ZINAR ÇERMİK-HACI MEŞE YOLDAŞIN ANISINA

Uzun bir yolculuk sonrası onunla Amed eyaleti Şehit Remzi bölgesinde tanıştım. Noktamız Şeytan Dağı’nın yamacıydı. Yabani kavak ve meşe ağaçları olan bir yerdi. Altımızda bir küçük dere akıp gidip büyük su ile birleşiyordu. Etrafımız yarı zozanlık ve yarı ormanlıktı. Karşımızda Zıkta zozanları gözüküyordu. Vadi öylesine sarp bir yer ki, buraya operasyon yapmak çok zordur. Binlerce askeri getirmeleri gerekiyor. Vadinin hep girişi var ve çıkışı kayıpsız olmaz. Zınar’ın deyimiyle “Yeşil Vadi bizim olacak”. Zınar arkadaş 2006’da Avareş arkadaşın grubuyla Erzurum eyaletine gidiyordu. Bunun için epey yol yürümüştü. Yalnız Zınar arkadaşın Çermikli olması nedeniyle burada düzenlemesinde bir değişiklik yapıldı. Çermik hattında ihtiyaçtan dolayı Amed eyaletinde kaldı. Bu düzenlemeye Avareş arkadaş sevinmediyse de Zınar arkadaş çok sevindi. Böylece Amed eyaletinde kalmıştı. Arkadaşlarıyla vedalaştı. İlk düzenlemesi Apê Musa bölgesine oldu. Zınar arkadaş için fark etmiyordu. 2006’nın sonbahar ayında bu bölgeye gitti. Zınar arkadaş biraz tecrübe kazanırsa Çermik hattına gönderilecekti. Zınar arkadaş çok sessiz bir arkadaştı. Kimse ona bir şey sormazsa kesinlikle cevap vermezdi. Hangi konuda olursa olsun cevabı netti. Mantığında muğlak bir şey yoktu. Kesinlikle ya evet ya da hayırdı. Onun için hep tavır sahibi bir insandı. Seçenekleri hep iki taneydi. Üçüncü bir seçeneğe kesinlikle izin vermezdi. Karar verdiği şey ne olursa olsun sonuna kadar savunurdu. Zınar arkadaş derdi,  “Söz ağızdan çıkar ve söz çıktıktan sonra sonuna kadar sözün arkasında olacaksın.”

Diğer bir nokta çok disiplinli bir insandı. Her zaman sabahları herkesten önce kalkar ve eşyalarını toparlardı. Hiçbir şeyi dağınık değildi. Dağınık insandan hep nefret ederdi. Bundan dolayı silahını hep temizlerdi ve korurdu. Askeri tüm malzemelere önem verirdi. Nöbette çok duyarlıydı. Nöbetinde arazide bütün ayrıntıları gözetlerdi. En ufak bir şüphe duysa netleştirmeden gelmezdi. Kendisinden sonraki nöbetçiye tekmili çok kapsamlı verirdi. Bununla beraber gerillanın kaide ve kurallarına çok önem verirdi. Ateş yakmayı çok severdi. Hep odunlarını seçerek ateş yakardı. Ateşte duman görse kızardı. Kimin ateşi duman etse “sen gerilla değilsin. Gerilla duman çıkarmaz” derdi. Yine eşya taşırken hep taşıdığı yükün kamuflajına dikkat ederdi. Bununla beraber yürürken iz çıkmasın diye basacağı yeri hep seçerdi. Zınar arkadaş bir bütünen bunlar için yaratılmıştı. Kuralları kendi şahsında yerine getirmesini bilirdi. Zınar arkadaş “insan kendisinde uygulamadığı bir şeyi başkasına dayatamaz” derdi. Bu yüzden kendisine karşı çok acımasızdı. Kendi kendisine ceza verirdi. Kendi eksikliklerine karşı kendisine ceza vermesini bilirdi. Kendisine nefs terbiyesini yapardı. Bundan dolayı çok adil bir insandı. Eğer bir kişi eksiklik yapsa en sevdiği arkadaşta olsa ona ceza isterdi. Zınar arkadaşın  diğer bir özelliği ise açık sözlü olmasıydı. Hem kendi eksikliklerine karşı özleştirel  hem de arkadaşların eksikliklerine karşı çok açık sözlüydü. Kimde ne varsa eleştirirdi. Hiçbir hesapçılık yapmazdı. Hiç bireysel kaygısı yoktu. Tamamen örgütsel bir kaygıya sahipti.

Zınar arkadaş halka yaklaşım konusunda çok hassastı. Bu konuda hiçbir eksiklik kabul etmezdi. Halka yaklaşım konusunda hiçbir eksiklik, üslupta yetersizlik ve saygı sevgi konusunda kusur etmezdi. Halkla sürekli tartışan ve onlara görev verendi. Yine eleştirilerini çok net yapardı. Aynı zamanda ajan ve işbirlikçilere karşı tavrı netti. Kazanılacak olana olumlu yaklaşım gösterirdi. İflah olmaz olana da sert bir tutum sergilerdi.

Zınar arkadaşın çocuklara yaklaşımı çok farklıydı. Çocuklarını döven anneyi sürekli uyarırdı. “Böyle yapmaması gerektiğini söylerdi. Bir de hangi köye gitse çocukları etrafına toplayıp onlarla hep sohbet ederdi. Zınar arkadaş “bizim geleceğimiz çocuklardır. Ben hep öyle bakıyorum. Biz geleceğimize nasıl bakarsak onlarda öyle olur. Kürt çocuklarının hep sevgi ve ilgiye ihtiyacı vardır. Genel Kürt insanı böyledir.”

Zınar arkadaş birçok defa kadın ve aile sorunlarına değinirdi. “Bu konuda kadına büyük haksızlık yapılmıştır. Bir eşitliğin sağlanması gerekir. “Erkeğin kendisini değiştirmesi gerekir. Bu konuda bir zorluk yaşıyoruz” derdi. Gittiği her ailede mutlaka bu tür soranlara hep değinirdi. Yine bununla beraber hep siyasal gelişmeleri aktarırdı.  Bazen Önderlik gerçeği ve bazen de gerilla gerçeği üzerine hep detaylı konuşmalar yapardı. Bazen de bize nasıl yaklaşmaları yine bizim ve onların yaklaşımlarını sürekli vurgu yapardı. Zınar arkadaş gençlik ile de hep ilgilenirdi. “Gençliğin kesinlikle radikal duruş sahibi olması gerektiğini, askere gitmemesi gerektiğini ve şehirlerde yozlaşmaların önüne geçmeleri gerektiğini, Gençliğin coşkulu ve moralli olması gerektiğini belirtirdi.”

Zinar arkadaşın Çermik üzerine de değerlendirmeleri oluyordu: “Çermik’te yurtsever bir potansiyel vardır. BDP çalışırsa kazancı olur. Amed’de genel durum onları etkiliyor. Tamam, koruculuk çok köklüdür, ama onlarda da bir değişim görülüyor. Bu konularda bizim gerekli önemi vermediğimiz için böyledir. Çermik’te birçok şehit vardır. Bir dahaki seçimde mutlaka belediyeyi almalıyız. Zazalar sert adamdır, ama destek verdiler mi sonuna kadar verirler” diyordu. Zınar hep “diren ha Aberna diren(Diren ha Çermik diren derdi) dağlarının aşkına güven” derdi. Böylece coşkusunu belirtirdi. Zınar arkadaş; “Çermiği siyasal olarak kazanmak ve gerilla olarak faaliyette kavuşturmayı canı gönülden istiyorum. Yine tarımsal olarak önemli bir yerdi. Her türlü meyve ve sebze yetişirdi. Hayvancılık için oldukça uygundu, ama buranın bu kadar verimli olmasına rağmen bu halk koruculuğa mahkûm edilmişti. Bunun için yoğun bir mücadele vermek gerekiyor.”diyordu. Bunları Zınar arkadaş çok iyi biliyordu.

2006 yılını Ape Musa bölgesinde geçirdi. Bir yandan buranın arazisini tanımaya çalıştı. Bir yandan düşmanın tarzını tanımaya çalıştı. Diğer yandan da uzun dönem kopuk olduğu halkı tanımaya çalıştı. Bu konuda sorunu almadı. Çünkü burada yaşayan halk Zaza’dır. Zınar’da Zaza olduğu için erken adapte oldu. İlk yılı olmasından dolayı arkadaşlar Zınar arkadaşı fazla öne vermiyorlardı. Daha çok onu alıştırmaya çalışıyorlardı. Bu konuda Zınar arkadaşta bir özveri vardı. Kendi kişiliğinde oldukça tutarlı bir insandı. Sonbaharda daha çok üslenme çalışmalarına katıldı. Kışın burada üslenmeye girdi. Kamp yerleri oldukça gizli değildi. Bir süre burada eğitim gördüler. Belli bir yoğunlaşması oldu. Yalnız sonuna kadar gitmedi. Zınar arkadaş burada mayın eğitimi gördü, mayınları çok güzel öğrendi, ama en büyük hayali ise silahlı eylemlerdi, Bir köylünün kamp yerlerini görmesi ile kamplarını bıraktılar. Yalnız kışın fazlasını burada geçirdiler. Kamplarını bıraktıktan sonra köylünün ihbarı üzerine kampları basıldı. Ama arkadaşlar bu kampı daha önceden bırakmışlardı. Kışın bir kısmını hareketli geçirdiler. Zınar arkadaşta bir zorlanma yoktu. Tam tersine kendisine bir macera görüyordu. Kayıpsız bir şekilde baharı karşıladılar. Düşman alanda arkadaşlar olduğunu fark edince tüm gücü ile yüklendi. Çok büyük operasyonlar geliştirdi. Yalnız arkadaşlar bu süreçte kendilerini korudular. Çünkü doğa koşulları düşmandan yanaydı. Zınar arkadaş bu operasyonlarla kısmen gelişti. Düşmanın tarzını anlamaya çalıştı. Bunlar Zınar arkadaş için tecrübe oluyordu. Ama düşmanın bu yönelimlerine cevap vermemek Zınar arkadaşın canını sıkıyordu. Hep “son gülen iyi güler. Bizimde zamanımız gelecek. Acele görülecek hesabımız vardır. Daha görülmesi gereken çok hesabımız vardır. Her şey zamanında ve yerinde güzledir.” deyip moral veriyordu. Zınar arkadaşın aynı zamanda intikam taşıyan bir özelliği vardı. Kendisine yapılanı unutmaz ve tam tersine hesap sorardı. Zınar arkadaş kafasına koyduğu şeyi yapandı. Bir sefer konuştu mu kesinlikle geri adım atmazdı. Onun bu özelliğini herkes biliyordu. Kısa zamanda tanınan bir insan oldu. Zınar arkadaş 2006-2007 yılını Ape Musa bölgesinde geçirdi. O yaz Ape Musa’da pratiğine devam etti. Artık tarzı genel anlamıyla kısmen çözmüş bir insandı. Alanın tecrübeli gerillası oldu. Artık ondan beklentiler oluyordu. Zorlu bir kış sürecini geçirmişti, ama sağlam bir duruş sahibi olmuştu. Düşman bütün kış ve baharda yönelim yaptı. Yaz aylarında ise kendisini kılıfına çekiyordu. Sadece gizli birliklerle alanda hareket ediyordu. Aynı zamanda pusulamaya önem veriyordu. Yaz döneminde genelde düşman savunmaya çekiliyordu. Genelde sonbahar, kış ve bahar ayında saldırıya geçiyor koşullara göre kendisini çok iyi ayarlıyordu. Bundan dolayı Zınar arkadaş hep derdi. “364 gün düşmanın olsun, sadece bir gün benim olsun. Ben o düşmanı doğduğuna pişman ederim. Kendimi kesinlikle rahatlatırım”. Bu konuda oldukça samimi ve kararlı bir duruş sahibiydi. O yaz Zınar arkadaş çok çabaladı. Düşmanın peşinde çok dolaştı. Küçük taşlığa döşediği mayınları araziye çıkan bir düşman birliğinde patlattı. Düşmanın burada 3 ölü ve 4 yararlısı oldu. Yine Bingöl ve Diyarbakır yoluna döşediği bir mayını düşman aracında patlattı. Öğrendiği mayınlarla bu sonuca ulaştı. Yine de bu eylem birimi Zınar arkadaşı tatmin etmedi. “Bu asker çok korkaktır. Savaşmasını dahi bilmiyor. Çıksın karşımıza adam gibi savaşalım. Her gün korkakça sağda ve solda kendisini saklıyor. Bu çok ayıp bir durumdur.”diyordu.

Diğer noktada da düşmanla göğüs göğse hep savaşmak istiyordu. Silahını hep askerin karnına koyarak “öldüreceksin” diyordu. Bu tartışmaları sürekli ortamı yoğunlaştırmak için yapıyordu. Bir de taktik boyutunda sadece bir şeyle sınırlı kalmayı kabul etmiyordu. Hiçbir zaman yaptığı ile yetinmiyordu. Hep arayışları vardı. 2007 yılında Ape Musa bölgesinde sürekli çabaladı, durmadan çalıştı ve hep yaratmak istedi. Yine bu bölgede üslendi. Bu kış üslenme yerini çok sağlam bir bölgedeki bir yere yaptı. Kış için bir şikeft bulmuşlardı. Bu şikeft üç katlıydı. Arkadaşlar üçüncü kata yerleşti. İki kata kadar düşman girer ama son kata giremezdi. Bu aradaki bölmeyi koparttılar. Bütün malzemelerini buraya taşıdılar. Suyunu şikeftin damlarından elde ediyorlardı. Bütün kamuflajını yapmışlardı. O yıl Ape Musa alanına çok kar yağmadı. Düşman oldukça hareketliydi. Bütün yerleri didik didik arıyordu. Arkadaşlar şikeftte gece eğitim görüyorlardı ve gündüzde uyuyorlardı. Eğer birisi şikefte girerse ses olmasın diye sadece nöbetçi uyanık kalıyordu. Güvenlik açısından böylesi çok sağlıklıydı. Ape Musa’da tam olarak kış zaten 45 gün sürerdi. Mart ayında herkes tekrar dışarı çıkardı. Sadece Ocak ve Şubat ayı biraz kar oluyordu. Bir gece cihazları çok çalıyordu. Ve Zınar arkadaş “alanda operasyon vardı” dedi. O cihazları sürekli kontrol ederdi. Mandallamaya göre yakın ve uzak olduğunu anlardı. O gün sabaha doğru herkes çekildi ve uyudu. Zınar arkadaş ise nöbetçiydi. Zaten o sanki düşmanın yakın olduğunu biliyordu. Sabah saat 7’de ilk kata bomba atıldı ve tarama başladı. Operasyon şikefte gelmişti. Yalnız kimsenin olup olmadığını bilmiyordu. Bu tarama ile herkes uyandı ve hazır şekilde durdu. Yapılacak bir şey yoktu. Şikeft tek kapıdır ve o kapıdan da düşman girdi. Sonra 7 asker ikinci kata girdi. Elinde termalle her tarafı kontrol edip kendi aralarında tartıştılar. “Burada kimsenin olmadığını söylüyorlardı. Birisi üçüncü katın kapısını buldu ve içine girse hemen yanımıza gelecekti. Bir diğeri ise “onun ayı deliği olduğunu ve girmemesi gerektiğini belirtti. Böylece şikeftten çıktılar. Bizi bulmadılar. O deliğin üstünde Zınar arkadaş nöbetçiydi. Eğer girse hemen o askerin işi biterdi. Yalnız bizim için iyi olmazdı. Bu kazayı öylece atlatmıştık. O günden sonra 7 metre bir tünel yaptı Zınar arkadaş. İkinci bir kapı şeklindeydi. Bugün için bir toplantı yapıldı. Acaba bugünden sonra “bu şikefte kalalım mı? Yoksa çıkalım mı?” diye bir tartışma oldu. Zınar arkadaş “şu anda en sağlam yer burasıdır. Kesinlikle kalalım” diye ısrar etti. Böylece burada kalıp eğitime devem ettik. Şehit Beritan “ben rüya görmüştüm. Rüyamda bir yılan şikefte giriyordu. Ama hiçbir arkadaşı sokamıyordu” diyordu. Zınar arkadaş “heval Beritan senin rüyan doğru çıktı. Yalnız bir dahaki sefere haber ver. Bizde tedbir alalım” diyerek şakalaşıyordu. Bu kış çok tehlikeli geçmişti. Düşman bir türlü durmak bilmiyordu. Operasyonlar devam ediyordu. Güneyde Zap’a operasyona devam ediyordu. Herkes bunun sonucunu merak ediyordu. Düşman güneyde yenilince bu sefer kuzeyde sonuç almak istiyordu. Kuzeyde de tüm operasyonlar boşa çıkınca düşman ne yapacağını bilemez bir duruma geldi. Zınar arkadaş bu şikeft operasyonundan sonra hep şöyle diyordu: “sen bizi bizim evde korkuttun.  Ben de seni senin karakolunda öldüreceğim. Bunu defterime not ettim. Bir gün beni karakolda görürsen hiç şaşırma. Ben ne yapacağımı biliyorum” derdi. Bütün zorluklara rağmen eğitimimizi tamamlayarak kamptan çıktık. Moral olarak yüksek bir morale sahiptik. Zınar arkadaş 2007-2008 kışını yine Ape Musa’da geçirdi. Dışarı çıkar çıkmaz alanda operasyonun çekildiği gün oldu. Askerlerin naylon yaktığı ateşleri hala duruyordu. Alanda birçok yerde kar vardı. Bizler tüm arazinin farklı yerlerine dağıldık. Suyu geçtiğimiz için çok ıslandık. Bu su Çeme Alık suyu idi. Bahar olduğu için delice akıyordu. Bu ıslak halimizi askerlerin yaktığı ateşle kuruttuk. Üstelik gece çayı bile içtik. Zınar heval; “arkadaşlar çay için bugün askerlerdensiniz. Nasıl olsa ateş onlarındır. Bir daha böyle bir gün bulamazsınız. Güvenlik olarakta en sağlam yerdir. Düşmanın operasyon yapıp bıraktığı yerler.” Bir yandan dışarıya çıkma heyecanını yaşıyorduk. Nasıl insan hapishaneden kurtulursa sığınak ve şıkeftten çıkmakta aynı duyguyu insana yaşatıyordu.

Kod Adı: Zınar Çermik

Adı Soyadı: Hacı Meşe

Doğum Tarihi Ve Yeri: 1983 Seyhan Adana

Ana Adı: Asiya

Baba Adı: Mehmet

Katılım Tarihi Ve Yeri: 2003 Ekim

Şahadet Tarihi Ve Yeri: 2010 Amed

 

 MÜCADELE ARKADAŞLARI