Uzun bir yürüyüşten sonra sırtın vadiye bakan yüzünde duraksamıştık. Mevsim bahardı, dağ yamaçlarında, benek benek olan kar kalıntıları gündüz saatlerinin sıcaklığından dolayı dirhem dirhem eriyor, vadinin durağan sessizliğine davetsiz bir misafir gibi ekleniyordu. Oldukça yüksekte olmamıza rağmen vadinin yılan gibi süzülen uzantısında, suyun sesi insanı tedirgin ediyordu, zaman zaman bulutlara yol veren rüzgârın hoşnut seyri tedirginliğimizi alsa da, ancak o an yaşadığımız duygu yoğunluğunu telaffuz etmede yetersiz kalıyordu. Her geç kalınan, duraklar insanı mayıştıran, tarifsiz bir rahatlığı taşırken içimize, nafile bir çabayla derin bir of çekiyor, bir gerilla yürüyüşünün gün aydınlanana kadar olduğunu hatırlıyorduk. Bu gerçek dahi içimizdeki rehaveti neşterle kesercesine kalkmamız gerektiğini buyruk ediyordu, dizlerimizi ağrıtan yorgunluğa aldırmadan tekrar kalkıyor, dağ zirvelerinde gökyüzünü kucaklayan yürüyüşümüzü yeniden başlatıyorduk. Sonra arşın arşın uzandırdığımız yürüyüşler, gerillanın sürekli tarihe bıraktığı yaşanmışlıklar zincirini oluşturacaktı. Her yürüyüşümüz geçmişin sıcak hatıralarını güne taşırken, gecenin karanlık dokusunda yaşadığımız, hüznü, coşkuyu, acıyı, sevinçleri katmerlercesine, düşlerimizin berraklığına taşıracaktı. Ve hiçbir zaman unutmayacaktık ne yürüyüşleri, ne de yürüyüşlerimizi paylaşan güzel dostları. Artık onlar yaşamımızın her lahzasında, bıraktıkları ile öğreten değer yargılarımız olacaktı. Yaşamın anlamını, yaşamın kutsallaşan dokusunu, hep bu unutamadığımız yürüyüşlerimizden öğrenecektik.
Yürüyüşlerimizin belirsiz gerçeği yeni zamanlara uzanırken, özgürlüğe yürüyüşümüzün kopmaz bağlarını bu gerçeklik üzerinden inşa ediyorduk. Bizlere yaşamı öğreten şehitlerimizin bıraktığı bu miras her daim doğru arayışlarımızın kılavuzluğunu yaratırken, yarınlarda örgüt adına büyük zaferler yaratma da, özlü bir nefer olma şansını da bize sunacaktı.
Her şehidimizde olduğu gibi Sipan arkadaşla da büyük yürüyüşlere uzanmış, beraber yorulmuş, dağ eteklerinde ayın dolgun yüzüne yönümüzü çevirmiştik. Ardınca bir yerde duraksayarak, gerilla fısıltıları ile rüzgârın dahi duyumsamadığı sohbetlere dalmıştık. Bazı zamanlar yorgunluğumuzla katmerleşen bu sohbetler, duraksamalarla bölünmüş, doğanın mistik gerçeğinde boyutlanan küçük lahzaları sığdırmıştık içimize, biliyorduk ki her şey bu yürüyüşlerde yaşanıyordu. Yorgunluklar ve yorgunluklar karşısında inatla büyüyen inancımız ve asla vazgeçemediğimiz direnişlerle çoğalan yaşam sevgimiz.
İşte böyle olurdu yaşamı sevmek ve yaşam sevgimizin duru gerçeğini, yürüyüşlerde tanıdığımız şehitlerimiz ile yüceltmek. Ve çok iyi biliyorduk ki, gerçek yaşam sevgisi, yaşamın kaygısızca sahiplenilişi ile arandığı anlama kavuşuyordu. Buydu bizim yaşam sevgimiz, buydu bu yaşama karşı beslediğimiz saydam gerçeğin temel özgürlük şifresi.
Sipan arkadaşta yaşamı sevenlerdendi ve “Yaşamı uğruna ölecek kadar sevenlerin” ardından, kaygı gözetmeksizin yürüyenlerdendi. Sipan arkadaş 1983 yılında Amed’e bağlı Lice ilçesinde doğuyor. O da tıpkı diğerleri gibi Lice’nin yasaklı çocuklarındandı, yasaklığı ile zamanı yeniden inşa edenlerdendi. Sipan arkadaş katılımların yoğun olduğu bir aileden geliyordu. Daha küçüklüğünden beri yurtsever mücadeleyi tanıyan bir gerçeğe sahipti, bu geleneği ancak ülke dağlarına uzanarak sağlanacağını bildiğinden 2003 yılında yolculuğunu ülke dağlarına uzandırıyordu. Beş yıl kadar Güney Kürdistan’ın çeşitli alanlarında kaldıktan sonra yönünü Büyük komutanlarımızdan olan Şehit Şiyar Dersim’in yıllarca gerillacılık yaptığı eyaletlerden biri olan Erzurum eyaletine çeviriyordu. Ancak zamanın geç olmasından kaynaklı bir kış ve pratik Serhat’a kalındıktan sonra, 2009 yılında nihayet Erzurum’a varmıştı. Artık Şehit Şiyarların diyarındaydı. Burada gerillacılık yapacak, dağların engin dokusuna uzanan geleceğini özgür dağlarla yeniden buluşturacaktı.
Sipan arkadaş gerçeğini kaleme alırken her ne kadar elimizde sınırlı bilgiler olmuş olsa da onu yaşamda belirginleşen kimi özelliklerini anlatma ve mücadelemizin engin dokusunda beraber yaşanan kısacıkta olsa anıları tazelemek gerektiği inancındayım. Sipan arkadaş gerçeğini anlatmada her ne kadar yeterli olmasa da bir başlangıç olması açısından önemli olacağını düşünüyorum. Sipan arkadaşın en temel özelliklerinden biri, açık sözlü olan gerçeğiydi, hiçbir olay ve olgu karşısında kaygılı bir yaklaşım içinde olmazken, anda cevap olmayı bilen bir arkadaşımızdı. Çok iyi biliyordu ki doğru yoldaşlık ilişkileri ancak açıklık ve dürüstlük ilişkileri üzerine kurulabilirdi. Bu anlamıyla bir arkadaşına bir şeyler vermek istiyorsa ona yaşadığı yetersizlikleri söyleyip bunu aşmada gerekli öngörülerini ortaya koymak en yerinde tutum olacaktı. Sipan arkadaş yoldaşlık ilişkilerini bu temel üzerine kurarken, bunun en özlü eylemcisi olmuştur.
Sipan arkadaş güler yüzlü ve moralli gerçeği ile genel arkadaşlar arasında oldukça sevilen bir arkadaştı. Yaptığı esprilerde örgüt anlayışının dışına çıkmazken, hep oturaklı, olgun bir kişilikle yaşamımızın ihtiyaçlarına doğru anlamda cevap olmayı bilmiştir. Sipan arkadaşın özlü gerçeği mücadele yaşamımızın mistik dokusunda gereğince yer bulurken, uzun yürüyüşlerde taçlandırdığımız bu yolculuğumuzu arandığı diyarlarla buluşturacaktır.
Sipan arkadaş 2010 baharında Bandoz şehitlerinin intikamı amaçlı yapılan Sarıyayla eylemine saldırı kolunda katılırken, eylemdeki APOCU fedai ruhun ifadesi olan özverili duruşuyla, eylemi başarıya ulaştıran kahramanlardan olmuştur. Kuşkusuz Sipan arkadaşın eylemci karakterini yaratan özelliklerden olan, soğukkanlı, özverili, kaygısız ve kararlı duruşu, eylemin başarıya ulaşmasında temel esasları yaratmıştır. Bu anlamda eylem zamanında üzerine düşen tüm görevleri yerine getirmesi, eylemin başarıya ulaşmasında tamamlayıcı bir gerçeği ortaya koymuştur. Mücadelemizde her şehit düşen kahramanımız, yaşamdaki duruşu, eylemsel duruşu ile kendi gerçeğini iyileştirerek, partinin değerler yekûnunu büyütürken, her daim yaratmak istediğimiz “özgür militan kişiliğin” temel esin kaynakları olmuşlardır. Bu doğru Sipan arkadaş gerçekliği ile de arandığı kifayeti kazanmıştır.
Sipan arkadaş, örgütün oluşturmak istediği yaşama dönük en küçük kaygı dahi duymamış, ancak çevresinde her zaman örgüt yaşamını zorlayacak her türlü yaklaşım ve anlayışa karşı yerinde tutum göstermiştir. Yine bu temelde çözümleyen, doğru ve derinlikli tahlil eden, gözlemleyen, bir yaklaşımı an ve an sergilemiştir. Bu anlamıyla politik ahlaki duruşu Sipan arkadaşın yaşamında süreklilikle görmek mümkündür. Kuşkusuz böylesi bir olgunluğu yakalamak her şeyden önce belli bir ideolojik hâkimiyetin sonucudur.
Sipan arkadaş Erzurum eyaletinin açılım alanlarından biri olan Karadeniz diyarına gitme şansını nihaide olsa 2010 pratiğinde yakalamıştır. Genel grup Şehit Ahmet Serdost öncülüğünde yola çıkmış, Sipan arkadaşta bu grup içinde yer almıştır. Ancak grup, Gümüşhane’nin Kelkit’e ulaştığı bir zamanda, düşmanın takibi sonucu, komployla yerleri deşifre edilerek, içinde Sipan arkadaş, Zerdeşt arkadaş, Rezan arkadaş ve Amed arkadaşın bulunduğu grup fedaice şahadete ulaşmıştır. El memleketi Karadeniz’de yaşanan bu şahadetler, her zaman PKK’nin intikam anlayışı ile anlamsallığın yakalayacağına dönük, şüphe götürmezken, intikam arayışlarımızdan hiçbir zaman geri dönmeyeceğimizi, sonrasında gelişen partinin eylemselleşen gerçeği ile ortaya koymuştur.
Hareketimiz Liceli bir delikanlının daha şahadetini yüreklerin derinliğinde yaşarken. Bu izde yürüyecek binlerce Lice’li delikanlı ve kızların olacağını günbegün yaşanan sayısız katılımlarla ispatlamıştır. Çok iyi biliyorduk ki, her şehidimiz öğreten doğrularıyla yaşamımızın kutsanan gerçeğinde yaşıyordu ve yaşayacaktı. Yaşamı bu sorumlulukla yüceltmek bizler için olmazsa olmaz kabiline dayanan bir zorunluluktu.
Kod Adı: Sipan Aras
Adı Soyadı: Özgür Dağhan
Doğum Tarihi Ve Yeri: 1983 Amed
Ana Adı: Güllü
Baba Adı: Mehmet
Katılım Tarihi Ve Yeri: 2004 Xınere
Şahadet Tarihi Ve Yeri: 21 Haziran 2010 Karadeniz Gümüşhane Kelkit
Şehit Dilok Bandoz