“Berîvan arkadaş, 1999 yılında saflara katılmıştı. Heval Berîvan’la aynı yıl Garzan eyaletine kuzeye geçtik. Onların grubu bizden önce geçti. Bir süre Tatvan alanında birlikte kaldıktan sonra aynı kampta bir kış geçirdik. Bir kış birlikte kaldık. Sonrasında pratiğe birlikte katıldık. İnsan O’nu onunla birebir yaşayarak ve yaşamın tadına vararak anlayabilir. Eyaletteki yaş ortalamasına vurduğumuzda Heval Berîvan’ın yaşının biraz ilerlemiş olduğunu söyleyebilirim. Fakat aynı zamanda her gün yeniden katılım gerçekleştiren bir arkadaştı. Sınırsız bir coşkusu vardı. Yüzünde solgunluk, somurtkanlık, durgunluk görülmezdi. Çok mütevazıydı. Heval Berîvan, Hêzên Taybet’ten bir arkadaştı. Belli bir uzmanlık alanı da vardı, sabotajcı olarak gelmişti. Onda yılgınlık, pes etme, yorulma olmazdı. O kadar coşkuyla işine bağlıydı ki her zaman kendi işi üzerine özgün bir yoğunlaşması ve pratiği oluyordu. Birçok sabotaj eylemi yaptı. Onunla da sınırlı kalmazdı, tüm çalışmalara kendisinden umulmayacak bir dinamizmle katılırdı.
Aleviydi, Alevi kültürünün ve geleneğinin bir etkisi vardı. Saygıyı, sevgiyi, Aleviliğin gerçek özünün ne olduğunu Heval Berîvan’da görebilirdiniz. Yine Alevi kültürünün yaşanması ve yaşatılması çabası da yoğundu. Çünkü özlüce katılan bir arkadaştı. Önderliğin, hakikati bilme aşkını en derin anlayan bir arkadaştı. Hakikat yolunun yorulmayan bir militanıydı Heval Berîvan. Onun hakikat çabası eğitimlerdeki kavratma çabasından, yaşamdaki duruşundan ve sohbetlerinden rahatlıkla anlaşılabilirdi. Çünkü kendi özüyle katılıyordu. Kadın rengiyle, iradesiyle yaşama katılıyordu. “Kadının rengi, yaşama yansımazsa Önderliğin rengi de yaşama yansımaz” derdi. Bu doğrultuda en büyük gayret ve çabayı gösteren, bu çabasında da başarılı olan bir arkadaştı.
Berîvan arkadaş, insanları gözlerinden okuyabilen bir arkadaştı. İçinden geçenleri karşısındakine olduğu gibi yansıttığı için aynı şey onun açısından da geçerliydi. İnsan onun yüreğinde neler olduğunu, ne düzeyde büyük ve değerli hayallerinin olduğunu, bunların gerçekleşmesi için hangi düzeyde çaba sergilediğini, özgürlük aşkının ne büyük olduğunu görebilirdi. “Yoldaşlarım bana yaşımdan dolayı saygı duymamalılar. Eğer saygı duyulacaksa insan kişiliğine, yaşama bağlılığına, Önderliğe bağlılığına saygı duyulmalı.”diyordu. En çok saygı duyulan arkadaşlardan birisi de oydu. Duruşundan, Önderliğe bağlılığından ve yaşama olan aşkından dolayı öyleydi. Özgürlüğe nasıl erişilir, hangi düzeyde yaşama karşı duyarlı olunmalı, yoldaşlığı nasıl yaşayıp büyütebilir, gibi konularda yoğunlaşması güçlüydü. Heval Berîvan hem öğrenci hem öğretmendi.
Zaten en son fedai eylem önerisi yapmıştı. Bütün hazırlıklar tamamlanmış, az bir süre kalmıştı ki işte bu şahadetler yaşandı. Gerçekten de Zîlanca, Berîtanca yaşıyordu. Yaşama fedaice yaklaştığı için direnişi de o temelde oldu. Uzun bir süre bu yoğunlaşmayı yaşadı. Bu yoğunlaşma dışarıdan bakıldığında görülebiliyordu. Öyle bir arkadaştan öyle bir eylemi gerçekleştirmesini bekliyorduk. Yaşamından, duruşundan, yaklaşımlarından belli oluyordu. Yaptığı çalışmalar, örgütlediği pratik, eylem, her ne olursa olsun örgüt temelinde, başarı temelinde olacaktı.
Bu fedai eylem çalışmaları bazı arkadaşların hatalarından dolayı belli bir süre uzadı. Fakat Berîvan arkadaş, o çalışmaların sonuçlarını sabırla ve merakla bekliyordu. Artık hazırlanıyordu. Onun günlüğü, kadın arkadaşlarla paylaşımı her şeyi anlatmaya yetiyordu. Daha sonra arkadaşlar onun raporunu Heval Arjîn’in şehit düştüğü yerde bulmuşlardı. Yoğunlaşması Berîtan ve Zîlan çizgisindeydi. Çünkü o temelde yaşıyordu. Ve yaşamını da o temelde sonlandırmaya çalışıyordu. Ölüm onun için hiçbir şeydi. Bu eylemin önüne hiçbir engelin geçmemesi için elinden geleni yapmaya kararlıydı. Çatışmadan sonra kamp yerlerine gittik. Anladığımız kadarıyla Heval Berîvan içeride çatışmıştı. Manganın ışıklandırmasını delerek ayağının altına sobayı koyup çatışmıştı. Düşmanın eline geçecek hiçbir şey bırakmamıştı fakat yoldaşlarına çok şey bırakmıştı. Yanında bir sabotaj defteri kalmıştı. Onu da son yaprağına kadar yakmıştı. Diğer şeyleri de paramparça edip düşmanın eline geçmesin diye dağıtmıştı. Yoldaşlarının ve yaşamın değerini çok iyi bilen bir arkadaştı. Bu bilinçle yaşama koştu. Ölüme değil her zaman yeniliklere, yaşama koşan bir arkadaştı. Onu yaşayabilmek öyle basit değildir.”
Mücadele Yoldaşı