir. Ve gelecekte de Başkale özgürlük mücadelemizin kalbi olmaya devam edecektir.
Niçin tüm bunları anlattık? Diye sorulabilir. Başkale tanınmıyor da ondan anlatmaya çalıştık. Ve birde Botan Dekay yoldaşımız Başkale’lidir. Başkaleliler 1998 yılından itibaren daha aktif gerillaya katılmış ve artık özgürlük mücadelemizin vazgeçilmez bir kalesi haline gelmiştir.
Botan Dekay yoldaşımız, 2005 yılında Başkale’den Xakurke alanına gelmiştir. Orada ilk eğitimini alacaktı. Ardından da pratik sahalara geçecekti. Botan arkadaşın kişiliği üzerine elbette söylenecek şeyler vardır ve olacaktır da. Kişiliği, duruşu, yaşamı, katılımı nasıldı(?) diye sorulabilir
Kişi olarak Önderlik felsefesinde kendisini derinleştiren, bunu yaşamda arkadaşlarıyla ilişkilerinde yaygınlaştıran biriydi. Var olan eksikliklerini de yaşam içerisinde gidermeye çalışıyordu. Bu konuda istekliydi, coşkuluydu, heyecan doluydu. Çalışmalara katılırken bilinçle katılmayı kendisine esas alarak sorumluluk taşıyan bir yoldaştı.
Eksiklikleri aşma ve pratiğe geçirme çabası yüksekti. Nasıl daha iyi bir yoldaşlık gereklidir? Arayışı her zaman vardı. Önderlik felsefesine göre bir kişilik yaratma çabası O’nda bir tutkuydu. Yoğunlaşmaları bu temeldeydi. Bunları pratikleştirdiğini insan onun yaşama katılım düzeyiyle görüyordu. Botan arkadaş bu biçimdeki pratiğiyle örnek olarak görülürdü. Pratikte kendisini sonuna kadar işine verirdi. İnsan bunun üzerine bir şey söyleyemezdi. Gerçekten bir işe gittiğinde çok istekli olur ve bu işi temiz ve sağlam yapan biri olarak hep aranan bir kişi olurdu.
Ortaokula kadar okuduğu için parti belgelerini takip etmekte zorlanmıyordu. Yine örgütü tanımıştı. Zeki olmasının yanı sıra toplumda “açıkgöz” diye bilinen gençler vardır öyle bir gençti. Yerinde durmazdı. Bir yerde bir terslik varsa ya da hinlik varsa görürdü ve buna karşı tavır ve tutumunu ortaya sererdi.
Botan yoldaşta her zaman en iyisini yapma istemi olduğunu söylemiştik. O bir işe el atıyorsa orada en iyisi ortaya çıkmalıydı. Ve bunun için sanki kendisine karşı kendini ispatlama gibi bir yarış içerisinde olurdu. Eyleme, pratik çalışmalara, yaşama katılımda da bu durumu böyleydi. Özelde askeri çalışma ve eylemlerde katılımı tereddütsüz ve fedaiceydi. Korku nedir bilmediği gibi herkesi kendisiyle sürüklerdi. Düşman mevzisine yöneldiğinde bu ruh daha fazla açığa çıkardı.
En son Konserve tepe eyleminde de bu durum yaşanmıştı. Mevzileri kaldırıyor. Müthiş bir saldırı ruhuyla düşmana yöneliyor, düşmanın üzerine giderken, mevzi kaldırırken yüksek bir morale sahip olması çevresindekilere de etki yapmıştı. Botan arkadaşın şahsında yaşanan coşku ve moral diğer arkadaşları da etkisi altına almıştı. Bir fedainin sahip olması gerekli olan ruh işte buydu. Fedailiği kişiliğinde yakaladığını söylememiz gerekiyor.
İnsan Botan yoldaşın bu eylemdeki saldırı ruhunu görünce yaşamdaki o sessiz duruşunu şimdi daha iyi anlıyor. Tüm ruh dünyasını düşmana kilitleyen Botan yoldaş, yaşamda sessiz olmayı tercih etmişti. Başka bir düzeyde bir konsantrasyonu yakalamak zordu.
Eylemde bu görülüyordu. Yaşamdaki sessizliği böyle bir amaca içten içe yürüyüşündenmiş demek. Ara sıra yaşanan daralmalar ve kızgınlıklar da bunun sancılarıymış. Bunları pratikte aştığını ve fedai tarza ulaştığını hep birlikte görmüştük.
Bir yoldaşı Botan yoldaşa ilişkin söyledikleriyle aslında onu tümüyle bize anlatıyor:
“Şehit Botan arkadaş; fedakâr, moralli, coşkulu bir yoldaştı. Şehit Botan, ideolojik düzeyi olan ve işin de hassas ve temiz olup, özellikle genç arkadaşlar için yoğun çaba sarf eden bir arkadaştı. Radikal, resmiyeti esas alan, çalışkan bir yoldaştı. Pratik, ideolojik birlikteliği kişiliğinde sağlayan bir yoldaş olduğu için çevresini etkileyebiliyordu. Duygulu ve güçlü hisleri olan arkadaştı. Sabrı insanı kendine hayran bırakıyordu.”
Evet, çok değerli bir genç militanı yitirmenin hüznüyle onun yoldaşları olarak ona sonuna kadar bağlı kalıp, bağlı yaşayarak onları ebedileştireceğimize yeniden söz veriyoruz.
Kod Adı: Botan Dekay
Adı Soyadı: Fuat Yılmaz
Doğum Tarihi Ve Yeri: 1986 Başkale-Van
Ana Adı: Memezer
Baba Adı: Mikail
Katılım Tarihi Ve Yeri: 2005
Şahadet Tarihi Ve Yeri: 19 Haziran 2010 Konserve Tepesi Şemzinan
MÜCADELE ARKADAŞLARI