“Biliyor musun güzel arkadaşım ben insanın iç yapısının hep temiz olduğuna giderek inanan biriyim. Kötülük dedikleri olgu sonra da insana bulaşıyor. İnsan özünde hep biraz adaleti, eşitliği, kardeşliği, beraberliği ve sevgiyi kendi içinde barındırıyor. Sınıflı toplum adeta her şeyi alt üst ediyor. Yılların alışkanlıkları tarz haline gelince neredeyse genetikleşiyor. Diyeceksin neden o zaman o kadar kötülük. Bende derim ki en kötü insanın o denli duygusal yaklaşım sergilemesini neyle izah edeceğiz o zaman. Çünkü insan gözlemliyor da, en kötü olan insan dahi o kadar duygu yüklüdür ki yaşamın pragmatist ve çıkarcı bakışı, ön yargılı eğitim biçimi, sınıflı toplum, dini dogmalar, kan bağı adına geliştirilen milliyetçilik insanı kirletiyor. Ve insan bu tuzakta kendisini kurtaramıyor.
İşte değerli arkadaşım ben buna inanıyorum. Daha fazlasına da inanıyorum. Biliyor musun her insan birazda doğuştan bu nedenlerden dolayı birazda PKK'lidir. Eğer PKK'li olma olgusu adalete, eşitliğe, kardeşliğe ve özgürlüğe adanmışlık ise her insandan bu değerler şöyle ya da böyle vardır. Önemli olan bu cevheri görüp açığa çıkarmadır. Kimi insan bunu açığa çıkaramıyor. Kolay olan sınıf eğilimlere esir düşme yolu seçiliyor. Verili olanı herkese uygulayabiliyor. Ama önemli olan verili olmayanı yani sıra dışı olanı uygulayabilmektir. Kendi içindeki bir nevi bilinçaltına itilmiş olan benini açığa çıkararak kendin olmayı becerebilme oluyor ki bunu da herkes yapamıyor ya da herkese buna cesaret edemiyor. Söylemek istediğim özcesi insanın toplumsal esaretinden dolayı kendi içinde var olan ilk insanı açığa çıkaramamasıdır. Kendi içindeki PKK’li olan insanı doğurtmamasıdır. Bu da insanlığın bir talihsizliğidir.
Güzel insan, ben PKK'li insanın çok temiz olduğuna içten inanan biriyim. PKK'li insan ilk sömürüsüz insandır. İlk tahakkümden uzak olan insandır. Hiyerarşiye hep kafa tutan insandır. Kan bağından uzaklaşmış olarak toplumsalmış insandır. Dini motifleri salt ayinle ilgili düzeyde ele alıp putlaştırmayan ilk insandır. Bak etrafında ki insanlara yani PKK'li insanlara hep başlangıçta böyle değil miydiler? Katılma kararı verirken hep böyle değil miydiler? Yine daha büyük amaç ve umutlar için yola çıkmadılar mı?
O kadar güzel insanlar bu uğurda gitti ki!
O kadar güzel insanın acısını yüreğine gömmek artık zor geliyor. Birde hevalim en seçkin, en güzel insanlar gidiyor. İnsan zorlanıyor.
Diyeceksin ki;
Gerilla bir özgürlük türküsüdür ve biz bu türküyü söylemekle görevliyiz. Bu türküyü söyleyenin morali düşemez. Düşmemelidir.
Diyeceksin ki;
Gerilla bir özgürlük arayışıdır ve bu arayışı güçlü olanların morali düşemez, tersine düş kırıklıkları yüksek coşku performansıyla giderilir.
Diyeceksin ki;
Gerilla bir güzelleşme eylemidir ve bu eylemi gerçekleştirebilecek olanlar ancak en üst düzeyde güleçliği koruyarak bunu yapabilirler.
Ve diyeceksin ki;
Gerilla bir kendini gerçekleştirme olayıdır ve o zaman kendini gerçekleştirmek için sonuna kadar gideceksin.
Bende diyorum ki; bunların hepsi doğrudur.
Buna varım diye bilmek için geldik bu dağların zirvelerine.
Ve hep yukarıda söylenen hayallere kavuşmak için tüm acılara inat direndik.
Hep biraz da bunun için ayakta kaldık.
Hep birazda bunun için bizi pazarlamak ve satmak isteyen tiplere karşı dimdik ayakta durduk.
Ve tabii ki biraz da şeyh Bedrettin misali ‘yârin yanağından gayri her yerde her şeyde hep beraber diye bilmek için ‘ bu yollara düştük ve devam ettirilmesinde ısrarlı olduk. Ancak güzel yoldaşım dedim ya, devrimciler birazın ötesinden insanlar olarak birazın ötesinde duygu yüklü yaratıklardır. Ondandır ki; her yoldaşının bir yıldız misali kayışı bedeninden ve ruhundan kayan bir parça oluyor. Ve seni senden alıp götürüyor. Bu gerçekten dayanılması zor bir duygudur.
“Peki, Kürt gençleri bu dayanılması zor olan acıya nasıl cevap vereceklerdir?
Elbette Delila tarzında vereceklerdir. Onun gibi dağları kendine mesken ederek “benim meskenim dağlardır” diye haykıracaklardır. Bir Delila yerine bin Delila olursa yaşanan acılar biraz hafifleyecek ve Delila’lar uzandıkları topraklarda rahat uyuyabileceklerdir. Aksi takdirde gençlik, insanlık ve Kürtlük adına yapılacak olan sadece ve sadece gaflet ve hatta birazda ihanet olacaktır. NURİ DERSİMİ’NİN halen bugün kulaklarımızda çınlayan “onların sana tek bir kelimede amansız, emredici ve kahredici bir vasiyeti var; intikam intikam intikam. Girdaplara atılan, ateşlerde yakılan gelin ve kızlarımızın feryadını dindirmek için intikam…”
İşte bunun için diyoruz Delilaların arkadaşı, yoldaşı, adaşı, hemşerisi, hısım ve yakını olunabilinir. Başkası da asla!
Tekrardan ama daha tok bir sesle;
BİR İKİ ÜÇ DAHA FAZLA DELİLA VE DELİLALAR İÇİN KÜRT GENÇLİĞİ DAĞLARA !!!
*Bir gerillaya yazılan mektuptan alınan alıntı.
Kasım Engin