Umudun peşine takılmış çocuklar, sırtlarında taşırlar umudunu bir parça ekmek, ve birazcık tuz gibi. Gezerlerken tüm diyarları bu umut ile gittikleri her yer o umuttan bir parça bırakırlar, kendilerinden bir iz bırakmak için. Yüreğindeki güç ile arşınlarken teker teker toprağı, doğaya salarlar umut ettiklerini ve umut tohumlarını. Bir gezginci ya da bir serüvenci gibidirler onlar. Her bir insana farklı şeyler söylerler. Her bir mekânda farklı yaşam karelerini bırakırlar. Kendilerine dair bir şeyler bulmak zor olsa da, umutlarına, inançlarına, özgürlük ideallerine ve hayallerine göre birçok şey görür ve tanık olursun. Yürüdükleri yolda bir durak, aştıkları mekânlarda kendilerine ait bir yerleri yoktur. Her yer onların, her yerde hem varlar, hem de yoklar, sürekli ileri! Derler onlar. Onlar tüm özgürlüklerini, umutlarını ve kendilerine ait gördüklerini alıp giderler sırtlarında ekmek ve tuz gibi…
Belki de Şurkej arkadaşı en güzel bu anlatım tarif eder. O kendi yolunda ilerlemeye baş koymuştu. Bunun için ne onu kimse durdurabildi, ne de onu buralarda tutan.
Gençti, sabırsızdı, kendisinde sınırları taşımıyor ve kabul etmiyordu. Atılgan ve sıcakkanlı idi. Bütün umut ve hayallerini bir ana sığdırmaya çalışıyordu. Sanki yarın olmayacakmış gibi. Sanki bir daha gerçekleştiremeyecekmiş gibi. Belki de hiçbir şeyin hayatında yarım kalmasını istemiyordu. Arayışlarıydı onu bir anda birçok şeye yönelten. Gitmek istiyordu sadece, kendini bulacağı, ifade edebileceği ve kendini var edebileceği diyarlara… Onun için diyordu “Benim için sadece gitmek vardır.” Devrimciliğin böyle sıradan olmayacakmış gibi, devrimciliğin böyle bekleyerek, durarak olmayacağının bilincine varmıştı. Ve kendisi asla böyle durağan bir devrimciliği yapmamaya kararlıydı. Ve bu kararlılık ile ilerledi umut yolculuğuna. Doğrudur devrimciler durmaz, onlar yürür, ilerler ve ulaşmak istediği sona ulaşır.
Her insanın kendini anlatabileceği, ifade edebileceği ve kendisini bulduğu mekânlar, zamanlar vardır. Bu her insan için o kadar çok farklıdır ki, birini diğeriyle kıyaslayamazsın. Bu temel doğrultusunda insanın kendisine çizdiği bir yol vardır. Bu bazen dar engebeli patika, bazen doruklara yükselen kayalıklar, bazen de kendini sonsuzluğa bırakan uçurumlardır. Özgürlük mücadelesinde her şahadet yaşanılmış ve ayrıntılarda kendisini gizleyen bir gerçeği ifade etmiştir. Her birinde farklı yaşam anıları, farklı anlam damlaları vardır. Her biri kendisiyle beraber bizlerden bir parça alarak gider. Ardında bıraktığı birçok şey vardır insana ve mücadeleye dair. Ardında bıraktığı yaşam ve mücadele gerçeği vardır. Ardında bıraktığı tamamlanması ve yerine getirilmesi gereken amaç ve umutlar vardır. Ardında bıraktığı yaşam değeri ve yoldaşlık gücü vardır. Çünkü geride kalanlar vardır bu yolun ardılları olarak ilerleyen. Onlardan da birer parça alıp gider umudun yolcuları. Bu parçaları alıp götürür ki, yaşam yollarında onlarında izleri kalsın.
Şurkej arkadaşı ilk gören herkesin ona sorduğu soru “Senin ismin niye Şurkej” diye sorardı. Bu isim onun hayallerinin timsaliydi. Kendinde yaratmak istediği ve kendinde aşmak istediği hususları ifade ediyordu. Aslında kendindeki farklılığı ifade ediyordu. Tıpkı her insanın farklı olması gibi…
Rozerin Amed