Goşkar Dağının Asi Ruhlu Devrimci Kadınına

OMBAZAMIN, ez tora se wena, Çena Rindiki, Zerene mın dejena.

Zalimin zulmüne boyun eğmeyen asi ruhlu yoldaşımız, komutanımız Armanc. Ne mutlu bu dağlara, bu topraklara, bu halka ve biz kadınlara ki senin gibi onurlu savaşçıları, militanları, öncülerini  yani aşk ve özgürlük tanrıçalarını tanıdık. Nice onurlu, yiğit kadınları, erkekleri tanıdık.

Bu topraklarda hakikati bilmek yetmez, bildiğin kadar büyük inanmak gerekir, korkmadan uğruna ölecek kadar sevmek gerekir. Yorulmadan, yıkılmadan direnmeyi öğrendik direnerek. Yaşatmayı yaşamayı, savaşmayı, öğrendik. Özgürlük ateşinin küllerinden yeniden yaratıldık. Bazen insanın karakteri taşıdığı isimle o kadar uyum içinde olur ki tıpkı  heval Armanc’ta olduğu gibi. PKK ve Önderliği tanıdığı günden şehit düştüğü güne kadar anı anına devrim inancıyla, özgürlük ütopyasıyla, hakikat aşkıyla ARMANÇLI yaşadı amaçlı, hedefli, tüm zorluklara rağmen sosyalist yaşama, özgürlüğe, adalete, eşitliğe olan inancıyla ve mücadelesiyle tüm geriliklere karşı bir kadın olarak dimdik cesurca korkusuzca mücadele verdi.

Armanç arkadaş, 1975 yılında Muş Varto’ya bağlı bir köyde dünyaya gelmişti. Çocukluğu faşist T.C devletinin soykırımcı, katliamcı politikalarının en üst düzeye vardığı 12 Eylül  cuntasına denk gelir. Eylül’ün baskıcı, soykırımcı ve kılıçtan geçiren gerçeği karşısında bir başka gerçek olan direnişçi, devrimci kuşaktandır. Çocukluk yıllarında bu gerçekliği bilmese de  soykırımcı sistemde Kürt olma,  Alevi ve bir de buna kadın olma eklenince hem kimlik hem de inanç olarak devletin soykırım, inkar ve  katliamcı politikalarıyla acımasızca karşı karşıya kalma anlamını taşımaktadır. Tüm bu politikalara rağmen ailenin yurtseverliği, sol sosyalist devrimci bir aile olması, kendi kültürlerini, özlerini ve dillerini korumalarına neden olmuştur. Kültürün taşıyıcısı dildir. Armanç arkadaş düşmanın kültürel soykırım politikalarının çok derinlikli ve köklü yaşandığı bir diyarda yaşamasına rağmen dilini korumuş ve Zazaca’nın korunup, geliştirilmesi konusunda da ısrarcı olmuştur. Ailenin çocukları dışarıda okumalarına rağmen eve döndükten sonra kimse Türkçe konuşmazmış aile içerisinde Zazaca konuşmak bir aile kuralıymış. Armanç arkadaşın şekillenmesinde aile gerçekliği oldukça etkilidir. Hem devrimcileşmesinde hem de kendi kültürel değerlerine, ülke topraklarına, değerlere bu kadar bağlı olmasının altında yatan gerçeklik çocukluğunda gizlidir. Heval Armanç çok güzel Zazaca bilir, konuşur ve geliştirmeye çalışırdı. Tabi Armanç’ın yurtsever duygularının güçlülüğü salt dile yaklaşımda değil vatanseverliğinde de kendini dışa vururdu. Armanç arkadaşta güçlü bir tarihi bilinç olduğundan Kürdistaniydi, ülke kokardı. Dersim katliamını, Geliyê Zîlan’ı , Şeyh Sait  ve nice direniş ve soykırım hikayesini bazen bir ağıtta  bazen bir fısıltıda duymuştu. Mezara gömülmek istenen Kürdistan’ın acısını   en çok da çaresiz kalan yaşlıların hüzünlü ve acılı gözlerinde hissediyordu. Bir tarafta kendi olmaktan uzaklaşma korkusu  diğer tarafta ise tüm baskılara rağmen ailenin yurtseverliği  kültürlerine olan bağlılık haksızlığa boyun eğmeyen gerçeklik onu erken yaşta düşman gerçekliğini tanımaya götürmüştü. Armanç arkadaş haksızlığı kabul etmeyen her koşul altında ezilenden, çaresiz olandan ve zayıftan yana tavır alan bir karaktere sahipti. Bu karakter özellikleri lise yıllarında çelişkilerinin giderek belirginleşmesine neden olmuştu. Özgürlük  ve adalet arayışı karakterinde baskın bir yan olan heval Armanç yaşamının her döneminde gerçeğin yılmaz bir savunucu olmuştur. Onun olduğu yerde yalana, haksızlığa, ikiyüzlülüğe yer yoktur.  Armanç arkadaşın açık sözlülüğü, hak, adalet, dürüstlük, eşitlik, dostluk, arkadaşlık ve insani olana eğilimi  çok çarpıcıdır. Bu kavramlar sadece onda bir arayış olarak kalmaz aynı zamanda onun şekillenmesinde devrimcileşmesinde bir temel oluşturur. Armanç arkadaşın karakteri insanı insan yapan bu temel değerlerden oluşur. İnsanı insan yapan onur, gurur, haklıdan yana tavır alma, köleliği kabul etmeme gibi değerlerdir. Armanç arkadaşta da insan lekelenmemiş, özündeki insan ölmemiştir. Sosyalizme de bağlılığı ve inanması bu inancında hiçbir koşulda yıkılmaması insan olmaktaki ısrarından kaynaklanmaktadır.

Armanç arkadaşın devrimcilikte kararı kesindir. Devrimcilik onun tek yaşam tercihidir. O devrimciliğe bir zorunluluk olarak yaklaşmaz. Devrime ve devrimcilere aşk düzeyinde tutkuyla bağlanır. Lise yıllarında Kürdistan dağlarında yükselen savaş, zindanlardaki direniş kendisini etkilemiştir. Sonrasında ise Apoculuğa gelişen ilgisi kendisini PKK’yi ve tarihini araştırmaya yöneltir. Armanç arkadaş o dönemlerde kendisini derinden etkileyen bir olaydan sık sık bahsetmekteydi. Liseli yıllarında bir gün okuldan eve dönerken sokakta çok yaşlı bir adama rastlamış ve yaşlı adam sırtında ağır bir yük taşıdığından yere düşer. Fakat bu yaşlı ve fakir adamda ayağa kalkacak takat kalmamıştır. Yürümekte zorlanan bu adamın yaşadığı fakirlik, gözlerindeki acı, keder ve çaresizlik Armanç arkadaşın yüreğini derinden etkiler. Bu yaşlı adamın durumu yüreğine bir başka işler. Armanç arkadaşta ulusal bilinç kadar sınıf bilinci de keskindir. Armanç arkadaşın gördüğü bu durum yeni bir durum değildir. Halkının, toplumunun yaşadığı durumdur. İnsanların ezildiği, kimliksizleştirildiği, hiçleştirildiği, köleleştirilip teslim alınmak istendiğini daha net ve somut olarak gördüğü zamanların kıyısından geçmektedir. Egemenlerin kirli politikalarının sonucunda yaşanan bu durumlara artık sessiz kalamayacağını ve göz yumamayacağını bilir. Devlete, sisteme, egemenliğe, köleliğe, teslim alana da teslim olana da isyan eder. Armanç arkadaşın yüreği Kürtler’e, kadınlara, halklara dayatılan bu köleliği, iradesizliği, baskıyı, haksızlığı kabul edemez. Bunları kabul etmek Armanç’ın özüne terstir. Armanç’ın mayası sağlamdır, sütüne su karışmayanlardandır.

Kişiliğinde yaşanan bu anlam derinliği, çelişkileri derinden hissedişi onun Önder Apo’yla ve PKK gerçekliğiyle buluşmasını sağlar. Armanç arkadaş aradıklarını PKK’de bulmuştur. O dönemlerde 14 Temmuz direnişiyle ilgili okuduğu kitaplar Amed zindanında yaşananları öğrenmesi katılımını hızlandırmıştır. Ona çekici gelen bir diğer yan da kadınların ellerinde silahlarla dağlarda savaşmasıdır. O günden sonra Armanç arkadaş gençliğin öncü kadroları içerisinde yerini alır. Armanç arkadaşın eylemci karakteri onun öğrenci gençlik içerisinde erkenden ilgi çekmesine ve belirginleşmesine yol açar. 1995 yılında katıldığı bir eylemde yakalanır ve zindanda kalır. Ancak delil yetersizliğinden kaynaklı kısa bir süre sonra bırakılır. Armanç arkadaş zindanı da gördükten sonra artık şehirlerde duramayacağını anlar. Artık kimse onu tutamayacaktır. Armanç artık dağ ve gerilla hayalleriyle yaşar. Armanç arkadaşın mücadeleyi yeni tanımasına rağmen kısa zamanda aktifleşmesi, inisiyatifli, örgütleyici kişiliği, arayışçılığı, gelişmeye açık yönleri arkadaşların dikkatini çekmiştir. Arkadaşlar Armanç arkadaşı Önderlik sahasına Parti Merkez Okuluna gönderirler. Suriye’de Armanç arkadaşı karşılaması gereken milis bir yanlış anlaşılmadan dolayı randevuya gelmez. Armanç arkadaş o dönemde Suriye rejimi tarafından tutuklanır. O dönemde en büyük korkusu özgürlük dağlarına ulaşamadan, Önderliği görmeden, ülkesinin havasını solumadan yeniden geri gönderilmesidir. Kısa bir dönem tutuklu kaldıktan sonra arkadaşların iletişim kurmasıyla bırakılır. Armanç arkadaş büyük bir merak içerisinde güçlü duygular ve heyecanla Önderliğin mekanına giderken anlatılması zor duygular yaşar. Armanç arkadaş Önderliği görür görmez bu gerçeklik karşısında adeta büyülenir. Büyük bir ilgi ve merakla eğitime katılır. Kadın ordulaşması, kadın örgütlülüğü hususlarında Önderliğin yaklaşımlarından güç alır. Önderlik ve örgüt anlayışında güçlü bir temel oluşur. Armanç arkadaşın katılımı artık duygusal yanları kadar bilinç yanı ağır basan bir katılıma dönüşür. Parti Merkez Okulunda gördüğü eğitimden sonra ülkeye daha güçlü ve aydınlanmış bir bilinçle yönelir.

Armanç arkadaş devrim heyecanı ve coşkusuyla yüksek bir moral ve inançla dağlara, gerillaya gelir. Armanç arkadaş için dağlar, gerilla ülke demektir, özgürlük demektir, sevgi demektir, adalet demektir. Armanç dağlarda yıllardır aradıklarını bulmaya başlar. Gerilladaki birçok ilklerini ana tanrıçalarımızın diyarı olan efsanevi ve heybetli dağda ülkemizin Zagroslar’ında yaşar. Armanç arkadaş Zagroslar’ı gerillacılıkta çocukluk dönemini geçirdiği alan olarak değerlendirir. Hayatının en güzel günlerini bir çocukluğunda bir de Zagroslarda geçirdiğini sık sık dile getirir.  Yiğitlik diyarı Zagroslar değildir salt onu büyüleyen Armanç bir bütün Kürdistan’a sevdalıdır. O ülkenin her parçasını, ülkenin her karış toprağını kutsal olarak görür. Dağları hayata dair, kavgaya dair en güzel, en soylu, en yüce duyguların boyattığı mekanlar olarak görmekte, bu ülkenin özgürlüğü için canını seve seve vermeye hazır olduğunu her davranışında yansıtmaktadır.

Dağlara ölümüne bağlı olan Armanç arkadaş dağlardan kopmayı hiçbir zaman aklından dahi geçirmemesine rağmen örgüt kültürü gereği örgütün her düzenlemesini anlayışla karşılamış ve üstlendiği görevleri başarıyla yerine getirmek için kendini gücünden daha fazla zorlamıştır. Dağlardan kopmak kendisi için ne kadar zorlayıcı olsa da örgütün görevlendirmesiyle düzenlemesi Avrupa sahasına olmuştur. Armanç arkadaş Avrupa’daki çalışmalarda da kısa sürede yetkinleşmiş ve işini en iyi biçimde yerine getirerek hem arkadaşların hem de halkın kalbinde silinmez izler bırakmıştır. Uzun süre Avrupa sahasında kaldıktan sonra ülkeye gelir gelmez yönünü tekrardan Zagroslar’a vermiştir. Armanç arkadaş, Reşit ve Ruken arkadaşla birlikte güçlü bir ekip çalışmasıyla devrimci halk savaşında etkili bir çok eyleme öncülük yapmıştır. Armanç arkadaşın komuta tarzı da son derece koparıcı ve yaratıcıdır. Klasiklikler ve gelenekselliklerle süreklileşen bir mücadele içerisinde olan Armanç arkadaş yeniliklere açık, taktiksel anlamda da etkili uygulanması üzerinde yoğunlaşan ve yüksek bir performans ve tempoyla çalışmalara katılan bir tarzın sahibi olmuştur. HPG ve YJA STAR askeri konseyinde yine PKK ve PAJK meclislerinde yer alan Armanç arkadaş kadın hareketi ve yine kadın ordulaşması içindeki iradesel duruşuyla, öngörülü yaklaşımlarıyla belirleyici bir rol üstlenmiştir. Armanç arkadaşın ideolojik derinliği ve bunu pratiğe yansıtarak etkili bir biçimde uygulaması duruşunu çarpıcı ve etkileyici kılmıştır. Sürekli her konuda yoğunlaşan, yorumlar geliştiren, görüşler sunan ve farklı bir bakış açısı geliştiren görüşleri tartışmalarımız açısından ön açıcı olmuştur. Armanç çoğu zaman düşünceleriyle ufkumuzu açmış, bilincimizi derinleştirmiş, mücadele azmimizi güçlendirmiş ve nasıl tavır almamız gerektiğini duruşuyla bizlere öğretmiştir.

Armanç arkadaş sadece görüş sunan, eleştiren, perspektif veren konumda olmamıştır hiçbir zaman. O eleştirdiği kadar paylaşmış, yalnız bırakmamış ve takip etmiştir. Yine söylediklerini kendi yaşamında ve kişiliğinde davranış biçimine dönüştürdüğünden sözünün ağırlığı her zaman vardır. Armanç arkadaşın örgüt konusundaki hassasiyeti onun bağlılığının göstergesidir. Örgüte yanlış bakan gözü dahi olsa tavır almaktan kaçınmaz, bu küçük bir sorundur ya da talidir diye asla yaklaşmaz örgüte karşı kendini her zaman sorumlu görürdü. Partiye zarar gelmesin diye her şeyi göze almaya hazırdı. Armanç arkadaş gerçek bir yaşam ve savaş komutanıydı. O PKK geleneklerine de, ahlakına da bağlıydı. Bu ahlaka göre yaşamayı kendisi için bir ilke haline getirmişti. Ve Armanç bir ilke insanıydı.

Armanç arkadaş tüm yaşamı boyunca özgün duruşu, ilkesel yaklaşımları ve özgürlükçü tavırlarıyla Özgür kadın komutanlaşmasının en güçlü temsilcilerindendir. Armanç arkadaş Bêrîtan ve Zîlanlar’ın çizgisinin takipçisi ve yılmaz savunucusudur. Reşit, Ruken, Gelhat, Arjin, Delal, Nalin Muş, Medya ve Atakan arkadaşların yarattığı özgürlük mirası ve çökertme politikalarını boşa çıkaran görkemli duruşlar bizim her dönemde pusulamız yolumuzu aydınlatan meşalelerimiz olacaktır. HPG ve YJA STAR gerillaları olarak bizi biz yapan şehitlerimizin intikamını sadece birkaç eylem yapmakla ele alamayız. Askeri güçler olarak eylemselleşmek bizler için önemli olmakla birlikte bu arkadaşlarımızın ve tüm şehitlerimizin anısına bağlılığın gereği devrimi gerçekleştirmektir. İçinde geçtiğimiz dönemde tarihi ve güncel olarak derin anlamlar içeren bir dönemdir. Böylesi dönemlerde bireyin rolü ve katılımının önemi daha fazla ön plana çıkmaktadır. Leyla Güven ve Nasır Yağız öncülüğünde gerçekleştirilen açlık grevi direnişleri oynadıkları etkili rol itibariyle bunun somut ifadesi olmuştur. Gerilla güçleri olarak bu direnişi zaferle taçlandırmak biz özgürlük gerillaların boyun borcudur. Bu dönemde güçlü ve etkili duruşlar, devrimi gerçekleştirecek hamlesel eylemler başarıya yol açacakken kendini sorumlu görmeyen, sıradan duruşlarda tarihsel rolümüzü oynamamıza ve fırsatları değerlendiremememize neden olacaktır. Önderliğimizin gerçek arkadaşları olmak istiyorsak bu arkadaşlığın ilkelerine göre hareket etmeli ve mücadeleyi her düzeyde örgütlemeli ve zaferli kılmalıyız. HPG ve YJA STAR güçleri olarak sorunu salt tecrit sorunu olarak ele alamayız. Zaten Önderliğin esareti biz gerillalar için onur kırıcıdır. Önderliğin özgürlüğü ise Kürdistan’ın özgürlüğüyle yine bizim kişiliğimizdeki ve yaşamımızdaki özgürlük düzeyinin geliştirilmesiyle gerçekleşecektir. Bunu gerçekleştirmeye bir hayal olarak asla yaklaşılmamalı ve inanırsak ve 24 saat çalışır. 24 saat Önderlikle yaşarsak mutlaka başaracağımızı bilmeliyiz. Tüm güçlerimiz bu bilinçle ve tarihi sorumlulukla dönem görevlerine yaklaşmalı ve mutlaka şehit arkadaşlarımızın intikamını almalıyız. Önderliğimize layık olma bilinciyle çalışmalara yüksek bir performansla ve tempoyla katılarak şehit arkadaşlarımızın yarım kalan hayallerini gerçekleştirmeliyiz. Dönem bizler açısından Armançlaşma yani iddialı, ilkeli ve haksızlığın hesabını sorarak bir katılımı esas alma dönemidir. Armançlaşma bizler açısından asil bir ruhla ne olursa olsun, hangi zorluklarla karşılaşılırsa karşılaşılsın asla geri adım atmama ve pes etmeme zamanıdır. Dönem bizler açısından düşmanı yenilgiye uğratarak zaferden zafere koşma zamanıdır.

ZOZAN ÇEWLİK

 

Kod Adı: Armanc Goşkar
Adı Soyadı: Suna Kızılkaya
Doğum Yeri: Muş
Anne - Baba Adı: Nazife - Hüseyin
Şehadet Tarihi ve Yeri: 3 Temmuz 2018 / Medya Savunma Alanları