FEDAİ EYLEM RAPORUMDUR
Adım DIJWAR SERHED'dir. Sivildeki ismim Tayip ELBİR'dir. Kültürel soykırım kıskacında tarihsizleştirilip bilinçsizleştirilerek kendi olmaktan çıkarılmak istenen her Kürt bireyi gibi ben de gerçek yaşımı , doğum tarihimi bilmemekteyim. Wan'ın Miks(Bahçesaray) ilçesinde dünyaya geldim. Reşoi aşiretine mensubuz, ailemiz bu şekilde tanınır. Düşmanın 1990'lı yıllarda Bakur Kürdistanı'nda yürüttüğü inkar, imha ve Kürtsüzleştirme politikasının sonucu olarak koruculuğu kabul etmeyen aile çevremizin büyük bir bölümü Türkiye metropollerine göçertilmiştir. Düşmanın bu köksüzleştirme hareketinin bir neticesi olarak metropollerde büyüdüm. Fakat annem köklerinden kopmayı reddeden yurtseverliğin aile içerisindeki bir timsali olarak, metropollere gitmeyi hep reddetmiş, kendi bahçesindeki bir ağacı bir şehre değişmeyeceğini belirtip tutum sahibi olmuştur. Bizlerin onu köyden koparma girişimlerini ise her defasında reddetmiştir.
Aile çevremizden köyde kalanların çoğunluğunun koruculaşması, göçenlerin ise yurtsever olması bende de yurtseverlik duygularının hep canlı olmasına yol açtı. Ama Türkiye metropollerinde sistem içerisinde erimenin bir sonucu olarak şimdiye kadar ailemizden Partiye katılım yapan olmamıştır. Ben de bundan üç yıl önce gençlik çalışmalarına katılarak mücadele içerisinde yer aldım. Bu çalışma süreci, kendimi tümden katmadığım ve de kopmadığım yarı aktif bir çalışma süreciydi. Rojava Devrimi sürecinde genel mücadeleyi daha fazla okuma, anlama ve takip etme durumum oldu. Her gün gerçekleşen onlarca şehadetin ve amansızca sürdürülen mücadele pahasına an be an gerçekleşen Kürdistan Devrimi'ni hissettikçe, anladıkça kendimi de bu onurlu mücadeleye katma, onun bir militanı ve gerçekleştiricisi olmaya karar verdim. Bu kararımı pratikleştirmek için 2015 yılında Cudi üzerinden gerilla saflarına katıldım.
Katılım yaptığım süreçte Kobanê Direnişi bütün görkemiyle devam ediyordu. Özelde Kobanê, genelde Rojava direnişine katılım ve yer alma istemimi arkadaşlara belirttim. Ancak yapılan düzenlemeler sonucunda Besta'da kaldım. Kaldığım süre boyunca kendimi Önderlik ve Parti gerçekliğine, pratiğe katmaya, anın ve dönemin görevlerine cevap olma yönünde çaba sahibi oldum. 2015 yılı başlarında Kobanê'nin özgürleşmesi, Rojava'da özgürleştirme hamlelerinin artarda başarıya ulaşması, Önder APO'nun başlattığı sürecin Türkiye'de AKP devletinin gerçek yüzünü açığa vurması ve bunun karşısında demokratik ulus eğiliminin örgütlenerek güç kazanması, demokratik ulus birlikteliğinin temeli olan halklar ittifakının HDP somutunda cunta anayasasının seçim barajını aşması, T.C. faşizmini bu gelişmeler karşısında panikletti. Yükselen Kürdistan Devrimi karşısında kendi inkar ve imha sisteminin yenilgisini gören AKP faşizmi DAİŞ çeteleri eliyle Rojava'da yürüttüğü savaşı Bakur Kürdistanı'nda da 24 Temmuz 2015'de yeni bir saldırı hamlesiyle daha da boyutlandırdı. Önder APO'nun 2013 yılındaki ''Ne eskisi gibi yaşayacağız, ne de eskisi gibi savaşacağız'' belirlemesinin pratikleşmesiyle Devrimci Halk Savaşımız sadece dağlarla sınırlı kalmayarak Kürdistan şehirlerinde Özerk alanların ilanı ve buraların korunmasıyla yeni aşamaya ulaştı. 40 yıllık mücadelemizin finalleşmesi anlamına gelen şehir direnişleri T.C. faşizmini temelinden sarstı. Kendi işgalciliğinin varlığını ve yokluğunu burada gören AKP devleti tarihte eşi görülmemiş, DAİŞ vahşiliğini bile geride bırakan zincirinden boşalmış bir pervasızlıkla özerk direniş alanlarına yöneldi. Özel savaş rejimi uygulamalarını da aşan bu Kürdistan Bakuru'nu yeniden işgal hareketi çocuk-yaşlı, kadın-erkek demeden sivil halkımızı hedefleyen, yaralılarımızı, yurtsever insanlarımızı bodrumlarda üzerlerine benzin dökerek katleden emsalsiz bir vahşeti uygulamıştır.
Cizre, Sur, Silopi, Nusaybin, Hezex, Kerboran, Şırnak, Gever ve Kürdistan'ın diğer direniş merkezlerinde özgürleşen Kürd'ün beynini, yüreğini, kimliğini fethedemeyen işgalciler bu direniş merkezlerini 1990'lı yılların köyleri gibi Kürtsüzleştirmeyi hedeflemektedir. Ancak halkımızın sergilediği direniş Cizre'de bir ananın şahsında dile gelen ''Em natirsin! Em narevin! Em dev ji axa xwe bernadin!'' haykırışı bu onurlu direnişin zaferle taçlanacağını dost düşman herkese ispatlamıştır.
Bu dönemde Önderliğimizin ''Ne eskisi gibi yaşayacağız, ne de eskisi gibi savaşacağız'' talimatı temelinde pratikleşecek ve Önderliğimize olan yetersiz yoldaşlığımızın özeleştirisi olacak olan militani bir duruş bizlerden istenmektedir. Bodrumlarda direne direne şehadete ulaşacaklarını ama teslim olmayıp diz çökmeyeceklerini haykıran Mehmet TUNÇ yoldaşların bizden isteği, talimatı onlardan alınan direniş bayrağının zaferle buluşturulmasıdır. Direnen halkımızın ve yoldaşlarımızın büyük intikam hareketini gerçekleştiren ZINAR RAPERİN ve DOĞA JİYAN yoldaşlar düşmanı merkezinde kalbinden vurmasını bilmiş ve o düzeyde sarsmıştır. Bizler de bu yoldaşların takipçileri olarak aynı ruh ve kararlılıkla mücadeleyi yükseltmeli, düşmanın iradesini kırmalı, halkımıza layık olmalıyız. Ben de Şehitlerimizin ve halkımızın mücadelesine, Önder APO'nun İmrali işkencehanesindeki direnen büyük insanlık duruşuna layık olmanın gereği olarak ve bu büyük intikam eyleminin bir direniş halkası olamaya çalışarak fedai eylem gerçekleştirmeyi öneriyorum. Tükenişe giden düşmanın acizliğinin sirayeti olan vahşete bu eylemimle cevap olup, bize yeniden dayatılan işgalcilik boyunduruğunu kırıp parçalamak istiyorum.
Direnen Kürt Halkının ve Ezilen Tüm İnsanlığın Özgürlük Güneşi Önder APO'ya
Başkanım!
Sizin 55 yıllık amansız ve nefes nefese yürüttüğünüz özgürlük mücadelesi, çabası ve emeği sonucu halk ve hareket olarak bugünlere geldik. Önderliğinizde özgürlüğe yürüyen Kürt halkı, bugün diğer Ortadoğu halklarının ortak yaşam yaşam örgütlülüğü ve bilinci olan Demokratik Konfederalizmine ve Demokratik Ulusuna kavuşmaktadır. 20 yıllık kesintisiz emeğinizin sonucu olarak özgürleşen Rojava Kürdistanı, bugün Bakur Kürdistanı'nda da final dönemini yaşamaktadır. Şimdiye kadar yaptığınız her belirleme, her öngörü ilahi bir yasaymış gibi bir bir gerçekleşti. Bizler yetersiz yoldaşlar olarak bunları zamanında anlama, pratikleştirme gücünü ve yeteneğini gösteremedik. Bunun sonucundadır ki, 18 yıldır İmralı zulüm kalesinde tutulmaktasınız. Artık fiziki özgürlüğünüzü ve Kürdistan devrimini gerçekleştirmenin zamanı gelmiş ve hatta geçmiştir.
''Ortadoğu'daki üç büyük destansı çalışmam'' dediğiniz savaşan halk gerçekliği, savaşan militan ve özgür kadın yaratımı bugün gerçekleşmiş durumda. Cizre, Sur, Nusaybin, Şırnak başta olmak üzere direnen halkımız düşmanı iliklerine kadar sarsmakta. Yarattığınız özgür Kürt kadınından düşman o kadar korkmaktadır ki, şehitlerin çıplak bedenlerini teşhir ederek kendi acizliğini örtmek istemektedir. ZINAR ve DOĞA yoldaşların militan fedai duruşu düşmanı o kadar ürkütmektedir ki, bize diz çöktüreceğini söyleyen düşmanın kendisi diz çökmeyeceğini söylemektedir. Ben de bu emeklerinize layık olup, yetersiz yoldaşlığımın özeleştirisi olarak fedai eylemde bulunmak istiyorum. Zilan arkadaşın dediği gibi, biz özgür yaşamı çok sevdiğimiz için, bu eylemi gerçekleştirmek istiyorum.
Değerli Yoldaşlara
Önder APO'nun onurlu birer militanı olup, anın ve dönemin devrimci görevlerine cevap olup tarihsel rolümüzü oynamamız hem Önderliğimize, Şehitlerimize ve halkımıza karşı ahlaki ve vicdani borcumuzdur, hem de biz kadroların temel varlık gerekçesidir. Önderliğimizin çözümlemelerinde, savunmalarında vurguladığı gibi mücadele tarihimizin tüm önemli dönemlerinde gerçekleşen büyük başarı ve başarısızlıkların temel belirleyeni kadroların rolünü oynayıp oynamaması olmaktadır. Kadrolar Önderlik ve Şehitler çizgisinde netleşip bütünleştikçe büyük başarıların gerçekleştireni olmakta, mücadeleyi zafere bir adım daha yakınlaştırmaktadır. Önderlik perspektifleri, biz APOCU militan adaylarına köklü bir sorgulamayı, derin bir kavrayış düzeyini, yüksek mücadele azmini ve kendine yüklenerek büyük bir ruhla yeni dönem görevlerini pratikleştirmeyi emretmektedir. Artık biz HPG ve YJA-STAR savaşçılarının Önderliğimizin esaretine, halkımızın statüsüzlüğüne ve bizlere dayatılan topyekün soykırım rejimine tahammülü kalmamıştır.
Halkımıza ve Hareketimize karşı seferberlik ilanında bulunarak bizlere diz çöktürmeyi hedefleyen düşmanın iradesini kırmak ve Özgür Özerk Kürdistanı kabullendirmek, savunmak en ivedi güncel görev olarak önümüzde durmaktadır. Katledilen 4 aylık bebeklerimizin çığlığından yetmiş yaşındaki analarımızın ahına kadar Kürdistan şehirlerinde yürütülen vahşetin intikamını almadan, onların kutsal özlemlerini gerçekleştirmeden nefes almak dahi bizlere haram olmalıdır. Önder APO öncülüğündeki Kürdistan Özgürlük Mücadelesinin kesin zafere ulaşacağına olan inancım tamdır. Bu inançla, özgürlük devrimimizi gerçekleştirecek olan da siz yoldaşlarımsınız. Bizler Önderlik hakikatinden pay aldıkça, yoldaşların yoldaşı olmaya çalıştıkça, Önderliğimizi ve halkımızı özgürleştirecek, ancak o zaman yetersiz yoldaşlığımızın özeleştirisini vermiş olacağız. Bu temelde siz değerli yoldaşlara olan inanç, güven ve sevgilerimi belirtirken, mücadelenizde başarılar diliyorum.
Aileme
Halkımızın katliamların her türlüsü ile yüz yüze geldiği ve özgürlüğün eşiğine vardığı böylesi bir dönemde yediden yetmişe herkes mücadele halindedir. Rojava'da direnerek özgürlüğünü elde eden halkımız Bakur Kürdistanı'nda da özgürlük mücadelesini yükseltmiştir. Devrimsel dönemler hem büyük acıların yaşandığı ve bedellerin verildiği dönemlerdir, hem de özgürlüğün boy verdiği, yeni yaşamın kazanıldığı dönemlerdir. Bu acılara göğüs gerip devrimde ısrar edenler geleceğin ve tarihin asıl kazananları olacaktırlar. Ben de ailemizin bir ferdi olarak halkımızın bu mücadelesinde rolümü oynamak, beklentilere cevap olmak istiyorum. Yurtseverlik duygularına sahip bir aile olarak benim fedai eylemde bulunarak halkımıza ve Önderliğimize layık olmaya çalışmamı anlayışla karşılayacağınıza ve mücadeleye daha fazla katılacağınıza inanıyorum. Siz ailemden temel beklentim bu devrimsel dönemde mücadele içerisinde daha aktif olmanız ve katkı sunmanızdır. Bu eylemimi Önderliğimize, Şehitlerimize ve Halkımıza karşı olan vicdani ve ahlaki sorumluluğun bir gereği olarak, kendi iradem ve ısrarım sonucu gerçekleştirdiğimi de bilmenizi isterim.
BOTAN Sahası'ndaki Mücadele Arkadaşlarıma
Botan Sahası Büyük Komutan Agit arkadaşla başlayan gerilla savaşımızın ilk gününden şimdiye kadar hep sıcak bir mücadele alanı olup gerillanın kalbi durumuna erişmiştir. Gerillalaşmak isteyenin yüzünü döndüğü, partimizce gerillanın kabesi olarak tanımlanan Botan büyük kahramanlık destanlarının yazıldığı Agit, Zelal, Rojhat Bluzeri, Ahmet Repo, Adıl, Nuda, Gülbahar, Gelhat, Botan ve Bedran Koçer gibi fedai militan komutanların savaştığı kutsal bir mekandır. Botan'da şehitlerin ayağının basmadığı, kanlarının sulamadığı toprak parçası kalmamıştır.
Önderliğimizin tanrı ve tanrıçaların tahtı olarak tanımladığı bu dağ dorukları özgürlüğümüzün kazanıldığı ve halkımıza taşırıldığı mevzilerdir. Önderliğimizin, halkımızın ve hareketimizin Botan Sahası olarak bizlerden beklentileri büyüktür. Şimdiye kadar Bakur Devrimi'ne ve yürütülen mücadeleye pratiğiyle öncülük eden Botan Sahası bu rolünü bugün de oynamalı ve beklentilere cevap olmalıdır. Son süreçte şehadete ulaşan Botan HAKKARİ ve Bedran KOÇER arkadaşların komutasında yükselen Bakur Devrimi'nin bayrağını devralıp, onlara yaraşır biçimde daha ileriye taşımak ve zaferle buluşturmak bizlerin görevidir. Cizre, Bagok, Hezex, Kerboran şehitlerinin intikamını alıp 2016 yılı baharına güçlü bir eylemle giriş yapmak istiyorum. Botan'daki tüm arkadaşların da büyük savaşıp büyük intikam alarak düşmana diz çöktüreceklerine ve halkımızın özgürlüğünü gerçekleştireceklerine olan inancımı ve yoldaşlığa bağlılığımı belirtiyor, başarılar diliyorum.
Bimre dagirkerî û koledarî
Bijî berxwedana Gelê Kurdistan
Bijî têkoşîna YPS, HPG û YJA-STAR
Bijî SEROK APO
Devrimci Selam ve Saygılar
25 MART 2016
DIJWAR SERHED
Gabar / BOTAN